Search
Close this search box.

Japonya Komünist Partisi’nin Değerlendirmesi Çeviren: Cem Kızılçeç

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Japonya Komünist Partisi’nin Geçtiğimiz Yıl Sonu Seçimlerinde Kazandığı Başarının Ardından Yaptığı Değerlendirme

 

Çeviren: Cem Kızılçeç

 

15 Aralık 2014

14 Aralık’ta yapılan Milletvekili seçimlerinde, Japon Komünist Partisi başarısını iki katından daha fazla artırarak parlamentodaki koltuk sayısını 8’den 21’e çıkardı. Kazanan 21 adaydan 20’si, alınan 6.06 milyon oyla (toplam oyların 11.37’si) seçildi ve 21. aday olan Bayan Seiken Akamine ise Okinawa 1. seçim bölgesinden seçilmeyi başardı. Bu seçim, Japonya Komünist Partisi’nin 1996’dan beri genel seçimlerde kazandığı en büyük zaferdir. Bu başarı, Japonya Komünist Partisi’ne hem Senato’da hem de Temsilciler Meclisinde yasa tasarısı sunma hakkını yeniden kazandırdı.

Partimiz, 2014 yılındaki 26. Kongresi’nde tasarlanmış olan tüm seçim hedeflerine ulaştı. Kongre Kararına göre: 6.5 milyondan daha fazla oy almak ya da toplam oyların yüzde 10’unu elde etmek hedeflenmişti. Tüm nispi temsil seçim bölgelerinde ve tek-koltuklu seçim bölgelerinde zafer çağrısı yapılmıştı. Shikoku nispi temsil seçim belgesinde Japonya Komünist Partisi adaylarından hiçbiri seçilmemiş olsa da Parti, bu bölgede toplam oyların %10.12’sini almayı başardı.

Japonya Komünist Partisi’nin adayları ve bu adayların destekçilerinin büyük çabalarının sonucunda tek-koltuklu seçim bölgesinde alınan 7.04 milyon (%13.30) oyla kazanılan bu başarı; partinin nispi temsil bloklarındaki yükselişine önemli katkı yapmakla kalmadı, aynı zamanda gelecekteki zaferler için bir umut yarattı.

Özetle, Partimizin, son genel seçimlerde, çığır açan bir ilerlemeye imza attığının altını önemle çizmeliyiz.

Partiye bu başarıyı getiren destekleri için Japon Komünist Partisi seçmenlerine, katkılarından ötürü kampanyamızda yer alan gönüllülere ve değerli çalışmaları için Japonya Komünist Partisi’nin yerel üyelerine teşekkürlerimizi sunarız.

Japonya Komünist Partisi, seçim kampanyası boyunca partinin seçim bildirgesinde yer alan beş önemli mesele üzerine odaklandı. Bu meseleleri şöyle sıralayabiliriz: yeni tüketim vergisi artışlarına, “Abenomics’e” (Japon başbakanı Shinzo Abe’nin halk karşıtı ekonomi politikalarına) ve nükleer enerjiye karşı çıkmak, Okinawa adası’nın (ABD) askeri üslerden arındırılmasını sağlamak ve barış yanlısı bir dış politikanın yürütülmesini savunmak.

Partinin seçimlerdeki başarısının altında yatan en önemli neden, bütün partinin gösterdiği ortak gayretlerdi. Parti Kongresi’nden bu yana bütün parti; parti üyeliğinin yaygınlaştırması, gençleşmenin teşvik edilmesi ile nicelik ve nitelik olarak daha güçlü bir parti inşası konularında elinden gelen tüm çabayı göstererek kazanılan başarının mimarı olmuştur.

 

Japonya Komünist Partisi’nin Devletin Politik Partilere Verdiği Mali Destek ve Japonya Komünist Partisi’nin Mali Kaynakları Üzerine Açıklaması:

13 Kasım 2013

Liberal Demokrat Parti ve Japonya Demokratik Partisi’nin, 29 Kasım’da yayınlanan 2012 yılına ait politik finansman raporlarına göre, mali açıdan vergi ödeyenlerin parasına son derece bağımlı durumda olduğu açıktır.

Politik partilere yapılan hazine yardımı kapsamında Liberal Demokrat Parti, toplam gelirinin % 63.9’unu oluşturan 10.15 milyar Yen devlet desteği almıştır. Japonya Demokratik Partisi ise, 16.50 milyar Yen devlet desteği almıştır. Böylece partinin mali bütçesinde devletten elde edilen destek payı %84.4 oranı ile bir önceki yıla göre yüzde 1.2 oranında artış göstermiştir.

Politik partilere hazineden yapılan devlet yardımı, şirketler ve özel çıkar gruplarının politik bağışlarının yasaklanması gerektiği kisvesi altında 1994 yılında yürürlüğe konmuştu. Buna rağmen, halen iktidarda olan Abe başkanlığındaki Liberal Demokratik Parti’nin şirketlerden kabul ettiği para miktarı 2012 yılında bir önceki yıla göre 95 milyon Yen’den 1.25 milyar Yen’e yükselmiştir. Devlet yardımı ile birlikte şirket bağışları, bu partinin toplam gelirinin %71.8’ini oluşturmaktadır.

Japon Komünist Partisi’nin finansal işler ve idari işler komisyonunun başkanı olan Ueda Hitoshi, 29 Kasım’daki açıklamasında JKP’nin politik finansman sağlama sistemi üzerine şu yorumu yapmıştır:

Japonya Komünist Partisi’nin finansmanı; üyelik aidatları ve kişisel katkılar ile parti yayın organı olan Akahata (Kızıl Bayrak) gazetesinin abonelere satışı gibi ticari gelirlerden oluşmaktadır. Hiçbir zaman şirket bağışlarını ve devlet yardımını kabul etmedik. Çünkü kanımızca şirket bağışları, politik olarak yönlendirme amaçlıdır ve devlet yardımı ise Anayasa tarafından güvence altına alınan düşünce ve inanç özgürlüğünü ihlal etmektedir ve anti-demokratiktir.

Japonya Komünist Partisi, toplam gelirlerinin %87.6’sını yayın organı ve dergi satışlarından sağlamaktadır. Bu tablo, partinin halkla en temel düzeyde kurmuş olduğu güçlü bağlantıyı açıkça gözler önüne sermektedir.

Gelecek yıl Ocak ayında yapılacak olan Parti Kongre’mize hazırlanırken, daha güçlü ve güvenilir bir Japonya Komünist Partisi inşa etmek için, partimizin üye sayısını ve yayın organı okurluğunu artırmaktaki çabalarımızı daha da ileri taşıyacağız.

Japonya Komünist Partisi 26. Kongre Kararlarının Özeti

18 Ocak 2014’te kabul edilmiştir

Kararların içerik dizini

BÖLÜM I: Japonya Komünist Partisi’nin Liberal Demokrat Parti’ye Karşı Topyekûn Çatışma politikası ve Japonya Komünist Partisinin Konumu

1-Japonya Komünist Partisi’nin Liberal Demokrat Parti’ye Karşı Topyekûn Çatışma politikası dönemi geniş çaplı bir biçimde başlıyor

2-Güncel Japon Komünist Partisi -Liberal Demokrat Parti Çatışmasının bugünkü öne çıkan nitelikleri

3-Japon Komünist Partisi’nin çetin mücadeleleri yeni bir dönemi açıyor

4-Japon Komünist Partisi’nin şimdiki durumdaki politik pozisyonu

BÖLÜM II. Dünyanın bugünkü trendi ve bu trendle nasıl ilişkilenilmelidir sorunu

5-Dünyadaki yapısal değişim şimdi sahip olduğu büyük potansiyelini sergiliyor

6-Japon Komünist Partisi Programı temelinde A.B.D stratejisinin analizi

7-Dünyada barışçı mücadeleler– Güneydoğu Asya ve Latin Amerika’daki barışçı mücadelelerin analizi

8-Nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya için mücadele

9-Dünyada, uluslararası demokratik bir ekonomik düzen için mücadele

10-Küresel ısınmaya karşı güncel ve gelecekteki tedbirler

11-Japon Komünist Partisi’nin diplomatik faaliyetlerinin geliştirilmesi

 

BÖLÜM III: Liberal Demokrat Parti hükümetinin gerici saldırısıyla hesaplaşma, Japon Komünist Partisi yeni bir Japonya yaratma yolunda mücadele ediyor

12-Abe Hükümetinin tehlikeli ve kontrolden çıkmış politikası ve bu politikanın kırılganlığı ve çelişkileri

13-Büyük Doğu Japonya Felaketini aşmak için yeniden yapılanmaya öncelik vermek

14-Geçim koşulları ve ekonomik durum- Büyük işletmelerin desteklenmesi yerine halkın geçim koşullarının düzeltilmesi politikasına geçişi savunmak, Nükleer enerji üretimi ve enerji politikası– Japon Komünist Partisi’nin nükleer enerji üretimi konusundaki politikasının gelişimi ve bu alanda acil görevler.

15-Bağımsız ve barışçı bir Japonya için ABD’ye boyun eğmeye son verilmesi

16-Japon Komünist Partisi’nin Kuzeydoğu Asya’da barış ve işbirliği için önerisi

17-Mevcut Japon anayasasını savunma ve tümüyle uygulaması için mücadele

18-Japon politikasından geçmişteki Japon saldırgan savaşlarını onaylayan ve kutsayan gerici tarihi yorumlama eğilimine son vermek Japonya’da Birleşik cephenin şimdiki durumu ve gelecek perspektifleri

BÖLÜM IV: Genel ve Yerel Seçimlerde Büyük Bir İlerleme Kaydedelim

19-Gelecek genel seçimlerde ilerleme kaydetmenin önemi Japon Komünist Partisi’nin hedefleri

20-Yerel politikalarda odak noktaları ve Japon Komünist Partisi’nin yerel seçimlerde başarı çabaları

21-Halkla kurulacak sıkı bağlar temelinde yürütülecek e bir seçim mücadelesi yoluyla “seçim devrimini” ilerletme

 

BÖLÜM V: Japonya Komünist Partisinin Yükselme Trendini Kalıcı Kılmak için Partiyi Daha Da Büyütmek ve Güçlendirmek

22-“Üçüncü Yükselişimizi” kalıcı kılmak için partiyi güçlendirmek ve Büyüme ve Gelişme Hedeflerimizi gerçekleştirmek. Parti-inşa çabalarımızın önemli yönleri üzerine

23-Parti örgütlerinde nesiller arası süreklilik için çabalarımızı arttıralım

24-Parti organlarının önderlik niteliklerinin iyileştirilmesi ve organların yapılarının güçlendirilmesi

 

BÖLÜM VI: Japonya’da Uğruna Mücadele Ettiğimiz Geleceğin Toplumu Üzerine

25-“Bugün hala sosyalizmi amaçlayan ülkelere” nasıl bakıyoruz?

 

Japonya’da uğruna mücadele ettiğimiz geleceğin toplumunun sunduğu büyük olanaklar

  1. Japonya Komünist Partisinin Bugünkü Politik Duruşu

İçinde bulunduğumuz koşullarda Japonya Komünist Partisi, mücadelemizi ilerletmek için aşağıdaki 3 konumu veya yolu benimsemektedir.

 

MÜCADELECİ BİR MUHALEFET ÇİZGİSİ: Japonya Komünist Partisi, halkın çıkarlarını savunmak için Abe hükümetiyle çatışmacı bir mücadeleye girişecektir. Şu anki politik partiler içinde sadece Japonya Komünist Partisi bunu yapabilecek durumdadır. Halkın beklentisi, yükseliş trendi içinde olan Japonya Komünist Partisi’nin, Liberal Demokrat Parti’nin tehlikeli çizgisini durdurması yönündedir. Halkın bu beklentisini karşılamak için elimizden gelen tüm gayretler gösterilecektir.

 

KAMUOYUNA KENDİ POLİTİKALARIMIZI AÇAN ve AÇIKLAYAN OLUMLU ÖNERMELER:

Japonya için parlak bir gelecek öngören somut bir programla, ileri görüşlü ve geniş vizyonlu değişimi teşvik eden bir parti olarak, halka hitaben her alanda yapıcı politik öneriler sunacağız. Ekonomi, enerji üretimi ve kullanımı ile dış politika da dâhil olmak üzere her alanı kapsayan bu yapıcı politikalarla Liberal Demokrat Parti’nin çağdışı olan politikalarını alt edeceğiz. Aynı zamanda, halkımıza net ve cesur vizyonumuzu ortaya koyarak şunun altını özellikle çizeceğiz: Bugünkü Japonya’da iki anormallik olarak kendisini gösteren eski-tip politik yapının köklü bir reformla aşılması halinde-bizler herkes için parlak bir geleceğin ortamını oluşturabiliriz. Son Senato seçimlerindeki elde ettiğimiz sandalyeleri en iyi biçimde kullanarak yeni kanun tasarıları sunma hakkımızdan azami ölçüde faydalanacağız.

 

AKTİF İŞBİRLİĞİ POLİTİKASI:

Abe hükümetinin sahip olduğu halk düşmanı gündem doğrultusunda attığı her adım, kaçınılmaz olarak halkla kendi arasında daha ileri uzlaşmazlıklara yol açarak artan kitlesel mücadeleler ortaya çıkaracaktır. Japonya Komünist Partisi, acil ve öne çıkan tekil talepler etrafında ortaklaşa mücadele yürüten bir mücadele tarzı geliştirecek ve bunun için her türlü çabayı gösterecek ve bu yolla Japon siyasetini radikal bir biçimde değiştirmeyi hedefleyen geniş bir birleşik cephe oluşturacaktır.

Japonya Komünist Partisi bu üç duruşunu, birbiriyle uyumlu ve kararlı bir tarzda sürdürecektir. İktidar partisiyle çatışmacı mücadele; sadece ve sadece açık ve net bir biçimde formüle edilmiş, radikal önerilerle, mümkün olabilir. Hem iktidarla çatışmacı mücadele boyutunda, hem de hükümet politikalarına karşı alternatif öneriler getirme boyutunda—her iki çabada da—partimizin mevcut politikaları değiştirebilmesinin yegâne yolu, halkın çoğunluğu ile yapılacak iş birliği olabilir.

Bölüm II. Dünyanın bugünkü trendi ve bu trendle nasıl ilişkilenilmelidir sorunu

5.Dünyadaki yapısal değişim şimdilerde sahip olduğu büyük potansiyelini sergiliyor

  1. yüzyıldaki en önemli değişimler; sömürgecilik sisteminin tamamıyla çökmesi, ulusların kendi kaderini tayin hakkının uluslararası ölçekte tanınması ve 100’den fazla ulusun siyasal özgürlüğünü kazanarak egemen devletler haline gelmeleriydi. O günlerdeki bu değişimler, dünya yapısında büyük dönüşümler olarak nitelenlendirilmelidir. Bu değişim güncel dünya gelişmeleri (sorunlarında) önde gelen göze çarpan özelliklerinden biri olarak bugün büyük bir güce erişmiş, dünya barışının ve toplumsal ilerlemenin önemli bir itici haline gelmiştir.

Dünya artık, bir avuç büyük devlet gücünün dünya meselelerini dayatma ile belirlediği çağı geride bırakıp büyüklüğü ve gücü gözetilmeksizin her ülkenin dünya siyasetine katıldığı ve bu ilişkilerde her ülkenin kendisine karşı eşitlikçi davranış beklentisi içinde olduğu yeni bir çağa giriyor. Japonya Komünist Partisi olarak temsilcilerimiz, 2010 yılında Nükleer Silahların Yayılımını Önleme Anlaşmasını Gözden Geçirme Konferansına katıldığında, yükselen ülkeler ve gelişmekte olan ülkelerin temsilcilerinin aktif roller üstlendiklerini görmüştür.

Bunlar ilgili örgütün Konferans başkanlığı, 1.Ana Komitenin başkanlığı ve Silahsızlanma İlişkileri için BM Yüksek Temsilciliği konumlarını üstlenmişlerdir.

*Yükselen ülkelere örnek Brezilya, Güney Afrika, Hindistan, Türkiye vb.

Birleşmiş Milletler kuruluş sözleşmesi ilkelerine dayalı barışçı bir uluslararası düzenin gerçekleştirilmesi yönünde büyüyen bir hareket olduğunu söylemeliyiz. 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri ve birlikte hareket eden öteki devletler, Birleşmiş Milletler ’in güç kullanımı için yetki veren Güvenlik Konseyi kararı olmadan yasadışı bir biçimde Irak’a savaş açtılar. Ama bundan on yıl sonra 2013′ te Amerika Birleşik Devletleri tarafından Suriye’ye karşı askeri müdahale girişimi çabası, uluslararası alanda sert bir kamuoyu muhalefetiyle karşılaşmıştır, engellenmiştir. Sorun Birleşmiş Milletler’in önüne geldiğinde, Güvenlik Konseyi oybirliği ile verdiği kararla Suriye’den kimyasal silahları imha etmesini talep etmiş ve bu ülkedeki çatışmanın diplomatik yollarla çözümüne katkıda bulunmuştur. Suriye’de durum her ne kadar—büyük olasılıkla– bugünkü olumsuz gidişini sürdürecek gibi gözükse de, Genel Sekreter Ban Ki-moon’un da ifade ettiği gibi Birleşmiş Milletler’in bu kararı gerçekten de “tarihi” bir karar niteliği taşımaktadır. Bu olay aslında uluslararası politik yapının değişiminin güncel gerçekliğini gözler önüne sermektedir. Bu güncel gerçeklikte, en güçlü devletin bile Birleşmiş Milletler’e açıkça karşı koyarak, keyfi bir biçimde güç kullanımına başvurması mümkün değildir.

Küresel ekonomik düzen de değişmektedir. Gelişmiş ülkelerin 1975 yılında yaptıkları zirve çerçevesinde önce G6 sonra G7 daha sonra da G8 olarak isimlendirilen gelişmiş ülkeler zirve toplantıları, küresel sorunlara çözüm bulma noktasından, güç ve yeteneğinden giderek uzaklaşmaktadırlar. 2008’deki küresel kriz, G8 ülkelerini, gelişen ülkeleri sürece katmaya zorlamış ve G20 adlı yeni bir oluşum meydana gelmiştir. Dahası, G20 gurubu ülkelerinin dahi G20’nin tek başına sorunların tümünü çözecek yeteneğe sahip olmadıklarını ve daha geniş işbirliğinin gerekli olduğu ileri sürülmektedir. Hatta, Birleşmiş Milletler’in tüm üye ülkelerinin içinde yer aldığı yeni bir G192 isimli bir çalışma taslağının savunusu yapılmaktadır. Yükselen ve gelişmekte olan ülkelerin küresel gayri safi milli hâsıladaki payları yıldan yıla artarken, dünyadaki ekonomik güç dengeleri büyük bir değişime doğru gitmektedir. Küresel kurumlar tarafından bu eğilime işaret eden birçok güncel rapor yayınlanmıştır. Bu raporlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) hazırladığı “Küresel Gelişim üzerine Görüşler 2010-Refah Seviyesindeki Değişme” ya da Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından yayınlanan “İnsani Gelişim Raporu 2013-Güneyin Yükselişi” vb. Bu raporlardan da anlaşılacağı gibi, az sayıda güçlü ulusun dünya ekonomisine hâkim olduğu çağ artık geride kalmıştır.

  1. Japon Komünist Partisi Programı temelinde A.B.D stratejisinin analizi

Japonya Komünist Partisi Parti programı doğrultusunda aldığı, 24. ve 25. Kongre kararlarında —çeşitli alanlarda– Amerikan stratejisinin çok yönlü bir analizini gerçekleştirmiştir. Analizimizde Amerikan stratejisinin özellikle iki yönüne dikkatle eğilmiş bulunmaktayız: Bunlardan ilki ABD’nin askeri hegemonyasını sürdürme ısrarı, ikincisi, ABD’nin uluslararası sorunları diplomasi yoluyla çözmeye yeni bir vurgu yapmasıdır. Bu iki-çelişik yöne işaret eden JKP yaklaşımı, güncel Amerikan stratejisinin anlaşılmasında faydalı olan bir yaklaşım olarak, gittikçe daha fazla önem arz etmektedir.

1) Askeri hegemonyacılıkta ısrar ve diplomatik çabalar

Geçen 4 yıldaki Amerikan (Obama) yönetiminin küresel stratejisine baktığımızda, Amerika Birleşik Devletleri’nin küresel etkisinin giderek azalmasına rağmen, Amerikan stratejisinin bu iki yönlü politikasının devam etmekte olduğu açıkça görülmektedir. Obama yönetimi, birbirini izleyen ABD yönetimlerinden temel strateji çizgisi olarak askeri hegemonyacılığı miras alırken, aynı zamanda sorunları karşılıklı ve çok taraflı diplomatik müzakerelerle çözüme kavuşturmaya daha fazla vurgu yapmıştır.

Silahlı insansız uçaklar kullanılarak gerçekleştirilen Amerikan hava saldırıları, ciddi bir uluslararası soruna neden olmuştur. Birleşmiş Milletler, ABD’nin uzaktan kumandalı hava araçlarıyla Afganistan, Pakistan, Yemen ve diğer ülkelerde gerçekleştirmiş olduğu ölümcül hava saldırıları üzerine ilk raporunu Eylül 2013’te yayınladı. ABD’nin bu saldırılarına maruz kalan diğer ülkeler arasında, Pakistan’ın en az 330 hava saldırısına uğradığı, bu saldırılarda 2200 insan kayıp verdiği, bu kayıpların 600’den fazlasının siviller veya muhtemelen silah taşımayan personel olduğu bu raporda tespit edildi. Bunun yanı sıra A.B.D özel operasyon birlikleri de, ülke toprakları dışındaki eylemlerini yoğunlaştırmış durumdadır. A.B.D donanmasının SEAL ekibinin Pakistan topraklarında El Kaide lideri Usame bin Ladin’e karşı gerçekleştirdiği suikast eylemi de bunlardan biridir. A.B.D Başkanı Obama şöyle demiştir: “Dünya şimdi daha iyi bir yer çünkü biz liderliğin yükünü sırtlamış durumdayız.” ABD’nin bu faaliyetlerinin ve Obama’nın yukarıdaki söyleminin de gösterdiği gibi ABD’nin askeri hegemonyacılığa olan yatkınlığının derin kökleri olduğu açıktır.

Öte yandan Obama yönetimi, Aralık 2011’de Irak savaşının bittiğini ilan ederek Amerikan askeri güçlerini Irak’tan geri çekti. Aynı şekilde 2014 yılı sonuna kadar Afganistan’daki Amerikan askerlerinin de geri çekileceği yönündeki politikasını açıkça ifade etti. 2011 yılında, silahlı saldırıların (sorti) çoğunluğunun İngiliz ve Fransız kuvvetleri tarafından gerçekleştirildiği Libya’daki askeri müdahale esnasında Amerikan kuvvetleri de hava saldırılarında yer almıştı. Bununla birlikte Obama yönetimi, Suriye’deki krize Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi eliyle diplomatik çözüm yolunun bulunması yöntemini izlemeyi seçti. Aynı şekilde, ABD yönetimi Kuzey Kore sorununda olduğu gibi İran’ın nükleer meselesinin çözümü için de diplomasiyi ciddi ve pratik bir yöntem olarak sürdürmektedir.

 

  1. 14. Halkın geçim koşulları ve ekonomik durum- Büyük işletmelerin desteklenmesi yerine halkın geçim koşullarının düzeltilmesi politikasına geçişi savunmak

Abe yönetiminin “Abenomics” olarak adlandırılan ekonomik politikaları, yeni bir şey değildir. Bu politika bildik ve başarısız kalmaya mahkum olan “aşağıdakilere de biraz damlar “teorisidir ve şu hatalı varsayıma dayanmaktadır: eğer büyük işletmeler, devletin ayrıcalıklı muamelesi sonucu büyük karlar ettiği takdirde, aşağıdakilere de bir şeyler damlayacaktır” yani halk için istihdam artışına yol açacak, işçi maaşları ve hane gelirleri üzerinde iyileştirici etki yapacaktır. Ancak, gerçekte ise bu politika Japon ekonomisini sağlıklı değil tam tersine kısır bir döngü içine sokmuştur. Japonya Komünist Partisi bütün bu hatalı politikalara karşı mücadele ederek ekonomik krizi çözmek için çabalayacak, doğrudan aile bütçelerine destek veren olumlu bir büyüme döngüsü yaratacaktır.

1) Ekonomik krizin işçi ücretlerinin yükseltilmesi yoluyla çözülmesi

Japonya Komünist Partisi olumlu alternatif önerisinin birincil önemli ayağı hane halklarının (ailelerin) gelirini arttıracak bir ekonomik reformdur. Ekonomik krizden çıkış, ancak işçi ücretlerini artırılması ve işçilere istikrarlı bir istihdam yaratılması yoluyla mümkün olabilir.

Japonya Komünist Partisi, 2010’daki 25. Kongre kararlarında şunu önermiştir: “Büyük şirketleri, sahip oldukları iç rezerv (yedek akçe) fazlasını, işçilerin, küçük işletmelerin ve genel toplumun yararına geri vermeye zorlamak.” Bu talep, ilk olarak Japon Komünist Partisi ve demokratik sendikalar ve diğer kuruluşlar tarafından dillendirilmiş olmasına karşın şu anda daha geniş halk kitlelerince desteklenmektedir. Hükümet ve finans çevreleri dahi artık, Japon ekonomisinin, ücretlerin ve halkın gelirlerinin arttırılması yoluna gitmeksizin, uzun yıllardır sürmekte olan bu ekonomik durgunluktan çıkılamayacağını kabul etmeye başlamışlardır. Bu da göstermektedir ki, Japon Komünist Partisi’nin bu makul önerisi, yaşanmakta olan ekonomik düşüşü gidermenin tek yoludur.

Buna rağmen Abe yönetimi, ücretleri azaltma politikası uygulamaktadır. Bu uygulama, geçici ve part-time çalışmanın sınırsız bir şekilde yaygınlaştırılması, işten çıkarmaların kolaylaştırılması ve işverenlerce fazla mesainin ödenmemesinin yasallaştırılması gibi önlemler yoluyla istihdamda mevcut olan istikrarsızlığı daha da bozmakta ve uzun çalışma saatlerini daha da uzatmaktadır..

Ücretlerin arttırılmasının gerekliliği kabul edilirken, hükümet birbiri ardına “ücret kesintileri” yaparak büyük şirketlerin kısa dönem karlarını arttıracak önlem ve politikalar getirmektedir. Bu durumun sonucunda, hükümet çıkmaza girmiş ve ciddi öz-çelişkiler içine düşmüştür.

Japonya Komünist Partisi, işçi ve halk hareketleri ile dayanışma içinde, işçilerin ücretlerini yükseltilmesine ve ekonomiyi durgunluktan kurtarmaya yönelik olarak kamuoyunu uyarma ve harekete geçirme çabalarını en üst seviyede sürdürecektir.

Bu çerçevede şu talepleri savunacağız:

  1. Hükümetin, işveren çevrelerini, şirketlerin birikmiş iç rezervlerini kullanmak yoluyla işçi ücretlerini yükseltmeye zorlamasını talep ediyoruz. Ücretler işçi-işveren müzakereleri yoluyla belirleniyor olmasına rağmen, hükümetin bu yönde alacağı bir inisiyatif, ücretlerin arttırılması yönündeki kamuoyu talebini güçlendirmeye yardımcı olacaktır.
  2. İş yasalarının iyileştirilmesi, part-time çalışan işçilere kalıcı iş sözleşmelerinin sunumu ve bütün işçilerin düzgün iş imkânlarının güvence altına alınması için çalışacağız. İş yasasında geçici işçi çalıştırılabilecek sektörlerin çoğaltılarak bu yasanın iğdiş edilmesine şiddetle karşıyız.

İşçi Görevlendirme Kanununun köklü biçimde iyileştirilmesi yoluyla geçici işçilerin kalıcı iş sahibi olabilmeleri ve onlara karşı eşit muameleyi güvence altına alan yasaların çıkarılması için uğraşacağız. Baskıcı ve sömürücü işçi çalıştırma uygulamalarını sürdüren “kara işletmeler” olarak adlandırılan işyerlerini yola getirip düzene sokmak için yeni yasalar çıkaracak, birçok işçinin anormal şekilde uzun çalışma saatlerine mahkûm edilmesine sınırlandırılma getirecek, yasadışı işyeri küçültme toplu işten çıkarma uygulamalarını yasaklayacağız.

  1. Hükümetin, asgari ücretlerde ciddi bir artış yapılması da dahil olmak üzere işçi ücretlerinin yükseltilmesi için gerekli önlemleri en hızlı biçimde yapmasını istiyoruz, bununla birlikte hükümetin bir kamusal iş sözleşmesi yasası veya kararname getirmesini öneriyoruz Kamu çalışanlarına uygulanan ücret kesintilerine son verilmelidir.

İşletmelerin ödeyeceği vergilerin azaltılmasının ücret yükselişlerine yol açacağının hiçbir garantisi yoktur. Ücretleri arttırmak için en etkili olabilecek kamu harcaması, küçük ve orta-ölçekli işletmelere (KOBİ) kamu desteği ile yardım ederek işçilerine daha yüksek bir asgari ücret standardı sağlamalarını kolaylaştırmak ve onların sosyal sigorta primlerinin düşürülmesi ve bu primlere muafiyet getirilmesini sağlamak olabilir.

 

3) Japon Komünist Partisi’nin halk tarafından daha derinden kavranmasını teşvik etmeliyiz

Üçüncüsü, halkın partimizi daha iyi tanıması ve böylece partimizin genişleme çabalarının başarısı için olumlu bir ortam yaratabilmek için yeni bir atılım yapmalı, — her gün sürekli olarak– onlara partimizin politikalarını, düşüncelerini ve tarihini anlatan bir çaba içinde olmalıyız.

En son Senato seçimlerinde Japonya Komünist Partisi’ne oy veren 5.15 milyon insandan pek çoğu için, bu tercihlerinde başka bir seçeneğin mevcut olmaması hissi önemli olmuştur, fakat araştırmalarımıza göre bu kesimin partimize ciddi bir yakınlığı ve bağlılığı bulunmamaktadır. Ayrıca, Japon Komünist Partisi’nin seçimlerdeki yükselişinden sonra geniş halk kesimlerinin partiye olan ilgi ve beklentisinde yeni bir hareketlenme olmuştur. Bu iki koşul gözönünde bulundurularak, partimizin tam donanımlı biçimde büyümesini sağlayabilmek için bu insanlar arasındaki partimize ilişkin kavrayışları derinleştirmek üzere harekete geçelim.

Japonya’nın her köşesinde, çeşitli türden toplantı mekânlarında, toplantılar organize ederek “Japonya Komünist Partisi programını ve geleceğin Japonya’sına ilişkin görüşlerimizi” tartışmalı ve bu çalışmayı partinin merkezi çalışması olarak ele almalıyız. Parti inşası çabalarımızın ilerlemesinin koşulu budur.

  1. Parti İnşası çabalarımıza ilişkin belirlediğimiz önemli noktalar

Parti-inşasında izleyeceğimiz temel politikamız, 2000 yılındaki 22. Kongre’de gözden geçirilen parti tüzüğümüzde açıkça formüle edilmiş bulunmaktadır. Bu politika 22.Kongre’yi takip eden parti kongrelerinde de onaylanmış bunun yanı sıra 25. Merkez Komitesi’nin kararları da bu politika ile uyumlu olmuştur. Bunları akılda tutmakla birlikte aşağıdaki noktaların önemine vurgu yapmayı uygun görüyoruz.

1) Toplumsal hareketler ve parti-inşası çabaları (bu ikisi) -partimizin faaliyetlerini yönlendiren “iki tekerlek” olarak düşünülmelidir

Birincisi, Abe hükümetinin yıkıcı politikalarına karşı direnmek için halk-kitle mücadelelerini geliştirmede öncü çabalar içinde olmalıyız. Aynı zamanda da—kendi hesabımıza—(kendi çıkarımızı gözetecek şekilde) partimizin büyütülmesi çabalarını teşvik etmeliyiz. Partimiz, aşağıdaki çeşitli “tekil” başlıklarda verilen mücadelelere katılacak ve bu “tekil” başlıklarda verilen mücadelelerin gelişmesine destek olacaktır:

Tüketim vergisinin yükseltilmesine karşı çıkma, sıfır nükleer santral politikasını hayata geçirmek, Transpasifik Ortaklık yapılanmasına (Trans-Pacific Partnership-TPP) karşı çıkmak, Amerikan üslerinin kaldırılması, mevcut anayasayı savunma ve Devlet Sırlarının Gizliliği Yasasının çöpe atılması, vb. Bunun yanı sıra çok-yönlü faaliyetler düzenleyip, çeşitli alanlardaki halk taleplerine ve sorunlarına yanıt vereceğiz.

Daha büyük ve güçlü bir partiyi inşa etmenin ana yolu, parti faaliyetlerinin “iki tekerleğini” yürütmekten geçmektedir. Başka bir ifadeyle, bir yandan halkın taleplerini gerçekleştirmek için çabalayan toplumsal hareketlere katılmak ve aynı anda buna paralel olarak partinin inşa gayretlerini kararlılıkla sürdürmemiz gerekmektedir. Bu amaçla, tüm parti birimlerini (temel örgütlerini) bu faaliyetleri proaktif bir biçimde yaşama geçirmek için somut birer plan yapmaya teşvik edeceğiz.

2) Bir yandan partinin gücünün attırma çabasını diğer yandan, aynı anda halkla olan bağlarımızı güçlendirmeliyiz

  1. Merkez Komitesi’nin genel oturumu, 2012’deki Senato seçimlerinin derslerini özetleyerek şunları vurgulamıştır: Parti üyelerinin, çevrelerindeki halkla olan bağları, halkın taleplerinin gerçekleştirilmesi için mücadeleye katılımını teşvik etmek, partinin inşası ve seçim hedeflerine ulaşılması gibi üç alanda önemli bir enerji kaynağıdır. Bu Merkez Komitesi toplantı kararları üyelerimizi şu üç görevin yerine getirilmesine çağırmıştır: i) halkın partiye olan güvenini sağlamak için parti üyelerinin halkla kurduğu kişisel bağlarını sıkılaştırmak, ii) seçmenler arasında sözü geçen insanların değişen yönelimlerine uygun bu ilişkileri derinleştirmek ve yaygınlaştırmak. iii) bu çabalara paralel olarak partinin gücünü büyütmek.

Bu pratik, partimizin Senato seçimlerinde başarıya ulaşmasına yardım etmiştir.

Özellikle, parti üyelerinin kişisel “tanıdık listeleri”nden faydalanarak arkadaşları ve meslektaşları arasında seçim desteği elde etme çabaları etkili olmuştur.

Sadece seçimlerde değil, her günkü faaliyetlerimizde de bu listelerden faydalanarak parti ile genel halk arasındaki bağlarımızı güçlendirmeliyiz. Böylece, daha geniş halk kesimlerini çeşitli toplumsal hareketlere ve partimize katılmaya, AKAHATA (Kızıl Bayrak) gazetesine abone olmaya çağırabiliriz. Bu faaliyetimiz partinin birim örgütlerinin görevi olmalıdır.

4) “Hem niteliği hem de niceliği ” yükseltmeliyiz, “Japonya Komünist Partisi Programı ve Klasikler (Ç.N Marksist ve Leninist Klasikler) Üzerine eğitim Dizisi “nin önemini ve sıcak bir parti yaratma çabasını vurgulamalıyız

Dördüncü olarak, parti inşası uğraşlarımızda partimizin gücünü “hem nitelik hem de nicelik” olarak arttırma çizgisine bağlı kalmalıyız.

  1. Kongre’mizi izleyen süreçte “Japonya Komünist Partisi Programı ve Klasikler Üzerine Eğitimler Dizisi” adlı DVD’ler izlenmesi veya kitapların okunması yoluyla araştırma ve eğitimler yapılması teşvik edilmelidir.

Bütün parti üyeleri, Japonya Komünist Partisi Programı’nı ve bilimsel sosyalizmin klasik eserlerini incelemeye zaman ayırmalıdır. Ne kadar karmaşık politik durumlarla karşı karşıya olursak olalım politik çizgimiz konusunda sıkı bir kanıya sahip olmamız gereklidir. Japonya Komünist Partisi Programı ve Klasikler Üzerine Eğitimler Dizisi üzerine yapılacak eğitim ve araştırma aynı zamanda Japon Komünist Partisi’nin politikalarını fikirlerini ve tarihini kamuoyunda etkili biçimde yaymak bakımından da çok önemlidir.

Parti örgütlerimizin niteliğini artırmak için samimi ve sıcak bir ortam içeren bir parti örgütü inşa etmeye odaklanmalıyız. Bunun anlamı şudur: bir yandan her bir parti üyesinin partiye katılmasının asıl amacını, her bir parti üyesinin üye olmaktan dolayı duyduğu gururun asıl sebebini göz önünde tutmalı, diğer yandan onların her birinin toplumsal durumlarını, taleplerini ve güçlü yönlerini göz önünde tutmalı ve bu doğrultuda onu aktif katılıma teşvik etmeli, öte yandan da tüm üyelerimize karşılaştıkları zorlukları çözmelerinde yardımcı olmak için sıcak, insani bir destek sunmalıyız. Yukarıdakileri tümüyle başarabilmemizin ön koşulları “iyi bir parti yaşamının üç ilkesinin” tam olarak uygulanmasıdır. Bu üç ilke, temel örgüt toplantılarına katılmak, günlük AKAHATA (Kızıl Bayrak) gazetesine abone olmak ve parti üyelik aidatını ödemektir.

Diğer şeylerin yanı sıra en birinci önceliğimiz her bir parti temel örgütünün önderlik yapılarını güçlendirilmesi ve bununla birlikte kilit görevimiz eğitim faaliyetlerini de içeren keyifli ve canlı bir ortamın yaratıldığı düzenli temel örgüt toplantıları yapılması ve üyeler arasında etkileşimi arttırmak olmalıdır. Çeşitli sıkıntı ve zorlukları nedeniyle temel örgüt toplantılarına katılamayan parti üyelerimizi ihmal etmemek onlarla samimi ve içten ilişkiler kurmak ve bu ilişkileri sürdürmek de oldukça önemlidir. Bunlara ek olarak, bir yandan yeni üyeleri uygun bir biçimde eğitmeli, diğer yandan temel örgüt yöneticilerini eğitmeye yönelik özel seminerler hazırlamalıyız.

 

  1. Parti örgütlerinde nesiller arası gençleşme çabalarını arttıralım

Partiyi daha genç bir nesle devretmek sıçrama yapmamız gereken en acil görevimizdir.

Partinin son seçim başarısı, üstlenilen bu görevin başarıyla yerine getirilmesi için yeni olanaklar ve koşullar yaratmış durumdadır. Daha genç ve yeni üyeler kazanmak için etkili ve cesur çalışmalar yapmalı, bu doğrultuda parti örgütlerimiz ve üyelerimizin en geniş kitleler içinde sahip oldukları ilişkilerini değerlendirmeliyiz.

Her bir parti organı, şubesi, parti grubu ve meclis üyesi grubu, nesiller arası gençleşme için kendi plan ve hedeflerini oluşturmalıdır. Bu çabayı gerektiği gibi yoluna koymamız içinde bulunduğumuz on yıl içinde bir demokratik koalisyon hükümeti oluşturabilmenin yolunu açabilmek bakımından stratejik bir öneme sahiptir.

1-İşyerlerinde parti inşası bakımından tarihi bir fırsatla karşı karşıyayız

İşyerlerindeki parti temel örgütlerinin yeni nesle devredilmesi ve işyerlerinde yeni ilave parti temel örgütlerinin kurulmaya girişilmesi bir yandan Japonya’daki birleşik cephe çalışması, diğer yandan işçi sınıfı hareketinin gelişimine katkı sağlamak bakımında, öte yandan da Partimizin programında ele alındığı gibi kurallı bir biçimde yönetilen işleyen bir ekonomik yapı oluşturmak bakımından vazgeçilmez bir önem taşımaktadır.

İşyerlerindeki güncel duruma – büyük işletmelere ve kamuya ait daireler ve okullardaki duruma baktığımızda, tüm buralarda da – anti-komünist eğilimlerin ortadan kalktığını ve Japon Komünist Partisi’ne karşı yeni umutlar beslendiğini görebiliyoruz. Japonya Sendikalar Konfederasyonu (RENGO) önderliği artık üyelerine— geçmişte olduğu gibi– Japonya Demokrasi Partisini desteklemeleri konusunda bir dayatmada bulunamıyor, bu partimizin işyerlerinde parti-inşası çalışmaları açısından tarihi bir fırsat sunmaktadır. Böylesine dinamik bir değişim, bir yandan partimizin son seçim başarısından diğer yandan Partimizin üyelerinin ve örgütlerinin işyerlerinde anti-komünist ayrımcılığa karşı ve işçilerin geçim koşullarının düzeltilmesi ve haklarının savunulması için verdiği kararlı mücadelelerinden kaynaklanmaktadır. Bu konuda kafamız net ve özgüvenli olmalıyız. (Karar metni devam ediyor…)

  1. Günümüzde “sosyalizmi hedefleyen ülkelere” nasıl bakıyoruz?

Kamuoyunda sık sık şu soruyla karşılaşıyoruz. “Japon Komünist Partisi’nin hedeflediği geleceğin toplumu, bugünkü Çin toplumuyla aynı mı olacaktır?” Bu haklı bir soru olarak görülmeli ve bu bağlamda; Çin, Vietnam ve Küba’daki güncel durumu nasıl gördüğümüzün ve Japonya’daki geleceğin toplumu üzerine neler öngördüğümüzü ana hatlarıyla ortaya koyabilmek oldukça önemlidir.

Çin, Vietnam ve Küba’nın şu anki ve gelecekteki olası durumlarını değerlendirdiğimizde, aşağıdaki iki nokta önem taşımaktadır.

1) “Sosyalizme henüz ulaşmamış olan” ülkeler

Birinci nokta, bu ülkeler henüz “şimdiden sosyalizme ulaşmış ülkeler” değildir, fakat “bunlar sosyalizmi hedefleyen” ya da “sosyalizm için yeni bir arayışa başlayan” ülkelerdir (Bkz. Japon Komünist Partisi Programı). (Editör: Partinin bu konudaki görüşleri kitabımızın ilerdeki bölümünde tartışılmakta ve parti programı kitabımızda verilmektedir.)

2) Japonya’da geleceğin toplumuna geçişin koşulları olarak özgürlük, demokrasi ve politik sistem sorunlarının doğru ele alınması

Japonya’da sosyalizme giden yol, özgürlük, demokrasi ve politik sistem bakımlarından Çin ve diğer sosyalizmi hedefleyen ülkelerin izlediği yoldan farklı olacaktır.

Çin, Vietnam ve Küba’da politik sistem bakımından fiilen tek-parti sistemi uygulanmakta ve bu ülkelerin anayasalarında “komünist partisinin önderliği” öngörülmektedir. Bunun kısmi nedeni bu ülkelerdeki sosyalizmi hedefleyen güçlerin, parlamento dışı yollarla ve devrimci (silahlı) savaşlarla iktidara gelmiş olmalarıdır. Parlamento dışı yolla iktidara gelinmesi durumunda bile muhalif politik partilerin yasaklanması devrimin genel bir kuralı değildir, nitekim Lenin, Rus devriminin ilk aşamalarında (1917- 1919) bu doğru tutumu açıkça ortaya koymuştur. Aynı zamanda, yukarıda bahsettiğimiz ülkelerin bugünkü güncel politik sistemlerini değerlendirirken, bu ülkelerdeki devrimlerin parlamentoların ve demokrasi deneyimine sahip olmayan ülkelerde başlatılmış olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

Parlamento ve demokrasi deneyimine sahip olduğumuz için Japonya’da bu olmayacaktır. Japonya Komünist Partisi, programında açıkça şunu ifade etmektedir: İster bugün gerek duyulan demokratik devrim sürecinde veya da gelecekteki sosyalist dönüşüm sürecinde olsun biz halkın onayını sağlayarak adım adım ve parlamentodaki çoğunluğun desteğini arkamıza alarak ilerleyeceğiz.

Japonya Komünist Partisi’nin Programı şu maddeyi içermektedir:

“Bir sosyalist/komünist Japonya, demokrasi ve özgürlük de dâhil olmak üzere, kapitalist çağın bütün değerli kazanımlarını miras alarak bunları daha da ileriye doğru geliştirecektir.” Programın bu bölümü kitabın ilerdeki bölümlerinde detaylı olarak tartışılmaktadır.

Çev: Cem Kızılçeç

www.canutbooks.com

kizilcec@aol.com

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir