Sahtecilik Örneği: FÖRINTELSEN-*Jan Myrdal

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

NOT: Aşağıda İsveçli ünlü yazar Jan Myrdal’ın emperyalizme karşı mücadelenin yayın organı durumundaki Folket i Bild (Resimdeki Halk)  dergisinde çıkan yazısını Abdullah Gürgün’ün çevirisiyle yayınlıyoruz.  Yazar bu yazısında hem soykırım konusuna açıklık getiriyor hem Emperyalist Batı’nın gerçek yüzünü açığa çıkarıyor hem de kendilerine “Yaşayan Tarih Forumu” diyen tarih saptırıcılarının maskesini indiriyor.

Tutun ki, kendimi birden 1942 yılının Şubat ayının karanlık bir sabahında14 -15 yaşlarında buluyorum. Ama Moss Caddesi’nden aşağıya doğru inen Alviks Caddesi’nde Bromma Anex’teki okuluma doğru gittiğim 1942 yılında değil; şimdi, 2016 yılında Fagersta’da (nüfusa kayıtlı olduğum yer) ya da Varberg’de (Jan Myrdal Kütüphanesinin olduğu yer) 14 yaşında uyanıveriyorum…

Karların içinde zorla yürüyerek gittiğim okulumda 2016 yılında yine öğretmenlerimle çatışacağımı biliyorum. 1942 yılında konu Hitler Almanya’sına, onun savaşlarına, toplama kamplarına ve yoketme siyasetlerine bakış ile bunlara karşı bizlere dayatılan ikiyüzlü, iğrenç ahlaksız yaklaşımdı. O zaman sınıfta Förintelsen (Yahudi Soykırımı AG) konusunda öğretmenlerle kavga edeceğimin bilincindeydim. Öğretmenlerin görevi devletin dayattığı utanç verici yalanları söylemekti. Daha çok genç olan benim için ise onurlu olmak ve sınıfın önünde o yalanları düzeltme cesaretine sahip olmak zorunluluğu vardı. Fark, yanlış bilgi yaymak için devletin 1942’ye göre 2016’da öğrenim alanında daha güçlü hukuksal dayanaklara sahip olmasındadır. O zaman Almanya’da olduğu gibi şimdi de İsveç’te yalan yayma göreviyle kurulmuş bir devlet kurumu var (Forum för Levande Historia).

 

AÇIK YÜREKLİ OLMALI
Burada çok açık yürekli olmalıyız. O zaman Hitler Almanya’sının kitlesel kıyımlarının o kadar örgütlü ve derin suçlar içeriyor olması nedeniyle bu konuda halkı bilgilendirmek ve bilinçlendirmek zorundaydık. Bugün de öyle. Biz solcular o zaman da bu korkunç suçların anlatılmasında başı çekiyorduk. Yalnız suskun koalisyon hükümetinin döneminde değil, 1950’li yıllarda da içlerinde İsveç’in de olduğu “Batı”, eski suçlu Nazilerin yüksek görevlere getirildiği (Dışişleri Bakanlığı dâhil) Adenauer Almanyası’nı gözeterek yalnızca mırıldanıyordu. O nedenle Arbetar Kültür (İşçi Kültürü) 1955’te İsveç’te Lord Russell of Liverpool’un Hakkorsets Gissel (Gamalı Haçın Dikeni- Aslı: The Scourge of the Swastika AG) kitabını yayınladı. Kitap, o sıralarda Rusya’ya karşı donatılmakta olan Almanya ile ilişkileri bozacağı gerekçesi ile baskı altına alınmıştı.  İngiliz hükümeti Lord Russel’i Savaş Suçluları Savcılığı görevinden atmıştı (Ama kitap yine de büyük başarı kazandı). Bu kitap aynı zamanda, benim yönettiğim bir festivalin parçası olarak Auschwitz’i (Nazi Almanlarının Polonya’daki ünlü Yahudi toplama kampı AG) ziyaretimizin de tamamlayıcısı oldu.

Ancak “Förintelsen (Yokediş)” kavramı bir yalan ve siyasi olarak yalana hizmet ediyor. Yokedişler, kitle kıyımları ve bunların ideolojileri Hitler Almanyası ile sınırlandırılamaz ve sınırlandırılmamalıdır. Japon İmparatorluğu’nun aynı zamanlardaki kıyımları daha büyüktü. Churchill’in Bengal’deki planlı kıyımları Hitler ayarındaydı (Artur Lundkvist buna işaret etmiştir). Ama gerçek daha da acı.  Amerika Birleşik Devletleri yerli halkın kıyımı yoluyla gelişti büyüdü ( Kızılderili filmlerinde sapıkça yansıtılan). Emperyalizmle yürütülen Anglosakson devletler değişik anakaralarda planlı olarak kitle kıyımları yürüterek yerli halkların soylarını kuruttular. Bunların çok iyi bilinmesi gerekirdi. Ama susmak daha kazançlı değil mi?

Geçenlerde (komünist olmayan) Profesör Manuel Sarkisyanz’ın bir kitabı hakkında yazı yazdım. Kitap pratikte Almanya’da baskı altına alındı. İngilizcesi yalnızca Hindistan ve İrlanda’da yayınlanabildi. Sarkisyanz  kitabında, Büyük Britanya’da ırkçılık ve soykırımın Dünya gücü olma amacıyla, bir ideoloji olarak  nasıl geliştirildiğini gözler önüne seriyordu. Hitler’inki yalnızca bir yansımaydı.

 

“FÖRİNTELSEN SÖZCÜĞÜNÜ YAZMAK
“Förintelsen (yokediş)” sözcüğünü belirli bir özel isim olarak yazmak gramatik olarak Batılı emperyalistlerin asırlardır yürüttüğü ve bugün de yürütmekte olduğu “Förintelsen’lere (yokedişlere) kibarca göz yumma anlamına gelmektedir. Conquistadorların (İspanyol talancıların AG) Meksika ve Orta Amerika Kızılderililerine neler yaptıklarını yazan Bartolomé de Las Casas’ı okuyarak başlayın! Mark Twain’in Kıral Leopold’ün Kongo’da yaptıklarıyla ya da ABD’nin Filipinler’deki kıyımlarıyla devam edin! Biz bunlara karşı yazıyoruz ve gösteriler yapıyoruz. Ancak uluslararası suç sözkonusu olduğunda Hitler ile Bush arasında ayrım yapılmayacağı resmi medyada bulunmaz – ve resmi sınıflarda söylenmez-. Kolay olsa da, bunun böyle olduğu gösterilmez. Tersine, ülkelerimizdeki yalaka yazarlar ve siyasetçiler ekmek paralarını bunları inkâr ederek kazanırlar.

Bugün 14 yaşımda olsaydım sınıfta ayağa kalkıp bunları söylerdim.  Daha fazlasını da söylerdim. Geçerli kurallara işaret ederek öğretmenlerimin devletin “sözde gerçek üreten bakanlığı (Forum för Levande Historia)” tarafından belirlenmiş sözde gerçekleri izleyip yaydıkları için suçlu olduklarını söylerdim. Onlar açık konuşsalardı işten atılırlardı. Ekmek paralarını tehlikeye atarak benimle aynı fikirde olduklarını söyleyemeyeceklerini biliyorum. Ama belki susup beni sonuna dek dinleyebilirlerdi. Hiç değilse bunu umabilirim. 1941’de de beni sonuna dek konuşturan iyi ve şerefli öğretmenler vardı. Ama onlar arkası sağlam olanlardı.

 

ON DÖRDÜNDE
Evet, ondördünde ve okula gidiyor olsaydım okul kurumlarına ve eğitim planlarına en ince ayrıntılarına kadar karşı çıkar, Yaşayan Tarih Forumu’nu  (Forum för Levande historia’yı)** ve onun çalışmalarını ele alırdım. Sınıf arkadaşlarımdan http://www.levandehistoria.se/   resmi internet sitesine girmelerini ve eleştirel bir gözle, entelektüel bir şekilde bu kurumun kaynaklarını ve yalan tezgâhlarını incelemelerini, ayrıntılarıyla sahte tarih bakış açılarını ortaya koymalarını isterdim. Strindberg’in yazdığı gibi, hâkim sınıflar için uygun olmayan şeyler sansürlenir. Bu devlet kurumu sahte bilgi vermek için Hitler siyasetlerinin kurbanı olmuş milyonlarca insanın anılarını istismar etmektedir.

Bu kurumda çalışan İsveçli resmi akademisyenlerle Hitler’in ideoloji makinesi için çalışan Almanlar arasında hiçbir fark yoktur. On dört yaşında bir öğrenci olarak yalnızca protesto etmekle kalmazdım. İsim isim üzerlerine giderdim. Bu akademisyenlerle ve bu devlet “gerçek” üretme bakanlığından (Levande Historia AG) geçimini sağlayanlarla Hitler Almanya’sının kurumlarında çalışanlar aynı kumaştandır. Bunlar Hitler sonrası Adenauer Almanya’sında çalışmalarını sürdürüp akademik onur ve şaşalı cenazelerle gömülmüşlerdir.

Ondört yaşında bunları yapabilirdim çünkü henüz korkarak ayak uyduruyor olmazdım. Sonra pekçoğu gibi birer ter torbası, yalaka korkak olabilirdim. Bu sezi bir uyarı olabilir. İnsan o yaşlarda şerefli olma cesaretiyle yanlış yapmaktan çekinmemeli. Öyle cesur işler yapmalı ki, yetişkin yaşlarında hiçbir şeyden çekinecek, korkacak hali kalmamalı.

(Folket i Bild Sayı 2/2016)

Türkçesi: Abdullah Gürgün

 

*Nazilerin Yahudilere uyguladığı toplu kıyımlara özel bir isim olarak “Förintelsen” adı yakıştırılmıştır. “Yok etme, förinta”; yokediş  “förintelse”dir. Artikeli,  “en” dir” En förintelse: Bir yokediş… Förintelse sözcüğünün ardına “en” artikeli eklendiğinde belirli bir olayın adı olur.  Yahudilerin Almanlar tarafından yokedilişinin özel adı olarak da “Förintelsen” sözcüğü türetilmiştir. Bunun anlamı da“Yokediş” oluyor. Bu olaylar için Yahudiler İbranicede ‘felaket’ anlamını taşıyan ‘Shoah’ı ya da Tanrı’ya veya tanrılara bir şeyi kurban etmek anlamındaki “Holokost” sözcüğünü kullanıyorlar. AG

** Yahudi soykırımı konusunda bilgilendirme çalışmaları yapmak üzere kurulan daha sonra Ermeni, Asur, Süryani, Keldani ve Kürtlerin soykırıma uğradıkları yolunda çalışmalar yapmaya başlayan kurum. Öğretmenlere, gazetecilere kurslar düzenliyor, Stockholm’ün en eski ve merkezi bölgesi Eski Kent (Gamla Stan) bölgesindeki görkemli binasında sergiler açan, konferanslar, seminerler düzenleyen, Alman Propaganda Bakanlığına benzer, Kültür Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan, resmi bir kuruluş. AG

 

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir