SDDF, Dev-Genç ve Ülkü Ocakları Birliği temsilcilerinin Bayram Gazetesinin düzenlediği açık oturumda yaptıkları açıklamalar, 8 Şubat 1971 tarihinde yayınlanır. Aşağıda Dev-Genç Genel sekreteri Sinan Kazım Özüdoğru’nun bu açık oturumda yaptığı konuşmayı bulacaksınız.
Soru: Son patlamalar sizin eseriniz mi?
Dev-Genç Genel Sekreteri Sinan Kazım Özüdoğru: Herşeyden önce şunu ortaya koymak gerekir. Dev-Genç, bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizi gözden gizlemek için “aşırı sağ ve aşırı sol” edebiyatı tutturmuş, emperyalizmin ve onun ortaklarının sömürü ve çıkarlarının egemen olduğu bu düzenin devam etmesinden yana olan üniversite içinde bir grup öğrencinin temsilcisi değil, tüm üniversite gençliğinin tek temsilcisidir. Artık üniversitelerde Dev-Genç çağrısına kulak vermeyen, Dev-Genç’in eylemlerine katılmayan öğrenci sayısı yok denecek kadar azdır. Artık üniversiteler yalnızca öğrencileri ile değil, öğretim üyelerinin büyük çoğunluğu, öğretim görevlileri ve asistanlarıyla birlikte devrimcidir. Son zamanlarda devrimci gençliği yok etmek için getirilmek istenen tasarılar karşısında üniversitelerin bir bütün olarak tavır alışları bunun en açık kanıtıdır. Kaldı ki, Dev-Genç yalnızca devrimci üniversite gençliğinin değil, ülkemizin bağımsızlığı ve halkımızın kurtuluşu uğruna yiğitçe savaşarak bunca şehit vermiş bir örgüttür. Bugün Dev-Genç, işçilerin toprak ağalarına, tefeci ve vurgunculara karşı verdiği mücadelenin en ön safında dövüşen yiğit devrimcileri çatısı altında bulunduran ve bu yüzden de bütün siyasi partilerin bir koro halinde hücum ettikleri, halktan yana tek ciddi muhalefettir.
Bizim mücadelemiz açıktır. Bizim mücadelemiz, madenlerimizden petrolümüze, halkımızın alın terinden bütün yeraltı ve yerüstü zenginliklerimize kadar ülkemizi sömüren ve halkımızı her geçen gün bir kat daha yoksullaştıran Amerikan emperyalizmine ve onun ortakları, patronların, toprak ağalarının, tefeci ve vurguncuların temsilcisi iktidara karşıdır. Bizim mücadelemiz işçilerin, köylülerin, sömürüden zarar gören bütün halk, sınıf ve tabakaların kurtuluşu içindir. Bizim mücadelemiz Amerikan emperyalizminin ülkemizdeki hegemonyasına son vermek, işbirlikçi patronların, toprak ağalarının, tefeci ve vurguncuların iktidarı yerine işçilerin, köylülerin ve bütün halk sınıf ve tabakalarının çıkarlarının egemen olduğu halkın iktidarının kurulması içindir. Hedefimiz açıktır. Amerikan emperyalizmi ve yerli ortaklarına karşı girişilen her hareket bizden destek görmektedir ve görecektir. Tek tek kişiler bizim hedefimiz değildir. Bizim tek tek hiç kimseyle görülecek hesabımız yoktur. Ülkemizde işçilerin işbirlikçi patronlara, köylülerin toprak ağalarına, tefeci ve tüccarlara, halkımızın ve devrimci gençliğin Amerikan emperyalizmine karşı verdiği kurtuluş mücadelesi kızgınlaşmaktadır. Halkımızın güçlenen mücadelesi karşısında çıkarları tehlikeye düşen Amerikan emperyalizmi ve yerli ortakları çatırdayan iktidarlarını bir süre daha devam ettirebilmek ya da yineleyebilmek için bütün baskı ve zorba metotlarına başvurmaktadırlar. Faşizm, hâkim sınıfların zorbalık düzenidir. Faşizmin genel karakteri kamuoyunu sağırlaştırmak ve kendi zorbalığını meşrulaştırmak için akla gelen her yola başvurmasıdır. Faşizm adım adım yaklaşırken halkın ve devrimcilerin bütün sloganlarına sahip çıkar. Faşizm halkın ve devrimcilerin silahlarını ve mücadelelerini etkisiz hale getirmek için akla gelen her yolu dener.
İçinde yaşadığımız günlerde patlamasız gün geçmemekte, her gün öğretim üyelerine, öğretmenlere karşı saldırılar düzenlemektedir. Kamuoyu duyarsız hale getirilmek istenmektedir. Bu faşizmin genel karakteridir. Hitler de kendi zorbalığını meşrulaştırmak için bizzat kendisi parlamentoyu yaktırmıştır.
Devrimciler neyi, ne zaman ve nasıl yapacaklarını bilirler. Esas olan halkın anti-emperyalist bilincinin geliştirilmesi ve halkımızın kurtuluş savaşının alevlendirilmesidir. Devrimciler halkın kafasını bulandıran her türlü eylemin karşısındadır. Faşizmin bütün tertiplerine rağmen ülkemizin bağımsızlığı ve halkımızın kurtuluşu için Amerikan emperyalizmine ve yerli ortaklarına karşı mücadelemiz daha aydınlık ve etkili bir biçimde devam edecektir.
Soru: Geçen Bayram’da silahsızlanma konusunda yaklaşmıştınız. O günden bugüne görüşünüzde değişiklik oldu mu?
Dev-Genç Genel Sekreteri Sinan Kazım Özüdoğru: Önce şunu bir kere ortaya koyalım. Bugün Türkiye’de varolan mesele “Öğrenci meselesi”, “silahlı öğrenci meselesi” değildir. Bu kasıtlı olarak ortaya konuyor ve halkımız aldatılmak isteniyor. Türkiye’de bir mücadele var. İşçiler, köylüler ile tüm yoksul halkımızın bir avuç soyguncuya ve yurdumuzu sömüren Amerikan emperyalizmine karşı verdiği mücadele, toprak işgallerinde, fabrika işgallerinde, ülkemizin her tarafında görülüyor bu. Ve her yerde hâkim sınıflar sömürülen halkın kurtuluşu için mücadele edenlere karşı silah kullanıyorlar, zor kullanıyorlar. İzmir’de -Aliağa’da Necmettin’i vurdurttular- Adana’da Bossa işçisi kurşunlandı, dipçiklendi. 16 Haziran’da tam 16 işçidir öldürülen. Toprak işgallerinde ağa adam kiralıyor, topraksız yoksul köylülere karşı jandarma silah kullanıyor. Bu mücadele üniversitelere de yansıyor. İşçinin-köylünün tüm halkın kurtuluşu için mücadele eden gençliğe karşı polis-iktidar zor kullanıyor. İşkence ediyor, zindana atıyor, sindiremeyince silah kullanıyorlar. Sivil polislerine öldürtüyorlar. Bir kısım saf öğrencileri de kiralayıp ya da işte bunlar Rus ajanıdır, Çin ajanıdır gibi saçma sapan yalanlarla beyinlerini yıkayıp, kandırıp devrimci gençliğin üzerine saldırtıyorlar. Mesele budur. Fabrikalarda kurşunlanan işçilerin, Anadolu’da kurşunlanan, zulmedilen öğretmenlerin, tarlada dipçiklenen köylünün meselesinden başka ayrıca bir üniversite meselesi yoktur ortada. Siyasiler, işçilerin-köylülerin-öğretmenlerin kurşunlanıp onlara zulmedilmesine kulaklarını tıkamışlar. Halkımızın kurtuluşu için mücadele eden gençliği, onun bağımsızlık mücadelesini yok edebilmenin, sömürü düzenlerine devam edebilmenin yollarını arıyorlar. Sonra da öğrenci meselesine çare bulacağız diye halkı kandırmaya çalışıyorlar. Bu yüzden silahsızlanma fikri gerçekleşemeyecek bir fikir. Bunu zaten aradan geçen zaman da gösterdi. Komandolar silahları bıraktık dediler, iki arkadaşımızı ertesi gün öldürdüler. Polisin Siyasal Bilgiler Yurdu’na yaptığı saldırı da ortada. Devrimci gençlik-işçiler-köylüler-öğretmenler ve tüm halkımız kendilerine karşı yapılan faşist saldırılar karşısında kendilerini ne ile savunabiliyorlarsa, mücadelelerine nasıl devam edebileceklerse o şekilde devam edeceklerdir. Ta ki ülkemiz bağımsız oluncaya, halkımız kurtuluncaya kadar.
Soru: Banka soygunu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dev-Genç Genel Sekreteri Sinan Kazım Özüdoğru: Ülkemizi sömüren, halkımızı her geçen gün bir kat daha yoksullaştıran, dünyadaki savaş aracı NATO’su ile yurdumuzu emri altında bulunduran, 101 üssü ve 20 binden fazla askeri ile halkımızı tehdit eden Amerikan emperyalizmi ve işbirlikçi patronlara karşı savaşan işçileri, toprak ağaları ve tefecilere karşı savaşan köylüleri ve halkın kurtuluş mücadelesinin bayrağını en önde taşıyan devrimci gençliği kurşunlatan işbirlikçi iktidar, devrimcileri yok etme planlarını adım adım uygulamaktadır. Amerikan elçisi Vietnam halkının katili Commer’in arabasını yaktığı için Taylan Özgür güpegündüz Beyazıt Meydanı’nda sivil polisler tarafından vurulmuştur. İşçi sınıfının mücadelesine önderlik eden Necmettin Giritlioğlu arkadaşımız güpegündüz fabrika kapısında vurdurulmuştur. Devrimci mücadele bugüne kadar 30’un üzerinde işçi, köylü, devrimci genç şehit vermiştir. Tabii senatör Haydar Tunçkanat’ın açıkladığı 35 kişilik liste bu cinayetlerin bizzat Amerikancı iktidarın polisleri ve sivil faşist milisleri ile işlendiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Deniz Gezmiş ve arkadaşları bugüne kadar halkımızın kurtuluşu uğruna emperyalizme karşı savaşta en ön safta dövüşmüş yiğit devrimcilerdir. Deniz Gezmiş ve arkadaşları bir avuç Amerikancı ve sömürücünün çıkarlarını ortadan kaldırmak ve halkımızın çıkarlarını egemen kılmak için savaşan yiğit birer devrimcidirler. Asıl soyguncular aranmamaktadırlar. Halkımızı soymaya devam etmektedirler.
Biz devrimci gençler olarak şunu açıkça söylüyoruz ki, polislerin Deniz Gezmiş’e sıkacağı her kurşun bütün devrimcileri karşısında bulacaktır.
Halkımız devrimcilerle birlikte, ülkemizi sömüren ve halkımızı yoksullaştıran Amerikan emperyalizmi ve yerli ortaklarından soygunlarının hesabını mutlaka soracaktır.
Bayram Gazetesinden aktaran: Turhan Feyizoğlu, Fırtınalı Yıllarda Ülkücü Hareket, Ozan Yayıncılık, Nisan 2005, s. 785-792.