Search
Close this search box.

Deniz Gezmiş Ağıdını Kim Yazdı?-Dr.Metehan Akbulut

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Ağıdın Tanınması ve Ağıtta Dile Getirilenler

Deniz Gezmiş, 16 Mart 1971 tarihinde Sivas’ın Gemerek ilçesi civarında yakalandı. 6 Mayıs 1972 tarihinde Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte idam edildi. Ölümlerinin ardından çok yazılıp çizildi ve ağıtlar yakıldı. Şiirlerle, ağıtlarla, ezgilerle anılıyor, halkın kalbinde yaşıyor, genç yaşta katledilen üç fidan.  Kendileri için söylenen şiirlerden en çok tanınanlardan birisi hiç şüphesiz aşağıdaki dörtlük ile başlayan ağıttır.

Şarkışla’ya düşürmesin
Allah sevdiği kulunu
Gemerek’te çevirmişler
Deniz Gezmiş’in yolunu

Bu ağıt Zülfü Livaneli’nin 1973 yılında çıkarttığı CHANTS RÉVOLUTIONNAIRES TURCS albümünün A yüzünde 4. sırada Şarkışla adıyla yer almaktadır. Livaneli, ağıdın 4 dörtlüğünü seslendirmektedir. Bu albümde yer alan Şarkışla Ağıdı’nın sözlerini buraya alarak karşılaştırma olanağı sunmak gerektiği kanısındayım. Sözler albümdeki şekliyle şöyledir:

Şarkışla’ya düşürmesin oy oy!
Allah sevdiği kulunu oy
Gemerek’te çevirmişler
Deniz Gezmiş’in yolunu.

Gece Elmalı’da kalmış oy oy!
Hamamcı Ali’yi sormuş oy
Uzatmalı itin biri
Yusuf’u gaflette vurmuş.

Yaşa Türk ordusu yaşa oy oy!
Dünya şaştı böyle işe oy
Ordu madalya göndermiş
Yusuf’u vuran çavuşa…

N’olayıdım n’olayıdım oy oy!
Okuryazar olayıdım oy
Deniz mahkemeye düşmüş
Avukatı ben olaydım.

Albümdeki sözlerin başka sanatçılar ya da gruplar tarafından kimi farklılarla söylendiğini de belirtmeliyiz.

Deniz Gezmiş Ağıdı’nı kim ya da kimler yazdı? Neden birden çok kişi ağıdı kendisinin yazdığını iddia ediyor? Şiiri kimin yazdığı aslında belirsiz mi?  Ağıtta geçen olaylar ne ölçüde gerçeği yansıtıyor? Elmalı köyünde kaldılar mı?  Hamamcı Ali’yi sordular mı?

Soruları çoğaltmak mümkün. Bazı sorulara bugüne kadar birbirinden çok farklı yanıtlar verildi. Bazı sorular ise hiç sorulmadı, bu nedenle de yanıtları aranmadı.

Deniz Gezmiş Ağıdı’nı araştırırken elde edilen bulgular da başka bir yazıda kaleme alınarak değerlendirilmeye çalışılacaktır. Deniz Gezmiş’in yakalanma sürecinde Şarkışla ve Gemerek’te yaşadıklarına dair anlatılanlar pek çok (gerçek olmayan, kurgusal hatta yarı efsanevi denebilecek tarzda) olaylarla doldurularak mitsel bir hâle getirilmiştir. Elbette ki bunun çeşitli nedenleri var. Üstte de belirttiğim gibi başka bir yazıda bu olayların aslında nasıl gerçekleştiği; ağıtta geçen kimi olayların gerçekte yaşanıp yaşanmadığına dair bilgileri sizlerle paylaşacağız, tabii ki edindiğimiz bulgu ve bilgiler ışığında.

Ağıt Neden Şarkışla’dan Çıktı?

Köyleriyle birlikte Şarkışla yöresi “Ozanlar Diyarı” olarak bilinir. Ağıtçılık geleneği ise 1980’li yıllara kadar süregelir, hatta eskisi kadar güçlü olmasa da bu gelenek 1990’lı yılların sonuna kadar varlığını sürdürmüştür. Günümüzde büyük olasılıkla yakınlarının ölümünden etkilenen kadınlar tarafından hâlâ ağıtlar yakılmaktadır. Geçmişte özellikle cenaze evlerinde kadınlar tarafından doğaçlama ağıtlar yakılmıştır. Bu geleneğin içerisinde ortaya çıkan en ilginç örneklerden birisi de Deniz Gezmiş Ağıdı’dır. Bu ağıdın Şarkışla’dan çıkmış olması tesadüfi değildir. Her şeyden önce yukarıda değinildiği üzere ozanlık geleneğinin bir parçası olan ağıtçılık geleneğinin altyapısı Şarkışla’da mevcuttur.

Babasının görevi nedeniyle Deniz Gezmiş’in çocukluğu Sivas ve ilçelerinde geçer.[1] Şarkışla’da ilk ve ortaokulu okuduğu iddia edilse de bu bilgi aslında gerçeği yansıtmamaktadır. 6 yaşında Şarkışla’dan ayrılmışlardır. [2] Ancak kurgusal olsa da Şarkışla’da öğrencilik yaptığına dair anlatılanların, kulaktan kulağa yayılması da kendisi ile ilgili gelişmelerin Şarkışla halkı tarafından, o dönemde daha büyük bir dikkatle ve merakla takip edilmesine neden olmuştur. Deniz Gezmiş, bölge halkı tarafından çok sevilmektedir. Örneğin, olayları araştırırken konuştuğumuz ancak isminin yazılmasını istemeyen bir kadın Deniz Gezmiş’in yakalandığının ertesi günü Şarkışla’da öğrenim gördüğü, ilkokuldaki öğretmenlerinin bütün gün zar zor konuştuğunu ve onların üzüntüsünün bütün öğrenciler tarafından fark edildiğini anlattı.

Deniz Gezmiş Ağıdı’nı Yaktığı/Yazdığı İddia Edilen İsimler

Pek çok kadın ve erkek kendisinin yazdığını öne sürse de ağırlıklı olarak dört farklı ismin (kendisi veya yakınları tarafından) bu ağıdı yazdığı iddia edilmektedir. Ağıdın anonim olduğunu ifade edenler de bulunmaktadır.

  1. Mehmet Koç

Mehmet Koç[3] Kendisiyle yapılan bir röportajda Deniz Gezmiş Ağıdı’nı 1972 yılında plağa okuduğunu, söz ve müziğin kendisine ait olduğunu iddia etmektedir.[4]  O tarihlerde Diyarbakır Cezaevi’nde olması, Zülfü Livaneli seslendirdikten hemen sonra ağıdın kendisine ait olduğuna dair o günlerde bir açıklamasının veya telif iddiası ile açtığı bir davanın bulunmayışı, ilgili çevrelerde bir tartışma gerçekleşmemiş olması, iddialarını destekleyen hiç kimsenin olmaması vb. nedenlerle ağıdı yazmış olma olasılığı pek mümkün görünmemektedir. Üstelik sadece şiirle (güfte) ilgili değil, besteye yönelik olarak da sahiplik iddiasında bulunması, aşağıdaki diğer isimlerden farklı bir nitelik arz etmektedir. Çünkü bestenin okunduğu öne sürülen plak, bu konunun en önemli maddi unsurudur. Ancak böyle bir plağın var olup olmadığı; nerede, ne zaman (gerçekten Zülfü Livaneli’den önce mi?), kimlerin yanında veya kimlerle birlikte doldurulduğu, başka bir örneğinin bulunmadığı gibi soruların cevabına dair hiçbir bilgi yoktur.

  1. Hayriye Sultan

Hayriye Sultan, Şarkışla’da Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yakalandığını öğrenince bu ağıdı yaktığını iddia etmektedir.[5] Çoğu doğrulanamayan ve bir tür şehir efsanesi denilebilecek olaylar da anlatılmaktadır.  Özetle, 1960 ve 70‘li yıllarda halkın barınma hakkına sahip çıkan devrimci gençlerin, gecekonduların yapımında halka yardım ettiği ve onların evlerini yaptığı biliniyor. Hayriye Sultan, Ankara’da kendisine yardımcı olanlar arasında Deniz Gezmiş’in de olduğunu, evinin yapımında su taşıdığını anlatmaktadır.  Oysaki Deniz Gezmiş, zaman zaman Ankara’ya gelmiş ve kısa sürelerle kalmış olsa da gecekondu çalışmalarında yer aldığına dair hiçbir bilgi bulunmamaktadır.

Kendisi, Sivas Karadük nahiyesine bağlı, Çatkara köyünde doğduğunu ve uzun süre yaşadığını belirtiyor.  Sivas’ta Karadük adlı bir yerin olmaması, verilen yanlış bilgilerden birisidir. (En yakın olasılık Gürün ilçesine bağlı Karadoruk köyü Aşağı Çatkara mezrasıdır). Kim olduğuna dair çelişkili bilgiler veriyor. Hayriye Sultan’ın o tarihlerde (1972) Ankara’da yaşıyor olması da ağıdı yazma ihtimalini çok zayıflatıyor. Elmalı köyü, Hamamcı Ali gibi ayrıntılı bilgileri basından duyarak şiirde kullanmış olma ihtimali de hiç mantıklı görünmüyor. Başka şiirleri olduğuna dair bir bilgi de bulunmuyor

Söylediklerinde birçok çelişki ve hata olması nedeniyle ağıdı yazmış olma olasılığı oldukça zayıf diyebiliriz.

  1. Kiraz Gültekin

Kiraz Gültekin, günümüzde yaşamaktadır ve 90 yaşının üzerindedir.  Hacı Gültekin’in eşidir. Evlenmeden önceki soyadı Güleç’tir. Kendisi gençliğinden itibaren her gittiği cenaze evinde doğaçlama ağıtlar yakmıştır. Ek -4

Anadolu’da hayatı boyunca sadece birkaç kere hatta bir kere ağıt yakmış kadınların sayısı oldukça çoktur. Bu ağıtlar genellikle çok sevdikleri bir yakını öldüğü için acının dışavurumu olarak dile getirilmiştir. Ancak bazıları da doğuştan gelen bir yetenekle sürekli olarak ağıt yakarlar.

1972 yılında Kiraz Gültekin’in 17 yaşındaki oğlu traktör kazasında yaşamını yitirir. Sonraki yıllarda 30 yaşında kızı da yaşamını yitirir. Kiraz Gültekin’in okuduğu şiirlerin büyük bir kısmı kayıt altına alınmadığı için kaybolsa da en azından çocukları için yazdığı ağıtlar günümüze kadar ulaşmıştır. (Ek-3)

Bir iddiaya göre Kiraz Gültekin, subay (veya o dönem askeri okul öğrencisi) olan oğlunun zarar göreceği endişesi ile Deniz Gezmiş Ağıdı’nın kendisine ait olduğunu gizlemiş/gizlenmesini istemiştir. Oğlunun zarar görebileceğini (soruşturma, mesleğine/eğitimine son verilme vb.) düşündüğü için kimliğini gizlediği iddiası mantıklı görünüyor. Eğer şiir onunsa bu şiiri Zülfü Livaneli’ye kimin, nasıl ulaştırdığı belirsizdir.

Efe Kerem Sözeri’nin 22 Kasım 2014 tarihli Bianet’teki “Yusuf, Deniz İdam Olmuş / Her Tarafta Ağlanıyor” yazısında ve oradaki ses kaydında Kiraz Gültekin’e rastladık.

Kendisin yakından tanıyan kişiler, Kiraz Gültekin’in ağıtlarını kendi ağzından defalarca dinlediklerini ve Deniz Gezmiş Ağıdı’nın da onun ağzından çıkmış olma ihtimalinin yüksek olduğunu söylediler. Onun tarzına benzediğini vurguladılar. Ancak biz Kiraz Gültekin ağıtlarının tamamını görmediğimiz ve edebiyat alanında da uzman olmadığımız için bu iddiayı destekleyemiyoruz. Kaldı ki tarz/üslup iddiası bir şairi şair yapan en önemli öğedir.

Kafa karıştıran diğer bir nokta ise Şarkışla’da Kiraz Gültekin ile karıştırılan Kiraz isminde ayrıca iki kişinin daha bulunmasıdır. Bunlardan ilki, Mehmet Kalkanoğlu’nun “Şarkışla’da Deyişçiler ve Ağıtçılar” yazısında (Ülkü dergisi-1949) belirttiği Ağıtçı Kiraz’dır. Aynı yazıda Ağıtçı Kiraz’ın 1936’da öldüğü belirtiliyor. Dolayısıyla bu ağıt, Ağıtçı Kiraz’ın olamaz.[6]  Diğeri de Özlem Akarsu Çelik’in Dursun Çiçek’in eşi Gülşen Çiçek’e atfen Deli Kiraz diye andığı birisidir. Şarkışla’da Deli Kiraz diye biri yaşamaktadır ama onun ağıt geleneğiyle ilgisi bulunmamaktadır. O yazıda kastedilen kimdir? Açıkçası biz de bulamadık ancak onun da Kiraz Gültekin olduğu kanısındayız. Kiraz Gültekin dışındaki ağıtçı Kiraz ve hâlen Şarkışla’da yaşayan Deli Kiraz diye bilinen kadınların Deniz Gezmiş Ağıdı’nı söyleme/yakma/yazma olasılığı yoktur.

  1. Âşık Mevlüde Günbulut

Şarkışla doğumlu. İlkokul eğitimini 1933 yılında tamamlayıp ardından Talas Kolejine gitmiş, fakat buradaki eğitimi çok kısa sürmüş, yarım dönem okuyup sonra okuldan ayrılmış ve 19 Mart 2002 tarihinde yaşamını yitirmiştir. Şarkışlalı Antropolog Dr. Şükrü Günbulut’un annesidir.

Âşık Mevlüde Günbulut, türkülerini genellikle çevresindeki olaylar ve durumlardan etkilenerek yazmıştır. Âşık tarzı şiirlerinin yanı sıra yaktığı/ söylediği ağıtlar da vardır. Siyasi görüşüne uygun olarak, keskin bir üslupla yazdığı politik içerikli şiirleri de bulunmaktadır.

Âşık Mevlüde Günbulut’un oğlu Şükrü Günbulut, annesinin şiirlerini, 1998 yılında “N’olayıdım N’olayıdım” adını verdiği bir şiir kitabında toplayıp yayımlamıştır. Kendisi bu ağıdı yazan kişinin annesi olduğunu “Halk Kültürümüzde Sivas’ın Yeri – Sempozyum Bildirileri” (2003 yılı)  adlı kitapta yer alan makalesinde açıklamıştır. (Ek-2)  Makale 45 sayfadır ve Âşık Mevlüde Günbulut hakkında ayrıntılı bilgiler verilmekte, örnek şiirleri yer almaktadır.[7]

Deniz Gezmiş hakkında üç şiir yazmıştır. Bunlardan ikisi bilinen şiirler değildir. Birisi “Doğru dürüst idi hâli” dizesiyle başlayan, 8’li hece ölçüsü ile yazılmış 5 dörtlükten oluşmaktadır. Diğeri “Ganimet hırsızlara dağıtıldı” diye başlayan 11’li hece ölçüsü ile yazılmış 6 dörtlükten oluşmaktadır.

Asıl konumuz olan ağıt, kitapta “DENİZ GEZMİŞ, YUSUF ASLAN, HÜSEYİN İNAN” başlığı altında yazılmıştır. Bu şiirde kamuoyunca bilinen bestelenmiş ağıtta yer almayan dörtlükler de mevcuttur. Bu şiir/ağıt da 8’li hece ölçüsüyle yazılmıştır, 7 dörtlükten oluşmaktadır.

Âşık Mevlüde Günbulut’un hayatında şiir önemli bir yere sahip. Epeyce şiir yazmış ve bunu kitaplaştırmıştır. Kaldı ki akademik kariyeri olan oğlu, onunla ilgili çalışmalar da yapmıştır. Şükrü Günbulut, oğlu olsa da akademik kariyeri bulunan ve bilimsel araştırma yöntemlerini bilen bir kişidir. Ayrıca bu şiirin Zülfü Livaneli’ye Erdoğan Alkan tarafından ulaştırıldığı, Papirüs dergisinde kendi kaleminden yazılmıştır.[8] Verilen bilgiler doğrulanabilir nitelikte görünmektedir. Erdoğan Alkan’ın verdiği bu bilgiler de belirleyici bir mahiyet arz etmektedir.

5 . Anonim (Şarkışlalı Kadınlar)

Bu konuda Zülfü Livaneli’nin iki farklı açıklaması var.

Zülfü Livaneli’ni resmi web sayfasında (CHANTS RÉVOLUTIONNAIRES TURCS başlıklı yazının adı geçen ağıdın yer aldığı plağı tanıtan Şarkışla parçasında) yer alan bilgide ağıt anonim olarak belirtilmiştir[9] (Bir Orta Anadolu kasabası olan Şarkışlalı kadınların, 6 Mayıs 1972’de ordu tarafından infaz edilen üç genç devrimci Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan için söyledikleri ağıt. Okuryazar olaydım Deniz mahkemeye düşmüş/ Avukatı ben olaydım. Anonim)

İsimleri anılan birden çok kişi tarafından söylendiği/yazıldığı bilinse de halkın ortak duygularını ifade ettiği için anonim denmiş olma ihtimali de bulunmaktadır.

Ancak Zülfü Livaneli, diğer bir açıklamasında ağıdın Şarkışlalı bir kadın tarafından yakıldığını söylüyor.  “… Bunlardan biri Şarkışla’da bir kadının yaktığı söylenen Şarkışla’ya Düşürmesin Allah Sevdiği Kulunu adlı ağıttı. Deniz Gezmişler üstüne söylemişti (Sonradan bu parçanın, müzisyen Selim Atakan’ın halasına ait olduğunu öğrenecektim)…”[10]

Değerlendirme

Ağıtların Anadolu’da yüzyıllardır süregelen derin, köklü bir etkisi ve geleneği vardır.  Ağıtlar yazılmaz, söylenir ya da yakılır. Ağıtlar bir ezgiyle söylenen ve kulaktan kulağa yayılarak aktarılan halk edebiyatının anonim ürünleri arasında yer alır. Kimi zaman kimin okuduğu bile unutulur, kaybolur gider. Zaman zaman üzerine eklemeler yapılır. Bazı dörtlükler kaybolur, bazı dörtlükler eklenir; dizeler çıkar, dizeler girer; sözcükler değişir. Böylece kime ait olduğu bilinmez hâle gelir. Bu sorunlar, bu ağıt için de kısmen geçerli görünmekte…

Yukarıda belirtildiği gibi bu ağıdı Mehmet Koç ve Hayriye Sultan’ın yazdıkları iddiası çok inandırıcı görünmemektedir. Geriye Âşık Mevlüde Günbulut ve Kiraz Gültekin kalmaktadır. Her ikisinin de bazı yakınları, ağıdın sadece kendi yakınına ait olduğunu değişik gerekçelerle iddia etmektedirler.

“N’olayıdım N’olayıdım- Âşık Mevlüde Günbulut” kitabında yer alanlarla, Kiraz Gültekin’in söyledikleri büyük oranda farklı dörtlüklerdir.[11] Ancak kitabın 1998 yılında yayımlandığı dikkate alınırsa Âşık Mevlüde Günbulut’un 1973’te çıkarılan albümden etkilenmiş olması olasılığını da yabana atmamak gerekir. Zülfü Livaneli tarafından seslendirilen tüm dörtlüklerin kimi değişikliklerle kitaptaki şiirde yer alması buradan kaynaklanmış da olabilir.

Kiraz Gültekin’in söylediği ağıt ile Zülfü Livaneli’nin seslendirdiği ağıdın sadece iki dörtlüğü birebir aynı olmamakla birlikte benzerdir.  Buradan hareketle bile ağıdın tamamı Kiraz Gültekin’indir diyemeyiz.

Somut veriler ışığında ağıdın tümünün sadece iki kadın şairden birine ait olduğunu söylemek mümkün değildir. Zaten her ikisi de tümünü kendilerinin yazdığını iddia etmemektedirler.[12]

Kiraz Gültekin bir röportajda “ağıdı söyledim” demektedir. Ancak tümünü kendisinin yaktığını söylememektedir.[13]  Âşık Mevlüde Günbulut’un “N’olayıdım N’olayıdım” kitabında da böyle bir iddia yoktur. Dolayısı ile ağıdın büyük bir bölümünün bu iki isim tarafından ayrı ayrı yazıldığı ve üzerine belki de başkaları tarafından da eklemeler yapıldığını öne sürmek çok yanlış olmayacaktır.

Hece ölçüsüne hâkim, şiir yeteneği kuvvetli kişiler tarafından yapılan eklemelere, hatta şairin mahlasını kullanarak yazılan şiirlere halk edebiyatında rastlanır. Bunları bir kısmı o kadar yetkindir ki asıl şairin üslubu ile uyumludur ve onun olmadığı bile anlaşılamaz. Bilindiği gibi ağıtlar anonim olduğu için bilinen bir şairden ve üslubundan söz etmek mümkün değildir. İncelediğimiz ağıtta bir şiir kitabı olduğu için diğer şiirlerinden hareketle Âşık Mevlüde Günbulut’un bu ağıttaki dizeleri ile ilgili çıkarımlarda bulunulabilir

Kiraz Gültekin’e ve Âşık Mevlüde Günbulut’a ait dörtlüklerin de birlikte üzerinde durduğumuz bu şiirde/ağıtta  yer alma ihtimali mevcut.

Konumuzun ve inceleme alanımızın içinde olmasa kimi dörtlüklere ipucu oluşturabilir diye bakmamızda yarar var. Örneğin, alttaki dörtlük Âşık Mevlüde Günbulut’un şiirinde (kitabında yer alan şiirde) yok ve dolayısıyla Kiraz Gültekin tarafından söylenmiştir:

Yağlı zimel* yağlanıyor
Dar ağacına bağlanıyor
Yusuf Deniz idam olmuş
Her tarafta ağlanıyor

(*Zimel: Kıldan örülen ip. Şarkışla-Sivas Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü)

Bu dörtlük, Kiraz Gültekin’in günlük halk diline hâkim ve yöresel konuşmayı kullanan biri olduğunu gösteriyor. Ağıttaki kimi dörtlükler için bu durumu bir ölçü olarak kullanabiliriz.

Bu dörtlük ise çok büyük olasılıkla Âşık Mevlüde Günbulut’a ait. Çünkü seçilen sözcükler sanki bilgi gerektiriyor, okumuş yazmış birinin söyleyeceği izlenimi veriyor ve dolayısıyla farklı bir tarzı var diyebiliriz:

Yaşa Türk ordusu yaşa
Dünya şaştı böyle işe
Ordu madalya göndermiş
Yusuf’u vuran çavuşa

Üstte ele alınan her iki dörtlüğün, kafiye düzeninin uyumlu olduğunu da söyleyelim.

Değinilmesi gereken diğer bir husus ise aşağıdaki dörtlüktür:

Nolayıdım nolayıdım
Okur yazar olayıdım
Deniz mahkemeye düşmüş
Avukatı ben olaydım

Bu dörtlük Âşık Mevlüde Günbulut’un şiirinde biraz daha farklı ifade edilmektedir. Bu dörtlüğün üçüncü dizesi “Deniz Gezmiş’i savunan” şeklindedir ve kendisi bitirmemiş de olsa bir kolejde okumuştur, yani okuryazarlığı vardır. Ancak burada okuryazarlığı, avukat olacak düzeyde (yükseköğrenim görmüş) olma anlamında kullanmış da olabilir. Kiraz Gültekin’in ise okuma yazması yoktur, söyleyiş olarak da onun dizelerine benziyor.

Gece Elmalı’da kalmış
Hamamcı Ali’yi bulmuş
Uzatmalı itin biri
Yusuf’u gaflette vurmuş

Bu dörtlüğün 3. ve 4. dizesi Âşık Mevlüde Günbulut’un şiirinde “Uzatmalı erin biri/ Aslan’ı gaflette vurmuş” olarak yer almaktadır. Yine aynı dörtlüğün 1. ve 2. dizeleri ise Kiraz Gültekin ağıtında “Elmalı köyüne gelmiş/ Hamamcı Ali’yi bulmuş” şeklindedir. Dolayısı ile birbirlerinden etkilenme olasılığını da göz ardı etmemek gerekir.

Burada bir iddiaya yer vereceğiz.  İddiaya göre Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yakalanmasının ardından, Kiraz Gültekin’in bir ağıt (Ek-2) söylediği duyulunca Yusuf Karabulut ve Cihan Eyiol, Gürsel Karabulut’u Kiraz Gültekin’in yanına yollamışlar. Kiraz Gültekin söylerken Gürsel Karabulut şiiri yazmıştır. Ancak bu iddia anlatıldığı şekli ile Yusuf Karabulut ve Cihan Eyiol tarafından doğrulanmamaktadır.

Bir başka iddia ise Kiraz Gültekin’in ağıdı yaktığı duyulunca Âşık Mevlüde Günbulut’un yanına giderek dinlediği notlar aldığı ve üzerine kendisinin düzeltmeler, eklemeler yaparak şiirini oluşturduğu yönünde. Şiirin bütünü incelendiğinde görülen kimi çelişkiler bu iddiayı destekler mahiyettedir. Örneğin, aşağıdaki dörtlük içerik olarak ağıdın tamamıyla uyumsuz hem kafiye düzeni hem de kafiyeleri bakımından farklılık göstermektedir.

Huzursuzum ki şu sıra
Sanki sarhoş yaşıyorum
Daha yüklenmen üstüme
Eskiyi zor taşıyorum.

Şarkışla yöresinde halk tarafından bilinen bir başka konu ise ağıdın ezgisidir. N’olaydım N’olaydım- Âşık Mevlüde Günbulut” kitabında avazın (beste, nağme) Celaloğlan Ağıdı’ndan etkilendiğine dair bir bilgi var.[14] Halk edebiyatı/müziği içinde çok bilinen Celal Oğlan (İpek Mendil) ağıtı kasabam olan Deliilyas’ta doğmuştur.[15] Zülfü Livaneli’nin kendisine gönderilen avazı değiştirerek mevcut hâlini oluşturduğu da iddialar arasındadır.

Sonuç olarak Kiraz Gültekin’in ve Âşık Mevlüde Günbulut’un ağıdı olarak yayımlanan şiirler, Zülfü Livaneli’nin albümünde yer alan ağıdın sözlerinin tamamını içermemekte. Her iki sanatçı da bu ağıdın tümünü kendisinin söylediğini iddia etmemektedir.[16] Dolayısı ile ağıt bu iki ismin dizeleriyle birlikte üzerine halk tarafından eklenen dizelerden oluşmuş ve hepimizin kalbinde, zihninde yer eden Deniz Gezmiş Ağıdı’na dönüşmüştür. Aslında bu ağıtla birlikte bu üç devrimcinin halka mal olduğunu, halkın bu ağıta eklemeler yaparak üç fidana sahip çıktığını görmekteyiz. Halk için idam sehpasına çıkan ve onu tekmeleyenlere, uğruna ölüme gittikleri halk da karşılık vermiş; onları ölüme gönderenlere hem ağıtları dilden dile, gönülden gönüle ulaştırarak hem de anılarını yaşatarak gerekli cevabı vermiştir. Bu ağıt onların ölümsüzlüğünün bir nişanesi olarak egemenleri korkutmaya devam edecektir.

Ek 1 -Kiraz Gültekin’in söylediği ağıt.

Elmalı köyüne gelmiş
Hamamcı Ali’yi bulmuş
Uzatmalı itin biri
Yusuf’u gaflette vurmuş

Deniz Gezmiş dönmüş kaçar
Yusuf Aslan al kan saçar
Uzatmalı itin biri
Yiğitlere ateş açar

Yusuf sallamış elini,
Kimse sormuyor halını
Gemerek’te çevirdiler
Deniz Gezmiş’in yolunu

Nolayıdım nolayıdım
Okur yazar olaydım
Deniz mahkemeye düşmüş
Avukatı ben olaydım

Yağlı zimel yağlanıyor,
Dar ağacına bağlanıyor
Yusuf Deniz idam olmuş
Her tarafta ağlanıyor

Nere Deniz’in odası
Sönmüş yanmıyor sobası
Ölene de her gün ağlar
Deniz’in Yusuf’un anne babası

Ek 2 -Âşık Mevlüde Günbulut’un şiiri

DENİZ GEZMİŞ, YUSUF ASLAN, HÜSEYİN İNAN
Şarkışla’ya düşürmesin
Allah sevdiği kulunu
Gemerek’te çevirmişler
Deniz Gezmiş’in yolunu

Gece Elmalı’da kalmış
Hamamcı Ali’yi sormuş
Uzatmalı erin biri
Aslan’ı gafleten vurmuş

Yaşa Türk ordusu yaşa
Ben de şaştım böyles’işe
Ordu madalya göndermiş
Yusuf’u vuran çavuşa

Kalçasından değmiş kurşun
Harıl harıl akar kanı
Gelen giden tekmeliyor
Aslan senin anan hanı

Yurdun düzeni bozuldu
Yolumuz uğradı kışa
Tarihlere kayıt olsun
Nihat Erim geçti başa

Huzursuzum ki şu sıra
Sanki sarhoş yaşıyorum
Daha yüklenmen üstüme
Eskiyi zor taşıyorum.

N’olayıdım n’olayıdım
Okuryazar olaydım
Deniz Gezmiş’i savunan
Avukatı ben olaydım.

Ek 3 -Kiraz Gültekin’in kızının ölümü üzerine söylediği ağıt.

Olmaz olsun böyle Sivas
Camlardan geliyor ayaz
Tek kızımı da soydular
Dışardaki kardan beyaz

Beyaz anam kızım beyaz
Kesti ellerimi ayaz
Tek kızıma kefen biçti
Soyka kalsın böyle Sivas

Uzak şu Sivas’ın yolu
Tabutunan gelmiş ölü
Açtım da baktım kapağı
Kızım da bir günlük ölü

Tabut gelmiş kapıya da
Anam ağlar eş dost yok da
Bak sevdiğin tek cerenin
Annesini özler o da

Gece yarıyı bölüyor
Kızım komaya giriyor
Muhittin enişte gelmiş
Döne döne kan arıyor

Ek 4-Kiraz Gültekin’in söylediği başka ağıt.

Vardım mezarın başına
Elimi koydum taşına
Eğer gardaşım gelmezse
Ben geliyom ondan sonra

Uyandım gece yarısı
Tuttu başımın ağrısı

Odasına sermiş halı
Yıldırım düşmüş yalabı
Can birden hulka erişsin
Daha kolan tutar eli

Uyandım gece yarısı
Tuttu başımın ağrısı

Yaylalar çiçek açıyor
Çavdar kılçığın seçiyor
Ne duruyon orda gardaş
Eller hep reis seçiyor

Uyandım gece yarısı
Tuttu başımın ağrısı

 

[1] Abim Deniz, Can Dündar Can Yayınları, sayfa 33,34 “…Deniz’in doğumundan altı ay sonra Cemil Gezmiş, ilköğretim müfettişi olarak Sivas’a tayin edildi. Gürün’e göçtüler. Oradan Şarkışla’ya; nice sonra Deniz Gezmiş’in yakalanacağı kasabaya …”

“…1953’te Sivas Yıldızeli’ne göçmüşüz. Deniz abim ilkokula orada başladı. 1955’te Sivas merkeze taşındık. Eşyalarımızı taşıyan kamyonun önünde çekilmiş bir aile fotoğrafı, o dönemki halimizi yansıtır…”

[2] Deniz Bir İsyancının İzleri, Turan Feyizoğlu Belge yayınları, Sayfa:10 “İlkokulu Sivas’ın Yıldızeli kazasındaki okullardan birinde okudum. Sonra Sivas’a nakledildik. Sivas Selçuk İlkokulu’nda tahsile devam ederek ilkokulu bitirdim. Mezuniyet tarihini hatırlamıyorum. Ortaokulu Sivas Atatürk Ortaokulu’nda okudum ve bitirdim. Hatırladığıma göre 1961 senesiydi.”

[3] Mehmet Koç kimdir? https://www.milliyet.com.tr/kultur-sanat/renkler-ve-notalarla-bir-omur-5241458

[4] Acılarını türküleriyle yoğuran ozan: Mehmet Koç-Temmuz 2003Hüseyin Kıvanç (http://bizimanadolu.com/archives/sanat/sanat24.htm  )

[5] Hayriye Sultan’la Röportaj-22 Temmuz 2008, Tuncay Çelen ve Ömer Gürcan (http://docplayer.biz.tr/60541517-Sarkisla-sarkisla-ya-dusurmesin-allah-sevdigi-kulunu-gemerek-te-cevirmisler-deniz-gezmis-in-yolunu.html )

[6]  Kalkanoğlu, Mehmet. (Mayıs 1949)  “Şarkışla’da Deyişçiler ve Ağıtçılar” Ülkü Dergisi sayı:29 sayfa:17.

[7] Deniz Gezmiş Ağıdı Hakkında-2003, Dr. Şükrü Günbulut (https://archive.org/details/deniz-gezmis-agidi )

[8] “Halk Kültürümüzde Sivas’ın Yeri – Sempozyum Bildirileri” (2003 yılı) – Sayfa: 132

[9] https://www.livaneli.gen.tr/portfolio/chants-revolutionnaires-turcs/

[10] Zülfü Livaneli, Sevdalım Hayat,  Basım: Doğan Kitap, Genişletilmiş basım 41,  sayfa:134, 135

[11] Kiraz Gültekin, Ses kaydı -2014, Kaydeden: Efe Kerem Sözeri (https://soundcloud.com/efekerem/sarkisla-asik-kiraz )

[12] Kiraz Gültekin, Röportaj-24 Nisan 2016: Orhan Sarıbal (https://fb.watch/b3vmjPyoNb/ )

[13] “Yusuf, Deniz İdam Olmuş / Her Tarafta Ağlanıyor”- 22 Kasım 2014, Efe Kerem Sözeri (https://m.bianet.org/biamag/yasam/160098-sarkisla-yusuf-deniz-idam-olmus-her-tarafta-aglaniyor )

[14] “Deniz’lerin yakalandığı günlerde anamdan gelen bir mektupla aldım bu şiiri. Birkaç kopyasını çıkardım. Avaz verdim. Yani ona bir müzik yaptım. Saz eşliğinde türkü olarak söylemeye başladım. Bugün halkın bildiği türkünün avazı, bizim özgün avazımız değildi. Şarkışla’da söylenen bir başka türkünün, “Celal Oğlan Türküsü”nün avazıdır. Bu şiirle, halk türkülerinin oluşum süreçleri üstüne bazı deneyler edindik. Halkın ağzında sözcüklerin az çok değiştirildiğini, hatta bazı dörtlüklerin tümden unutulduğunu ya da şiirden çıkartıldığını gördük. Örneğin Zülfü Livaneli’nin söyleyişinde yukarıdaki son iki dörtlük yoktu.

“Deniz Gezmiş Ağıdı”nı herkes biliyor. Oysa anamın daha ne güzel şiirleri vardı. Kitapta bu şiirlerle birlikte, “halk kültürünün kalbi” olan Şarkışla yöresi üstüne antropolojik bir inceleme de bulacaksınız. “-Dr. Şükrü Günbulut

[15]  https://www.edibane.com/ipek-mendil-turkusunun-hikayesi

[16] “Yusuf, Deniz İdam Olmuş/Her Tarafta Ağlanıyor”- 22 Kasım 2014, Efe Kerem Sözeri (https://m.bianet.org/biamag/yasam/160098-sarkisla-yusuf-deniz-idam-olmus-her-tarafta-aglaniyor )

©️ Tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Kaynak göstermek kaydıyla, yazarın izni olmadan yazıya referans/atıfda bulunulabilir, kısa alıntılar yapılabilir. Birkaç cümleden daha uzun alıntılar için yazarın izni gereklidir.

 

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir