Kapıdaki Büyük Tehlike

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Ülkemizde büyük bir yarılma yaşanıyor. Yakın zamanlarda bu kadar büyük ve derin bir ayrışma yaşanmadı. Halkın ezici çoğunluğunun ABD emperyalizmi ve yandaşlarına karşı tepkisi giderek çığ gibi büyüyor. Toplumun derinliklerinde büyüyen ve henüz sokağa inmeyen bu tepkinin en önemli nedeni ABD emperyalizminin Ortadoğu ve ülkemizin sahibi gibi hareket etmesi ve onun koruması altına giren Kürt hareketlerinin şehirleri, okulları, kamu kuruluşlarını yakıp yıkmaları, sokakları terörize etmeleri, insanlara saldırmaları, alikıran baş kesen havalarına girmeleridir. Bu gelişmeler karşısında biriken tepkiler, normalde sola desteğe dönüşmesi gerekirken tam aksine dinci-gerici IŞİD’in hanesine yazılmaktadır. İşte büyük tehlike bu noktada kendini göstermektedir.

Devrimcilik zamanlarında, ABD emperyalizmine karşı mücadeleyi en başa koyan solun, bugünlerde sesi çok çıkan kesimlerinin ABD ile işbirliği yapan Kürt örgütlerinin peşine takılması özellikle yoksul halkın soldan giderek uzaklaşması sonucunu yaratmaktadır. Yoksul halkın önceleri sol zannettiği ama gerçekte sol olmayan bu etnikçi eğilimlilerin kuyrukçu tavırları gerçek sola büyük zarar vermektedir. Medya desteğine rağmen bu liberalleşen solcuları halk süratle kenara itmekte ve karşı tarafın saflarında görmeye başlamaktadır. Liberalleşen solcular istedikleri kadar kuyrukçu tavırlarına güzellemeler düzsünler, dünya devrimci tarihinden kurdeleler taksınlar, tercih ettikleri yerde daha fazla batağa saplanacak ve sonuçta Amerikan işbirlikçisi damgasını yemekten kurtulamayacaklar.

Bu coğrafyada kim Amerikan işbirlikçisi damgasını yediyse, hele de o kişi ya da çevre solcu görünümüyle ortaya çıkmışsa toplumun gözünde bir hiç olmuştur. Bundan sonra da öyle olacaktır.

Kobani sorununda CHP yönetiminin takındığı Amerikancı tavır da bu partinin karşı saflarda yer aldığını açıkça ortaya koydu. CHP, önüne gelen büyük bir fırsatı, geniş halk kitleleriyle kucaklaşma fırsatını teperek sonunu hazırlamaktadır.

Bu koşullarda asıl büyük sorun, halkta giderek güçlenen Amerikan karşıtlığı ve işbirlikçilik yapanlara karşı gelişen tepkinin nereye ya da hangi siyasi kuruluşa doğru kanalize olacağıdır. Normal koşullarda bu tepkiyi solun örgütlemesi gerekir ama ortada öyle bir sol yok. Sol adına hareket ettiğini iddia edenler soldan çıkmış durumdalar ve halk da onları gerçek sol olarak görmüyor. ABD politikalarının peşine takılan kişi ve çevreler olarak görüyor.

Bugün Ortadoğu’da ABD ile asıl çatışan kim? IŞİD katilleri. Geçmişte ABD’nin onları desteklemesi bugünkü bu gerçeği değiştirmez. Kobani güzellemeleri de bu gerçeği değiştirmiyor. Bu bölgede yaşayan halkların ortak özelliklerinden ikisi, en büyük zalime ve sömürücüye karşı tepki duyulması, bu tepkinin zulüm devam ettikçe derinden derine yükselmesi ve bu zalim gücün karşısında direnenlere sempati beslenmesidir.  İşte asıl büyük tehlike burada oluşmaktadır. ABD emperyalizmiyle savaşan ortaçağ kaçkını IŞİD giderek bölgedeki halkların sempatisini kazanırsa -ki bu gidişle öyle olacak- işaret etmek istediğimiz asıl büyük sorun bu durumda ortaya çıkacak.

Bölgedeki Kürt hareketlerinin ABD ve diğer emperyalist devletlerin bombalarına dayanarak devlet kurmaya çalışmaları, solun önemli bir kısmının bu Kürt örgütlerinin peşinden gitmesi, CHP’nin ABD’ye yaranma gayretleri yoksul halkın gözünde IŞİD gericiliğinin giderek meşruiyet kazanmasına yol açacak gibi görünmektedir. AKP’nin çekirdek tabanı da bu kelle kesicilerin tarafında yer alırken, bu partinin yönetim kesimi ABD ile tabanı arasında gidip gelmektedir. Ama sonuçta AKP yönetimi de Amerikan cephesinin askeri olacaktır. Türkiye’deki asıl büyük kırılma işte bu cepheleşmenin derinleşmesiyle yaşanacak ve bu gelişme içsavaşa doğru gidişin önünü açacaktır.

Bu gelişmeler Türkiye’de iki cephe oluşturuyor. Bir yanda Amerikancı cephe, diğer yanda IŞİD’çi cephe. Bugünkü gidişin yaratmakta olduğu tehlikeli sonuç, kapımızı çalan en büyük tehlike budur.

Bu tehlikeli cepheleşmeye karşı koyabilmek için anti-emperyalist, anti-gerici; laik, aydınlanmacı, devrimci kişi, kuruluş ve kesimler üçüncü cepheyi kurmak için harekete geçmelidir. Bu devrimci cephe halkın önemli bir kesiminde, umulanın ötesinde karşılığını bulacak ve giderek güç kazanacaktır. Çünkü emperyalist ekonomi politikalardan canı yanan işçiler, işsizler, yoksullar, gençler, orta kesim, entelektüel çevreler, kadınların önemli bir kısmı bu ilerici-laik ve devrimci cephenin potansiyel destekçileri olacaktır.

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir