AKPgidici, artık herkes hesabını bu gerçeğe göre yapmaya
başladı. AKP iktidarını bazılarının sandığı gibi Cemaat güçleri değil halk gönderecek. Halkın iradesiyle AKP iktidarı sona erecek. Doğru olan halkın kararıyla sadece AKP iktidarının değil, Türkiye’deki bütün “paralel iktidarlar”ın tasfiye edilmesidir. Yeni bir halk iktidarı kurularak ancak bu sonuca varılacaktır. Ama halk güçleri, günümüzde, bu sonucu yakalayacak koşullara ve etkinliğe sahip görünmüyor. Çünkü bu güçlerin ana dinamiğini oluşturması gereken devrimci bir hareketin gelişmesini engelleyen faktörler, son yirmi yıldır bir biçimde solu yönlendirerek bağımsız gelişmesinin önünü kesmeyi becermiştir. Bu faktörler, örgüt-parti veya politikalar şeklinde devrimci sol hareketlerin gelişmesini durduracak ya da çarpıklaştıracak, etkisizleştirecek biçimlerde öne sürülmüşlerdir. Türkiye’nin kaderini AKP, BDP ve Cemaate teslim etmeyi esas alan Batı merkezli siyasalar yeni liberal politikalarla, kontrol altına alınan Türkiye’nin kanaat önderlerinin yanına solun bazı önde gidenlerini de katarak bugünkü sonucu yaratmayı başarmışlardır.
Yıllardır solu, taktıkları bu liberal prangalara alıştırdılar. Tek büyük istisnası Mayıs-Haziran eylemleriydi. Onun da nedeni, bu hareketin, kontrol altın tutulan solun dışında gelişen bir halk hareketi olmasıydı. Özellikle AB merkezli liberalizmin solun hatırı sayılır bir kısmına taktığı bu elektronik prangaları kırması potansiyeli de taşıyan Mayıs-Haziran hareketinin daha fazla gelişmesi demek, yıllar içinde devrimcilik aleyhinde oluşturulan yapılanmaların halk güçlerinin lehine hepten yıkılması anlamına geliyordu. Kendi örgütlenmesini yaratamayan bu hareketin bir an önce sönümlenmesi ve önemsizleştirilmesi hiçbir zaman halka önderlik edemeyecek olan “sol” liberal çevreler için önemliydi. Bu sonucun yaratılmasında en önemli rolü sol görünümlü yeni liberallerin ve örgütlü etnikçi çevrelerin oynayabileceği belliydi. Güya bu halk hareketine destek vermek adına içlerine giren bu örgütlü çevreler (hepsi bilerek olmayabilir) attıkları sloganlarla, taşıdıkları pankartlarla hareketi kendi politikalarına ve amaçlarına alet etmeye çalıştılar. Eylemleri asıl amacından saptırarak, yanlış hedeflere ve geniş kitlenin kaldıramayacağı ölçülerde çatışmacı biçimlere sokarak hayatında ilk kez bu tür eylemlere katılan insanların sokaklardan uzaklaşmasına zemin hazırladılar. Yeni yeni yeşeren koca bir ormanın yapraklarının mevsiminden önce sararması için o geniş kitleleri küçümseyici, eylem alanlarından uzaklaştırıcı öneriler ortaya attılar. Forumların bir çoğu bu halk hareketini geliştirmek yerine geriletmenin aracı haline getirildi. Yapılan tartışmalarla kitleleri buralardan uzaklaştırdılar. Çokbilmiş bu yeni liberaller solculuk yapıyormuş gibi yaparak halkın evlerine dönmesine ortam hazırladılar.
Ancak, yeni liberallerin halkı pasifize etmeye yönelik bu çabalarına karşın kitleler, Mayıs-Haziran döneminde geliştirdikleri deneyimleri unutmadıklarını zaman zaman göstermekten geri kalmadılar. Bunun en önemli kanıtlarını FB eyleminde sergilediler. AKP iktidarının yolsuzluklarının, hırsızlıklarının gün yüzüne çıkmasından sonra ise çok geniş kitleler, ülkenin birçok yerinde ortak duygu ve düşünce birliğini taşıdıklarını ortaya koyarak geleceğe dair umut vermeyi sürdürüyorlar. Seçim ortamında halk yolsuzluk ve haksızlık düzenine karşı açıkça tavır koymaktadır. CHP mitinglerinde on binlerce insan hırsızlık düzenine karşı büyük tepkiler göstermektedir. Büyük kitleler artık “düzen değişikliği” istediğini meydanlarda açıkça ortaya koymaktadır.
Anadolu’nun birçok yerinde bu “düzen değişikliği” talepleri öyle bir hal almıştır ki; yıllarca birbirinden uzak durmuş kesimler bu isteğin gerçekleşmesi için önce birbirlerine tahammül etmeye, selam vermeye başlamışlardır. Gezi’de başlayan aynı ortamları paylaşma, ortak yürüme eylemleri, davranışları bugünlerde AKP diktatörlüğünü yenmek için alttan alta daha da ilerlemekte, mesafe almaktadır.
Diktatörün polisinin vurduğu Berkin Elvan’ın ölümüne karşı bu çok farklı kesimlerin ortak davranış göstereceği besbelli. Mitinglerde Berkin için kitlelerin ortak tavır sergileyecekleri apaçık. Diktatörlüğe karşı demokratik bir düzen isteyenler her zamankinden daha fazla seslerini yükseltecekler. Berkin için “Suç işleyecek kadar büyüdülerse cezasını çekecek kadar da büyümüşlerdir” diyenlere karşı kitlelerin ortak sesler yükseltmelerinden daha normal ne olabilir.
AKP diktatörlüğünün sonu görünüyor. Bu kadar geniş kitlelerin pasif değil, aktif olarak karşı çıkmaya başladığı bir düzeni kimse ayakta tutamaz. Hiçbir polisiye önlem giderek büyüyen, çığlaşan; ekmek, demokrasi, özgürlük, hak, hukuk talepleri karşısında duramaz. Çünkü kitlelere can suyu daha güçlü bir şekilde yürümeye başladı bir kez. Bunu kimse durduramaz.
Seçimi ertelemek de AKP için kurtuluş olmayacaktır.
Ondört yaşındaki bir çocuk, ekmek almaya giden bir çocuk. Onu vurdurtan R.T.Erdoğan, 16 kilogramlık Berkin’in ağırlığı altında ezilecektir.
14 yaşında, 16 kiloluk Berkin, yeni bir ateş yakacaktır, bu ateş iktidarı yakacaktır.