Yukarıda gördüğünüz kamu kuruluşları Varlık Fonuna devredilerek yıkmaya çalışılan Cumhuriyet’in yarattığı bu değerlere el konulmuştur. Böylece kamu mallarına Saray’ın “Paralel Hazinesi” tarafından el konulmaktadır.
SBF’nin eski Dekanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe’nin de belirttiği gibi Varlık Fonları, “devletin harcamadığı, harcayamadığı kaynakları gelecek kuşaklara daha verimli bir biçimde aktarmak için oluşturulan yapılardır.”
Türkiye ekonomisinin ise böyle bir yapısı yok. Ortada borç altında, sıcak paraya bağımlı bir ekonomi var. AKP iktidarları ülkemizi yabancı sermayeye eski dönemlere göre çok daha fazla bağımlı hale soktu. Üretim yapılmayan, sürekli tüketim pompalanan, dış ticareti açık veren bir ülkede bu tür fonlarla ancak ya paralel devlet yapılanmaları oluşturulur ya da emperyalist sermayenin alacaklarını karşılamak için örtülü Duyun-ü Umumiye yaratılır.
Bu devirden sonra halkın sırtına yeni vergi vb. yüklerin getirilmesi de kaçınılmaz olacaktır.
15 Temmuz darbe girişinden sonra alelacele 19 Ağustos 2016 tarihinde kurulan bu fonu Sayıştay dahil hiçbir kamu denetleme kurumu denetleyemiyor. Fonun kamusal olan her şeyden muaf tutulduğunu, vergilerden de muaf olduğunu ifade eden Karatepe personel alımına ilişkin de herhangi bir mevzuata tabi olmadığını söylüyor.
Karatepe’nin yayınladığı videoda belirttiğine göre, “bu fon sınırsız bir biçimde sorumsuz bir yapıya sahip. Buraya devredilen varlıkları istediği gibi satabilir. İstediği gibi yatırım yapabilir. Bu fonda çalışanların herhangi bir sorumluluğu yok. Bu kişilerin alacağı ücretleri sorgulama hakkımız bile yok.”
Bu son gelişme de bir kez daha gösterdi ki bunlar, devleti babalarının çiftliği gibi yönetmek istiyorlar.
Tek Adam rejimine Hayır dememiz için bu olay bile yeterlidir.
Halkın birikimini onun hazinesinden alarak Sarayın hazinesine aktaran bu devir işlemine karşı durmak için Anayasa referandumunda Hayır demeliyiz.
