Dışişleri Bakanı saldıranı değil saldırıya uğrayanı suçladı…

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

İSRAİL savaş uçaklarının geçtiğimiz çarşamba sabaha karşı Suriye’nin “Bilimsel Araştırma Merkezi”ni bombalamasından sonra konuyla ilgili ilk kez konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail yerine Suriye yönetimini eleştirdi ve suçladı: “Niye İsrail uçakları Esad’ın sarayının üzerinden uçup ülkesinin onuruyla oynarken bir çakıl taşı bile atmıyor? Suriye, saldırıya uğrayan ülke ne tepki verirse, o tepkiyi vermeli, onu yapmalı.”

İsrail Mavi Marmara gemisine saldırınca AKP hükümeti olarak kaç “çakıl taşı” attıklarını unutan Bakan Bey konuşmasını şöyle sürdürür:

 “İsrail ile Esad arasında bir gizli anlaşma mı var? Suriye ordusu niçin kuruldu? Ülkesini, halkını bu tür ve benzeri saldırılara karşı korumak, Suriye toprağını, hava sahasını korumak için mi, yoksa tankıyla, topuyla, uçağıyla kendi halkını yok etmek için mi var? Esad yönetimi sadece istismar ediyor. Savunmasız kadınlara çocuklara karşı kullandığın gücü, şimdi kurulduğu günden beri düşman gördüğün İsrail’e karşı neden kullanmıyorsun?”

Böyle bir konuşmayı yapan kişiye İsrail günün birinde bir “onur” madalyası verir ya da verdirir.

Anafikir olarak, Suriye ile İsrail arasında son 65 yılda yaşananları kısaca hatırlatmak isteriz:

 

  • Mayıs 1948 – İngiltere’nin Filistin’deki mandası sona erdi. Yahudiler İsrail devletini ilan etti. Bu karar üzerine Suriye, Ürdün, Mısır, Lübnan ve Irak orduları henüz Yahudilerin denetiminde olmayan güney ve doğu Filistin’i işgal etti.
  • Temmuz 1949 – İsrail, savaş sonunda Celile, kıyı toprakları, Necef’in tamamı ve kıyı bölgesini Kudüs’e bağlayan şeridi topraklarına kattı. İsrail ile Suriye ateşkes anlaşması imzaladı, ancak düşmanlıkları devam etti.
  • Haziran 1967 – İsrail Suriye’ye saldırdı, 6 Gün Savaşında stratejik Golan Tepeleri’ni ele geçirdi.
  • Kasım 1967 – BM Güvenlik Konseyi, İsrail’in işgal ettiği Arap topraklarından çekilmesini ve “barış için toprak” formülünü tüm ülkelerin tanımasını öngören 242 no’lu kararı kabul etti.
  • Ekim 1973 – Suriye ordusu Golan Tepeleri’ni ele geçirmek için harekât düzenledi, ancak başarılı olamadı.
  • Mayıs 1974 – BM, İsrail-Suriye sınırında oluşturulan tampon bölgeye gözlem gücü yerleştirdi.
  • 1981 – İsrail Golan Tepeleri’ni, uluslararası kınamalara rağmen ilhak etti. O bölgedeki Dürzîlere İsrail vatandaşlığı önerdi. Dürzîler çoğunlukla bu öneriyi reddetti.
  • Haziran 1982 – İsrail, Filistinli gerillaların saldırılarını durdurma gerekçesiyle Lübnan’ı işgal etti. Lübnan’a en büyük dış desteği sağlayan Suriye, Lübnan’ın doğusunda İsrail uçaklarıyla girdiği mücadelelerde birçok uçağını kaybetti.
  • Ekim 1991 – Suriye, ABD’nin öncülüğünde Madrid’de yapılan konferansa Ürdün, Lübnan ve Filistinlilerle birlikte katıldı.
  • Aralık 1991 – Suriye, Washington’da İsrail ile doğrudan görüşmelere başladı. Görüşmeler 1993 yılına kadar küçük ilerlemelerle sürdü, ancak daha sonra askıya alındı.
  • Ocak 1994 – Arap-İsrail barış görüşmeleri ABD’de gizli tutulan bir yerde yeniden başladı. Suriye de görüşmelere katıldı, ancak görüşmeler Mart ayında askıya alındı.
  • Aralık 1995 – İsrail ile Suriye, Washington’un doğusundaki Maryland bölgesinde yeniden barış görüşmelerine oturdu.
  • Mart 1996 – İsrail, Filistinli militanların düzenlediği 4 ayrı intihar saldırısında 59 kişinin ölümünden sonra Suriye ile görüşme masasından çekildi.
  • Nisan 1996 – İsrail savaş uçakları Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki hedeflere saldırı düzenledi. Saldırıda Suriyeli 1 asker öldü, 7’si yaralandı.
  • Temmuz 1996 – Dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’un Orta Doğu temsilcisi Dennis Ross, İsrail-Suriye barış görüşmelerinde başarısız oldu.
  • Ocak 2000 – Suriye-İsrail barış görüşmeleri ABD’nin Shepherdstown bölgesinde başladı, ancak Suriye’nin İsrail’in işgal ettiği Golan Tepeleri’nden çekilmesi için baskı yapması üzerine kesildi.
  • Nisan 2001 – İsrail’in Lübnan’da Suriye’ye ait radar üssüne düzenlediği saldırıda, 3 Suriye askeri öldü, 6’sı yaralandı.
  • Ağustos 2003 – İsrail savaş uçakları Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın yazlık konutunun üzerinde uçarak, Suriye’ye “Hizbullah örgütünü dizginle” mesajı verdi.
  • Ekim 2003 – İsrail güçleri, Suriye’nin başkenti Şam yakınlarında, Filistinli militanlara ait eğitim kampını vurdu.
  • Ocak 2004 – Dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Suriye ile barış görüşmelerine hazır olduğunu bildirdi, bunun için Şam yönetiminin “terör unsurlarına desteğini kesmesini” şart koştu.
  • Haziran 2006 – İsrail uçakları, Filistinli militanların bir İsrail askerini kaçırmasından sonra, Suriye’nin Filistinli militanlara desteği kesmesi için uyarı olarak yine Esad’ın sarayı üzerinde alçak uçuş yaptı.
  • Haziran 2007 – İsrail, Suriye ile “barış için toprak” anlaşmasına sıcak baktığını, ancak Esad’dan İran ve gerilla örgütleriyle ilişkilerini kestiğini duymak istediğini bildirdi.
  • Ağustos 2007 – Suriye Devlet Başkan Yardımcısı Faruk El Şara, Golan Tepeleri’ni geri almak için İsrail ile savaşmaya niyetleri olmadığını açıkladı.

 

Tüm bu yaşananlar, Suriye ile İsrail arasında; bu devletin kuruluşunda ve sonrasında ortaya çıkan sürekli çekişme ve savaşları ortaya koyuyor.  Bu gerçekliklere karşın AKP iktidarının Dışişleri Bakanı saldırıya uğrayan Suriye’ye dönüp “neden İsrail ile savaşmıyorsun”  diye soruyor.

Türkiye Dışişleri Bakanlığının internet sitesinde yer alan aşağıdaki bilgiyi “sıfır soruncu” AKP iktidarının “van minit”  bardak fırtınası ve İsrail’in “Mavi Marmara” saldırısı üzerine Türkiye halklarının kulakları için savaş tamtamları çalarken sermayedarların yararına da ticaretini arttırdı. 

Aşağıdaki bilgiler Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı’nın sitesinde yer almaktadır:

 

“Türkiye-İsrail Ekonomik İlişkileri

Küresel ekonomik krizi en hızlı atlatan iki bölge ekonomisi olan Türkiye ve İsrail, en büyük ticaret partnerleri olan ABD ve AB’de krizin etkilerinin devam etmekte olması nedeniyle, doğal bir ticari ivme yakalamışlardır. 2008 yılında 3,4 milyar Dolar olarak gerçekleşen Türkiye-İsrail ticaret hacmi, 2010 yılında 3.1 milyar Dolarlık seviyeyi yakalamış, 2011 yılında ise 3.3 milyar Dolar olarak gerçekleşmiş olup, 2012 yılının üçüncü çeyreği itibariyle, 3 milyar Dolar civarında seyretmektedir.

Buna mukabil, ikili siyasi ilişkilerin içinde bulunduğu durumun etkisinde kalan yatırımlar kaleminde, paralel bir canlanma gerçekleşmemiştir.

İki ülke arasındaki turizm hareketinin de mevcut siyasi gelişmelerden olumsuz etkilendiği görülmektedir. Türkiye’yi ziyaret eden İsrailli turist sayısı 2008 yılında bulunduğu 514 bin seviyesinden, 2009 yılında 285 bin seviyesine, 2010’da ise 109 bine düşmüştür. 2011’in ilk çeyreği itibariyle düşüş eğilimi geçerliliğini korumaktadır. Ülkemizden İsrail’i ziyaret eden turist sayısı ise 2008 yılında 16,3 bin seviyesinden 2009 yılında 13,4 bine gerilemiş, 2010 senesinde ise 13,7 bin olarak gerçekleşmiştir.”

Tarih Unutmaz!

Eylül 2007’de, AKP iktidarı döneminde, bir olay meydana gelmişti. 6 Eylül 2007’de gerçekleşen bu olayda İsrail uçakları Türkiye hava sahası üzerinden Suriye’ye giriş yaparak bir saldırı gerçekleştirmiş ve Suriye silahlı kuvvetleri de ateş açarak karşılık vermişti. Ancak saldıran uçaklar kaçmayı başarmıştı. İlerleyen günlerde basına yansıyan bilgilere göre, İsrail uçaklarının Hatay ve Gaziantep üzerinden Suriye hava sahasına girerek Suriye’nin hava savunma sistemlerini hedef aldıkları ortaya çıkmıştı. İsrail uçaklarının Suriye hava sahasına girmesinin ardından, Hatay’ın Hassa ve Gaziantep’in Oğuzeli ilçelerinde yakıt tankları bulunmuştu. Bu tankların İsrail’e ait F-15 savaş uçakları tarafından daha hızlı manevra yapabilmek için buralara atıldığı tespit edilmişti.

Suriye tarafından o dönemde yapılan resmi açıklamalarda İsrail hükümeti saldırgan davranışları nedeniyle sert bir şekilde uyarılmış ve uçağın da Türkiye’den giriş yaptığına dikkat çekilmişti. Türkiye konuyla ilgili sessiz kalmayı tercih etmiş ama uçakların Türkiye’den giriş yaptığı ortaya çıkmıştı. İsrail kaynakları ise ilk başta olayı inkâr etmiş, daha sonra ise Suriye’ye karşı bir saldırı düzenlediklerini kabul etmek zorunda kalmıştı. ABD ve İsrail basını ise, saldırıyı haklı göstermek için bombalanan bölgede bir nükleer tesis olduğu yönünde sahte iddialar ortaya atmışlardı.

Saldırı sırasında tatbikat vardı

İsrail saldırısının gerçekleştiği gecenin, her yıl Konya’da düzenlenen ve İsrail’in de dâhil olduğu çok uluslu Anadolu Kartalı Eğitim Tatbikatları’na denk gelmesi dikkat çekmişti. İsrail’in de katılımıyla düzenlenen Anadolu Kartalı Tatbikatı’nın ikinci evresinin 3 Eylül’de başlayıp 14 Eylül’e kadar devam ettiği biliniyordu. Bu bilgiler, Suriye’ye operasyon düzenleyen İsrail savaş uçaklarının Konya Hava Üssü’nden havalanmış olduğu yönündeki iddiaların gerçekçi olduğunu göstermişti.

AKP iktidarı ve Dışişleri Bakanının söyledikleriyle yaptıkları hiç birbirini tutuyor mu?

 

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir