Hekimliğime de Reçeteme de Dokunma!-Haluk Başçıl

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Bazı işyeri hekimi arkadaşlarımız işyeri hekiminin sadece koruyucu hekimlik yapması gerektiğini

düşünüyor. Dolayısıyla işyerinde tedavi hizmetinin kaldırılmasına, reçete yazımının yasaklanmasına destek verebiliyorlar.

Dokunmak İsteyene Destek Olma!

İşyeri hekimliği ile ilgili çeşitli dönemlerde çeşitli yasal düzenlemeler yapıldı. Her bir yeni yasal düzenleme doğal olarak işyeri hekimleri arasında tartışmalara yol açtı, açmaya da devam ediyor. 10 yıldır yapıla gelen bu tartışmalar ne yazık ki bir tekrarı aşamamaktadır.

AKP Hükümetinin yaptığı mevzuat değişikliklerinde dünyada işçi sağlığı ve işyeri hekimliğinde ortaya çıkan yönelimlerin (yani dış dinamiklerin) etkisi kendi ihtiyaçlarımıza (iç dinamiklere) göre daha baskın konumda[1]. Bu durum tüm dünyada, Nobel ödüllü iktisatçı Joseph Stiglitz’in: ‘Serbest piyasa ideolojisi, yeni sömürü biçimleri için adeta bir bahane haline gelmişti’ dediği yeni sömürü (üretim) biçimlerine bağlı olarak işyeri hekimliği ve işyeri sağlık birimlerinin yeniden düzenlenmesi ile yakından ilgilidir.

Bu yeni sömürü döneminin yapılandırılmasına yönelik her bir yeni yasal düzenlemeye yönelik eleştiri ve önerilerde, işyeri hekimliğini ortaya çıkaran temel anlayışın (çalışanların sağlıklı yaşam haklarının ve hekimlik mesleğinin temel değerlerinin) göz önüne alınması bizi doğruya daha çok yaklaştıracaktır. Şimdiye kadar gerçekleştirilen yasal değişikliklere bakıldığında her bir yasal düzenleme yeni bir yasal düzenlemeyi gerekli kılıyor. Her bir Yönetmelik değişikliğinde genel kabul görmüş düzenlemelere (bir sonraki Yönetmeliğe kadar) dokunulmazken bazı konularda yeni değişikliklere gidiliyor. Bu tür ‘aldatmacalar, şaşırtmalar’ bir kısım hekimlerde kafa karışıklıklarına ve ‘aşırı iyi niyetli yorumlara’ yol açabiliyor. Kısacası işçi sağlığı ve işyeri hekimliğinde elde edilmiş tüm olumlu düzenlemeler ‘bir sosis gibi’ doğranarak tüketiliyor. Böylelikle de (belli bir sürenin sonunda) arzulanan yeniden yapılanmaya uygun yasal düzenlemeler de tamamlanmış oluyor.

Tıbbi Koruma ve Tedavi Hizmetlerinin Bütünselliği

Günümüzde hekimlik mesleğinin tüm uzmanlık alanlarında tedavi ve koruyucu hekimlik anlayışının bir bütünsellik içinde ele alındığını hatırlatmak isterim. Göğüs hastalıkları uzmanlarını karşılaştıkları solunum sistemi hastalıklarında tütün kullanımının olumsuz etkilerini görüyorlar. Göğüs hastalıkları uzmanlarının tütüne karşı kampanya yürütmeleri karşısında koruyucu hekimlik hizmeti sizin göreviniz değil diyebilir miyiz?

Ya da zorlu bir diskal herni ameliyatından çıkmış nöroşirurji uzmanının hastasına bundan sonraki yaşamını nasıl sürdürmesi, sağlığını korumak için neler yapması gerektiğini söylemesinin koruyucu hekimliğe girdiğini, dolayısıyla görevi olmadığını söyleyebilir miyiz?

Hafızamıza başvurursak, sağlık ocaklarında pratisyen hekimlerin hizmet bölgelerinde planlayıp yürüttükleri koruyucu sağlık hizmetlerini ile tedavi hizmetlerinin içiçeliğini bize hatırlatacaktır. Tedavi verilerinin koruyucu sağlık programına nasıl yön verdiğini de hatırlatacaktır. Hekimin hizmet verdiği bir bölgede koruyucu sağlık hizmeti doğrultusunda suların kontrolü, besinlerin hijyeni, kişisel hijyen eğitimi dahil olmak üzere çok yönlü bir eylem planı oluşturmasına yol açan olgu karşı karşıya kaldığı çok sayıdaki ishal vakası değil midir? Hekimlik mesleğinin tedavi ve korucu hekimlik yönleri her bir uzmanlık alanında ağırlıkları değişiklik göstermekle birlikte bir tanesi yok sayılarak sadece tedavi ya da koruyucu hekimlik gibi bir ikilem hekimlik mesleğinin doğasına aykırıdır.

Koruyucu ve tedavi hizmetlerinin birlikteliğine ilişkin kısa hatırlatmalardan sonra konumuza, işyeri hekimliğine dönelim. Bazı işyeri hekimi arkadaşlarımız işyeri hekiminin sadece koruyucu hekimlik yapması gerektiğini düşünüyor. Dolayısıyla işyerinde tedavi hizmetinin kaldırılmasına, reçete yazımının yasaklanmasına destek verebiliyorlar. Desteklerini temellendirmek için ülke örneklerine yöneliyorlar, eklektik bir anlayış sergiliyorlar. Destek arayışı içindeki arkadaşlarımız işyeri hekimliği pratiğinde karşılaşılan bir sorunun çözümünü hekimlik mesleğini yeniden tanımlayarak aşmaya çalıştıklarının da farkında değiller. Aşırı saflıkla yaptıkları bu girişim, özü itibariyle hekimlik mesleğinin tahrifatı olup işyeri hekimliğinin altını oymaya hizmet etmektedir.

İşyeri Hekimliğinde Tıbbi Tedavi

İşyeri hekiminin görevi, işçilerin sağlıklarının korunması ve geliştirilmesi olarak özetlenmektedir. Sağlığın korunması her bir işçinin tıbbi gözetiminin yanı sıra işçilerin birlikte çalıştıkları çalışma ortam ve koşullarının değerlendirilmesini de gerektirir. Bunun içinde çalışma ortamında sağlığı olumsuz etkileyen fiziksel, kimyasal, biyolojik, ergonomik ölçüm değerleri ve periyodik muayene sonuçları yanında poliklinik hizmetleri de önemli bir veri kaynağıdır. Ülkemizde ağırlıklı olarak kullanılan bu 3 ana veri kaynağı içinde en fonksiyonel olanı bekli de poliklinik hizmetlerinden elde edilen verilerdir.

İşyeri poliklinik hizmetleri iyi değerlendirildiği takdirde, bu tedavi hizmeti:

  • İşçilerin sağlığını en fazla bozan etkenlerin belirlemesi ve koruyucu hekimlik hizmeti için politika oluşturmasına olanak veren,
  • İşyerinde işçilerin sağlığını korumaya yönelik her türlü önlemin etkinliğine ve başarısına yönelik sürekli/günlük ölçüm işlevi gören,
  • İşyerinde işçilerin sağlığını bozan her türlü gelişmeden işyeri hekiminin anında haberdar eden,
  • İşçilerin sağlık gözetiminde yılda bir kez yapılan periyodik muayenelere göre daha erken uyarı veren bilgilere kaynaklık etmektedir.

Dolayısıyla poliklinik hizmetleri, yılda bir kez ya da 2 yılda bir kez yapılan periyodik muayene ve laboratuar tetkiklerine göre işçilerin sağlık durumlarını anında yansıtan sağlık verilerine ulaşılmasında önemli bir hekimlik faaliyetidir. Günümüzde işyeri hekimlerinin periyodik muayeneleri layıkıyla yerine getirememesi tedavi hizmetlerinin çalışma süresinin büyük bir kısmını işgal etmesiyle ilişkilendiriliyor. Hekim ve hekim dışı birçok nedene bağlı bu sorun sadece hekime bağlı bir-iki nedenle açıklanmaya çalışılıyor. Sonrada sorunun çözümüne yönelik olarak basit bir mantık yürütmesi ortaya çıkıyor: işyeri hekiminin poliklinik hizmetinden koparılması, buradan elde edilecek zamanın koruyucu hizmete aktarılması ve hekimin de mecburen koruyucu hizmete yöneltilmesi…

İşyeri hekimliğinde koruyucu sağlık hizmetlerinin tek çalışma alanı olarak belirlenmesinin işçilere yönelik etkin bir tıbbi gözetimi sağladığı da görülüyor. Geçen 10 yıllık sürede

Fransa’da arka arkaya yapılan işyeri hekimliği ‘reform çalışmaları’ ilginç bir örnek olup, zihin açıcı, yol gösterici bir özellik de taşıyor. Fransa’da işveren kuruluşları işyerlerinde periyodik muayenelerin zamanında ve düzenli olarak yapılamamasını gerekçe olarak kullanmış, işyeri hekimlerinin çalışma ortamındaki fiziksel, kimyasal, biyolojik, ergonomik sağlık risklerine ilişkin oluşturulmuş olan yasal çalışma sürelerinin azaltılmasını, böylelikle de periyodik muayenelere daha fazla zaman ayrılmasını sağlamışlardır. Daha sonraki süreçte, periyodik muayenelerin düzenli ve zamanında yapılamamasını yine gerekçe olarak kullanarak bu seferde periyodik muayenelerin 4 yılda bir yapılmasını (daha sonra bunun 3 yıl olarak) önererek işçilerin sağlık izlemini belirsizleştirmeye, daha doğru bir ifade ile ortadan kaldırmaya yönelmişlerdir[2]. Bilindiği gibi Fransa’da işyeri hekimleri poliklinik hizmeti vermemekte ve reçete yazmaları baştan beri yasaktı. Ülkemizde işyerinde poliklinik hizmetlerinin sonlandırılması, işyeri hekimlerinin reçete yazmalarının engellenmesi (yasaklanması) koruyucu hekimlik çalışmalarını güçlendirip arttıracağı yaklaşımının anlamsızlığı (boş hayalini) Fransa’daki ve birçok AB ülkedeki gelişmeler yeterince ortaya koymaktadır.

Bilimsel yaklaşım, iş yeri hekimliğinde büyük önem taşıyan koruyucu hizmetlerin poliklinik değerlendirmeden koparıldığında;

  • İşçilerin sağlığını en fazla bozan etkenlerin belirlemesi ve koruyucu hekimlik hizmeti için politika oluşturmasına olanak veren zincirin koptuğunu,
  • İşyerinde işçilerin sağlığını korumaya yönelik her türlü önlemin etkinliğini ve başarısını günlük ölçme işlevinin sekteye uğradığını,
  • İşçilerin sağlığını bozan her türlü gelişmeden işyeri hekiminin anında haberdar olmasının engellendiğini,
  • Hekimin erken uyarısının sağlanamadığını göstermektedir.

İşyeri hekimliği elektronik ortamında Yⁿ  (yönetmelik) taslağında yer alan işyerinde tedavi hizmetinin yasaklanmasına işverenlerin karşı çıkacağını söyleyen, hatta bu doğrultuda işverenlerle ‘ilişki içinde olunmasını’ dile getiren arkadaşlarımız var. Bu yaklaşıma karşı çıkan bazı arkadaşlarımız, bunun işverenle işbirliği anlamına geleceği, işverenlerin işin içine çekilmesinin doğru olmadığı söyleyerek diğer arkadaşlarımızı ‘kınayan’ bir yaklaşım sergiliyorlar. Bunu yaparken de, ‘kamusal sorumluluk, çözüm üretme zorunluluğu vb’ ulvi amaçlar adına AKP Hükümetinin yasal düzenlemesine tıbbi gerekçeler oluşturmaya çalıştıkları ve destek sağladıkları akıllarına dahi gelmiyor. Tartışmalara güya soldan katılarak sağa destek vermekten hicap duymuyorlar. TTB’nin hiçbir metninde yer almayan, ancak bazı hekimlerin zaman zaman dile getirdikleri işyeri hekiminin sadece koruyucu sağlık hizmeti vermesi gerektiği düşüncelerine atıfta bulunarak tutarlılık sergilediklerini sanıyorlar. Yaşamın devingenliğini göz ardı ederek, bir konjonktürde savunulan bir düşüncenin nedenselliğini ve amacını göz ardı ederek her koşul ve ortamda tekrar edilmesi tutarlığa değil, olsa olsa dogmatizme örnek oluşturabilir. Var olan sorunlara bilimsel bir yöntemle yaklaşan ve çözüm üretenler, bu süreçte ne yanlarına gelen ya da yanlarına düşenlerin kimlikleri ile ilgilenirler ne de bunlara bakarak da bilimsel bir şüpheye düşerler. Onlar için asıl olan konuya bilimsel bir yöntemle yaklaşıp yaklaşmamaktır.

Hekimlik mesleğinin sıradanlaştırılması, iş sağlığı kavramı ile bütünleşmiş risk analizi altında işçi sağlığına yönelik korucu tıbbın ortadan kaldırılması ve tıbbi hizmetin işçi sağlığına yöneltilmesi yerine emek gücünün tıbbi yönetiminin geliştirilmesi politikaları hayata geçirilmeye çalışılıyor. İşyeri hekimliğinin içinin boşaltılmasına, meslek hastalıklarının görünmezliğinin sağlanmasına ve işyeri hekiminin tıbbi danışmanlığının sonlandırılmasına yönelik politikalara karşı tüm işyeri hekimleri uyanık olmalıdır.

Dr. Haluk Başçıl



[1] Hekimsiz Tıp, Tıpsız İşçi Sağlığı , Dr.Haluk Başçıl, 2011, ATO yayını,

 

[2] Fransa başta olmak üzere AB ülkelerine ilişkin daha ayrıntılı bilgiye ATO yayını Hekimsiz Tıp, Tıpsız İşçi Sağlığı kitabından ulaşılabilir.

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir