Search
Close this search box.

Yorumsuz İki Haber-Editör

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

1-Cumhuriyet’i kuran partinin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun CNN Türk’te 16 Eylül 2015’te Tarafsız Bölge adlı programda söylediği sözler:

“PKK; Kandil’e çekilse dahi silah bırakmaz. Bu gerçeği görmemiz lazım. IŞİD ile çarpışıyor, ABD de destek veriyor.”

………………………………………………………………………………..

2- ABD, PYD ilişkisini resmen açıkladı*

Pentagon Amerikan özel kuvvetlerinin PYD’ye yardım ettiğini ilk kez resmen açıkladı.

ABD Savunma Bakanlığı, özel kuvvetlerinin ilk kez Suriye’ye girerek IŞİD’e karşı savaşta PKK’nın Suriye uzantısı PYD’ye yardım ettiğini açıkladı.

Amerikan NBC News kanalı, Savunma Bakanlığı yetkililerine dayandırdığı haberde, ABD özel kuvvetlerinin IŞİD’e karşı savaşta PYD’ye yardım etmek için ilk kez Suriye’ye girdiklerini belirtti.

Savunma Bakanlığı kaynakları, haberin ilk kez ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Lloyd Austin tarafından Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde açıklandığını duyurdu.

Austin’in konuyla ilgili detay vermediğini belirten kaynaklar, ABD kara birliklerinin bölgede daha çok yardım ve danışma görevinde bulunduklarını, doğrudan çatışmalara girmediklerini ve çatışma alanlarından uzak, güvenli bölgelerde pozisyon aldıklarını ileri sürdü.

* 17.09.2015 Odatv.com’dan alınmıştır

editor

 

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

3 Responses

  1. Yorumsuza Yorum
    Kılıçdaroğlu’nun CNN Türk’teki programını izledim. Cumhuriyeti kuran partinin başkanının yukarıdaki sözleri söylerken takındığı tavır, yüz ifadesi çok dikkat çekiciydi. PKK’nın silah bırakmasını mı istiyordu, yoksa bırakmamasını mı? Sanki PKK’nın silah bırakmamasının ne kadar meşru olduğunu anlatmaya çalışıyordu. “Adamlar IŞİD’e karşı savaşıyorlar kardeşim, üstelik ABD de onları destekliyor. Neden silah bıraksınlar” der gibiydi. İşte Türkiye’nin hali… Dünyanın en acımasız narko-terör örgütüne mazeret üretmede sıraya girenleri gördükçe bu ülkenin nasıl bir operasyon yediğini daha iyi kavrıyor insan. PKK’nın piyonu olduğu emperyalist saldırı karşısında bu ülkenin direnecek bir meclisi yok, entelejansiyası yok, kurumları yok, medyası yok, yazık bu ülkeye…

  2. Artık Kürt Milliyetçileri için ABD karşıtı olmanın bir anlamı yok. Onlara göre solculuk, devrimcilik vs… yalnızca ihtiyaçları olduğu zaman kullanılacak bir takım içi boş söylemler. Bu söylemleri kullandıkları zaman da onlara yedeklenmekten başka çaresi olmayan zevat dışında kimse inanmıyor zaten. Azınlık milliyetçiliğini solculuk zannedenleri ayrı tutuyorum tabi. Bir de böyle bir topluluk var. Aklı başında insanları böyle yapa yapa siyasetten soğuttular. Bu toplumda gericiliğin kök bulmasına şaşmamalı.

  3. Evet! Simdiye kadar bir ‘ögörü’ olarak ileri sürlen görüsler gerceklige kavustu. Yorumsuz verilen iki haberle söylenmek gereken bu olsa gerek. Sonra?…
    Salt savas stratejileri acisindan bakildigi zaman bile, savasan gücler savasi kendi lehlerine cevirmek icin zaman zaman cesitli karsit güclerle isbirligi icine girdiklerini görürüz tarihte. Burada önemli oan sey, aldigin yardim karsisinda kendini bagimli kilmaman, kendini o gücün hizmetine sunmamandir. Ben Suriyede ki kürtlerin emperyalizmle isbirlikci cizgiden ziyade her durumdan yararlanan, pragmatist bir politika izlediklerini düsünüyorum. Ve bunun icinde Rusya’dan Cin’e, Amerika’dan bati Avrupa ülkelerine kadar bir bir cok ülke ile iliski kurma pesindeler mevcut durumlarini korumak icin. Esas tehlike kürtlerin bu durumunu emperyalizmin isbirlikciligi olarak nitelayip onlari emperyalizmin kucagina dogru iten kati ‘anti-emperyalist’ yorumlarda yatmaktadir. Icinde cok ciddi bir sol damari barindiran, ilerici bir kürt ulusal hareketini ‘isbirlikci’ olarak itham edip karsi tarafa iteklemeden ne tür bir medet umuldugunu ben anlyabilmis degilim. Daha cok kazanmak(!) icin caba saretmeniz gerekmiyor mu? ‘Amerika’nin bir kürdistan plani’ olabilir. Ama, bir ‘kürdistan ütopyasi’ olan bir halka bizlerin bir seyler önermesi gerekmiyor mu? Kirk yil önce uluslarin kaderlerinin tayin hakkindan bahseden arkadaslarimizin bugün, her kürt lafinin gectigi yerde bölünmeden söz ediyor olmalarindan ne anlamaliyiz? Birlikte yasamayi kurmak icin UKTH’ni savunmak yanlismi idi, yanlis mi? Yeni bir ütopya yaratmalisiniz ve kürt sorunu dahil diger bütün sorunlarin bu ütopya icinde nasil cözüme kavusacagini en azindan bir öngörü olarak ortaya koymalisiniz. Yanlizca ‘elestirmenin’ cikar bir yol olmadigini artik kavramamiz lazim. Son otubes yilin sorumlulugu da ‘bizlerin omuzlarinda’ unutmayalim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir