Orman yangınları kaçınılmaz mı? Ahmet Demirtaş

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Orman yangınlarının %90’dan daha fazlasının insan kaynaklı olduğu bir belirleme olmasına karşın yeterince

açıklayıcı değil. Hangi insan, hangi sınıftan, hangi yaştan, hangi meslekten insan?  Bu sorular kadar önemlisi de neden yakmaktadır? Bu soruların yanıtı verilmeden soruna çözüm bulma olanağı söz konusu olmaz.

Giriş                                                                                          

Geçtiğimiz ayda Hatay Yayladağ’ da yaşanan ve Suriye sınırından başladığı belirtilen orman yangını konuyu bir kez daha gündeme taşımış oldu. Yayladağ’daki orman yangını; konunun ekonomik, teknik siyasal vb. boyutları bulunduğunu net olarak ortaya koydu. Suriye’de başlayan yangının Türkiye’nin Yayladağ ilçesine de yayıldığı, söndürme çalışmalarında ise iki ülke arasındaki gergin ilişkiler yüzünden zorluklar yaşandığı haberleri gazete ve tv haberlerinde yer aldı. Orman Genel Müdürlüğü (OGM) 4-5 yıl önce; Suriye’ de amenajman planlarının yapılmasına ve orman yangınlarının söndürülmesine yönelik olarak teknik yardımda bulunulduğunu duyurmuştu. Dahası orada çıkan orman yangınlarını söndürmek için Türkiye’den yangın söndürme ekibi gönderildiğini öğünerek açıklanmıştı. Dün Suriye’ye orman yangınını söndürmeye giderken, bugün sınırdan Türkiye’ye sıçrayacağı belli olan yangını söndürmek için hiçbir şey yapılamıyor. Suriye’de başlayıp Ülkemize yayılan orman yangını ile koşut olan başka bir gerçek ise iki ülke arasında da yangın büyümektedir. OGM’nin Suriye’ye teknik yardım götürdüğü dönemde iki ülkenin siyasal iktidarının temsilcileri birlikte tatil yapıyordu. Halkın çıkarı ve kardeşliği yerine savaş çığırtkanı sermaye sınıfının ve Amerika’nın önceliklerini yeğleyen iktidar; Meclisten Suriye ile savaş yapma yetkisini çıkartmakla meşgul oluyordu.

Havanın ısındığı, sıcak yaz aylarında orman yangını haberlerinde belirgin bir artış olur. Bu yangınların en fazla Akdeniz ve Ege bölgelerinde çıktığını biliyoruz. Gazeteler konuyu biraz da dramatik duruma getirmek istediklerinden; “ciğerlerimiz yanıyor”, “binlerce ağaç kül oldu” gibi başlıklar atarlar. Bununla da yetinmeyip, söndürme çalışmaları için uçak alınması gerektiğini yazarlar.

Orman yangınlarının nedenleri

Orman yangınları doğal nedenler ve insan faaliyetleri olmak üzere iki nedenle çıkmaktadır. Yıldırım ve cam kırıklarının güneş etkisiyle mercek işlevi görmesi doğal neden olarak sayılabilir. İhmal, önlem almamak, kaza ve kasıt olarak nitelenen nedenler ise insan faaliyetleri olarak adlandırılmaktadır.  Ülkemizde çıkan orman yangınlarının %90- 95 i insan kaynaklı olduğu açıklanmaktadır. “1951- 1972 yılları arasında çıkan orman yangınının (14.993 adet yangın) %22,8’inin ihmal ve dikkatsizlik, %35,4’ünün kasıt, %0,4’ünün yıldırım ve %0,9’unun da kaza nedeniyle çıktığı, geriye kalan %28,5’inin ise nedeninin belirlenemediği” bildirilmektedir ( 2012, Özden ve arkadaşları). Başka bir çalışmada ise  “2000- 2010 yılları verilerine göre yangınların, %54’lük bölümünün ihmal, dikkatsizlik ve kaza, %11’lik bölümünün kasıt, %12’lik bölümünün yıldırım sonucu çıktığı ve %23’lük bölümünün çıkış nedeninin ise belirlenemediği belirtilmektedir (2012, Özden ve arkadaşları). Yukarıdaki verilerden kolayca anlaşılacağı üzere; orman yangınları çok büyük oranda insan tarafından çıkarılmaktadır. % 23-28’lik bir oranın ise nedeni belirlenememektedir. Büyük olasılıkla insan tarafından çıkarılmasına karşın, çıkaranın belirlenememiş olması, en hafifinden söyleyecek olursak; yönetim zaafıdır.

Orman yangınları, sıcaklığın arttığı ve hava neminin azaldığı dönemlerde artmakta ve yayılması hızlı olmaktadır. Bu nedenle en çok orman yangını Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde yaşanmaktadır.

Kızılçam, karaçam gibi iğne yapraklı ağaç türlerinin oluşturduğu ormanlar yangına daha duyarlıdır.

30-40 yaşlarındaki ormanların yangın riski fazladır. Ekim veya dikim yoluyla oluşmuş ormanlardaki ağaçların dalları birbirine girdiğinden ve doğal budanma olarak tanımlanan alt dalların kuruması yanıcı madde birikimini artmasına yol açmakta, bu da yangın riskini artırmaktadır.

         .

Yangınları Kim Çıkarıyor?

Orman yangınlarının %90’dan daha fazlasının insan kaynaklı olduğu bir belirleme olmasına karşın yeterince açıklayıcı değil. Hangi insan, hangi sınıftan, hangi yaştan, hangi meslekten insan?  Bu sorular kadar önemlisi de neden yakmaktadır? Bu soruların yanıtı verilmeden soruna çözüm bulma olanağı söz konusu olmaz. Geçmiş dönemlerde orman köylerinde yaşayanların ormandan toprak kazanmak için yangın çıkardığı düşünülürdü. Günümüzde ise bu köylerde nüfus hızla azalmaktadır. Bu köylerde yaşayanların toprak kazanma gereksinmesi kalmadığı gibi var olan topraklarını bile işlemedikleri bilinmektedir. Bu durumda yangını kimin/kimlerin çıkardığı ve neden çıkardığı sorularının yanıtı mutlaka bulunmalıdır. Bu yanıt bulunmadan yangınların önlenmesi veya azaltılması olanaklı değildir. Binlerce hektar (1 hektar= 10 dekar) ormanın yandığı büyük yangınların Mersin, Alanya, Antalya, Marmaris, Bodrum gibi turizm merkezlerinde çıkması düşündürücü olmalı, köylünün toprak kazanmak amacıyla çıkarmadığı artık görülmelidir.

Yangınları Kim Nasıl Söndürüyor?

Orman yangınlarını söndürme görevini OGM üstlenmiştir. Ek olarak 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 69. maddesi orman köylüsünü yangın mükellefi olarak belirlemiştir. Bu yasaya göre orman köylerinde yaşayan yaşları 18-50 arasındaki yurttaşlara yangını söndürme görevi vermiştir. Bu görev yalnızca ekmek, zeytin gibi yiyeceği ve sigarası karşılanarak yerine getirilmektedir. Yasal zorunluluk olarak yüklenen bu görev angarya niteliğindedir. Yurdun birçok bölgesinde yangını ilk gören ve söndürme çabasına ilk olarak başlayan bu köylerde yaşayan yurttaşlarımız olmaktadır.

Orman yangınlarının önlenmesi ve söndürülmesi görevini yüklenmiş olan OGM, bu görevini yeterince ve etkin bir biçimde yerine getiriyor mu?  Orman yangınlarının ekonomik, ekolojik, teknik, sosyal ve siyasal nedenleri bulunmaktadır. Bu nedenle orman yangınlarının önlenmesi ve söndürülmesi çalışmaları çok yönlü bir çalışmayı gerektirir. Gerçeklik böyle olmasına karşın OGM, çalışmalarını yangını söndürmeye yoğunlaştırmıştır. Ormanların yapısal özelliklerini düzeltmeye, yangına dirençli duruma getirmeye, yeni oluşturulacak ormanlarda yangına dirençli türleri kullanmaya, halkın, kamu görevlilerinin bilinçlendirilmesine öncelik verilmelidir. Orman yangınlarının %90’ından fazlasının insan kaynaklı olması gerçeği, öncelikli görevin yapılmadığını, ağırlığın söndürmeye verildiğini göstermektedir. Yangın söndürme çalışmalarını geçici işçi statüsünde işlendirdiği işçilerden oluşan ekiplerle yürütmektedir. Bu ekiplere helikopter ve uçaklarda hava desteği sağlanmaktadır. Yapılmış olan bilimsel çalışmalarda Türkiye’nin topoğrafik yapısı nedeniyle uçakların yangın söndürmede yeterince yararlı olmadığı belirlenmiştir. Bu durum bilinmesine karşın, her yıl medyada uçak alınması/kiralanması haberlerinin çıkması aklın alacağı bir şey değildir.

Çeşitli gerekçeler uydurarak, siyasal iktidarın yürütmekte olduğu “Neo-liberal” politikaların rüzgârına kapılarak; %99’undan fazlası devlete ait olan ormanların özelleştirilmesine hız verilmiştir. Temel ormancılık etkinlikleri ve bu bağlamda “özel ağaçlandırma” adı altında ormanlar özelleştirilmektedir. Bunlarla da yetinmeyen OGM; orman yangınlarını söndürülmesi görevini de özelleştirme girişimini başlatmıştır. Karabük, Denizli gibi illerde özel yangın söndürme ekiplerini çalıştırmıştır. Orman yangınını söndürmek özel bir uzmanlık alanıdır ve bu görev bir kamu görevidir. Bu görevin özel kişi veya şirketlere verilmesi söz konusu olamaz. Özelleştirme şampiyonu belediyeler bile itfaiye görevini kendileri yürütürken, OGM’nin yangın söndürme görevini özele devretmesi en azından kendi varlık nedenini yadsımak anlamına gelir.

 

Yangın Söndürmeye Ne Kadar Harcanıyor?

AKP iktidara geldikten sonra kamu kuruluşlarında kendi çizgisinde bürokrat kadro oluşturmaya önem verdi ve bunu büyük ölçüde gerçekleştirdi. Ormancılık örgütü belirtilen çizgiyi tutturmuş durumda. Web sayfalarına girildiğinde veya birçok çalışmada kullanılan rakamlara dikkat edin. Örneğin orman yangınları konusunda; 2003’e kadar yangın miktarı, yanan alan ile 2003’ten sonra yangın miktarı kullanılmaktadır. Bu rakamları hep böyle kullanmaları rastlantı değildir. 2003 yılına kadar geçen dönemle hesaplaşma isteği yanında, kendilerinin daha başarılı olduğunu kanıtlama çabasına girmişlerdir. Bunu yaparken rakamları değiştirmekten ve kamuoyunu yanlış yönlendirmekten çekinmemektedirler. Örneğin 2008 yılında Antalya-Manavgat yangınında 4.500 hektar ormanın yandığını açıklamışlardır. Oysa belirtilen yangında 18.000 hektar alanın yandığı bilim insanlarınca saptanmıştır. Üstelik o yangın alan olarak son 80 yılın en büyük yangınıdır.

OGM yetkililerinin yaptığı açıklamalardan birisi de yangın söndürme çalışmalarında, “Akdeniz ülkeleri içinde en başarılı biziz” biçimindedir. Her ülkenin iklimi, topografik yapısı, ormanlarının yapısal özellikleri vb. koşulları farklıdır. Farklı koşulları olan ülkelerdeki yangın sayısı, yanan alan miktarı gibi rakamları karşılaştırmak saçmalıktan başka bir şey değildir.

6831 Sayılı Orman Kanunu orman yangınlarının söndürülmesi görevini OGM’ne vermiştir. <Türkiye’de orman yangını önleme ve söndürme çalışmalarının gerektirdiği kaynaklar, 2000 yılına değin devlet orman işletmelerinin tümüne yakın kısmı orman ürünlerinin satış gelirleriyle oluşturulan “döner sermaye bütçesinden” karşılanmıştır.>  Bu durumun çeşitli sıkıntılara yol açtığı bilinmektedir. 24.5.200 tarih ve 4569 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra; orman yangını söndürme giderlerinin Genel Bütçeden karşılanmasına olanak sağlanmıştır. Bu düzenleme yönetime kolaylık sağlamış, yangın harcamaları hızla artmıştır. Ne yazık ki, kamuoyu ve ilgiller yalnızca yanan ağaç miktarı ile ilgilenmiş, harcamanın miktarı ile ilgilenmemiştir. Yangın sayısı, yanan alan, harcanan paraya ve 1 hektara harcanan miktarlara göz atalım:

2001 yılında 2631 adet yangın çıkmış, 7394 ha. yanmış, 4524582 dolar harcanmış, 1 hektara harcanan 0,215 dolar.

2003 yılında 2177 adet yangın çıkmış, 6644 ha. yanmış,  5471333 dolar harcanmış, 1 hektara harcanan 0,260 dolar.

2008 yılında 2135 adet yangın çıkmış, 29749 ha. yanmış, 24871064 dolar harcanmış, 1 hektara harcanan 1,184 dolar.( 2012, Özden ve Ark.)

AKP iktidara geldikten sonra yapılan açıklamalarda, yangın sayısının ve yanan alan miktarının azaldığı, bunu da sürekli olarak 2003’ten önceki dönemle karşılaştırmalı olarak ileri sürülmüştür. Oysa yanan alan miktarı büyük ölçüde iklim (sıcaklık, havanın nemi, rüzgârın hızı) koşullarına ve erken müdahale edilebilmesine bağlıdır. O nedenle farklı koşullardaki yangınları birbiriyle karşılaştırmak doğru bir yaklaşım değildir. Öte yandan 2001 yılında 1 hektar alandaki yangın söndürme çalışması için 0,215 dolar harcanırken, 2008 yılında harcanan miktar 1,184 dolara çıkmıştır. Yani harama beş buçuk kat artmıştır. Bu artış nereden kaynaklanmıştır? Yanıtının verilmesi gereken soru budur. Bu artışın işçi ücretlerinden ileri gelmediğini herkes bilmektedir. Bu artıştan kaynaklanan paraların kimlerin cebine gittiği ayrıca araştırılmalıdır.

Orman Yangınları Tümüyle Önlenebilir mi?

Orman yangınlarının çıkmasını tümüyle önleyebilmek olanaklı değildir. Doğal nedenlerle çıkan yangınlar bundan sonraki yıllarda da çıkabilir. İnsan kaynaklı yangınlarla, komşu ülkelerdeki yangınların sıçrama olasılığı tümüyle ortadan kaldırılamaz. O nedenle yangın çıkacak diye üzüntüye kapılmak yerine, yangına erken müdahele etmek ve yangının büyümesini geciktirecek önlemleri almak, bunu bir kamu görevi olarak benimsemek gerekmektedir. Doğal olarak çıkmış yangınların, bazı ağaç türleri ve ormanlar için fazla zararlı olmayacağı ve müdahele etmeye gerek olmadığı yönünde görüşlerin bulunduğunu da belirtelim. Kısaca; orman yangınları Dünya’nın sonu değil, doğa kendini yeniden onarır dendiğini de biliyoruz.

Ama yanan bütün canlıların, hayvanlar dahil, yok olup gittiklerini de unutmayalım.

Sonuç Yerine

Orman yangınları kısa zamanda büyük yıkımlara yol açabilen, sonu insan ve hayvanların da ölümüne varabilen olaylardır. Yangınların ekolojik, ekonomik sonuçlar doğurduğunu unutmayalım. Ormanın işlevleri bir ülkenin halkını hatta bütün insanlığı ilgilendirir. O yüzden yangınların önlenmesi ve söndürülmesi toplumun yararına olan bir etkinlik olarak görülmelidir. Ormanlardaki yanıcı madde birikimini azaltmak, halkın, öğrencileri, ilgililerin farkındalığını arttırmak, ormancılık örgütünde görevli teknik elemanların atamalarında bilgi ve deneyime değer vermek, ormanların yapısal özelliklerini yangına dirençli duruma getirmek yangın riskini azaltmak yönünden önem taşımaktadır. OGM yetkilileri, yangın söndürme ekiplerindeki personelin yaş ortalamasının ileri olduğunu belirtilmektedirler. Yangın söndürme işi zor ve tehlikeli bir çalışma olduğundan özel eğitim gerektirmektedir. İşçi alımında torpil ve ayrımcılık yapılmadan işin niteliğine uygun olanların alınmasına özen gösterilmelidir. Orman yangınlarının önlenmesi ve söndürülmesi eş zamanlı ve bütünleşik olarak yürütülmelidir. Günümüzde yürütülmekte olan politikalarla orman yangınlarının önlenmesi olanaklı olmadığı gibi, söndürülmesi de rastlantılara kalmıştır.

Özelleştirme uygulamaları ve kırsal kesime yönelik politikalarla köylerde yaşam zorlaştırılmış, işsizlik artmış ve köylü halk ormana yabancılaştırılmıştır. Dikili satış uygulaması, özel ağaçlandırma gibi uygulamalar köylüyü ve dolayısıyla orman işçisini işsiz bırakmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş olan “Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı” orman köylerinin yararlanmakta olduğu kimi haklarını yok edici yaptırımları içermektedir. Bu durum ormana yabancılaşmayı daha da artıracaktır. Orman yangınlarının ormancılıkla ilgili yasal düzenlemelerin yapıldığı dönemlerde ve seçim yıllarında artış gösterdiği bilinen bir gerçektir. Mecliste bulunan tasarının yasalaşmasının orman köylüsünün sefaletini artırmaktan başka bir yararı olmayacaktır.

Yapılan bir araştırma; ormanda yangın olduğunu gören kimi köylülerin suçlu olarak görülme endişesini taşıdıkları için müdahalede bulunmaya çekindiklerini ortaya koymuştur. Bu çekingenliğin giderilmesi gerekir.

Ormancılık örgütünün yaptıkları yapmadıkları bir yana, şimdi görev sendikalara, kooperatiflere ve kırsal alandaki demokratik kitle örgütlerine, işlevsel olarak devrimcilere düşmüyor mu?

Ahmet Demirtaş

Kaynaklar:

Çağlar, Y. Tarihsiz. Ülkemizdeki Orman Yangınlarını Karayazıya Dönüştüren Temel Neden Yönetsel Yetersizliklerdir. Or-Koop, Kırsal Çevre, Tarım Orkam-Sen Yayını. Ankara

Özden, S. Kılıç, H. Ünal, E. Birben, Ü. 2012. Orman Yangını İnsan İlişkisi, TOD Yayını, Ankara.

 

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir