AKP Zorda

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

AKP’nin gerileme sürecine giren ABD-İsrail kaynaklı Suriye

politikasını bu ülkeden atılan top ve havan mermileri ayağa kaldırabilir mi? Savaş çığırtkanlığı yaparak, müdahalenin önünü açacak tezkereyi Yeni MC’nin oylarıyla meclisten geçiren AKP ayağının altından kayan siyaset zeminini durdurabilecek mi?

Bu sorulara olumlu cevap verebilmek için öncelikle halkın çoğunluğunun AKP’nin Suriye politikasını desteklemesi gerekir. Ama halkın çoğunluğunun R. Tayyip’in bağırarak- çağırarak, tehditler savurarak nutuklar atmasına rağmen AKP’nin Suriye politikasını benimsemediğini biliyoruz. Bu eğilimi kamuoyu araştırma kuruluşlarının son iki ay içinde yaptığı araştırmalar da gösteriyor. Söz konusu araştırmalarda halkın çoğunluğu iktidarın Suriye politikasının yanlış olduğunu ifade etmiştir.

25-26 Ağustos 2012 tarihleri arasında Vatan gazetesi için araştırma yapan Gezici Araştırma Şirketi’nin ulaştığı sonuçlara göre, 6 bin 460 deneğin yüzde 64.2’si Türkiye’nin Suriye politikasını ve uygulamalarını doğru bulmamaktadır.

24 Ağustos- 6 Eylül 2012 tarihleri arasında Haber Türk gazetesi için anket çalışması yapan Konsensüs Şirketinin 1500 denekle yaptığı çalışmanın sonuçlarına göre, deneklerin yüzde 61.5’inin iktidarın politikalarını desteklemediği ortaya çıkmıştır.

Bu araştırmaya göre ankete katılanların yüzde 79.9’u Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalede bulunmasına karşıdır.

Metropol şirketinin 14-19 Eylül tarihleri arasında 1275 denekle telefon yoluyla yaptığı ankete göre, iktidarın Suriye krizini doğru yönetemediğini düşünenlerin oranı yüzde 56’dır.

Aynı ankete göre, Türkiye’nin tek başına Suriye’ye askeri bir müdahalede bulunmasına karşı olanların oranı ise yüzde 76.2’dir. Türkiye’nin Suriye’ye tek başına müdahalesini onaylayanların oranı ise yüzde 16.9’da kalmaktadır.

Bu son rakam aslında tezkerecilerin arkasındaki desteği göstermesi bakımından önemlidir. Tezkereci Yeni MC’nin ardında çok küçük bir halk desteği vardır. İşte bu yüzden RTE öfkeyi, hiddeti ve tehdidi “siyaset sanatı”nda üst boyutlarda kullanmaktadır. Ortağı Bahçeli ise çaresizce kıvranmaktadır.

Emperyalizm Suriye’ye Hâkim Olmak İstiyor

O halde neden halka rağmen savaş kışkırtıcılığına soyundular? Çünkü AKP’yi iktidar yapan, Bahçeli’ye MHP’yi teslim eden emperyalist güç Suriye’ye hâkim olmak istiyor. Bu hâkimiyet, Ortadoğu ve Asya’nın jeopolitiğinin ve jeoekonomisinin yanı sıra jeokültürüyle de yakından ilgilidir.

Emperyal ilginin ilk nedeni, Suriye’nin jeostratejik konumu nedeniyle ABD-İsrail hegemon siyasetinin mihenk taşlarından birisi olmasıdır. Suriye, Doğu Akdeniz’den başlayıp Irak’tan Basra Körfezi’ne uzanan, oradan İran, Afganistan ve Pakistan üzerinden Çin’e kadar varan büyük coğrafyanın kapısıdır. Bu büyük coğrafya üzerinde söz sahibi olabilmek, enerji kaynaklarını ve yollarını denetim altında tutabilmek için emperyalizm açısından Suriye’nin önemi yaşamsaldır.

İkincisi Suriye, Rusya ile öteden beri ileri düzeyde iyi ilişkiler içindedir. ABD’nin Doğu Akdeniz ve Ortadoğu bölgesinde daha fazla egemenlik kurabilmesi için Rusya’nın bölgedeki etkinliğinin zayıflatılması gerekmektedir. Bunun yolu da Suriye’nin ele geçirilmesinden ya da parçalanmasından geçmektedir.

Suriye’nin ele geçirilmesi veya parçalanması için en uygulanabilir yöntem bu ülkenin mezhepsel ve etnik (kültürel-tarihsel) yapılarını kaşıyarak, kışkırtarak birbirleriyle savaştırmaktan geçmektedir. İktidarın ön safını tuttukları gerekçesiyle Alevilere karşı, işbirlikçi Müslüman Kardeşlerin ve Vahabilerin önderliğinde Sünnileri kışkırtarak iç savaş çıkartmak gerekiyordu. Bu iç savaşı çıkartabilecek dış güçler olarak da Vahabi Suudiler, Katar Emirliği ve Müslüman Kardeşlerin ağabeyliğine soyunan Yeni Osmanlı hayalcisi AKP iktidarı harekete geçirildi. Kuzey Afrika’daki ayaklanmalar ve iç savaşlarda yetiştirilen dinci militanlar Türkiye’de ve diğer ülkelerde beslenerek, CIA ve bölgesel istihbarat kuruluşlarınca yeniden eğitilerek Suriye’ye karşı “cihat”a sokuldular. Geliştirilmiş dezenformasyonla, düzenlenen provakosyonlarla, para, silah ve istihbarat yardımlarıyla; üs ve barınma sağlayarak, sağlık desteğiyle, isyancıları yönlendirerek ve sınırları bu kişilere açarak aylardır bütün dünyanın gözü önünde Suriye’yi ele geçirmeye ya da bölmeye çalışıyorlar.

Uluslar arası hukukun ihlali olan bu davranışlarla istedikleri sonuca gidemeyince yeni yollara başvurmaya başladılar. Türkiye sınırında üslenen çetelere karşı Suriye askerlerinin attıkları top mermilerinin, muhtemelen yanlışlıkla, Türkiye topraklarına düşmesini fırsat bilen ABD güdümlü Yeni MC güçleri gece yarısı hazırladıkları sınırı ve kapsamı belirsiz tezkereyi Meclisten geçirerek Batı emperyalizminin saldırganlığının bayraktarlığını yapmaya niyetli olduklarını bir kez daha ortaya koydular.

ABD’li, NATO’lu, İsrail’li güçlerle birlikte oluşturulan şer ittifakının Suriye’ye karşı yürüttüğü saldırgan politika, gerçekte ülkemize ve halkımıza da karşıdır. Çünkü bu saldırgan politikalar ve eylemler bölge halkları arasında düşmanlık yaratmaya ve oluşturulan bu düşmanlığı derinleştirmeye devam ettiği gibi esasen BOP’nin amaçlarına hizmet etmektedir. Bu hegemonyacı politikanın Suriye ile sınırlı kalmayacağı, giderek diğer bölge ülkelerine de sıçratılacağı (ya da sıçratıldığı) bilinmektedir.

Diğer yandan AKP, gittikçe ayağının altından kayan siyaset zeminini durdurabilmek için daha fazla şahinleşmeyi bir çıkış yolu olarak görmektedir. Bu amaçla yarattıkları Suriye sorununu fırsata çevirmeye çalışmaktadır. Karşıdan atılan top mermisini (ki bundan böyle daha çok mermi atılacak ya da attırılacaktır) bahane ederek “ülkesini ve milletini savunan, bunun için gerektiğinde savaşı bile göze alan cefakâr iktidar ve onun en kahraman lideri” görüntüsü yaratarak puan toplama gösterisi içindedir.  Böylece Amerika’nın yarattığı “Sünni cephe”nin en faal elamanı olduğu gerçeğini de saklayabileceğini sanıyor. Ama gelişmeler öyle gösteriyor ki AKP’nin 2023 hayalleri, bastonuna rağmen, Ortadoğu çöllerinin serabında boğulup gidecektir…

Bu panaromada eksik olan ise ilerici-demokrat halk kitleleriyle devrimci-sosyalist, bağımsızlıkçı güçlerin etkili bir muhalefet birliği oluşturamamış olmalarıdır.

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir