Hükümet Götüren CIA ‘Ricası’

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

ROMA – Hotel Ambasciatori, Roma’nın “dolce vita”sıyla meşhur Via Veneto caddesi üzerinde, ABD büyükelçiliğiyle karşı karşıyadır.

Geçen yüzyıl başında diplomatların ikameti için yapılan otelin adı da bizatihi zaten “Büyükelçilerin Oteli” anlamına gelir…

CIA, altı yıl önce, “merkez-sol Prodi hükümetinin son kullanma tarihinin bittiğini” İtalyan muhataplarına bildirmek için işte bu mekânı seçmiş!

Tarih: 2007 yazı.

Dönem: Prodi’nin “merkez-merkez sol-komünistleri kapsayan” son Zeytin Ağacı hükümeti parantezi…

Bir önceki Berlusconi hükümetinden 2006 seçimiyle görevi devralan son “Zeytin Ağacı” bir yıldır işbaşında.

Ama Bush yönetimine “komünistleri içeren bir hükümet” için, o bir yıl bile çok fazla gelmiş. Ve Prodi hükümetinin üstü çizilmiş!

Roma’daki CIA istasyon şefi Robert Gorelick; “Via Veneto” caddesini karşıdan karşıya geçip; Hotel Ambasciatori’nin mükellef yemek salonunda; bir hükümetten, diğeri muhalefetten karanlık iki İtalyan politikacısıyla derhal buluşmuş…

Politikacılardan biri; “Prodi koalisyonundan Berlusconi saffına geçmek” için, o dönem muhalefette olan Berlusconi’den 3 milyon Avro rüşvet aldığını yeni itiraf eden senatör Sergio De Gregorio…

Diğeri… Prodi hükümetinin en fırsatçı üyelerinden biri olan Adalet Bakanı Clemente Mastella.

Masadaki dördüncü konuk da Bush’un İtalya’daki özel lobicisi olan Enzo De Chiara adındaki bir şahıs.

‘Özgürlük Operasyonu’ ve sivil darbe

Bu dört film karakteri, “Ambasciatori” otelinin film gibi mekânında bir araya gelip, antreyle tatlı arasında, “Prodi’ye darbe” planlıyor!

Darbe derken aklınıza yalnız askeri darbe gelmesin…

Darbenin malum, sivili de oluyor..

CIA şefi Gorelick; bugün bunların hepsini ortalığa döken senatör De Gregorio’ya göre, masadakilere “ABD yönetiminin Prodi ‘deneyiminin’ sona erdirilmesini şükranla karşılayacağını ve bunun üstesinden gelenlere minnet duyacağını” söylüyor.

Senatör De Gregorio, 3 milyon Avro karşılığında zaten Prodi hükümetini bırakıp, Berlusconi’nin yanına taze geçmiş…

Yemeği bizzat o organize ediyor.

Prodi hükümetinin altı zaten De Gregorio ile oyulmaya başlamış…

CIA şefi ile hükümetin bakanını, aynı masada De Gregorio yan yana getiriyor.

Washington’ın, Prodi hükümetinin sol uç kanadından (komünistlerden!) hoşnut olmadığı biliniyor.

Hükümetin çatısı altındaki solcular, Vicenza’nın NATO üssüne ilişkin çekinceler dile getiriyorlar. Silcilya’ya konmak istenen bir yeni radar sistemine karşı çıkıyorlar…

CIA; Prodi hükümetini bu yüzden çarmıha geriyor.

CIA’nın Roma şefi, “Ambasciatori”daki yemekte De Gregorio’nun yanında getirmiş olduğu bakan Mastella’dan -kısaca- hükümeti terk etmesini istiyor!

Bakan Mastella; senatör De Gregorio’nun yanında hiç renk vermiyor ve “hükümette bulunduğu görevden memnun olduğunu” söylemekle yetiniyor. Ve yemeğin sonunu beklemeden, kalkıyor.

Ancak bu dudak uçuklatan buluşmadan yalnız birkaç ay sonra, 2008 başında, istifa ederek; Prodi hükümetini düşürüyor!

İtalya mecburen erken seçime gidiyor.

Prodi’nin yerine tekrar Berlusconi hükümeti işbaşı yapıyor.

Tereyağından kıl çeker gibi gerçekleştirilen bu operasyona, Berlusconi, alay edercesine “Özgürlük Operasyonu” adını takıyor!

Kıssadan hisse…

Berlusconi’yi vaktiyle sandıkta iki kez yenmeyi başaran tek İtalyan politikacısı olan Prodi’ye, İtalya’da şimdi savcıların gün ışığına çıkardığı bu müthiş “operasyon” hakkında ne düşündüğü soruluyor:

2000’ler başında AB Komisyon Başkanlığı da yapmış olan Romano Prodi; “Zamanında dedikodular kulağıma gelmişti. Ancak konunun bugün savcılık kanıtlarıyla ortaya konması çok farklı” diyerek ekliyor: “Bu, demokrasi açısından çok dramatik bir olaydır! Ülkemizin tarihi değişmiştir!”

Prodi’nin sözleri, bir “sivil darbe”yi tanımlıyor…

Çizme günlerdir, seçimden bu yana senatörlüğünü ve dokunulmazlığı yitiren; bundan böyle hapsi boylaması beklenen Sergio De Gregorio’nun gündeme getirdiği bu darbeyi konuşuyor…

Film senaryosu gibi bir hikâye…

Durup bir hesap edin….

AB’nin kurucu ülkelerinden olan deneyimli bir demokraside, CIA sola karşı bunca açık ve doğrudan bir müdahalede bulunursa; bizim buralarda neler yapmaz?

“CHP’nin neden iki yakası bir araya gelemiyor” sorusuna yanıt ararken; Prodi örneğini hatırda tutmakta yarar var.

Nilgün Cerrahoğlu, 14 Mart 2013 – Cumhuriyet

***     ***

Yeni Papa Arjantin’deki faşist darbeye destek vermiş

Yeni Papa onbinlerce Arjantinlinin katledilmesinden ve işkenceden geçirilmesinden sorumlu askeri yönetime destek vermekle suçlanıyor.

Dün yapılan seçimler sonucunda Katolik Kilisesi’nin 266. Papası Arjantinli Jorge Mario Bergoglio oldu. İlk Latin Amerikalı Papa olan ve isim olarak Francesco’yu seçen Bergoglio’nun destekçileri onu oldukça mütevazı, şatafattan uzak ve yoksulların dostu olarak nitelendirse de, yeni Papa, onbinlerce Arjantinlinin acımasız bir şekilde katledildiği ve işkence gördüğü “Kirli Savaş”ta cunta yönetimine destek vermekle suçlanıyor.

Bergoglio, Kilise’nin askeri yönetime desteğini açıkladığı ve yurtseverlik çağrısında bulunduğu 1970’lerde Cizvit tarikatının başındaydı. Katolik kilisesi ve yeni Papa 1976’dan 1983’e kadar süren cunta döneminde askeri yönetimin katliamlarına ve işkencelerine sessiz kaldığı için sert bir şekilde eleştiriliyor.

“Kilise özür dilemişti”

Arajantin’nin bu karanlık döneminde cuntaya karşı “aizizlere yakışır” bir tavır sergileyemeyen Arjantin Katolik Kilise’si, 2000 yılında o dönemde generallere karşı tavır almak konusundaki “başarısızlığından” dolayı özür dilediğini açıklamıştı. “Arjantin Episkopal Konferansı, “Yaptığımız bütün kötü şeyleri Tanrı’nın önünde itiraf etmek istiyoruz” demişti.

Şubat ayında bir mahkeme de üç askeri yetkilinin ömür boyu hapse çarptırılması sırasında, Kilise’nin iki “solcu” papazın öldürülmesini “görmezden geldiğine” dikkat çekmişti.

Orduya yeşil ışık yaktı”

1976 yılında Arjantin’de gerçekleştirilen kanlı darbe sırasında Latin Amerika’nın en büyük tarikatı Cizvilterin başında bulunan Jorge Bergoglio’ya yöneltilen en önemli suçlamaların başında, gecekondularda misyonerlik çalışması yürüten iki Cizvit papazının cunta tarafından gözaltına alınmasına “sessiz” kalması geliyor.

Bergoglio’ya yönelik suçlamaların en güçlü savunucularından Arjantinli gazeteci Horacio Verbitsky, Sessizlik”(El Silencio) isimli kitabında Katolik Kilise’sinin cuntaya verdiği “sesiz” desteği anlatıyor. Yine aynı kitapta yazar, yeni Papa’yı, Orland Yorio ve Francisco Jalics isimli iki rahibi tarikatın korumasından çıkarmak ve Ordu’ya bu kişileri gözaltına alması için yeşil ışık yakmakla suçluyor.

İddialar, hapishaneden çıktıktan sonra Almanya’da bir manastıra yerleşen Francisco Jalics’e dayandırılıyor.

İki kez ifade vermeyi reddetti

Hakkındaki iddiaları “iftira” diyerek reddeden Bergoglio, o dönmede papazların hayatlarını kurtarmak için perde arkasından çalıştığını söylüyor.

Ancak Bergoglio’nun suçlamalar konusunda iki kez ifade vermeyi reddetmiş olması güvenirliği konusunda soru işaretleri oluşturuyor. 2010 yılında en sonunda mahkemeye çıktığında ise Bergoglio, avukatlar tarafından kaçamak cevaplar vermekle suçlanmıştı.

“Bergoglio gücü seven bir adam”

“Solcu” bir papaz grububunun kordinatörü olan Eduardo de la Serna da yeni Papa ile ilgili benzer iddiaları gündeme getirirken, “Bergoglio gücü seven bir adamdı ve güçlülerin arasında yer edinmeyi bilirdi. Bergoglio’nun darbe döneminde ortadan kaybolan onlarca Cizvit papazı konusunda hala şüphelerim var” diye konuşuyor.

(soL- Dış Haberler) Perşembe, 14 Mart 2013

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir