Yıllardan beridir Kızılay, Güvenpark, Sakarya Caddesi ve Yüksel Caddesi ile çevresi demokrat, devrimci, sosyalist birçok örgüt, parti yapı tarafından çeşitli nedenlerle kullanılmaktadır. Bazen Atatürk Bulvarı’na, Ziya Gökalp Bulvarı’na, Meşrutiyet Caddesi’ne ara sıra da Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’na taşarak kitleler demokratik talep ve tepkilerini buralarda göstermektedir. 1995-1997 yılları arasında KESK’in kuruluş döneminde günlerce Kızılay Meydanı işgal edilmiş bir olay da çıkmamıştı. Bazen de Polis zor kullanarak olayları dağıtmaya çalışmıştı. Sadece 1997 yılında açlık grevleri nedeniyle Güven Parkta yapılan öğlen saatlerinde basın açıklaması bitmeden polis kitleye saldırmış kitle Ziya Gökalp Bulvarına doğru çekilirken de polis müdahalenin şiddetini artırmıştı. Çatışma bu seyri ile devam ederken Selanik Caddesi’nin üst taraflarından çıkan 15-20 kişilik bir genç grup önce kitleye taş atarak saldırmış, kitlenin müdahalesi sonucu geri çekilmiş, polisin ilerlemesini de fırsat bilerek Ziya Gökalp Caddesine polisin arkasından çıkarak orda bulunan ÖDP, Eğitim Sen, Pir Sultan Kül. Derneği Genel Merkezi başta olmak üzere tüm demokratik kurum ve partilerin cam ve çerçevelerini taşlamak sureti ile tahrip ederken polisler hiçbir müdahalede bulunmamışlardı. Daha da dikkat çekici olanı sanki sivil polisler yol gösteriyordu cadde üstünde. Televizyon ekranlarına da yansıdığı gibi bir polis tarafından yakalanan saldırganlardan biri polise “ ağabey bizde sizdeniz, size yardıma geldik bu anarşistleri yakalayacağınıza bizi yakalıyorsunuz” dediğinde polis özür dilercesine faşist saldırganı bırakmıştı.
Bugünlerde de bir şeyler tezgâhlanıyor Kızılay’da
Bayrak indirilmesi bahanesiyle 11.6.2014 günü yapılan gösteriler Kızılay’da kitleselleşememiş ve ilk gün anlaşılmaz şekilde Yüksel Caddesi ve Konur Sokakta bulunan insanlara saldırıya dönüşmüş. Eylemin bir provokasyon olduğu birkaç gözlemle kolayca anlaşılmaktadır. Ellerinde sopa ve satır olmasına karşın sokaklara sanki gezmeye çıkmış gibi girmeleri, saldırgan kitlenin Yüksel’e girdiklerinde elleri arkada yaşları 30-45 olan birilerinin yürümesi (sanki onları yönlendirmekte), az bir dirençle kaçar gibi yaparak demokrat devrimcileri Kızılay’a çekip farklı bir hesabın içindelerdi.
Ertesi gün yapılan ise tam bir polis gösterisi
Gelelim, 13.6.2014 Cuma günü yapılanlara, İlköğretim ve liselerin tatil edilip karnelerinin dağıtıldığı ve liselilerden Genç Umutçuların açık alan konser etkinliği başlamış, yanında Halk Cephelilerin oturma eylemi var, aşağıda Tutsak aileleri stant açmış, Konur sokakta yine birçok stant bulunduğu görülmekte. Güven Parkta ise Berkin Elvan için yapılan oturma eyleminin yanında ise Türk bayrakları ile kurt flaması olan bir azgın grup var. Bunlar Berkin Elvan eylemine önce sözlü sonra filli saldırıda bulunuyorlar, daha sonra bunlara destek vermek üzere Güven Parka girmek isteyenlere polis müdahale ediyor. Ve karanfil Sokağının Ziya Gökalp tarafına kadar şiddet kullanarak saldırdıktan sonra kitlenin direnişi karşısında duruyor. Daha sona olaylar bu şekilde bitti derken önce polis Yüksel Caddesinin Karanfil Sokağının birleştiği noktaya barikat kuruyor. Bunun üzerine Konser etkinliği sonlandırılıyor. Ve polis Tutsak öğrenciler için yapılan oturma eylemini bahane ederek saldırıyor. Ve birçok kişiyi gözaltına alıyor. Yaklaşık 10 kişi.
Esas gelelim yazının yazılma nedenine,
1-Güven Parkta gösteri yapanlar nitelik açısından ne oldukları tam olarak belli olmayan bir görüntü sergilemektedir. Hatta ilk gün Konur’a girdiklerinde birçok kişi bunların Ak Gençlikten bile olabileceğini akıllarından geçirmiş, hatta bazıları Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’in adamlarının yönlendirdiği insanlar olabileceğini iddia eder hale gelmiştir.
2-Polis ve bu saldırgan grubun ilişkisi bizi organize bir iş olduğunun varlığını düşündürüyor.
3-Diğer bir kısmı da, Yüksel ve civarında o kadar adam varken birlikte hareket etmekten imtina edenler, sonuçtan konuşurlar ise bu biraz etik olmaz diye düşünüyorum, Salonlarda konuşmak ile sokakta konuşmak arasında ki fark budur. Anlık pratiğin örgütlenmesi devrimci akıl işidir. (“Durun arkadaşlar biz –Yükselden- gitmiyoruz” diyenlerin serinkanlı düşünmelerini takdir ediyorum bir kısmı ile)
4-Son olarak bu işin sonucu, Kızılay ve özellikle Yüksel Caddesinin gericiler ve faşistlerce polis desteği ile işgal edilmesi sonucunu doğurur ise bunun zararı hepimizedir. Hem polislerin, hem Melih Gökçek’in daha birçok nedeni olanları ekleye biliriz, böyle bir niyetleri olması öteden beri bilenen bir gerçektir.
5-Bu yazıyı okurlar ise Ankara Dayanışmasının önünde böyle bir iş var gibi duruyor.
Kamber Ağcaoğlu