Başbakan Anayasa’yı Takmıyor

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Başbakan 1 Şubat 2012’de yaptığı konuşmada,

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında ayrımcılık yapıyor, Laiklik ilkesini ve Anayasa’yı çiğniyor.

Başbakan şunları söylüyor: “Benim ifademde dindarlar, dinsizler diye bir ifade yok. Dindar bir gençlik yetiştirme var. Bunu yine söylüyorum, bunun arkasındayım. Sayın Kılçdaroğlu, sen bizden, muhafazakar demokrat parti kimliği sahibi Ak Parti’den, ateist bir nesil yetiştirmemizi mi bekliyorsun? O belki senin işin olabilir, senin amacın olabilir. Ama bizim böyle bir amacımız yok. Biz muhafazakar ve demokrat, milletinin, vatanının değerlerine, ilkelerine sahip çıkan bir nesil yetiştireceğiz. Bunun için çalışıyoruz.”

Başbakan bu ülkede yaşayan herkesin hakkını hukukunu korumak ve savunmakla yükümlüdür. Her inanca, her düşünceye eşit uzaklıkta olması gerekir. Demokrasi kültürü de böyle olmayı gerektirir. Demokratik bir ülkenin başbakanı vatandaşlar arasında ayrımcılık yapamaz. Ama demokrasinin olmadığı bir ülkenin başbakanı ise taraf da tutar, vatandaşlar arasında ayrımcılık da yapar, dindar- dinsiz ayrımı da yapar.

Laikliği esas alan bir anayasaya sahip olan bir devlet hiç şüphesiz laiklik ilkesine göre yönetilmelidir. O ülkenin başbakanı da yönetimi esnasında laiklik ilkesine göre davranmak zorundadır. Böyle davranması anayasal bir zorunluluktur.

Laik bir devletin başbakanı yukarıdaki gibi konuşamaz. Laik bir sistemde “dindarlık” toplum düzenini belirleyen bir değer, bir ölçü olamaz. Vatandaşlık bağı “dindarlık”a göre tarif edilemez.

 Devletin görevleri arasında “dindar vatandaş yetiştirmek” diye bir yükümlülük yoktur. Böyle bir görev ancak teokratik düzenlerde olur.

Başbakan’ın dindarlıktan anladığı nedir? Başbakan dindarlık derken aslında “Sünni İslam”ı kastetmektedir. Bu ölçüye göre, Sünni İslam’ı benimsemeyenler dindar değildir. Başbakan’ın değerlendirmesine göre, dindar olmayanlar ise istenen, makbul vatandaş değildir. Çünkü o dindar vatandaş yetiştirmek istiyor, gençleri dindar kişiler yapmak istiyor. Bu ülkenin eğitim sistemi dindar genç yetiştirmeli, demek istiyor. Yani Sünni genç yetiştirmeli, demek istiyor.

***

ABD emperyalizminin şemsiyesi altında Ortadoğu’da bölgesel güç olma hayalleri kuran AKP iktidarının başkanının kendisine bağlı, biat kültürünü benimsemiş bir gençlik yetiştirmeyi esas aldığı anlaşılmaktadır. Ülke içerisinde aydın, ilerici-demokrat kesimlere, emekçi halka karşı gerektiğinde fiilen de karşı duracak İslamcı bir nesil yetiştirerek ülkede tam bir hegemonya kurmayı hedefliyorlar. Bu yaklaşımın sonu, altın nesilden “komando” nesile doğru yola devam etmektir.

Gençliği militan dinciler haline getirmeyi amaçlayan bu zihniyetle, dışarıya karşı da güçlü ve muktedir bir iktidar görüntüsü yaratarak bölgesel güç imajını parlatmak istiyorlar.

Artık bunlar da geçit törenlerinde yeni bir selamlama şekli bulurlar.

***

Başbakanın bu konuşması bölücülük değil mi?

Bu ülkenin vatandaşları arasında çeşitli dinlerden, mezheplerden ve inançsızlardan birçok insan vardır ve var olmaya da devam edeceklerdir. Bu farklı inanç sahipleri ya da inançsızlar bu devletin onlara yüklediği görevleri aynı dindarlar gibi yerine getirirler ve bu ülkeye karşı vatandaşlık bağı ile bağlıdırlar.

Sünni İslamcılar daha çok vatandaş değildirler.

Hiç kimse, başbakan da olsa vatandaşlar arasında ayrımcılık yapamaz.

Ayrımcılık demokrasiye de insanlığa da sığmaz.

Dine, inanca dayalı ayrımcılığı ancak teokratik düzen özlemcileri yapar.

***

Bu ülkenin tarihine bakınca şu gerçek açıkça görülür:

Bu ülke için, demokrasi için, bağımsızlık için,

Bu halk için, en büyük fedakârlığı daima ilericiler, devrimciler yapmışlardır.

Dincilerin ne yaptıklarını merak edenler 1918’den itibaren tarihe baksınlar.

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir