Search
Close this search box.

Çin’de İşçi Ücretleri ve İşçi Eylemleri

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp
Yazan: Deidre Griswold

Çeviren ve Derleyen: Cem Kızılçeç (*)
Çeşitli medya organlarında Çin’de işçilerin ve köylülerin çok zor durumda oldukları ve çok düşük ücretlerle çalıştıkları yolunda haberler yer almaktadır.

Aşağıda okuyacağınız yazı, Amerika’daki İşçilerin Dünya Partisi liderlerinden olan Deidre Griswold’un geçen yıl 21 Temmuz’da, İşçilerin Dünyası adlı parti yayın organında yazdığı makalenin eksiksiz çevirisidir.
Makalenin devamında ise Çin’deki işçi ve köylülerin durumuna ilişkin bazı istatistik veriler vererek okuyucular aydınlatılmaya çalışılmaktadır. 2012 yılında, bir İngiliz Bankasının yaptığı araştırmaya göre,  Çin işçileri elde ettikleri – ortalama olarak – maaşlarının en az % 26’sını biriktirebiliyor. Araştırmaya göre bunun nedeni işçilerin kullandığı paranın alım gücü ve devletin verdiği ücretsiz veya düşük ücretli hizmetlerden kaynaklanıyor. Bankanın raporuna göre, Çin İşçileri,  İngiliz işçilerine kıyasla en az 8 kat daha fazla birikim yapabiliyor. (bkz.http://www.thisismoney.co.uk/money/saving/article-2095864/British-savers-shame-Germans-Chinese-stash-away-NINE-times-more.html)
MAKALE:
ÇİN’DE YÜKSELEN ÜCRETLER VE İŞÇİ MİLİTANLIĞI

Yazar hakkında: Üç nesil komünist bir aileden gelen Deidre Griswold, 1980 yılında ABD Başkanlık seçiminde, komünist Dünya İşçi Partisi’nin temsilcisi olarak Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına aday olmuştu.  Ayrıca yıllardır Troçkist sosyalist akıma yakın bir komünist partisinin [İşçilerin Dünya (Çapında) Partisi]  yayın organı Workers World’un (İşçilerin Dünyası – Ç.N.) editörlüğünü yapmaktadır.

ABD’deki işçi ücretleri 1970’lerden beri alım gücü anlamında artmamaktadır. Çoğu işçi ailesi en temel gereksinimlerini karşılamak için bile aile içindeki birkaç çalışanın maaşlarına ihtiyaç duyuyor, bu bilinen bir gerçek. ABD’de düşük ücretliler mücadele halindeler, daha yüksek bir asgari ücret ve sendika temsili için sıkı bir mücadele ediyorlar. Avrupa’nın birçok ülkesinde de ücretler yerinde sayıyor. Ve 2008 yılında başlayan dünya çapında kapitalist ekonomik kriz ülkelerin ekonomilerini altüst edip Yunanistan’dan, Afrika’nın çoğunluğuna, Asya ve Latin Amerika’ya kadar birçok gelişmekte olan ülke emperyalist borçlar altında boğulmalarına neden oldu. İşçilerin maaşları açısından parlak durumda tek bir ülke var; gerçi haber almak için ticari burjuva medyasına bağımlıysanız bunu duymanız pek mümkün değil. Bu ülke Çin.

İSTİKRARLI MAAŞ ARTIŞLARI

Çin’deki 1980’lerde gelişmiş kapitalist ülkelere göre tabii ki çok daha düşük bir düzeyden başlayan fabrika işçilerinin maaşları, 10 yılda üç katından daha fazla arttı. Kentli mavi yakalı çalışanların bazılarının maaşları bu sürede beş katına kadar çıktığı söyleniyor. Gelişmiş ülkelerde böyle bir şey olmuyor. Üstelik Çin’de enflasyon düşük; şimdiki yıllık oran %1,4 ki bu da maaş artışlarını oldukça gerçek yapıyor. Bazı Batılı kaynaklara göre Çin’de işçilerin durumu şöyle yansıtılıyor: Economist gazetesi, 4 Mart: “2001’den beri, Çin’deki imalat işçilerinin saat ücretleri her yıl ortalama yüzde 12 arttı.”

İşçilerin ücretlerinin, son 15 yılda,  her yıl ortalama ücretlerinin yüzde 12 arttığını tahayyül edin. Sendikalı bile olsalar, ABD’deki ücret artışları ancak enflasyon artışı düzeyinde kalıyor. New York Times gazetesinin 24 Nisan tarihli Teknoloji Bölümünden bir haber: “Kırsal kesimden gelen göçmen işçiler son otuz yılda Çin’in fabrikalarını doldurdular ve ülkenin dünyanın en büyük imalatçısı olmasını sağladılar. Ama çoğu şirket artık yeteri kadar işçi bulamıyor. Ve buldukları kısıtlı sayıdaki işçi için ödemeler son on yılda üç katından fazla artarak ülkenin daha gelişmiş olan doğu bölgelerinde aylık 500 dolardan fazlaya ulaştı.” (Bu ücret asgari yeteneğe sahip düz işçiler için) Aslında bu gazete raporları ABD’li yatırımcılara yönelik olarak veriliyor, Çin’de yapacakları işler için işçi kullanacaklarsa, geçmişte olduğundan daha pahalıya patlayacağı konusunda onları uyarıyorlar. Ayrıca, Çin’de maaşlarda iniş çıkışlar olmadı; özellikle kırsal insanları gelişiyle işgücü artsa bile, ücretlerdeki artış çok istikrarlı ve düzenli bir seyir izledi. Bunun yanı sıra, planlı ekonomik yaklaşımla yeni konutlar+artı ucuz konutlar, ulaşım, okullar vs. ile büyük şehirlerde bir sosyal gelişme sağlandı.

ÇİN’DE SINIF MÜCADELESİ DE HALA CANLI VE ETKİLİ

Bu dikkat çekici durumda iki şeyi dikkate almak lazım. Biri Çinli işçilerin daha iyi bir yaşam mücadelesi, diğeri ise Komünist Parti yönetimindeki Çin Hükümetinin buna verdiği olumlu karşılık. İşçilerin çoğu yabancı şirketlerin sahipleri olan patronlara karşı mücadelesi Çin’de güçlü ve etkili. İşçi eylemleri müthiş büyüdü. Amerika’nın Sesi Radyosu’nun katıksız ABD devlet propagandasının sözcüsü olduğu her türlü tartışmanın ötesinde bir hakikattir. Ama Amerika’nın Sesi’nin Çin’deki grevlerle ilgili söyledikleri şöyle:

“Tartışmaları izleyen Hong Kong’daki Çin İşçi Bülteni (CIA’ye bağlı) 2014 yılında neredeyse 1400 grev olduğunu ve 2015 yılının ilk iki ayında protestoların sayısının daha da yükseldiğini tespit etmiş ve şöyle yazmıştır: ‘Biz grev ve kolektif işçi protestolarını oldukları gibi ve tarihleriyle kaydediyoruz ve son birkaç ayda ortalama 200 vaka kaydettik’, Çin İşçi Bülteni’nin Hong Kong ofisinin yöneticisi Jeffrey Crothall (Ç.N., Bu bülten CİA parasıyla çalışan bir kuruluş).
“Çin İşçi Bülteni 2014’ün son çeyreğinde Çin’de 569 protesto kaydetti; bu sayı 2013 yılının aynı döneminin üç katı. Bu verilen sayı sadece 185 protestonun olduğu 2011 yılından sonra sert bir yükseliş yaşandığına işaret ediyor… ‘Protestocuların çoğunluğu daha yüksek ücretler, gecikmiş ödemelerin yapılmasını ve daha yüksek yardım parası ve emekli maaşı talep ediyorlardı…’
‘1995 yılında Çin tüm çalışanlara ücret, dinlenme zamanları, uzun mesai saatleri olmamasını ve kolektif pazarlık yürütme hakları verdiği bir iş yasası çıkardı. O zamandan beri süren hızlı ekonomik büyüme yüz milyonları fakirlikten kurtardı ama ekonomik büyüme yavaşlarsa ücretler duraklayabilir ve işsizlik artabilir ve çok insan hükümeti suçlayabilir.’ (Ç.N. Şu anda büyüme %7 civarında).

“Pekin’deki merkezi yetkililer, eyaletlerdeki yerel yetkililerin bu duruma çözüm bulmaya zorlamak için, geçen ay yerel eyalet hükümetlerine ‘acil görev’ başlığı ile bir talimat gönderdiler: emek ilişkilerini iyileştirme konusunda onları uyardılar. Bu direktife göre, yerel hükümet yetkilileri, çalışanlara eksiksiz ve zamanında ödeme yapılması, kırsal kesimden gelen göçmen işçilerin emeklerinin daha iyi korunacağı etkin tedbirlerin başlatılmasını ve işverenlerin daha iyi işyeri güvenliği sağlamaları için çalışmalıydılar.” (Bu haber anti-komünist Amerika’nın Sesi Radyosu’ndan, 9 Nisan, 2015.)

Bir de ABD’ye bakalım: Amerika Birleşik Devletleri’ndeki İş İstatistikleri Bürosu 1.000’den fazla işçiyi kapsayan büyük işçi protestolarının kaydını tutuyor. Geçen yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde toplamda sadece 34.000 işçinin katıldığı 11 gösteri oldu. Daha önceleri ABD’de yüzlerce büyük gösteri olurdu 1974 yılında işçi protestolarının sayıları 424’tü ve 1,8 milyon çalışan katılmıştı. Ancak 1980’lerde rakamlar düşmeye başladı.

YATIRIMCI İŞVEREN ÖLDÜRÜLDÜ, ÇİN EYALET HÜKÜMETİ İŞÇİLERİN TARAFINI TUTTU

Amerika’nın Sesi “Çin’de işçi protestolarına katılanların çoğu gözaltına alınmış olmasına karşı, az sayıda işçi yargıya sevk edilmiştir.” diye yazmıştır.
“Az sayıda işçi yargıya sevk edilmiştir” cümlesini anlamak için aşağıda birkaç uç örnek vereceğim: 2009 yılında, Kuzey Çin, Jilin Eyaleti’ndeki Tonghua Demir& Çelik şirketindeki işçilerinin karıştığı bir eylem meydana gelmiştir. Özelleştirmeyle fabrikayı satın alacak olan şirketin yöneticisinin işçilere konuşma yaptığı büyük bir kitle toplantısı sonrasında, işçiler ayaklanmış ve yöneticiyi döverek öldürmüşlerdir. Dövülerek öldürülen çelik şirketinin yöneticisi Chen Guojun 3.000 Tonghua çelik işçisini—üç gün içinde—işten çıkarmakla tehdit etmişti.  Söz konusu çelik fabrikasında daha büyük işten çıkarmaların olacağının sinyalini vermişti.” (New York Times, 26 Temmuz 2009 Pazar).
Peki, Çin hükümeti bu olayla ilgili ne yaptı? Devlet mülkiyetindeki Beijing News gazetesinin (Çin’de özel sektörün yayın sektörüne girmesi yasak)   pazartesi günkü konuyla ilgili haberi şöyleydi: “Jilin eyalet hükümeti, televizyonlardan yaptığı açıklamada iş kayıplarını protesto eden işçilerin bir yöneticiyi öldürmesi sonucunda, devlet mülkiyetindeki Jianlong Grubuna bağlı olan, yereldeki Tonghua Demir-Çelik şirketinin özelleştirilmesini durdurma emri verdi,” şeklindedir. Jilin eyalet televizyonunda bir gece önce yayınlanan talimatta ayrıca—fabrikasını satmak isteyen—Pekin merkezli Jianlong şirketler grubuna bağlı olan Tonghua fabrikası ile ilgili olarak her hangi bir yeni işlemi durdurma emri verdi.  Bu haber Amerikan Bloomberg televizyonunda da bildirildi.” (New York Times, 27 Temmuz 2009) Mesele bundan ibaretti. Özelleştirmeden vazgeçildi. Ne tutuklama var, ne kovuşturma. Her yerde böylesi bir işçi gücüne/iktidarına ihtiyaç yok mu?
Çin’de işçi sınıfının sayısal büyümesi
1949 Devrimi zaferi zamanında, Çin savaşlarla güçsüz kalmış ve 542 milyon nüfusa sahip savaşların yıkıntısını devralan bir ülkeydi. Nüfusun büyük çoğunluğu açlıkla boğuşan, onlara kölelerden biraz daha iyi muamele eden derebeylerinden yeni özgürleşmiş olan köylülerdi. İşçi sınıfı birkaç milyondan ibaretti.  Bugün hızla gelişen ülkede nüfus 1,3 milyar. Ancak 2012 yılına gelindiğinde—devrimden 63 yıl sonra—ilk kez Çin’in kentli nüfusu kırsaldaki nüfusu aşmıştır.  Bugün çalışan nüfus içindeki kentlilerin payı yüzde 60’ın üzerinde. (Ç.N. Çin verileri % 50 civarında diyor.) Hızla gelişen işçi sınıfının çok şikâyetleri var ve aktifler. İşçiler militanlar, örgütlüler ve hakları olanı istemeyi biliyorlar: iyi bir ücret ve çalışma şartlarının olduğu istikrarlı bir yaşam.
Çin Komünist Partisi 1970’lerin sonlarında, Deng Xiaoping önderliğinde sağa dönüş yaptığından, Çin kapitalist mülkiyete açıldı. Ama çok sayıda Çinli’nin tasarruflarını yitirmesine yol açan Çin’deki son borsa çöküşü, kapitalizme dayanarak (borsa yatırımları ile) bir çırpıda zenginleşme hayallerine sahip olan bazılarının kapitalist sistemin temel mantıksızlığı ile yüz yüze gelebileceklerini bu insanlara göstermiştir. Hem borsadaki çöküş, hem işçilerin elde ettiği büyük ücret kazanımları, Çin’deki başka bir şeyi daha göstermiştir. Çin’de devlet dünyadaki diğer ülkelerdeki kapitalist devletlerin davrandığı gibi hareket etmiyor.

 

Çin’i kapitalist bir ülke olarak görmek doğru değildir.
Çin Komünist Partisi, ülkeyi modernleştirmek için, kapitalizmin birçok özelliğini var olmasına izin vermiştir ve kapitalistler işçilerin paralarını ödememe, uzun iş saatleri, tehlikeli çalışma koşullarında çalıştırmak gibi rezilce şeyler yapmışlardır. Milyonerlerin ve hatta milyarderlerin oluşması sonucunda kamu görevlilerinde yolsuzluk büyük artış göstermiş ve bu durum işçileri kızdırmıştır.
Ancak kapitalistlerin sahip olduğu işletmelerin yanı sıra gittikçe gücü ve etkisi artan güçlü ve modern devlet mülkiyetindeki işletmeler altyapısı bulunuyor, Çin bu devlet mülkiyetindeki işletmeler alt-yapısı sayesinde ekonomisini uzun vadeli sosyalist planlama ile yönetmektedir.  Hükümet en son borsa çöküşünde finansal Pazarları istikrara kavuşturmayı başarmıştır; bu kapitalist hükümetlerin bedelini halk kitlelerine yıkmadan yapacağı bir şey değildir. Daha da önemlisi, Çin devleti ülkenin hem ekonomik hem de sosyal anlamda planlı bir biçimde gelişimine yönlendirmekte ve denetlemektedir. Küresel ısınmayı önlemek için karbon emisyonları hakkında uluslararası bir anlaşma yapılması için mücadele eden uluslararası örgütler Temmuz ayı sonunda Çin’in gelecekteki birkaç on yıllık gelişim planını açıkladığında oldukça memnun kaldılar. Bu plan Çin’in büyümesini devam ettirmesine karşın, ülkenin fosil yakıtların (kömür v.b.) kullanımından nasıl uzaklaştırılacağını, örneğin atmosferdeki karbonu azaltmak için ülkedeki geniş alanları tekrar ormanlaştıracağını açıklıyordu.
Hiçbir kapitalist ülke geleceğe yönelik böyle bir kararlı vaatte bulunmamıştır. Kapitalist ülkelerde, şirketler ve bankalar için, kar etmek her şeyin ötesinde önemliyken ve bu şirketler hükümetin elinde tuttuğu tüm imkân ve araçları—karlarını arttırmak amacıyla ele geçirmek ve kullanmak için birbirleriyle kıyasıya bir rekabet içindeyken kapitalist devletler nasıl olur da Çin hükümeti gibi davranabilir?
İŞÇİLERİN DÜNYA PARTİSİ HAKKINDA BİLGİ
Partinin web sitesi: http://www.workers.org/.  Parti, ABD’deki son seçimlerde propaganda yapmak amacıyla, aday gösterdi. Bilindiği gibi, dünyada ve Türkiye’de oldukça aktif olan Troçkist sosyalist akım çok parçalı bir özellik gösteriyor ve bugün hala sosyalist yolda ilerlemede ısrar eden 5 sosyalist ülke hakkında farklı fikirler taşıyor. İşçilerin Dünya Partisi’nin amaçları şöyle tanımlanıyor: İşçilerin Dünya Partisi   zenginliklerin tüm toplumun malı olduğu, üretimin insan gereksinimlerini karşılayacak şekilde planlandığı sosyalist bir toplumun mücadelesini veriyor. Küba’dan Çin’e, Dünya çapında işçilerin verdiği mücadele de zaten budur. ABD’nin yöneticileri bu mücadeleyi durdurmak için trilyonlarca dolar vergi gelirini harcıyorlar. İşçilerin Dünya Partisi uluslararası işçi sınıfı dayanışmasını, her ulusun egemenlik ve kendi kaderini tayin hakkını ve emperyalist müdahale ve savaşlara karşı militan direnişini destekliyor. (Mumia Abu Jamal)

 

***

SON İSTATİSTİKLERE GÖRE ÇİN’DE ASGARİ ÜCRET VE ORTALAMA ÜCRET
2016 rakamlarına göre,  Çin’de ortalama işçi maaşı, aylık 5170 Yuan. Bunun TL karşılığı 2560 TL oluyor. Çin de 2016 rakamlarına göre asgari ücret ise 2020 Yuan. Bunun TL karşılığı 1007 Türk Lirası. Son 5 yıl içinde işçi ücretlerindeki ortalama yıllık artış ise, enflasyon çıktıktan sonra %11. Bu durumda 5 yıl içinde gerçekleşen işçi ücretleri artışı toplam %46 olarak gerçekleşmiş görünüyor.  Ayrıca hükümet, 2008 yılında dünya ekonomik krizi nedeniyle yayınladığı bir kararname ile işverenlerin işçi çıkarmalarını oldukça kısıtlayan, bir yasal uygulama başlatmış durumda.

1978’DEKİ REFORM’DAN BU YANA ÇİN’DE KÖYLÜ GELİRLERİ

Batı’daki ve Çin’deki istatistik araştırmalarına göre Reform ve Dış Dünyaya Açılım stratejisinden bu yana, yani 1978- 2011 arasında Çin köylü ailelerinin kişi başına gelirleri—33 yıl boyunca—reel olarak düzenli bir biçimde artmıştır. Köylülerin 1978 yılındaki geliri 33 yıl içinde 9.7 kat artmıştır.  Reformların başladığı ilk 7 yıl içinde köylülerin gelirlerindeki artışlar yıllık ortalama %15.2, daha sonraki 9 yılda ortalama %5, daha sonra Asya Finans krizi nedeniyle 3 yıl boyunca ortalama %2 düşüş, daha sonraki 10 yıl boyunca ise yıllık ortalama %6.7 artış görünüyor.

REFORM ÖNCESİ DÖNEME ÖZET BAKIŞ

Çin’de 1957-78 arasındaki 21 yıllık dönemde ise köylü aileleri içindeki kişi başına gelirler sadece yıllık ortalama 2.9 Yuan artış görünüyor. Bunun temel nedeni kırlarda üretilen, tarımsal artık değerin, sanayileşme ve savunma giderlerine aktarılması. Çin hükümeti bu dönemde, sanayi mallarının fiyatlarını çok yüksek tutarken, devlet tarım ürünlerinde alım fiyatlarını çok düşük tutmuştu. Aynı zamanda, Çin’in kentler ve kırsal olarak derinlemesine bölünmüş özgün toplumsal yapısı nedeniyle, diğer yandan Çin’in 50 yıldan fazla süredir sanayinin ve kentlerin gelişimine yaptığı özel stratejik vurgudan dolayı, kentliler ekonomik ve sosyal gelişimden köylülere göre daha fazla yarar sağladılar.

ÇİN’DE KENT VE KIR UÇURUMU

Köylülerin gelirleri 1978’den bu yana oldukça hızlı bir biçimde artmasına karşın, hükümet bugün şöyle bir ciddi sorunla boğuşmaktadır: Kentsel sakinler ile köylüler arasındaki gelir farkı uçurumu git gide daha fazla açılmaktadır. Çin İstatistik Yıllığı’na göre, kentliler ile köylüler arasındaki net gelir farkı 1983’te en düşük oranındaydı. 1983 yılında kentlerde yaşayan vatandaşlar köylülerden 1,82 kat daha fazla gelir elde ediyorlardı.  2010 yılında ise kent halkının kişi başına net gelirleri yıllık 19.110 Yuan iken, kırsal kesimdekilerin kişi başı net gelirleri yıllık 5.920 Yuan’dı, yani şehirdekiler, köylülere göre 3,23 kat daha fazla kazanıyordu. Ve bu aranın açılması trendi hala sürmektedir. Kentli vatandaşların kullandığı ayni mal şeklinde teşvikler, ücretsiz sağlık hizmeti, işsizlik sigortası, asgari geçim indirimi, emeklilik hakkı ve eğitim yardımları gibi diğer sosyal destek olanakları dikkate alındığında, Çin’in kentli vatandaşların gelirleri, bir köylü ailesinin gelirinin 5-6 katına kadar çıkıyor.
Bunu dikkate alan, 2012 yılındaki ÇKP 18. Kongresi 2020 yılında kentsel ve kırsal kesim sakinlerinin kişi başı gelirlerini 8 yıl içinde (2010’dakinin) iki katına çıkarmayı hedef olarak ortaya koydu ve köy ve kent ayrımını azaltmayı hedefleyen önlemler aldı. 2013 yılında kırsal kesimde köylülerin gelir düzeyini arttırmak ve kent ve kır arasındaki gelir uçurumunu kapatmak Merkezi hükümetin en yüksek önceliği haline geldi. Ve ayrıca 2007 yılından beri tüm ülkede orta gelir grubunu genişletmek hükümetin bir diğer önemli önceliği olmuştur.

KENTLİLERİN AVANTAJLARININ ANALİZİ

“Çin İstatikler Yıllığı” kentli ve köylü sakinlerinin gelirlerini 4 alt başlığa ayırmaktadır: ücret geliri, faaliyet geliri, mülk geliri ve dördüncüsü transfer geliri. İstatistik Bürosu tarafından yürütülen bir ankete göre, 2011’de, Çin’in 31 eyaleti çapında 74.000 köylü ailesi ve 66.000 kent hanesi arasında bir araştırmadan şu sonuçları elde etmiştir. (Bkz. Tablo 1)

TABLO 1: KENTLİLERİN VE KÖYLÜLERİN GELİR YAPISI
Birim: Yuan
cin-3
(Kaynak: Çin Ekonomik Analiz Bürosu)

TABLO 2: ÇİN İŞÇİLERİNİN ALIM GÜCÜ VE TASARRUF ORANLARI
Birim: İngiliz Sterlini
cin-1
(Kaynak: Lloyds Family Savings survey / The Future Foundation January 2012)

Bu tabloda görüldüğü gibi köylülerin gelirleri çoğunlukla ücret geliri ve tarımsal faaliyet geliridir. Buna karşın, Çin’de hem kentsel hanelerin hem de köylülerin mülk gelirleri oldukça küçük bir oran oluşturmaktadır. Kentlilerin ve köylülerin gelirlerinin özgün yapıları karşılaştırıldığında şu sonuçlar ortaya çıkmıştır. Şehirdekilerin ücret gelirleri, köylülerin 5,2 katıdır. 2011 yılında, yaşlılık sigortası desteği ve köylülerin tüm vergilerinin sıfırlanmasının sonucu olarak %24,4’lük bir artışla kırsal kesim sakinlerinin kişi başı transfer gelirleri 563 Yuan’a çıkmıştır.
Ayrıca kentliler kendilerine mülkiyet geliri elde etme fırsatı veren finansal varlıklar ve emlak dâhil (kat mülkiyeti) sayesinde daha fazla zenginlik biriktirebilmişlerdir. Bunun aksine, köylüler on yıllarca oldukça düşük bir gelir elde ettiklerinden dolayı, finansal varlıklar biriktirmek onlar için zor olmuştur.
Köylülerin sahip oldukları temel varlıklar: işledikleri arazinin kullanım hakları (topraklar köylülerin kolektif ortak mülkiyetidir (*) ve mülk sahipliğiydi. Ve köylülerin mülkiyet hakları muğlâk ve yarı-mülkiyet şeklinde olduğu için, sahip oldukları emlak varlık değerleri, kentlerdeki emlak değerlerine kıyasla çok düşüktür. Bu yüzden köylüler mülkiyet temelli gelirlerini arttırmak için sadece kolektif arazi rantına bağımlı durumdadırlar

(*) Çin’de kent ve kırlarda özel mülkiyet bulunmuyor. Köylü aileleri işledikleri toprakları, kolektif yönetimden ucuz bir kira karşılığı uzun vadeli—olarak ortalama 15 yıllığına—kiralamaktadırlar.

TABLO 3: DÜNYANIN ÇEŞİTLİ BÖLGELERİNDE GELİR DAĞILIMI

cin-2
Kaynak: İsviçre Credit Suisse Bankası Wealth Databook 2015.

Tablo 3’te görüldüğü gibi, toplam nüfus içinde yoksulluğun en fazla olduğu bölgeler Hindistan ve Afrika, en az olduğu ülkenin de Çin olduğu görülmektedir. Zenginlerin en az olduğu bölgelerin Latin Amerika ve Çin olduğu göze çarpmaktadır. Ayrıca, Çin’deki gelir dağılımının limon şeklinde olması, gelirin çok dengeli bir şekilde dağıldığını göstermektedir.

 

 

(*) Canut Yayınları editörü

 

 

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir