“Müslüman Kardeşler”

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesi için gittiği Kahire’de, muhaliflerin Mısır’ın “yeni Mübarek”i olarak adlandırdıkları Mursi tarafından karşılanan Abdullah Gül,  “Mısır’ın demokratik dönüşüm sürecinde kat ettiği mesafeyi takdirle karşılıyoruz. Ülkenin ilk defa seçimle iş başına gelmiş bir Cumhurbaşkanı liderliğinde idare edilmesi tarihi önemdedir. Anayasanın kabulü ve geçen yıl gerçekleştirilen parlamento seçimleri, geçiş sürecinin önemli aşamalarıdır. Demokrasi mücadelesi, uzun vadeli çaba ve sabır gerektiren bir mücadeledir.”

***

AKP’NİN “MÜZİK NOTASI”!

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin Ergenekon ve “Sayın Ricciardone haddini bilmeyi öğrenememiş”… 

 “Anlaşılan o ki, Sayın Büyükelçi Türkçe bilmesine rağmen hâlâ acemi elçi durumundan kurtulamamış. Umarız ki bu devirdiği son çam olur. Ricciardone Türkiye’ye gelir gelmez, buna benzer bizim iç meselelerimizle ilgili laflar etmişti. O zaman Başbakan kendisine ‘Acemi büyükelçi’ demişti. Bu hakkı size kim veriyor? Netice itibariyle bu Türkiye’nin iç meselesidir. Sizin mahkemeleriniz bizim mahkemelerin temyiz mahkemesi değil, bir üst mahkemesi değil.

Ricciardone’ye önce şunu hatırlatırım, siz önce Guantanamo’yu izah edin dünyaya. Dinime dahleden bari Müslüman olsa. Önce kendine bak kardeşim. Biz Sayın Ricciardone’yi kendi sınırları ve hudutları içinde kalmaya davet ediyoruz. Bunu hoş karşılamadığımızı, kınadığımızı, ayıpladığımızı ifade ediyorum. Bir kez daha söylüyorum Sayın Büyükelçi haddini bilmelidir.” diye konuştu.

***

Ricciardone’nin ‘Şifreleri’

ABD Büyükelçisi Ricciardone Silivri yargılamaları konusuna girdi.

•        Askerler için “onlara ülkeyi koruma görevi verilmiş, hapse kondular”…

•        Milletvekilleri için “suçları belli değil”, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz ve rektörler için “tam anlaşılmayan suçları için çok uzun süredir demir parlaklıklar ardında”,

•        Öğrenciler için “şiddet içermeyen gösterileri için içerideler”, “ABD ve Avrupa mahkemelerinin bunu anlaması zor olacak” ifadelerini kullandı…

***

•        Silivri’deki vahşi arena sahnesi, iktidar ortaklarınca (RTE ve cemaat) ve arkalarında ABD desteği ile kurulmuştu. Amaç, Ordu’yu, muhalefetin öncü kesimlerini şüphesiz ki dağıtmak, teslim almak ve iktidarın önünde, özellikle devlete bağlı başka hiçbir güç odağı barındırmamaktı. RTE bunu bütün toplumsal güç odaklarını temizlemek ve her şeyi kendine bağlamak biçiminde ileri düzeye yükselterek uyguladı.

•        Gelinen noktada RTE amacına ulaşmıştır. Hatta istenenin de ötesine geçilmiş ve ordu bu kez dağılmaya yüz tutmuştur. 110 pilotun ve subayların hızla yayılan istifaları, deniz kuvvetlerine atanacak amiralın bulunamaması… Subaylarda yurt sevgisi ve askerlik motivasyonunun dibe vurması… Bunun da ötesinde, cemaatin ordu içinde ciddi örgütlenmesi ve buradan da RTE’ye karşı bir kuşatma havasının doğması… RTE için, bu siyasi davaları artık bir şekilde sonlandırma zamanının geldiği düşüncesini doğurmuşa benzer.

•        Ricciardone de RTE ile aynı fikirdedir. Silivri yargılamaları amaca ulaştığına göre artık hukuk-mukuk seslerini çıkarmanın zamanıdır. Hukukun, yargının, yasaların paramparça edildiği Silivri arenasının arkasındaki en önemli iki güç geriye doğru adım atıyor. Eşzamanlı olarak! Silivri ile baş başa kalan ise bu ortamı koklayamayan cemaattir… Ama, RTE’nin yeni anayasa önerisindeki temyiz mahkemeleri, onların yüksek yargı / mahkemedeki örgütlenmelerini de dağıtacak niteliktedir. Bütün yüksek mahkemeler Tayyip Erdoğan’a!! Slogan budur. Parantez içi belirtelim ki, RTE her şeyin şekli olarak var olduğu ama bu şekli yapının bütünüyle kendisine bağlı olduğu bir devlet ve toplum düzeni projesini hayal ediyor!

•        Ayrıca “Türkiye’nin en iyi ihraç malı ordusudur” (Soros) efsanesi de yeniden ayağa kaldırılmalı. RTE’ye ordu gerekli, artık arındırıldığına göre, ABD’ye de hinihacette kullanmak üzere gereklidir.

•        Artık önünde ulaşması gereken çok önemli başka hedefler var: İlki, artık neredeyse tamamı açıklanmış olan başkanlık anayasasını Meclis’e sunmak ve 330 oyu almak. Arkasından, sonbaharda anayasa referandumu gündeme gelecek… 2014 Mart ayında yerel seçimler, ağustosta da artık Cumhurbaşkanlığı mı olur başkanlık mı olur, seçimi.

Orhan Bursalı, 7 Şubat 2013 – Cumhuriyet

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir