Adli Yıl Açılışı ve Baro Seçimleri-Av. Mehdi Bektaş

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

15 Temmuz 2016 günü ordu içinde palazlanmış dinci çetenin darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasının ardından gözaltılar, tutuklamalar sürerken, Türkiye Barolar Birliği Başkanı, bazı baro başkanlarını da yanına alarak, yargı kararıyla kaçak olduğu tescillenmiş saraya 17 Ağustos’ta çıktı. 10 Mayıs 2014 tarihinde, Danıştay’ın 146. kuruluş yıldönümü töreninde yaşanan “edepsizlik” tartışmasını unutarak, “söylem ve eylemleriyle” laik cumhuriyetin altını oyan, değerlerini örseleyen, milleti ırk, din, mezhep temelinde ayrıştıran,  yeminini ve Anayasa’yı çiğneyerek iktidarı tutan, muhalefete çatan, eşbaşbakan olan, fiili başkanlık yapan reisicumhurla, darbe girişimini ve sonuçlarını görüştü. Darbe ortamının yaratıcısını darbe girişimini önleyen kurtarıcı olarak sundu(!)

Bu görüşmeye, Avukatların yaklaşık %70’ni temsil eden Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Artvin, Ağrı, Antalya, Kayseri ve Tunceli baro başkanları katılmadı, tepki koydu, kaçak saraya çıkılmasını eleştirdi.

         Bu tartışmalar sürerken, Danıştay’ın kuruluş yıl döneminde yaşananlar bahane edilerek Adli Yıl Açılış töreni yapılması yasayla kaldırılmış, ancak Yargıtay başkanlığı “gelenek sürüyor” diye 2015-2016 adli yıl açılış törenini “gayri resmi“ olarak bir otel salonunda yapmıştı. Türkiye Barolar Birliği Başkanına söz hakkı tanımamış, TBB’de alternatif Adli Yıl Açılış törenini birlik binasında baro başkanların ve avukatların katılımıyla gerçekleştirmişti.

Yargıtay Başkanlığı, 1 Eylül 2016-2017 Adli Yıl Açılış Töreni’ni kaçak sarayda yapacağını duyurdu. Kaçak sarayda tören yapmanın yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkelerine aykırı olacağını, yargıya olan güveni sarsacağını belirten CHP Genel Başkanı, törene katılmayacağını açıkladı. TBB Yönetim Kurulu da 2’ye karşı 8 oyla törene katılmama kararı aldı.

 Yargıtay Başkanlığı, kuvvetler ayrımını, yargının bağımsız ve yargıcın yansız olma ilkesini göz ardı ederek, sürekli Anayasa’yı ihlal eden, “yargı kararına saygı duymadığını” açıklayan reisicumhurun külliyesinde ve huzurunda adli yıl açılışını yaptı.  Reisicumhur salona girerken bazı yargıç ve savcılar ayağa kalkarak alkışladı. Reisicumhur yaptığı konuşmayla yargıya ayar verdi, telkin ve tavsiyelerde bulundu.

Anayasaya, yargının gelenek ve göreneklerine aykırı yapılan adli yıl açılış törenine TBB Yönetim Kurulu’nun katılmama kararı, CHP Genel Başkanının kararlı tutumu olmasaydı, birlik başkanı katılırdı denildi, tepkiler artarak sürdü.

Hukukçular yargının bağımsızlığı ve yansızlığı konusunda herkesten daha çok duyarlı olmak durumundadır. Adli yıl açılış töreninin kaçak sarayda yapılması, reisicumhur salona girerken bazı hâkim ve savcıların ayakta alkışlaması, reisicumhurun yargıya ayar vermesi, yargıç ve savcılara tavsiye, telkinde bulunması, değil Türkiye Cumhuriyetinde mutlakıyetçi Osmanlıda bile görülmemiştir.  Hatta cumhuriyeti kuran kadro, mahkemelere baskı olmasın, yargıya gölge düşmesin diye Yargıtay’ı 7 Haziran 1920’de Sivas’ta açmış, İstanbul’un düşman elinden kurtuluşundan sonra İstanbul’daki Yargıtay’la birleştirip 1923’te Eskişehir’e nakletmiş, 1935’te Ankara’ya getirmiştir.

Yargıtay Başkanlığı, her baskı döneminde, muktedirlerin etkisiyle olsa gerek, Avukatların meslek örgütü başkanlarının ülke sorunlarını açıklamasından, siyasi gücü elinde bulunduran muktedirlere karşı yüreklice konuşmasından çekinerek, törenlere pek çağırmak istemiyor. Bu dönem pek ısrarcı oldular,  geçen dönem söz hakkı tanımadıkları TBB başkanına konuşma olanağı tanıyacaklarını belirterek davet ettiler, demek ki hesapları kaçak sarayda yapılan töreni meşrulaştırmak, reisicumhura nutuk attırmak, yargıç ve savıcılara ayakta alkışlatmakmış!  Bu ince hesap, CHP ve TBB başkanlarının kaçak saraya gitmemesi, CHP Genel Başkanının bu bir “rezalet” demesiyle bozuldu. Adli yıl açılış töreni,  yargının sorunlarının ve çözüm önerilerinin konuşulmasına değil, yargının ve yargıçlığın ölümüne, hançerlenmesine sahne oldu.

Ülke darbe girişimine sahne olmuş, alanlar kan gölüne dönmüş, Ordu ayrılıkçı ve dinci örgütle savaşmak için Suriye topraklarına girmek zorunda kalmış iken barolar, Ekim ayında yapılacak kongrelere hazırlanıyor. Bu kongrelerde seçilecek birlik delegeleri, TBB’nin genel kurulunu oluşturarak bu dönem birlik başkanını seçecek.  Birlik başkanı ile birlik yönetim organları da kongrelerle yakından ilgili. Birlik başkanının, fiili devlet başkanıyla, aradaki buzları eritip, “edepsizlik” tartışmasını unutup, barış çubuğu tüttürmesinin altında bu da bir neden olabilir. İnce siyasettir, herkesin ve özellikle herkese akıl veren avukatların aklı pek ermez(!)

Genellikle Barolar ve TBB’liği, Atatürk devrimlerine, laik cumhuriyete ve cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkmakta, hukukun üstünlüğü ilkesini tutarlılıkla savunmakta ve dolaysıyla sağcı iktidarların, dikta heveslilerin hedefi olmaktadır. Anavatan ve AKP iktidarıyla birlikte çoğalan, tarikatların etkin olduğu vakıf okul ve üniversitelerinde,  laik cumhuriyet karşıtı bir kuşağın yetiştiği, yargıç, savcı ve ağırlıkla da avukat oldukları herkesçe bilinmektedir.

Bunların baro seçimlerinde etkin oldukları, Anadolu’daki birçok baroda yönetime geldikleri söylenmektedir. Dinci darbe girişimi sonrası sessizleşmiş olabilirler ki bu geçici bir durumdur. Dinci ve gerici iktidarlar yönetimde kaldıkça, imam hatip okulları temel eğitim kurumuna döndükçe, İlköğretimde 4+4+4 sistemi ile tarikatçı vakıf okul ve üniversiteleri gerici eğitimi sürdürdükçe, cumhuriyetin üniversiteleri sustukça, gerici iktidar yandaşı YÖK yaşadıkça, bu dönüşüm durmaz…

Düşünce yöntemli bilgi demektir, insana özgüdür. Düşünce, İnsanın yaşamından, aileden, ekonomik, sosyal ve siyasal faaliyetlerinden doğarsa da eğitimle şekillenir.  Ülkemizde bu eğitim,  cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte yaşanan bilimsel laik eğitim olacağı gibi, günümüzde yaşanan dinci, gerici, anti-laik ve anti-bilimsel olur. Matematiği, Fiziği, Kimyayı, meslek bilgilerini öğrenmek yetmez bilimsel ve laik temelde sosyoloji, psikoloji ve özellikle felsefeyi öğrenmek ve öğretmek gerekir.

Gelişmiş ülkeler, genç kuşakların laik ve bilimsel temelde eğitilmesini gerekli görür ve ilköğretimin kesintisiz en az 12 yıl olmasını önerir, savunur ve uygularlar.

Ülkemizde 4+4+4 sistemiyle 12 yıllık bir eğitim ve öğretim yapılıyor görülüyorsa da bu bilimsel, laik eğitim ve öğretim değildir. İnsanın kullaştırıldığı, ailelerin muhafazakârlaştırıldığı, eğitim birliğini parçalandığı,  dinciliğin, etnikçiliğin, mezhepçiliğin toplumu kuşattığı, “dindar ve kindar” kuşakların yetiştirildiği bir ortamda bilimsel laik eğitimin oluşamayacağı kuşkusuzdur.

İnsanın bir meslek kuruluşuna üye olduktan sonra düşüncesi gelişse de şekillenmez. Yukarıda belirttiğimiz gibi düşüncenin şekillenmesi eğitim ve öğretim aşamasında olur. O neden Cumhuriyetin temellerini çürüten gelişimin baroları etkilememesi düşünülemez. Meslek kuruluşlarının, tabi ki baroların, bu gelişimi görüp önlemler alması, laik hukuk düzeni için mücadeleyi yükseltmesi, sınav, staj, mesleki eğitimin bilimsel ve laik olmasına önem vermesi gerekir.

Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Samsun gibi birçok baroda laik düşünceli avukatların ağırlığının ve etkinliğinin olması, avukatların büyük çoğunluğunun cumhuriyetin eğitim ve öğretim süreçlerinden geçmesi ve değerlerinin savunulmasıyla ilgilidir.

Bu durumu değiştirmek için yoğun çabalar olduğu gerici darbe girişimiyle çok net olarak ortaya çıkmıştır. Bunun oluşumunda siyasi iktidarın, yürütmenin suçu, yargının, yasamanın kasta varan kusuru sabittir. Baroların, yalnızca darbeye teşebbüs edenleri değil aynı zamanda eğitim birliğini bozanları, bilimsel ve laik eğitimi dışlayanları, laik cumhuriyeti koruma ve kollamakla görevli olup da görevini yapmayanları, görevini yapmayarak darbe girişimine ortam hazırlayanların ortaya çıkarılması için yoğun çaba göstermesi gerekir.

Ekim ayında yapılacak baro seçimlerinde, Türk devriminden, laik cumhuriyetten, sosyalizmden yana olanların,  bağımsızlığı, özgürlüğü, eşitliği, kardeşliği ve hukukun üstünlüğünü savunanların yönetime gelmesi ve mücadeleyi büyütmesi gerekir.

Buna katkı sunanlara selam olsun!

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir