11 Ocak 2018 tarihinde ABD’nin önderliğinde, İngiltere ve Fransa’nın yanlarına aldıkları iki Ortadoğu ülkesiyle – Suudi Arabistan ve Ürdün- Washington’da gizli bir toplantı yaptıkları ortaya çıktı. Bu görüşme, Birinci Dünya Savaşı öncesinde ve savaş sürerken emperyalist devletlerin yaptıkları paylaşım toplantılarını andırmaktadır.
Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin kurdurmaya çalıştığı devlete karşı Türkiye’nin Afrin’de başlattığı operasyondan dokuz gün önce yapılan bu gizli toplantıda Suriye’nin bölüşümü, Türkiye’nin kontrol altına alınması, Soçi ve Astana süreçlerinin etkisizleştirilmesi vd. üzerinde görüşmeler yapıldığı anlaşılmaktadır.
Lübnan’da yayınlanan El Akhbar haber sitesi, İngiliz diplomatik kaynaklarından ele geçirdiği bu toplantının notlarını yayımladı. ABD cephesinin Suriye özelinde başta Türkiye, Rusya ve İran olmak üzere bölgeye ilişkin plan ve hedeflerinin yer aldığı telgrafı El Akhbar’a çeken kişinin İngiltere’nin Washington Büyükelçiliği’nde görevli Benjamin Norman olduğu anlaşılmakta. 12 Ocak’ta çekilen telgrafta 11 Ocak’ta Washington’da düzenlenen toplantıya katılan isimler şöyle sıralanıyor: Toplantıya, Satterfield haricinde, İngiltere Dışişleri Bakanlığı Suriye Masası Başkanı Hugh Clary ve Fransa Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika birimi Başkanı Jerome Bonnafon katıldı. Washington’ın iki Arap müttefiki de toplantıda yer aldı: Ürdün Dışişleri Bakanlığı Danışmanı Nawaf Wasfi al-Tal ve Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı’ndan Tuğgeneral Jamal al-Aqeel.
Sözü edilen telgrafa göre David Satterfield, ABD Başkanı Trump’ın IŞİD’e karşı kazanılan zafere rağmen Suriye’de Amerikan askeri varlığını sürdürmeye karar verdiğini doğruluyor. Geçtiğimiz günlerde Rusya’nın ABD’nin Suriye’de Fırat’ın doğusunda yirmi üs kurduğunu ileri sürdüğünü anımsayalım…
ABD’YE GÖRE, ‘SINIR DEYR EZ ZOR’
Belgeye göre geçen ay, ABD savaş uçaklarının, Suriye’nin Deyr ez Zor bölgesinde Suriye ordusu ve Rus paralı asker gücü Wagner’i vurması, fiili olarak Fırat’ın doğusu için sınır çizme girişimiydi. ABD Fırat’ın batısı ve doğusu arasında bir ateş hattı oluşturmaya çalışıyor. Amerikalılar, altı hafta önce Suriye Grubu’ndaki müttefiklerine, bir sonraki hedefin ülkenin doğusunu geri kalanından ayırmak olduğunu söyledi.
PLANIN 5 AŞAMASI
Belgede Suriye’de hayata geçirilmesi gereken beş aşamadan bahsediliyor. Bu aşamalar sırasıyla;
1- Suriye’yi bölmek,
2- Türkiye’yi denetim altına almak,
3- BM Suriye Özel Temsilcisi Stephan de Mistura’yı ABD amaçları doğrultusunda yönlendirmek,
4- Soçi sürecini sabote etmek,
5- Suriye muhalefetini kontrol altına almak.
SOÇİ SÜRECİNE SABOTAJ
Washington’daki bu görüşmeyi yapan devletlerin oluşturduğu ‘Küçük Grup’un hedefinde Türkiye, Rusya ve İran’ın Astana’nın ardından başlattığı Soçi süreci de var. Belgede Soçi’nin önemini yok etmek için ‘Cenevre sürecinin yeniden canlandırılması’ öngörülüyor.
“TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN DÜZELMEYECEĞİ KESİNLEŞTİ”
ABD’li temsilci toplantıda PKK/PYD’nin Cenevre’ye dahil olması gerektiğini belirtiyor. Türkiye’nin bunu engellediğini ifade eden ABD’li diplomat Türk-Amerikan ilişkilerinin zaten kötü olduğunu ve daha da iyiye gitmeyeceğinin kesin olduğunu belirtiyor. Buradan çıkarılması gereken sonuç; Suriye’nin kuzeyinde kurdurmak istedikleri PKK/PYD devletini Türkiye’nin engellemesini önlemek istedikleridir. Zaten Suriye’yi bölmek istemelerinin altında yatan en önemli neden de bu ülkenin kuzeyinde bir PKK/PYD devleti kurdurmaktır.
İLK TOPLANTIDA TÜRKİYE’NİN DAVET EDİLMESİ TARTIŞILDI
Ürdünlü temsilcinin ‘bütün zamanların en gizli toplantısı’ olarak adlandırdığı ilk toplantıda Almanya, Mısır ve Türkiye’nin de bu gruba davet edilmesi tartışılıyor. Türkiye ile çetin geçecek müzakerelerden dolayı önce bir blok oluşturmak için davette acele etmeme kararı alınıyor. Mısır ve Almanya’nın davet edilmesi kararlaştırılıyor.
***
Öte yandan 27 Şubat 2018 tarihli Sputnik’te Elif Sudagezer’in hazırladığı “5 ülke gizli toplantıda Ortadoğu planı üzerinde anlaştı, Türkiye’yi büyük tehlike bekliyor” başlıklı yazıda ABD öncülüğünde yapılan bu toplantıyla ilgili emekli Büyükelçi Uluç Özülker’in görüşlerine yer veriliyordu.
Sputnik’e konuşan emekli Büyükelçi Özülker, “Türkiye daha büyük tehlikeye girebilir. Bu ülkeler Türk-Kürt çatışmasına odaklanmış durumda” dedikten sonra, bu beş ülkenin gizlice gerçekleştirdiği ve detayları bir grup Fransız gazeteci tarafından “Syrie Leaks” adı altında sızdırılan toplantının detaylarından söz edilmekteydi.
11 Ocak tarihinde gerçekleştirilen bu gizli toplantının, toplantıda bulunan İngiliz Büyükelçisi’nin tuttuğu notları ele geçirmek suretiyle Fransız bir gazeteci tarafından sızdırmasıyla birlikte ortaya çıktığını hatırlatan Özülker, “11 Ocak tarihinde Washington’da bir toplantı yapılıyor. Wikileaks’e benzer şekilde ‘Syrie Leaks’ adı altında bir Fransız gazeteci, bu toplantıda konuşulanları dünya kamuoyuyla paylaşıyor. Gazetecinin bu gizli toplantının tüm detaylarına, İngiliz Büyükelçisi’nin o toplantıda tutmuş olduğu notları ele geçirerek ulaştığı anlaşılıyor. Toplantıda, bir sonraki oturumun 23 Ocak’ta yapılacağı söyleniyor ve bu gizli toplantıların devam edeceği de anlaşılıyor” ifadelerini kullanmaktaydı…
Özülker’in sözünü ettiği notlar ile El Akhbar’ın yayınladığı telgraf aynı gizli toplantıda görüşülen konuları özetlemektedir. Bu beş ülkenin temsilcilerinin yaptıkları görüşmenin esası Suriye’nin paylaşımı ve Türkiye’nin kontrol altına alınmasıyla ilgilidir.
Ortadoğu’da yeni bir paylaşım peşinde koşan emperyalist devletlerin ve taşeronlarının Washington’da yaptıkları bu gizli toplantıdan çıkan ve bizi ilgilendiren en önemli sonuç; Türkiye’nin baskı ve kontrol altına alınarak bu bölüşüm planına ikna edilmesidir. Bu sonucun iç politika üzerinde de etkili olacağı tartışma götürmez.
Yapılması gereken emperyalistlerin bu planına karşı içe ve dışa dönük politikalar geliştirmektir. Öncelikle içeride halkı parçalayıcı, düşmanlaştırıcı tarzlarda politika izlenmemeli. Ama iktidar çevrelerinin en fazla başvurdukları politika ve söylemler içeriyi germe ve düşmanlık yaratma üzerine kurulu. Bu sakat zihniyetten süratle vaz geçilerek ülke içinde demokrasiyi, adaleti, hakkı-hukuku kuracak adımlar atılmalı. Cumhuriyet değerlerini, kısıtlı demokrasiyi ve kamusal kurumları yok etmeye çalışmak yerine, başta akılcılık-bilimsellik olmak üzere laiklik ve halkçılık gibi değerler güçlendirilmeli, ekonomi alanında dışa bağımlılığı esas alan politikalar terk edilerek ülkemizin ve halkımızın çıkarlarını – planlamayı, üretimciliği- esas alan ekonomi politikaları benimsenmelidir.
Emperyalist projelere karşı dışarıya yönelik atılması gereken ilk adım ise bütün aklı başında insanların söylediği gibi Suriye devletiyle iyi ilişkiler kurmaktır. Bu adımın üstüne Irak, İran ve Rusya ile var olan ilişkileri daha da ilerletmek mümkün olacaktır. Yine Kafkasya ve Balkan ülkeleriyle olan ilişkileri de geliştirmek için daha fazla çaba harcamak gerekir. Bu arada dünyanın bütün mazlum milletleriyle dostane ilişkiler kurulmalı ve onlarla karşılıklı yardımlaşmalar sağlanmalı…