3 Mayıs 1987’de, Van’da, bir grup gerici-faşist,
oruç tutmadıkları gerekçesiyle ilerici-devrimci öğrencilere saldırdı ve Mehmet Şirin Tekin’i bıçaklayarak öldürdü.
100. Yıl Üniversitesi’nin karşısındaki kahvehanede otururken saldırıya uğrayanlardan birisi olayı şöyle anlatıyordu:
“Okulun karşısındaki Evin Kafe’de otururken, ellerinde bıçak ve sopa olan bir grup ‘kahrolsun Komünistler hepinizi buraya gömeceğiz’ diyerek üzerimize saldırdı. Ortalık bir anda karışırken, saldırgan gruba, 20 metre ötemizdeki karakol seyirci kaldı.” (Milliyet 7.5.1987)
Beş öğrencinin de yaralandığı bu saldırıdan sonra üniversite rektörü, “Olsa olsa çakı kullanmışlardır, oruç tutanları tahrik etmişlerdir, onlar İslam adına dövüşürler” diyerek saldırganlara arka çıkmıştır. Bir bakıma 1970’lerin Başbakanlarından Demirel’in “Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz” dediği gibi.
Bu olayı hatırlatmamızın nedeni, Malatya-Doğanşehir’de yaşanan Ramazan davulcusunun yarattığı olayı bahane ederek Alevi yurttaşlara, oruç tutmayan insanlara şiddet uygulamaya kalkışılmasıdır. Bu ülkedeki gericiler, her zaman dini unsurları bahane ederek, gerçekleri saptırarak kendileri gibi düşünmeyen ya da kendileri gibi inanmayan insanlara karşı saldırıya geçmeye hazırdırlar. “Komünistler Camileri bombalıyorlar” yalanı ile yıllarca bir kısım halkı galeyana getirip katliamlar düzenleyen aynı zihniyet sahipleri değil miydi? Kanlı Pazarları, Maraşları, Çorumları, Sivasları hep tahrik ve tertiplerle düzenleyerek yüzlerce yurtseveri katlettiler. Arkalarında da sürekli o halk düşmanı güçlerin yer aldığı bilinen bir gerçek.
O sömürücü, soyguncu emperyalist gücün ve uzantılarının ülke üzerindeki hegemonyası sona erdirilmeden bu tür saldırı ve tertiplerin sona ermesi mümkün değildir.