Anlam-Mehmet Uysal

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Büyük bir acı yaşadığımızda veya büyük bir acıya tanık olduğumuzda “yaşamın anlamı nedir?” ya da “yaşamak neden anlamlıdır?” diye sorarız. Filmlerde müflis tüccar ya da sevgilisine kavuşmaktan ümidini kesen aşıklar -ne yazık ki- canlarına kıyarken, arkalarında “artık yaşamanın benim için hiçbir anlamı kalmadı” yazılı mektuplar bırakırlar. Acaba yaşamımızda bu kadar önemli yer tutan “anlam” ne demektir? Yaşamımızda her şey neden “anlamlı”dır? Anlam ve anlamlandırma nereden kaynaklanır ya da neye dayanır?

Türkçe Sözlük’te anlam “Bir kelimeden, bir sözden, bir davranıştan veya olgudan anlaşılan şey; bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, fetva.” biçiminde tanımlanıyor. Bütün kelime, söz, davranış veya olgular aklımızda “kavram” olarak, dilde de  “söz” olarak oluşmuş olduğu için, bunların hepsinin yerine  biz “kavram” sözcüğünü kullanacağız.

Bir kavramdan anlaşılan şeyi, yani onun anlamını ortaya çıkarabilmek için, ona “nedir?” ya da “ne demektir?” diye sorarız. Bu soruya alacağımız yanıt ya da yanıtlar, bize soru konusu kavramın anlamını verir. Formüle edecek olursak “A, nedir?” sorusuna alacağımız “A, …..’dır” yanıtı bize “A” kavramının anlamını verir. Ancak “A, ….’dır” yanıtını alır almaz da kendimizi bir “A-olmayan” bağlamı içinde buluruz, çünkü biz “A, ….’dır” demekle, aynı zamanda “A, A-olmayan değildir” de demiş oluruz.  Böylece tüm düşünme nesnemizi “A” ve “A-olmayan” olarak ikiye ayırmış, “A” ile “A-olmayan” arasında diyalektik bir ilişki kurmuş, “A”yı “A-olmayan”a göreceli olarak anlamlandırmış oluruz. Ancak anlamlandırmamız burada kalamaz; bu ikisi arasında ortak belirlenimi olanları bu kez “B” diye adlandırıp anlamlandırırız. Böylece “B”, “A” “tür”ünü içine alan bir “cins” olarak karşımıza çıkar. Bu kez de düşünme nesnemiz “B” ve “B-olmayan” olarak ikiye ayrılır. Tür-cins-tür.. yolunda ilerledikçe, C, D, E… kavramlarına ulaşırız. Bu süreç en son kavrama ulaşıncaya kadar sürüp gider ve sürecin sonunda öyle bir kavrama ulaşırız ki o, en genel kavramdır ve onun anlamı bütün anlamları içine alan, bütün şeyleri anlamlı yapan, bütün anlamların dayanağı olan şeydir. O halde nedir bu anlamların anlamı, bütün anlamların dayanağı olan şey?

Bu soruyu yanıtlamak için bakacağımız yer, bir anlamlar dünyası olan “dil”dir.  Dil içinde hangi kavramdan işe başlarsak başlayalım, kavramların diyalektik ya da göreceli bağlamlarını çöze çöze ilerlediğimizde, bütün düşünme nesnelerimizi anlamlı yapan şeye ulaşırız. Örneğin “elma” kavramından başlayalım. Bu kavramın anlamını ortaya çıkarabilmek için, “elma nedir?” diye sorarız. Bu soruyu sorunca, “elma, yeşil veya kırmızı renkte kabuğu olan, içi beyaz, çoğu türleri tatlı, bazı türleri ekşi, şekli yuvarlak, ağaçta yetişen, insanlara yararlı bir şeydir” yanıtını  alırız. Bu yanıtla elmanın anlamını ortaya çıkardığımız gibi, bunun yanısıra onu, “elma-olmayanlar” dan ayırt etmiş oluruz. Sorumuza aldığımız yanıta baktığımız zaman, onun “belirlenimler” ve “yargı” olmak üzere, iki bölümden oluştuğunu görürüz. “insanlara yararlı bir şey” ibaresi yargı, diğerleri belirlenimdir. Bütün kavramların anlamı,  belirlenim(ler) ve yargıdan oluşur, belirlenimi ve/veya yargısı olmayan kavramlar “anlamsız”dır. Bir kavramı anlamlı kılan asıl unsur yargıdır, çünkü yargı, “iyidir” veya “kötüdür” hükmünü içerir ve kavramın ilişkin olduğu nesneye karşı insanın duruşunu belirler. Bu nedenle kavramın içindeki yargıya biz “iyilik yargısı” diyoruz. Elmadan devam edelim… Yukarıda belirttiğimiz gibi, elma kavramının anlamını ortaya çıkarır çıkarmaz, düşüncemizde bir de “elma-olmayanlar” belirir. Elma-olmayanlara baktığımız zaman, onların anlamını oluşturan bazı belirlenimlerin ve yargının elma ile ortak olduğunu görürüz ve bu kez onlara “meyve” deriz. Meyve elmanın ait olduğu “cins”, elma da meyvenin bir “tür”üdür. Meyve ile elmanın  belirlenim sayılarını karşılaştırdığımızda, elmanınkilerin daha fazla olduğunu görürüz, çünkü bütün türlerin belirlenim sayıları ait oldukları cinslerinkinden fazladır; tür-cins-tür… yolunda ilerledikçe belirlenim sayısı azalır. Meyveden devam edelim… Meyveye ulaştığımız zaman karşımızda onun “meyve-olmayanlar” bağlamını buluruz. Bunları incelediğimizde, meyve ile meyve-olmayanların anlamları arasında bazı ortak belirlenimler olduğunu görürüz ve bunlara  “bitki” deriz.  Şimdi de kavramlar “bitki” ve “bitki-olmayanlar” olarak ikiye ayrılmıştır. Bunun sonrasında “canlılar” kavramına ve onun  “canlı-olmayanlar” ya da “cansızlar” bağlamına ulaşırız ki bu diyalektik ilerleyişimizin sondan bir önceki aşamasıdır. Diyalektik ilerleyişimizin son aşamasında ulaşacağımız kavram “varlık”tır. Varlık kavramının diyalektik bağlamı, “hiçlik”tir; “varlık, hiçlik-olmayan”dır. Böyle olunca varlık, en genel, sonsuz, bütün kavramları içine alan, bütün kavramların kavramı olan bir kavramdır. Bu durumda varlık kavramı bize, uzay-zaman ötesi bir şeyi işaret etmektedir. Öyleyse nedir bu, uzay-zaman ötesi şey?

 

Bu soruyu yanıtlamak için önce varlığın anlamını, yani belirlenim ve yargısını ortaya çıkarmamız, bunun için “varlık kavramının  belirlenimi ve iyilik yargısı nedir?” sorusunu sorup yanıtını almamız gerekir. Varlık kavramının bir tek belirlenimi vardır; o da “var olma”dır. “Var olma” sadece varlık kavramının değil, onun altında bulunan bütün kavramların da belirlenimlerinden birisidir. Bu nedenle “var olma” belirlenimini taşımaları anlamında, genel varlığın altındaki kavramlar da varlıktır. Bu ikisini ayırmak için birincisine “genel varlık”, ikincilere ise “özgül varlıklar” diyoruz. Genel varlık, bütün özgül varlıkları “var olma” belirlenimi ile birleştirerek, onları bir “birlik” haline getirir. Başka bir deyişle,  özgül varlıklar, onları “özgül” yapan belirlenimlerini yitirerek genel varlığı oluştururlar. Bütün kavramlar, belirlenim(ler) ve iyilik yargısından oluştuğuna göre, belirlenimi “var olma” olan varlık kavramının iyilik yargısı nedir?  Varlık kavramının iyilik yargısı, belirleniminden çıkar. Var olmak, hareket halinde olmak, yaşamaktır. Yaşamak biz insanlar için “iyi bir şey“dir. Bu nedenle varlık kavramının iyilik yargısı, “iyi olmak”tır. Varlık, uzay-zaman ötesi bir şeye işaret ettiği için, bu kavramın iyilik yargısı “genel, sonsuz, uzay-zaman ötesi iyi olma”dır . Belirlenimi olan “var olma” ile, iyilik yargısı olan “iyi olma”yı birleştirdiğimiz zaman, varlık kavramının anlamı kısaca,“var ve iyi olan” olarak ortaya çıkıyor. Ancak anlamı araştırma, temellendirme sürecimizin henüz sonuna gelmiş değiliz, çünkü, varlık kavramının işaret ettiği “var ve genel, sonsuz, uzay-zaman ötesi şey”i henüz bulabilmiş değiliz. Bize bu şeyi bulmada yardımcı olacak olan soru da “var olan nedir ve neden iyidir?” sorusudur.

Dilin içine bakarak başladık, yukarıdaki soruyu yanıtlamaya da dilden devam edelim. Önce sorunun “var olan nedir?” bölümünü yanıtlayalım. Dildeki, genel varlık kavramı da dahil, bütün kavramları kapsayan bir kavram var: o da “bilgi”dir; bütün kavramlar “bilinmiş” şeyleri gösterir.  Bilinmiş olmak, bilme işini yapan “bir şey”in olması gerektiğini hatırlatır bize. Bilme işini yapan, bilen şey ise “akıl” dır. Akıl bilme işini nasıl yapar? Akıl bilme işini, hareket ederek[1] yapar. Aklı sadece duyu organları, sinirler ve beyinden ibaret statik bir biyolojik sistem olarak değil de dinamik, yani hareket eden bir sistem olarak düşündüğümüzde, onun hareketinin sınırsız; kapsama alanının ve kapsama alanı içindeki etkime noktalarının  sonsuz olduğunu görürüz. Bu nedenle akıl uzay-zaman ötesidir.

 

Einstein ışık hızını mutlak dayanak kabul ederek, Görecelilik Kuramı’nı bunun üzerine kurmuştu. Aklın, ışık hızını da kapsayan, uzay-zaman ötesi bir şey olması karşısında, acaba ışık hızı ne ölçüde bir “mutlak dayanak”tır?  Yine Einstein’ın uzayın göreceli olduğunu kanıtlamak için verdiği “trendeki ve perondaki iki adam” örneğinde, bu iki adamın  birbirlerini izleyen birer  çift gözlerinin arkasında, onları gözetleyen “üçüncü bir çift göz”  nedir acaba? Akıl, ışığı da, trendeki ve perondaki iki adamı da, her şeyi de içine alan ve içine aldığı her şeyi bilen uzay-zaman ötesi bir şeydir. Bilme bir var etme işidir. Akıl her şeyden önce kendini bilir, yani kendini var eder.  Kendini de hareket halindeyken; yani her şeyi kapsamış ve kapsamış olduğu her şey üzerinde etkimeyken bilir. Bu nedenle akıl kendini uzay-zaman ötesi ve “her şeyi var eden bir  şey” olarak var eder. Kendisi de dahil her şeyi bilmek suretiyle var eden akıl olduğuna göre, kendisi de dahil her şeyin kavramının içindeki “var olan” belirlenimi, hareket halindeki aklın kendisinden başka bir şey değildir. Var etmek, şeylerin belirlenimlerini belirlemek  ve şeyleri iyilik yargısına tabi tutmak olduğuna, şeylerin belirlenimleri de onların anlamlarının bir parçası olduğuna göre, bütün şeyleri anlamlandıran şey de akıldır. O halde var olan, akıldır. Tabii ki anlamlandırma “belirleme”den ibaret olmayıp, bunun bir de “iyilik yargılaması” aşaması vardır. Böylece yukarıdaki sorunun “var olan neden iyidir?” bölümünü yanıtlamaya gelmiş bulunuyoruz.

“Var olan” aklı gösterdiğine göre, yukarıdaki soruyu, “akıl neden iyidir?” biçimine dönüştürebiliriz. Akıl her şeyi var etmek suretiyle kavramlar ve bir kavramlar sistematiği olan bilinci yapar. Bilinç bize yaşamda kalmamız için yapmamız ve yapmamamız gereken şeyleri gösterir. Bilincimizin gösterdiği doğrultuda davranmakla, biz yaşamda kalır ve yaşarız. Yaşamda kalmak, olabilecek en iyi şeydir. Bunu da bize aklımız sağladığı için, o iyidir. Onun kapsama ve etkime alanı sonsuz; yani uzay-zaman ötesi olduğu için, aklın iyiliği de sonsuzdur.

 

Aklın kendisi de dahil her şey akıl tarafından belirlenip, iyilik yargısıyla yargılanmak suretiyle anlamlandırılır. Bu nedenle akıl bütün anlamların dayandığı, bütün anlamların kaynaklandığı, en genel, sonsuz varlıktır. Aklımız, başımızda olduğu sürece her şeyi anlamlandırır, anlamsız hiçbir şey bırakmaz. Öyleyse diyebiliriz ki, yaşam akılla anlamlıdır. Yaşamanın anlamı yaşamaktır ki bundan daha anlamlı hiçbir şey yoktur. Keşke müflis tüccar ve umutsuz aşık canlarına kıyma kararı vermeden önce böyle düşünebilmiş olsaydı, ne yazık onlara!

Sevgili aklım, taşyatağım sen çok yaşa, sağlıklı yaşa iyi mi!

 

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir