TMMOB 42. Dönem II. Danışma Kurulu’ndan bazı konuşmalar- Ahmet Yıldırım

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

(Not alabildiğimiz konuşmaları yayınlayabiliyoruz. Diğer konuşmacılardan

 

özür dileriz. / Anafikir)

(2 Mart 2013/Ankara/İMO salonu)

Kaya Güvenç (İMO): Epey ter akıttık TMMOB’e yapılan torba yasa saldırısına karşı. Ama bir soralım, niye bize taktı AKP. 12 Mart’dan sonra AP takmıştı, 12 Eylül faşist generalleri takmıştı, Özal takmıştı da ondan. Şimdi sivil faşist dönemde de AKP takıyor. Çünkü TMMOB bugün mühendislerin kişisel çıkarlarını değil toplumun, kamunun çıkarlarını savunuyor. Bu ahlaki tutumu tecimsel piyasa mühendislerine, politikacılarına anlatamazsınız.

Bunun için TMMOB’u işlevsizleştirmeye çalışıyorlar. Bizim toplumla olan ilişkimizi işlevsizleştirmeyi çalışıyorlar. Rantın, piyasanın parçası olarak bir meşruiyet aygıtı yaratmaya çalışıyorlar.

TMMOB ikirciksiz bir tutum aldı ve iyi yaptı. İkircikli olsaydı pazarlık havasına girseydi gitmişti elimizden şimdi TMMOB.

Kazanan ikirciksiz tutumdur. Kimse bu durumu az bir şey görmesin. Mehmet Soğancı’yı ve yönetimi bunun için kutluyorum.

Sermaye sınıfı unutmaz arkadaşlar. Bugün gazetelerde var Forbes dergisi 100 Türk dolar milyarderini sıralamış. En başta Marmaray projesinde yarıda bırakıp kaçan firmanın sahibi var. Batıran firma… İşte bunlar sevmiyor TMMOB’u. Ellerinden gelse TMMOB da çoktan batırılmıştı. Ancak bu durumlarda ha deyince 100 bin insan toplayabilmeliydik. Bir hamle yaptılar, arkası kesin gelecek. Ne zaman bilmiyorum ama gelecek.

Karşımızda siyasi meşruiyeti olmayan bir siyasi iktidar var. Ama güçlüler. Bunun için ikirciksiz tutumla devam etmeliyiz.

Tam on yıl önce Irak işgal edilirken 1 Mart tezkeresi için de ikirciksiz davranmıştık, kararlı davranmıştık. Alanda savaş karşıtı yüz bin kişi vardı. Bu belki azdı ama Mecliste muhalefet partisinin arkasında bir güç, bir moral, bir itici güç oldu. Tezkere geçmedi.

Ama Irak’la bitmedi biliyorsunuz. Libya, Mısır, şimdi Suriye var… Önemli olan Esad’ın gidip gitmemesi değil emperyalizmin niçin buraya geldiğidir? Bu sorunun yanıtıdır.

Peki, Suriye de Irak gibi. Bu kez niçin yüz binleri toplayamıyoruz. Bırakalım bunu niçin bu sessizlik? Çünkü artık emperyalizm doğrudan değil taşeron vasıtasıyla ve taksit taksit yapıyor işini. Emperyalizmin gücü karşısında gerileme riskiyle karşı karşıyayız. Ne yazık ki tüm dünya halkları dahil ‘Esed’ gitsin de demokrasi gelsin hesabı içindeler. Kaddafi’yi parçaladılar, Saddam’ı bu gerekçeyle astılar; demokrasi mi geldi arkadaşlar? Petrol tekelleri geldi bu ülkelere yerleşti.

Emperyalizm taktiklerini inceltiyor. Biz de bunun karşısında bilimi ve teknolojiyi halkın yanında emperyalizme karşı kullanmalıyız.

Biz de emperyalizm gibi ince taktikler kullanmalıyız. Teşekkür ederim.

Mehmet Torun (MMO): AKP-‘İmralı’ görüşmeleri, Suriye, torba yasa vs. gösteriyor ki daha dikkatli ve dik durmalıyız. Hepsi bir bütünün parçalarıdır bunların.

Sosyal Güvenlik Kurumu’yla yapılmış protokol üyelerimizle bütünleşmemizde önemli bir çalışma oldu. Bu tür çalışmaları sürdürmeliyiz; gevşememeliyiz. Üyelerle ilişkiler bu dönemde çok önemli.

Ertuğrul Candaş (HKMO): TMMOB’a saldırmak için TMMOB’un her Odasının hazırladığı raporlar bile bu saldırıya maruz kalmasına bir nedendir. Bizler raporsuz, bilimsel çalışma yapılmamış tek bir girişimde bulunmadık, bulunmuyoruz. Yalnızca muhaliflik değil, mahkemelere veriyoruz; çoğunu da kazanıyoruz. Engellemiş oluyoruz. Melih Gökçek’i çıldırtan biçimde. Gökçek’in Odalarımıza karşı yeni bir saldırı hazırlığında olduğunu da bilmemiz gerekiyor.

% 10 imza topladık üyelerimizden. Ama bu oran az bir oran değildir. Diğer yüzde 90’ı da daha çok önemsemeliyiz. İletişimde bizde mi bir sorun var? Şu temel kuraldır ki sorun mesajı verendedir.   Doğru verip verememesindedir.

Biz Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası olarak “2b” denen arazilerle ilgili daha ilk gündeme geldiği yıllardan bu yana sayısız panel, açıklama, inceleme yaptık. Ama halka ve politikacılara tam anlatamamış olacağız ki kaygılarımız tek tek gerçekleşti. İşte Antalya’da, İzmir’de halk sokaklara döküldü, suçlu olarak defterdarlığı görüyorlar ama. Yıllardır işledikleri topraklarının fahiş fiyata kendilerine satılmaya çalışıldığı bir durum. Ortalık karışık.

Baran Bozoğlu (ÇMO): Keşke Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kurulmasaydı. Müsteşarlıkken daha dinamik, daha etkili ve başarılıydı. Şimdi bakanlık kadrolarının hepsi vekaleten atanmış durumda. Öyle ki vekaleten atananın yerine de vekaleten atanma yapılıyor. Hiç biri bir iş yapamıyor. Çevre konusunda tek bir çalışma yapılmıyor.

 

Gölay Şakiroğulları (BMO):  Bilgisayar mühendisliği parçalara, bölümlere ayrılıyor. Diğer bölümlerden mühendislerle karıştırılıyor, mesleğimiz karman çorman ediliyor. Bir türlü bakanlıktan bir yönetmelik çıkraramıyoruz. Kamuda çalışan bilgisayar mühendisleri de nedense hep Ahmet Yesevi Üniversitesinden.

2006’dan bu yana Bakanlar Kurulunun önünde kişisel verilerin korunması hakkında kanun tasarısı var; bir türlü Meclise sunmuyorlar. Bekliyor. Bu yasalar çıkmadığı sürece hiç birimiz, internete giren hiç kimse güvence altında değildir. Bunun için mahsus bekletiliyor zaten. Yeni siber suçlar yaratmak, yeni tutuklamalar yapabilmek için.

Yabancı mühendisler en fazla bizim meslekte var.

Ahmet Yıldırım

 

 

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir