Irak’ın Parçalanması

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Irak’ın Parçalanması
Tüm Ortadoğu’ya Savaş Riskini Taşıyor.

Irak Suriye İslam Devleti (IŞİD) yönetiminde ayaklanan Sünniler ile Bağdat’taki Şii hükümet arasındaki savaş sadece ABD’ni değil, aynı zamanda tüm bölge devletlerini ve diğer ülkeleri de etkiledi – ve Irak ulus-devletinin etkin biçimde dağılmasına yol açtı-.

300 kişilik ABD Özel Kuvvetinin, ağır yenilgiye uğrayan Irak ordusuna danışmanlık yapmak için Irak’a ulaştığı bir zamanda, Irak Başbakanı Maliki, Kuzey ve Batı Irak’ın büyük kısmında politik kontrolü kaybından Obama ve yakın çevresinin dış politikasını suçladı. Maliki, Washington’un, Sünni partiler üzerine hükümetinin uyguladığı yoğun baskının bu duruma yol açtığına ilişkin suçmalarını red etti ve ulusal birlik hükümeti kurulmasına yönelik Amerikan baskılarına da karşı çıktı. Yüzünü Irak’daki şii milislere, İran şii rejimine ve Rusya’ya çevirdi.

Pazartesi günü Dışişleri Bakanı John Kerry ile görüşen Maliki, ABD hükümetine karşı daha eleştirel bir tutuma girdi. Çarşamba günü de John Kerry’nin “ulusal birlik” planını hükümete yönelik bir “darbe” çağrısı olarak tanımladı. Tüm gelişmeler Şii siyasi hiziplerin1 Temmuz’da Irak Parlamentosu’nun toplanmasına ve ister Maliki isterse bir başkasının başkanlığında Şii ağırlıklı Şii bir hükümetin kurulmasına hizmet edecektir. Çoğu Sünni politikacı ve Kuzey Irak’taki Kürdistan özerk bölgesinin Kürt milliyetçi parti temsilcileri toplantıya katılmayacaklar, büyük bir ihtimalle de toplantıyı boykot edecekler.

Dün BBC’nin Arap servisi ile yaptığı röportajda, Maliki,  ABD’nin Irak’tan 2011 yılında çekilişi sonrasında anlaştıkları F-16 savaş uçaklarının hala teslim edilmediğini söyledi.’’Bu imzaladığımız anlaşma ile aldatıldığımızı, dürüstçe söylüyorum. Kendi hava gücümüzü oluşturmak için başkalarından da Ruslar, Fransızlar, İngilizlerden de arayışlara girmemiz gerekirdi’’ açıklamasında bulundu.

Maliki, Hükümetin Belarus ve Rusya’dan acil olarak savaş uçağı aldığını ve bunların ‘2 ya da 3 gün içinde Irak’a ulaşacağını’ açıkladı. Irak’ın Batısında Anbar bölgesinde Suriye sınırında bulunan Qaim’i elinde bulunduran İŞİD güçlerini, Perşembe günü bombalayan Suriye hava güçlerini desteklemedi. Maliki bu hava saldırısının sınırın Suriye kısmındaki hedeflere yönelik olduğunu ısrarla belirterek: ‘Bu eylemi memnunlukla karşılıyoruz. Suriye’nin İŞİD yönelik her türlü eylemini son derece doğru buluyoruz. Çünkü IŞİD bazen Suriye’ye bazende Irak’a karşı saldırılara girişiyor. …bu her iki ülkenin de yararınadır.’

İran tarafından desteklenen Suriye başkanı Hafız Esad rejimini devirmek için Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan, Türkiye, Avrupa’nın güçlü devletleri, ABD’nin oluşturduğu aşırı Sünni saldırganları desteklediler. IŞİD Suriye’de silahlandırıldı ve bu yılın başından itibaren de Irak’ta toplandı ve yaygınlaşıp gelişti. Esad’ın geleneksel toplumsal tabanı azınlık Suriye alevileridir. IŞİD ve diğer Sünni isyancılar, alevi iktidar karşı açıktan mezhepsel bağnazlık ve mezhepsel arınma temelinde Sünni ayaklanmayı sürdürüyorlar.

Perşembe günü, Obama, doğmakta olan bölgesel savaş ateşini körükleyecek bir karar aldı ve Esad iktidarına karşı isyana katılan sözde ‘ılımlı’ milislerin eğitilmesi ve silahlandırılması için ABD Kongresinden 500 milyon dolar istedi.

Irak’taki şiilerin kutsal mekanlarını yıkmaya ve Şii toplumu katletmeye yönelen İŞİD, Irak’ta ilan ettiği İslam devletine ayrıca Suriye ve Lübnan’ın büyük bir bölümünü de katmayı istiyor.

Çarşamba günü Maliki, İŞİD’e karşı mücadeyi “terörizme karşı kutsal savaş” gibi tanımlıdı ve  hiç azınsanmayacak mezhepsel bir dil kullandı. Onbinlerce radikal savaşçı Şii milis Samara, Bağdat, Necef ve Kerbela’daki kutsal mekanların savunmak için harekete geçti. Ayrıca Suriye’den ve Esad güçlerinin yanında savaşa katılan binlerce Lüblanlı Hizbullah milisleri de Irak’a gibilecektir. Kuzey, Batı ve Bağdat’ın doğusunu elinde tutan Sünni isyancılara karşı ağırlıkla Şiilerden oluşan Irak ordu birlikleri konumlandı. Ayrıca İran’ın Kudüs seçme birliğinden askeri danışmanlar da cepheye dahil olacak gibi görünüyor.

Şiilerin en önemli kutsal mekanlarından birisini oluşturan Al-Askiriya caminin bulunduğu Samara’nın içinde bulunduğu durum İran’ın olası bir müdahalesini gündemde tutuyor. 2006’nın Şubat’ında aşırı Sünni saldırganlarca caminin tahrip edilmesi mezhepsel bir şiddeti tetiklemişti. İran Cumhurbaşkanı Hassan Rouhani İran’ın kutsal mekanları savunmada hiçbir şekilde “tereddüt etmeyeceklerini” açıkca söyledi. Kentte yaşanacak çatışmalalar savaşı kitleselleştirebilir. Samara İŞİD ve Sünni güçlerin düşer ve cami’de ek bir hasara neden olunursa, bu durum İran ordusunun, şu ya da bu biçimde de olsa büyük çapta müdahalesine yol açacağı kesindir. Bu arada Lübnan Hizbullahı tehdit altındaki kutsal Şii türbelerine binlerce savaşçısını gönderebileceğini açıkladı.

Genel gidişat tüm bölgeyi kapsayan bir savaşa doğru yöneliyor. Körfezdeki Sünni krallıklar açık bir şekilde Irak’taki Sünni isyancılara destek sağlıyor, Suriye’deki Sünni savaşçıları silahlandırıyor ve bunlardan birisini oluşturan İŞİD de tüm gücüyle harekete geçiyor.

Ürdün, Irak sınırının İŞİD’in kontrolüne girmemesi ve sınır güvenliğinin sağlanması gerekçesiyle tanklarını, ordusunu sınıra gönderdi. İsrail’in stratejik araştırma sitesi DEBKAfile’de 27 Haziran’da yer alan yazıda, Suudi Arabistan da ordusunu Irak sınırına göndermiş durumda. Geçen hafta sonu ABD Dışişleri bakanı Kerry Kahire’yi ziyaret etti ve rejime destek verdi. DEBKAfile Askeri darbe sonrasında Mısır Devlet Başkanı Abdel Fattah El-Sisi’nin de Irak-Suudi Arabistan sınırına seçme birliklerini gönderdiğini doğruladı. Bu siteye göre, Suudi Arabistan’ın geçen hafta İŞİD kontrolündeki Suriye sınırındaki Irak’ın Qaim havalanını (Irak ve Suriye’de savaşan Sünni İslamcılara hava yoluyla askeri malzeme göndermek için kullanmasının sonrasında), Suriye savaş uçakları bombaladı.

Bölgedeki diğer devletler de, kendi stratejik çıkarlarını geliştirmek için Irak’ın parçalanmasından yararlanmaya girişiyorlar. İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Liebermann Reuter’e verdiği röportajda ABD Dışişleri bakanı Kerry’e 27 Haziran’da Paris’te, Kürdistan özerk bölgesinin Irak’tan ayrılmasını ‘kaçınılmaz bir sonuç’ olarak gördüğünü anlattığını ve İsrail’in de Kürtlerin bağımsızlığını tanıyacaklarını açıkladı.

İsrail, 2003 yılından bu yana İran ve Suriye’de stratejik bir konumda bulunan Kürt azınlıkla yakın askeri ve istihbarat ilişkilerini geliştirdi, bağdaşıklık kurdu. Ayrıca İsrail bölgede ortaya çıkacak olası bir provakasyon ortamını da kullanarak Irak Kürdistanı’nın İsrail için içerdiği petrol potansiyelinden sonuna kadar yararlanmayı hesaplıyor. Nitekim 25 Haziran Çarşamba’dan beri Kürt petrolü Ceyhan üzerinden İsrail’e ulaşıyor. İsrail devlet başkanı Simon Peres 25 Haziran Çarşamba günü, Washington’da Obama ile görüşme sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada: ‘’Kürtler kendi devletlerini kurdu’’ dedi ve Kuzey Irak’ın Kürt bölgesinden petrol çıkarılmasında ve ihracatında Türk hükümeti ile Kürt yöneticilerin yakın işbirliği içinde olduklarını belirtti.
ABD emperyalizminin Ortadoğu’da izlediği tutarsız ve çelişkili dış politika kendisini çıkmaza sokuyor, dolayısıyla da tepkisini kestirmek zorlaşıyor. Ancak bir şey kesindir. O da, Washington bir kez karar alıp harekete geçtiğinde,  geçmişte olduğu gibi bu bölgede birkaç on yılda yol açtığı devasa ölümcül sonuçların, yıkımların ve de acıların daha da arttıracağıdır.

James Cogan

Yazının orjinali 1 Temmuzda www.mondialisation.ca sitesinde yayınlandı ve anafikir tarafından türkçeleştirildi.
http://www.mondialisation.ca/la-desintegration-de-letat-irakien-entraine-le-risque-dune-guerre-dans-tout-le-moyen-orient/5389320

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir