Search
Close this search box.

Çeçenler ve Türk istihbaratı: Karşılıklı ilişkiler

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

07 Nisan 2014
“Keseb saldırısının genel komutanlığını, Ebu Musa Şişani yapıyor. Ebu Musa Şişani aynı zamanda Ensar Şam Tugayının liderliğini yapıyor. Operasyon Nusra Cephesi ve Şam İslam Hareketi ile birlikte yürütülüyor. Bu bağlamda, Kafkaslar’da kendine ”Kafkas Direnişi” ismini veren radikal İslamcı hareketlerin, Türk istihbaratı ile olan yakın ve tarihi ilişkileri de bilinmekte.”

Es-Sefir

Radikal İslamcı fraksiyonların Lazkiye kırsalına başlattıkları saldırı, bu fraksiyon liderlerinin bölgesel ve uluslararası istihbarat servisleriyle ilişkilerinin ne ölçüde olduğunu ortaya çıkardı. Özellikle de Keseb sınır kapısına gerçekleştirilen saldırının hazırlık- planlanmasında ve bu kapının alınmasından sonraki süreçte destekleriyle ve finansmanıyla rolü olan Türk istihbaratı.

Bu saldırının genel komutanlığını, Ebu Musa Şişani yapıyor. Ebu Musa Şişani aynı zamanda Ensar Şam Tugayının liderliğini yapıyor. Operasyon Nusra Cephesi ve Şam İslam Hareketi ile birlikte yürütülüyor. Bu bağlamda, Kafkaslar’da kendine ”Kafkas Direnişi” ismini veren radikal İslamcı hareketlerin, Türk istihbaratı ile olan yakın ve tarihi ilişkileri de bilinmekte.

Rusların, Ermenileri ve davalarını desteklemesi karşısında Türkler Kafkasları desteklerken, Türk İstihbaratı da Kafkaslar’da yeşeren Cihadist örgüt liderleriyle yakın ilişkiler kurdu. Bu ilişkiler, muhtelif konularda olmak üzere Türklerin finansman sağlaması ve saha açması gibi birçok noktada geliştirildi.

Dolayısıyla Suriye’de savaşan Çeçen grupların bazı liderlerinin, Suriye’ye savaşmaya gitmeden önce, Rus makamlarınca terörle ilişkili suçlardan dolayı kovalanırlarken, Türkiye’ye kaçıp burada ikamet ettiklerini ve İstanbul’da kaldıklarını bilmek garip gelmiyor. Bu isimlerden en önemlisi ve zirvede olanı da, Suriye’ye girmeden önce uzun yıllar İstanbul’da kalan ”Seyfullah Şişani”. Seyfullah Şişani, çoğu militanı Çeçen olan ”Hilafet Ordusunun” Emirliğini yaptı. Burada, Seyfullah Şişani’nin 2 ay önce Halep merkezi cezaevine yapılan saldırının genel komutanlığını yaptığını ve şüpheli bir şekilde öldürüldüğünü belirtelim (Çev. notu: Halep merkezi cezaevinin önemi, tutuklu ve önemli olan cihadçı liderlerin bu cezaevinde yatmasından geliyor).

Ölümü üzerine birçok iddia atıldı ortaya. Şüpheler çok. ”Irak-Şam İslam Devleti” (IŞİD) örgütü taraftarları (Ensar), Şişani’nin öldürülmesinin arkasındaki isimler olarak Nusra Cephesi liderlerini işaret ediyorlar. Nusra liderlerini ”kendilerine sponsor olan ve ruh halleri değişen” devletleri memnun etmek amacıyla ”Muhacirleri” (dışarıdan gelen yabancı savaşçıları) tasfiye etmeye çalışmakla itham ediyorlar. Nusra’nın, çevreye de yayılabilecek ola Suriye’deki terör salgınından sonra, çıkarlarını düşünerek endişelenmeye başlayan civar ülkelerle (bu salgına göz yumması imkansız olan Batılı ülkeler dahil) hareket ettiğini iddia edenleri de var.

Seyfullah Şişani öldürüldükten sonra yine Çeçenlerden müteşekkil Cnud el-Şam grubu lideri ”Müslim Şişani” (Ebu Velid El-Şişani) ile Halep cephesindeki savaşı komuta etmesi üzerine anlaşıldı. Bu cepheye Nusra Cephesi ve İslami Cephe de iştirak etti ve bu cepheye ”Şam Ehli Operasyon Odası” ismi verildi.

Müslim Şişani, Çeçenlerin en bariz komutanlarından. Çeçenistan’daki savaştan önce, Moğolistan’daki Sovyet Birliklerinde bir askerdi. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra 1. ve 2. savaşta Ruslara karşı savaştı. 2. savaşta Aslan Mashadov’un döneminde ”Şura Meclisi” üyesiydi. Emir Hattab (Thamer Sweilem) ile birlikte hareket etti ve bir dönem Ebu Velid El-Ğamidi’nin yardımcılığını yaptı. Ebu Velid bir süre sonra onu İnguşya Cephesinin emiri olarak atadı. Hamza Gelayev’e de yakın olan Şişani, Vladikavkaz (Kuzey Osetya Özerk Cumhuriyeti Başkenti) operasyonunun planlayıcılarındandır. Rus ordusuna karşı birçok operasyonun liderliğini yaptı. Bunlardan biri de Hayrullah operasyonu.

Lazkiye kırsalına yönelik saldırının liderliğini yapan Ebu Musa Şişani’nin, Hayrullah operasyonuna, Müslim Şişani’nin emri altında katıldığı söyleniyor. İki Çeçen de Suriye’de farklı örgütlerin içinde yer alsa da aralarındaki ilişkiler halen çok güçlü.

Halep’te, Elyermun’daki savaşı yöneten ise Selaheddin Şişani adlı Çeçen komutan. Bir yıl önce 80.Tugay’a (Halep’te) yapılan ilk saldırıyı yöneten isimlerden.

Yine kuzey Halep kırsalındaki, Ming Askeri Havaalanını işgal operasyonunu yöneten komutan, Ömer Şişani’ydi. Havaalanını işgal edip kontrol etmede başarılı olunca Suriye sahasında ün kazandı. Askeri deha olarak eşsiz diye nitelendirilmeye başlandı.
Suriye’deki Çeçen grupların çoğu, Türkiye-Suriye sınırına yakın bir bölgede kuruldu. Çoğunlukla da Halep kuzey kırsalı ve Lazkiye kuzey kırsalını tercih etmeleri, iki ülke arasındaki geçiş ve iletişimi kolaylaştırmak içindi. Türk istihbaratından bazı subayların, Çeçen Emirler ve grup liderleri ile bir araya gelmek için Suriye topraklarına girdiğine dair tanıklar var. Bu tarz toplantıların çoğu ise Türkiye toprakları dahilinde yapılıyordu.

Bu noktada Ebu Musab Cezairi hadisesi öne çıkıyor. Ebu Musab, ”Muhacirin ve Ensar Ordusu” (bölünmeden önce) lideri Ömer Şişani’nin yardımcılığını yapıyordu. Bu grubun komutanlarından Suudi Raken El-Remihi’nin anlattığına göre Ebu Musab, Türk subayları ile birlikte bir toplantıyı terk edince, Ömer Şişani onun hakkında yakalama emri vererek Şeriat Mahkemesine sevk etti. Mahkeme de ceza olarak Ebu Musab’ı ordudan kovma kararı verdi. Türlü dolapların da çevrildiği cezaya rağmen bu olay ile Türk istihbaratına ”hamiliğinizden” çıkıyoruz mesajı verildi.

Bu olaydan sonra ”Ensar ve Muhacirin Ordusunun” türlü müdahalelere maruz kaldığı ve sallanmaya başladığı sır değil. Bu noktada Türk İstihbaratı, Ömer Şişani’nin mesajına cevap olacak şekilde devreye girmiş olabilir. Özellikle de Ömer Şişani kısa bir süre sonra, Türklerle pek anlaşamayan ve ilişkileri zayıflayan IŞİD’e biat etti.

Seyfullah Şişani öldürülmeden 1 ay önce, 300 savaşçı ile birlikte ”Muhacirin ve Ensar Ordusundan” ayrılıp ”Hilafet Ordusunu” kurarak Nusra Cephesine biat etti. Aynı şekilde Selaheddin Şişani de 600 militan ile ayrılıp yine ”Muhacirin ve Ensar Ordusu” ismi ile bağımsız bir silahlı grup kurdu. Ara sıra Nusra Cephesi ve İslami Cephe ile yakınlaştı. Ömer Şişani ise ayrılırken 3500 kadar militanı yanında tutmayı başararak IŞİD’in genel askeri komutanı oldu. Bazıları ona ”Şam savaşının bakanı” unvanını verdi.

Çeçen gruplar ikiye bölündü diyebiliriz. İlki Nusra Cephesi ve İslami Cephe yörüngelerinde dolaşıyor. Bunlar Hilafet Ordusu, Cnud El-Şam ve Muhacirin ve Ensar Ordusu.

Diğerleri ise Ömer Şişani liderliğinde IŞİD ile birlikte hareket ediyor.

Nusra Cephesi ile birlikte olan grupların, Türk istihbaratı ile yakınlaşıp, koordinasyon halinde hareket ettiklerine dair belirtiler (Keseb saldırısı) artarken IŞİD ile Türkler arasındaki uçurum derinleşiyor. Bu durum sahaya da etki ediyor ve ikiye ayrılan Çeçenler arasındaki rekabeti kızıştırıyor. Türk makamları, IŞİD’i sınırlarından uzaklaştırmak istedi. Haftalar önce Halep kırsalında El-Rai beldesini ele geçirmek amacıyla bölgeye hareket eden IŞİD konvoyu, Türk uçakları tarafından bombalandı. Buna karşılık bu makamlar, sınırlarına oldukça yaklaşan Nusra Cephesine ve karargâhlarına karışmıyor.

Sonuç olarak Türk istihbaratı ile Çeçen gruplar arasındaki ilişkiler, sadece destek ve finansman ile bitmiyor, saha içlerine kadar hamiliklerini yapacak şekilde gelişmiş ilişkiler mevcut. Ebu El-Benet hadisesinde olduğu gibi. Ebu El-Benet, bir yıldan uzun bir süre önce dağılan bir Çeçen grubunun lideriydi. Bu isim, Hıristiyan dini liderlerini kaçırıp bazılarını keserek öldürmüş ve katliamlardan sorumlu tutulmuş (video ile belgelenmiş) olmasına karşın, Türk makamlarınca, Türkiye’de olmasına rağmen yargılanması engelleniyor.

Çev: Hasan Sivri
medyasafak.com

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir