CHP’nin Genel Başkanı, ABD emperyalizminin sözcülüğünü
yapan önemli gazetelerden biri olan Washington Post’a yazdığı bir makalede AKP iktidarının uygulamalarından yakınıyor. AKP iktidarının gerek iç ve dış siyaset, gerek ekonomi ve gerekse de hukuk alanında çok büyük yanlışlar yaptığı bir gerçek. Her gün demokrasiyi ve insan haklarını alenen çiğnediği de bir vakıa.
Bir muhalefet partisinin ve liderinin iktidarın bu olumsuz, yanlış, baskıcı, haksız uygulamalarına, hukuk dışı iktidar edişine sonuna kadar karşı çıkması gerekir ve bu gerekirlik en başta gelen görevidir de. Ama bu karşı çıkışın, muhalefet edişin yolu yordamı, biçimi kadar hangi araçları kullandığı, kimin araçlarını kullandığı da önemlidir. Kimin hoparlöründen seslendiği de önemlidir. Rakibinin yanlışlarını ortaya sererken, rakibinin arkasında durduğu bilinen, senin ülkenin ve hatta dünya halklarının baş düşmanının sözcülüğünü yapan bir yayın organında yazarak muhalefet yapılmaz. Yapılsa yapılsa “sizin için alternatif benim” mesajı verilir. Amerika’dan medet umduğunu ortaya koymuş olursun. Böylece kendi halkına değil ABD emperyalizmine güvendiğini ortaya koymuş olursun.
Bugünkü iktidar için ABD’lilere “deliğe süpürmeyin, kullanın” demişlerdi ve gerçekten de deliğe süpürmediler ve kullanmaya devam ediyorlar. Ta ki kullanma tarihleri doluncaya kadar da kullanacakları anlaşılıyor. Umarız ana muhalefet partisinin başkanı bu tavrı ile “onları kullandığınız yeter bizi de deneyin” demek istemiyordur.
Muhalefetin bir tek şikâyet merci vardır, o da halktır. İktidarın bütün yanlışlarını, haksızlıklarını, yolsuzluklarını, hukuksuzluklarını bıkmadan usanmadan şikayet edeceği tek merci orasıdır. Ne ABD, ne AB, ne de adı “sosyalist” olan ama gerçekte kapitalizme hayat öpücüğü vermekten başka bir işe yaramayan “enternasyonal” değil. Onlardan destek alanlar onlara borçlanırlar ve yarın o güçler bu alacaklarını mutlaka tahsil ederler. İşte bağımlılık denen illet de budur.
CHP’liler şu gerçeği unutmasınlar: AKP’ye sahiden muhalefet etmek için en başta ABD emperyalizmine gerçekten köklü eleştirilerle ve fiiliyatta karşı durmak gerekir. ABD’nin Ortadoğu ve Türkiye politikalarına ve bu politikaların uygulayıcılığına soyunan AKP’ye karşı halkla birlikte karşı durmanın yolu, yordamı bulunmalı ve kitlelerin bu mücadeleye sahiplenmesi sağlanmalı. Sadece Salı günleri grup toplantıları yaparak ya da eski genel başkanınızın savunduğu gibi TV’lerde konuşarak bir yere varamazsınız. Halk neredeyse oraya gitmeden, onlardan biri olmadan sonuç almanız mümkün görünmüyor. Bu koşul aslında bütün sol kuruluşlar ve siyasetçiler için geçerlidir. Doğru fikir ve bu fikri siyasileştirerek halk içinde propaganda ve örgütlenme çalışması yapmak. Solun yapacağı işin anafikri budur. Kurtuluşun yolu ne Amerika’dan ne de Avrupa’dan geçer. O yol Trakya’nın ve Anadolu’nun göbeğinden geçmektedir.
