(25 Ekim 1894-21 Mart 1973)
Basından…
Dilerseniz iki kısa gazete haberiyle başlayalım yazımıza…
Doğanın tahribatı-yağmalanması
Haberin birincisinde ilgili karede Kazdağları Mirasımızdır, Dokunmayın yazılı döviz taşıyan göstericiyi görüyoruz. Manşet ise Talan Serbest Direniş Yasak. “Artvin’den Çanakkale’ye her yer yağmalanıyor” deniliyor haberde… Doğanın yaban ellere geçmesine dur demek gerekiyor. Savaşım ortak güç istiyor, devrimci-demokrat yapılar, sanatçılar, aydınlar, halk el ele vermezse çözüm de yok görünüyor. Veysel uyarıyor:
Destekle fakiri okut yetimi
Bu hayırlar dinimizce kötü mü
İdrak eyle hidrojeni atomu
Uyan bu gafletten uyuma yurttaş
Emeğe-ürüne el konulması
Aynı gazetenin bir gün öncesinde de şöylesine çarpıcı bir kare var: 21. yüzyıl Türkiye’sinden bir görüntü. Yine bir döviz: Fındık Toprak Emek Bizim, Ferrero Defol yazılı. Ferrero yabancı şirket.
Yabancı sermaye bizim egemenliğimiz altında yurdumuza gelmiyor anlaşılan. Hâkimiyetimiz söz konusu görünmüyor.
Toprak işleyince mahsulünü veriyor. Fakat o ürüne daha çok kimler el koyuyor? Payın fazlası kimlere gidiyor? Kaybeden kim bu işte? Ezilenler seslerini ne derece çıkarabiliyor?
Veysel yaşıyor olsaydı; AKP-MHP siyasal ortaklığında bu soruların yanıtlarını zorlanmadan verir miydi sizce? Yoksa yalan dolan talan karşısında boyun mu eğerdi? Kavganın şiirini özümseyen ozanlarımız yok da değil hani.
Halk ozanı Veysel’e kulak kabartalım:
Dinle çiftçilerin garip halini
İlkbaharda çifte başlar çiftçiler
Hiçbir zaman işten çekmez elini
Durmaz yıl on-iki ay işler çiftçiler
Âşık Veysel’in birçok yönünü ele almak mümkün; mesela din felsefesi veya tasavvuf boyutlarında düşüncesini nakletmek olabilirdi bu çaba. Benim buradaki izleğim toprak. Saz şairi konuya nasıl yaklaşmış, onu incelemek ve sizlere de şiiriyle birlikte bu temayı aktarmaktır.
VEYSEL İLE TOPRAK
Seneler önce inşaat mühendisi bir arkadaşıma sormuştum: “Bu kepçenin işi genellikle toprakla mıdır” diye… Kepçenin toprağı yarmasını hayranlıkla izleyerek konuşmuştu: “Toprak toprak… Her türden pisliği örten toprak.”
Şiirlerinde toprağa methiyeler düzen Veysel’in saptaması da mühendisin yaklaşımıyla aynıdır:
Bütün kusurumuzu toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarımı düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yarim kara topraktır
(Kara Toprak)
Yaşamından birkaç kesit
1933’e kadar usta ozanların şiirlerini söyler. Veysel’in gün ışığına çıkan ilk şiiri “Atatürk’tür Türkiye’nin ihyası” dizeleriyle başlayan şiiridir. Bu şiirle beraber köyden dışarıya adım atması da bir olur. Hâkimiyet-i Milliye’de şiir yayımlanır. Tarih: Cumhuriyet’in 10. yılıdır.
Köy Enstitüleri’nin kurulmasıyla, Ahmet Kutsi Tecer’in desteği sonucu altı Enstitü’de saz öğretmenliği yapar. Bu okullarda Türkiye’nin kültür yaşamına damgasını vurmuş çok sayıda aydın sanatçıyla tanışma olanağı bulur. Şiirini geliştirir.
“ …Onun bir de hayatın yeni akışlarına uyarlığı vardır. Fabrika ister. Kızılırmak’a köprü ister. Köy Enstitüleri çalışmalarını benimser, hatta karınca kaderince bu çalışmalar katılır, okumanın, eğitimin faydalarına inanır: Yurdumuz bir top ışık uyandı/ Köylerden karanlığı kaldırır.” (Enver Gökçe- Şiir Âşık Veysel)
Bu bir keramet mi yoksa hüner mi
Göz görmezse gönül buna kanar mı
Öksüz tarlada sapan döner mi
Eker biçer motor dedi ki okul.
Veysel’de toprak türlü türlü dile gelmiştir. Toprak değerse âşığımız da bir değerdir. Okuyalım:
Baharda coşarsa bu ulu toprak
Vücuda getirir her türlü yaprak
Al yeşil giyinmiş dağlara bir bak
Besleyip büyüten yer çiçekleri
Topraktan gelip toprağa döneceğimiz inancındadır.
Cümle canlı hep topraktan
Var olmuştur emir haktan
Rahmet dile sen Allah’tan
Boşdürür rahmet deryası
Gözleri görmez. İç zenginliği ise bire bin veren tarla gibidir:
Tarlam sana üç yüz fidan aşlasam
Tarla coşar fidan coşar el coşar
Gücüm yetse hemen işe başlasam
Kazma coşar kürek coşar bel coşar
Doğayı, insanları gönül gözüyle görür:
Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum
Tabiata Veysel Âşık
Topraktan olduk kardÂşık
Aynı yolcuyuz yoldÂşık
Sen yolcusun ben bac mıyım
(Kardeşim)
Ve…
Veysel der çıkayım bir yüce dağa
Ağaçlar bezenmiş yeşil yaprağa
Zaman gelir tenim düşer toprağa
Karışır toprağa toz olur gider
Veysel’e, 1965 yılında TBMM, özel bir kanunla “Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı
hizmetlerden ötürü” aylık bağlar.
Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han konan göçer
Ay dolanır yıllar geçer
Dostlar beni hatırlasın
Sanatına ilişkin değiniler
Şükran Kurdakul: Veysel kimi güncel konuları işlediği için değil, uzak Anadolu insanımızın konumundan gelen acıları algılayabildiği ve duyarlığını geleneksel halk şiirimizin kalıplaşmış öğelerine başvurmadan özgün buluşlarla şiire dönüştürdüğü için çağdaştır.
Enver Gökçe: Âşık Veysel halk şiir geleneğinin son temsilcilerindendir. Halk şairlerimizin eserlerinde müşterek özellikler olan saz-söz ayrılmazlığı, klasik şark edebiyatının estetiğinde önemli bir yer tutan idealizm temayülü ve bu temayülün halk şiirlerine işleyen mücerretlik vasfı, Âşık Veysel’in sanatında da hâkim unsurlardandır. Kısaca Âşık Veysel, tabiatı duyuşu,
hassaslığı, dini bir zümreye bağlı hâkim bir karakteri olmamasına rağmen mistik tarafları, kâinat, varlık, hilkat anlayışı ile geleneğe bağlı bir saz şairidir. (Şubat 1948)
Yaşamı:
Veysel Şatıroğlu, Sivas’ın Şarkışla’sının Sivrialan Köyü’nde doğdu (1894). Çiftçi oğludur. Çiçek hastalığı sonucu gözlerini kaybetmiş, babasının aldığı sazla on yaşından itibaren şiir söylemeye başlamıştır. İç gözlemi ağır basan Veysel gezgin bir hayat da sürmüş, yol arkadaşı
ile yurdun çoğu ilini, kasabasını dolaşmıştır. Bu gezilerinde memleketin ruhunu da solumuştur. 21 Mart 1973’te Sivrialan Köyü’nde vefat etmiştir. Fikret Kızılok, Selda Bağcan ve birçok sanatçı şiirlerini seslendirmişlerdir. Fikret Kızılok, Veysel öldüğünde mezarı başında saz kırmıştır. Basılmış şiir kitapları şunlardır: Deyişler (1944), Sazımdan Sözler (1950), Dostlar Beni Hatırlasın (1971).
ASLIMA KARIŞIP TOPRAK OLUNCA
Aslıma karışıp toprak olunca
Çiçek olur mezarımı süslerim
Dağlar yeşil giyer bulutlar ağlar
Gök yüzünde dalgalanır seslerim
Ne zaman toprakla birleşir cismim
Cümle mahlûk ile bir olur ismim
Ne hasudum kalır ne de bir hasmım
Eski düşmanlarım olur dostlarım
Evvel de topraktır sonra da adım
Geldim gittim bu sahnede oynadım
Türlü türlü tebdilâta uğradım
Gâhi viran şen olurdu potlarım
Benden ayrılınca kin ve buğuzum
Herkese güzellik gösterir yüzüm
Topraktır cesedim güneştir özüm
Hava yağmur uyandırır hislerim
Alimler âlemi ölçer biçerler
Hanını eler seçerler
Bu dünya fânidir konar göçerler
Veysel der ki gel barışak küslerim
Kaynakça:
-Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı Yayını, Âşık Veysel, Dostlar Seni Unutmadı Albümü
(4.11.1999)
-Birgün gazetesi. 21-22.04.2020 tarihli nüshaları.
Hazırlayan: Serkan Yaman