Search
Close this search box.

AKP Devletinin Derin İşleri- Mehmet Ali Yılmaz

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Kılıçdaroğlu’na yöneltilen saldırı planlı ve bilerek yaptırılan bir iştir. Bu saldırıyla AKP iktidarının derin güçleri, toplum içinde yayılmaya çalışılan düşmanlığı, cepheleşmeyi derinleştirme ve halka gözdağı vermeyi amaçlamaktadır. Yıkılacaklarını gören AKP iktidarının yöneticileri, önümüzdeki dönemde kindarlık ideolojisi ve düşmanlaştırma politikasıyla tabanlarını kemikleştirirken muhalif gördükleri güçleri de birbirlerine düşürmeye çalışmaktadır, çalışacaklardır. Kılıçdaroğlu’na yaptıkları saldırı bu stratejinin önemli bir parçasıdır.

Bazılarının görmek istediği bir gerçeğin altını çizelim: AKP, iktidardan gitmektense ülkede içsavaş çıkarmayı denemekten kaçınmayacaktır. Ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmayı denemektedir ve bu uğurda daha derin yöntemlere de başvuracağı anlaşılmaktadır.  Bunun için kendi militer, istihbari ve para-militer güçlerini oluşturmaktadır. RTE kendi kadrolarıyla devleti yeniden kurmaktadır. Ordu içinde geçtiğimiz yıllarda ABD’nin planı çerçevesinde Cemaatçilerle birlikte yaptıkları tasfiyeyle önemli mesafeler alındığı bilinmektedir. RTE’nin Cemaat yanlısı olan kadroları nasıl kolaylıkla tasfiye ettiğini Yargı, Polis ve TÜBİTAK örneklerinde gördük. Devletin istihbarat kuruluşunu karanlık ve şaibeli işlerde nasıl kullandığını artık bütün toplum ve dünya biliyor. En tehlikeli para-militer güçleri ise ABD ile birlikte Suriye’yi parçalamak için oluşturdular. Bu güçleri veya uzantılarını istedikleri zaman istedikleri yerde kullanabileceklerinin bir işaretini Kılıçdaroğlu’na yöneltilen saldırıyla verdiler. Bu saldırı, doğrudan örgütledikleri Kaideci güçlerin bir saldırısı gibi görünmüyor ama “gerekirse onları da kullanırız”ın işaretidir. 30 Mart seçiminden önce Ulukışla’da yakalanan Kaideciler de aslında Türkiye’nin demokratlarına, laiklerine ve solcularına verilen bir gözdağı şeklinde anlaşılmalıdır.

Türkiye’de yaşamakta olduğumuz gelişmelere dikkatlice bakınca ortaya çıkan manzara şudur: RTE kayıtsız şartsız iktidarda istediği kadar kalmak istemektedir. Buna karşı direnenler onun düşmanlarıdır. Bu direnci gösteren düşmanlarına karşı hilenin, desisenin, tehdidin yetmediği yerde saldırıyı da gündeme getirmektedirler.  AKP’nin başı iktidarı uğruna bir içsavaşı bile göze alabileceğini göstermektedir ve hatta bu savaşa hazırlık yapmakta olduğunu söylemek yanlış değildir. Kendi devletini oluşturması, kendi tabanını toplumun diğer kesimlerine düşman haline getirmesi, Suriye’de savaştırılan Kaideciler üzerinde kurulan kontrolün sürdürülmesindeki amacın anlamı başka ne olabilir? “Müslümanların padişahı ve halifesi” olamayacağı kesin olarak ortaya çıkınca Türkiye’deki iktidarını kaybetmemek için her yola başvuracaktır.

 RTE’nin iktidar hırsının sonu yoktur, o ömür boyu iktidarda kalmak istemektedir. Onun iktidarını istemeyenler ise en büyük düşmanlarıdır.

Bu düşmanların merkezinde laikler, aydınlanmacılar, demokratlar ve anti-emperyalist solcular bulunmaktadır. Türkiye’nin parçalanmasını istemeyen milliyetçiler ve dindarlar da düşmanları arasındadır. Ama yine de bu milliyetçileri ve dindarları hala tarafsızlaştırabilecekleri ve hatta bir kısmını yanlarına çekebilecekleri yönündeki umutlarını kaybetmemişlerdir. Bu umutlarını gerçekleştirebilmek için çeşitli faaliyetleri ve hatta provokatif eylemleri sürdürecekleri anlaşılmaktadır. Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyla bu iki kesime de gözdağı verilmektedir.

Yalnız tarih bize göstermektedir ki; bütün bu ve benzeri planların, kanlı oyunların sonu hüsrandır. Dünya bunun çok çeşitli örneklerini yaşadı ve sonuçta diktatörler yenildiler, diktatörlükleri de yıkılıp gitti.

Faşizme ve yöntemlerine özenenler sonlarının ne olacağını tarih kitaplarından öğrenebilirler.  Bu kaçınılmaz son AKP’nin başı ve yakın çevresi için de geçerlidir.

Mehmet Ali Yılmaz

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir