Koronavirüs Belası -Av. Mehdi Bektaş

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

“Güzelliğine güvenme bir sivilce bitirir, zenginliğine güvenme bir çıngı götürür” gibi Türkçemizde güzel deyimlerimiz vardır.

Ülkeler, yönetimler, insanlar, gözle görülmeyen elle tutulmayan Korona virüs belasından allak bullak oldu. Virüs Çin’de ortaya çıktı, Japonya’sından İspanya’sına, İran’ından Rusya’sına, İtalya’sından İngiltere’sine buradan ABD’sine kadar bütün dünyaya yayıldıkça yayıldı, yayılıyor. Ülkeler birbiriyle bağlarını kesti kesiyor.

Korona virüs belasını def etmek, doğurduğu yıkımları gidermek, acıları dindirmek, sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir ortamı yeniden oluşturmak için bilimsel düşünceyi toplumsallaştırıp içselleştiren ülkeler, planlı ve programlı önlemlerini alarak, gerçekleri anlatıp insanlarını mücadeleye katarak çalışırken, az gelişmiş ya da gelişmekte olan, ırkçılığın ve dinciliğin ağına düşmüş/düşürülmüş ülkeler ve toplumlar, bilgisizlik ve cehalet içinde şaşkınlık, karmaşa, panik yaşıyor.

Kiliseler, camiler, ibadet yerleri önlem olarak kapatıldı, Kâbe’ye giriş çıkış yasaklandı. Bu durum “her şeyin Allahtan geldiğine” inanan inançlı insanlarda travma yarattı. İnsanlar evinden çıkamaz, işine, yakınlarına, dostlarına gidemez, başka ülkelere geçemez duruma geldi.

Bütün bunlar, kar hırsıyla doğayı tahrip ederek yağmalayan, insanların bugününü, yarınını, geleceğini düşünmeyen vahşi kapitalizmin, halkı cahil bırakan, bilimi dışlayan, hurafelerle ülke yönetmeye kalkan dar görüşlü, sığ, yeteneksiz, beceriksiz yönetimlerin eseridir.

Türkiye Cumhuriyeti, gerici, tutucu, çıkarcı, bilim, özgürlük, demokrasi ve halk düşmanı, emperyalizmin işbirlikçisi yöneticilerin elinde çağdaşlaşma yolundan saptı, ekonomik, sosyal ve siyasal tüm yönlerden battı, inanılır, güvenilir, saygınlığı olan bir ülke olmaktan çıktı..

Bunlar, 624 yıl üç kıtada (Asya, Avrupa, Afrika) hüküm süren Osmanlının bir tek fizikçi, kimyacı, biyolog, mimar, mühendis bilim insanı yetiştiremediğini anlayamadı, cumhuriyetin bilimsel laik eğitim ve öğretimle halk çocuklarını, üniversitelerle bilimi içselleştirip düşünen, tartışan, üreten, yaratan kuşakları yetiştirme ülküsünü kavrayamadı, okulları Osmanlının mahalle mektebine, üniversiteleri medreseye dönüştürme, “dindar ve kindar” nesiller yetiştirme aymazlığından kurtulamadı, bu kafayla da kurtulamazlar.

Bu virüs 2019’un Aralık ayının ortalarında Çin’in Huan kentinde ortaya çıktı, Çin kısa sürede ciddi önlemler aldı, virüs kısa sürede İran’a Avrupa ülkelerine ulaştı, ölümler oldu, ülkemize geleceği kesin iken bir vurdumduymazlık, uyuşukluk hali yaşandı, yaşanıyor.

Reis, Suriye Ordusundan İhvancıları kurtarmak için İdlib’e fethe çıktığı için bu işlerle pek uğraşacak vakti olmasa gerek. Vakti olsa da bir şey yapamazdı. Bilim yuvalarını dağıtan, üniversiteleri partizanlara, imamlara teslim eden, hükümeti atadığı memurlardan oluşturan birisi bilimsel konularda allameyi cihan olsa ne yazar. Reisin başkanlığında toplanan, atanmış bakanların, Diyanet ve YÖK başkanlarının katıldığı, konunun uzmanı hiçbir bilimcinin yer almadığı Korona Virüsü Zirvesi sonunda 12 Mart 2020 günü açıklanan virüs programı ve alınan önlemler çaplarını gösteriyor. Hazinenin tam takır kuru bakır olduğu, Merkez Bankasının ihtiyat akçesine el konulduğu, Ziraat Bankası, Vakıfbank gibi kuruluşların bağlandığı Türkiye Varlık Fonu’nun iktidarın açıklarını kapatmak için kullanıldığı bir ortamda, kaynağı belirsiz 100 milyar liralık desteğin devreye sokulduğu, emekli aylığının alt düşük sınırının 1.500 TL’ye çıkarıldığı duyumu, reçete ile yaşlılara kolonya ve maske dağıtılacağı, evlerinden çıkmamaları, bir biriyle temas etmemeleri, beş vakit aptes alıp namaz kılmaları öğüdü var.

Ürününü satamayan üreticinin, İş yeri kapanan sanayicinin, esnafın, işten çıkarılan emekçinin halinin ne olacağı konusunda dişe dokunur bir değerlendirme, önlem yok. Okullar, fakülteler tatil edildi, sinemalar, tiyatrolar, kafeler, spor salonları, birahaneler, meyhaneler, lokaller, dernekler kapalı, Bankalar, PTT, Eczaneler, fırınlar, AVM’ler, manavlar, 12-20 saatleri arası açık. Camilerde ümmet var, umreden dönenler toplumun içine sızmış, Adliye’de acil işler dışında iş yapılmıyor. Otobüsler çalışıyor, çöpler toplanıyor, ekmek çıkarılıyor. Herkes evinde karantinada olsun deniyor. Biriken çöpleri toplayan, hastaya ilaç satan, AVM’lerde çalışan, otobüs, metro, uçak kullanan, yolcular ve yolculara hizmet eden, laf dinlemeyip camide ibadete duran ne olacak, bunlar herkes kapsamına girmiyor mu?

Aslında büyük bir açmaz, çaresizlik var. Sivilcenin güzelliği, çıngının zenginliği bitirdiği gibi korona virüsü de çağ dışı dinci, ırkçı iktidarları bitirir mi? Halkın yıllarca uğraşarak yapamadığını bir virüs yapabilir mi? Bilim dışı iktidarları seçip başımıza bela eden halkımızı uyandırıp gerici iktidarı tarihin çöplüğüne süpürür mü?

Yaşarsak mutlaka göreceğiz.

Korona virüsüyle bir şey kesinkes açığa çıkmıştır: Birincisi, kapitalizmin insanlığa kan ve gözyaşından başka bir şey vermediği; ikincisi, kurtuluşun, bilime dayalı özgür, eşit, adil, sosyalist bir toplumsal bir düzende olabileceğidir.

İnsanlık dönüşüm için bir devinim içine girmiştir. Güzel günlere ulaşmak ancak dayanışma, direnme, mücadele ile olabilir, bu kaçınılmaz görevdir.

Görevin bilincinde olanlara selam olsun!

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir