Search
Close this search box.

Anadolu’ya gelen çekik gözlü Türklere ne oldu?-Saffet Bilen

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

cekik1

Türkler Anadolu topraklarında görünmeye başladıklarında değişik fizyolojileri ile de ilgi topladıkları kesin. Çekik gözlü, kumral saçlı, seyrek sakallı, basık burunlu Orta Asya Türk tipi birkaç yüzyıl içinde, kara yağız, gür sakallı, kartal burunlu bugün bildiğimiz Anadolu insan tipine dönüştü. Bunun en belirgin örneği, 1479 da İtalyan Ressam Bellini’nin yaptığı Fatih resmidir. Çekik gözleri ile Anadolu topraklarına gelmiş Türklere ne olmuştu?
Bu soruya verilecek cevap, içinde boğuşup durduğumuz birçok sorunun da cevaplarını barındırıyor.
Türkler, Müslümanlığı yığınsal olarak kabul etmeye başladıkları, Arap ve Çin orduları arasındaki Talas savaşından sonra, Abbasi ordusunda köle/ azadlı paralı asker olarak Türki memlük birlikleri içinde yeraldılar. Memlük, İslam dünyasındaki hükümdara bağlı köle sınıf kökenli askerler için kullanılan adlandırmadır. Genelde memlûk sözcüğü 9. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar İslam dünyasında faaliyet göstermiş beyaz köle kökenli askerleri tanımlamak için kullanılmıştır. Bu bağlamda memlûk sözcüğü: “çeşitli hükümdar veya devlet idarecilerinin muhafız birliklerinde görev yapan, hususî, içtimaî ve hukukî konumu olan asker” anlamına gelir. Memlûkler bir nevi profesyonel asker olarak İslam toplumuna girmişler ve zamanla güçlenerek iktidarı ele geçirebilecek bir konuma dahi gelen oligarşik bir topluluk olmuşlardır. Memlûk sözcüğü Arapça “me-le-ke” fiil kökünden türetilmiş, çoğulu “memlûkun” veya “memâlik” olup, “efendisinin buyruğu altındaki köle” anlamına gelmektedir.
Anadolu’ya ilk giren Müslüman Türkler muhtemelen bu paralı askerlerdir. Ufak gruplar halinde başlayan giriş, sonrasında Oğuzların kurduğu Selçuklular zamanında 11. yy dan sonra yoğunlaşarak sürmüştür. Oğuzların fizyolojik görünümleri konusunda elde çok bilgi yok. Faruk Sümer bu konuda şöyle diyor;’ Oğuz Türklerinin 10.yy da yüz şekillerinin öteki Türk kavimlerinden ne kadar farklı olduğu bilinmiyor, bu mesele ile ilgili en eski kayıt Cami ut-Tevarih adlı eserdedir. Bu eserde Oğuzların yüz şekillerinin evvelce öteki Türklerde olduğu gibi Maveraünnehir’e geldikten sonra burada hava ve suyun tesiri ile Yüzlerinin nispeten İranlılara benzediği söylenir.’(Faruk Sümer- Ana yy-Oğuzlar, s.48-akt. İsmail Tokalak, Bizans-Osmanlı Sentezi) Ama son yıllarda ülke topraklarında sıkça rastlamaya başladığımız, Türkmenistan kökenlilerin görünüşleri de bize bir fikir verebilir.
Türklerin ilk girdiği yerlerde yerleşik olanlar Ermenilerdi. Ve Bizans’ la araları hiç iyi değildi. Rum ve Ermeni köylüler, hem devletin hem de yerel toprak aristokrasisinin baskısı altında alınan yüksek vergilerden bıkmışlardı. Üstelik gelen savaşçı olmayan Türklerle Anadolu köylüleri arasında yaşama ve dünyaya bakış açısından da paralellikler vardı. Heterodoks inanış oldukça yaygındı. Türkler Kalenderi, Ermeniler Paulikan, Rumlar Bogomil mezhebindendiler. Bu üç inanışta tekleştirici egemen inanış tarzının tersine hoşgörüyü, paylaşımı öne çıkaran inanç sistemleri idiler. Anadolu insanı ister Orta Asya kökenli olsun, ister yerli halk olsun öncelikle yaşam kavgasındaydılar. Anadolu’ya gelen Türklerin amaçları bize anlatılan gibi değildir, en azından çoğunluk açısından. İslam devleti kurmak amacıyla gelmemişlerdi, esas dertleri hayvanlarını otlatacak otlak bulmaktı. Bu göçer Türk toplulukları, esasen kendi egemenleri ile girdikleri kavganın, patlak veren epeyce ayaklanma ve bastırılmanın sonucunda yerleşik yaşama geçtiler. 13 yy sonlarında Mevlana’nın oğlu Sultan Veled Maarif adlı eserinde bu süreci şöyle anlatıyor; ‘Tanrı dünyayı yakan Türkleri mağaralardan, dağlardan, ormanlardan çıkararak itaate soktu. Bundan böyle artık emniyet ve asayiş hakim olur, üzüntüler kalmaz, alem can gibi tatlılaşır.’(Akt.Abdülbaki Gölpınarlı-İnkilap yy-Mevlana’dan sonra Mevlevilik s.38)
Türk istilası sonrasında yaşanan, ırkların karışımıdır. Bu, evlenmeler yoluyla daha Bizans zamanında gerçekleşmeye başlamıştır. Anadolu’ya yoğun Oğuz akınından önce, Bizans ordusunda Türkopoli diye isimlendirilen bir grup asker de vardı. Bunlar anneleri veya babaları Türk olan melez insanlardan oluşuyordu. Bizans ordusunun büyük bölümü paralı askerlerden oluşuyordu.’ …Ücretli birlikler arasında doğuştan Türk olan Joseph Tarkhaniotes kumandasındaki Kuman Türkleri en büyük birliği teşkil etmekteydi.’ S.Runciman-Haçlı seferleri tarihi1-s.48-Akt.İ.Tokalak). ’ Bizanslılar, devletin doğuda ve batı uçlarında Türklerden savaşçı yığınlar toplamışlardı….Malazgirt önündeki savaşta Türkler, karşılarında bulunanların aynı soydan olduklarını görünce Bizans İmparatoru Romanos Diogenes’e ihanet ettiler.’(Gordlevski- Anadolu Selçuklu Devleti-s.38) Yani, Türkler Bizans zamanında da Anadolu’nun yabancısı değillerdi.
Anadolu’ya giren göçer Türkler yerleşik halkın yaşam biçimi ve kültürlerinden etkilenmeye başlamışlardı. Ama yerleşik yaşama geçiş çok uzun ve sancılı oldu. Etkilenme egemen çevreler de daha da yoğundu. Öyle ki; ‘Selçuklu sultanlarının aile üyeleri arasında çok sayıda Hıristiyan kadın ve erkek bulunabiliyordu. Selçuklu Sultanları 2.Kılıç Arslan’ın oğlu, 1. Keyhüsrev ve Alaettin Keykubat’ın oğlu 2.Keyhüsrev’in anneleri Bizanslı Rum’du….Geleceğin imparatoru Mikhail Palaiologos yıllarca Selçuklu ülkesinde yaşamıştı….Türkler ve Bizanslı Rumlar birbirleriyle kendi dindaşlarıyla olduğundan daha yakın ilişki içindeydiler. Öte yandan Anadolu’dan kaçmak zorunda kalan Türk beyleri Suriye, Mezopotamya Müslümanlarına, hatta hükümdarları Türk olan İran’a değil aksine genelde Bizans’a gitmeyi yeğlemişler bazıları da genellikle Bizans veya Klikya’daki Ermenilere sığınmışlardı.’ (Claude Cahen-Tarih vakfı yy-Osmanlılardan önce Anadolu’da Türkler-s.161.) Yine, Anadolu Selçuklu döneminin en çalkantılı döneminin sultanlarından olan 2.İzzettin Keykavus’un Moğollara yenilmesinin ardından, dayısı Bizans İmparatorundan yurtluk istediği biliniyor.
Türk göçünün yoğunlaşması ve Anadolu üzerinde Bizans’ın etkisinin kırılması sonucu, süreç Türkleşme ve İslamlaşma şeklinde gelişti. Bu sonucun ortaya çıkışında yeni gelenlerin yenilenme yeteneklerinin daha belirgin olduğunu da söylemek gerekir. Babai isyanına bölgedeki bütün halklardan katılım olduğu biliniyor. Bu döneme damgasını vuran temel özellik karşılıklı olarak düşmanlıktansa hoşgörünün, paylaşımın ve insani değerlerin belirgin ve hakim oluşudur. Bu ırkların karışmasını belirleyen temel oldu.
Erken dönem de Anadolu’ya gelen Türklerin çoğu göçebe topluluklardı. 13.yy da Anadolu da çiftçilik, ticaret ve zanaatla uğraşanların çoğunluğu Rumlar, Ermeniler, Gürcüler, Araplardan oluşuyordu. Bu çiftçilerin çoğu İslam’ı kabul ederek Müslüman oldular. Türklerin de giderek göçebelikten vazgeçip yerleşmeleri ırksal karışımı hızlandıran diğer önemli etkendir.
Sürecin tamamında, toplu bir katliam izine, büyük göçlere rastlanmıyor. Örneğin İznik kenti, Bizans döneminde çiniciliği, seramik işleri ile ünlü bir kentti. Bizanslı çini ve seramik ustaları kentin Osmanlı’nın eline geçmesinden sonra da şehirde kalmaya devam ettiler. Bunların göç ettiklerine dair herhangi bir kayıt yoktur.
Silahlı bir kuvvetin şiddet uygulamaması da düşünülemez. Bunun yarattığı birçok olay da sıralanabilir. Ama döneme karakterini veren esas özellik hoşgörü ve paylaşımdır.
‘İki hükümdara bir dünya yetmez, yedi derviş bir posta sığar’ deyişi bize o zamanlardan kalmış bir hayat felsefesini özlü bir şekilde anlatır. Yine uzun yıllar sonrasında Fransa’da yapılacak olan özgürlük tanımının, özlü biçimde başka bir ifadesi olan ‘eline, diline, beline hakim ol’ anlayışı, o dönemden kalmıştır.
Tarih nereden ve nasıl baktığına bağlı olarak dileyenin istediği kadar belge, olay bulabileceği sıralayabileceği bir zemine sahip.
Ama şu soruya verilecek cevap en önemli iş olacak.
Sahi, Anadolu’ya gelen çekik gözlü Türklere ne oldu?

Saffet Bilen

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

2 Responses

  1. Ee tabi ki de Fatih Sultan mehmet Türke benzemez çünkü zaten padişahlar Türk değildi anneler çeşitli milletlerdendi ama Anadolunun Yörük has Türk halkını Türklükten çıkaramazsınız Ayrıca biz Oğuz Türkleri çoğunluğu daima badem göze yakın hafif çekik göze sahipler bu geçmiştede böyleydi şimdide böyle Biz Türkler Ermenilerle karışmadık Ama Ermenistanın neredeyse yarısı Ermenileşmiş Türk geçen yıllarda ermenistanın başkentine ırk testide yapıldı Türk çıktılar

  2. Ayrıca anlaşılan soyu bozuk olanlar varsa burda o da Türkler değil sizsiniz tipiniz bile nasıl çirkin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir