Dokunulmazlıkların Kaldırılması Projesi, Terörle Mücadele Değil, Terör Sömürüsü İle TBMM Kimliğine Saldırıdır.
Ülkede herkes, yaşanan terör sorunundan kurtulmak için, getirilen, dayatılan hiç bir şeye ses çıkarmıyor. Yeter ki bu sorun ortadan kalksın istiyor.
Bunun bir örneği, işte çözüm mevzuatı. AKP’nin getirdiği ve iktidar için, terörle mücadele adını kullanıp, gerçekte terör sömürüsü yoluyla iktidara bu konuda mutlak sorumsuzluk öngören, terör adını kullanıp iktidarın her türlü adımını mubah gören bu Anayasa dışı mevzuatı herkes seyretti. Bu yasanın aksini savunan ana muhalefet bile, bu mevzuata karşı hiç bir yola başvurmadı. Çünkü yeter ki terör çözülsün dedi. AKP, o mevzuatı getirirken de sadece ve sadece kendi siyasi yararını amaçladı. Sonrasında, kendisini o mevzuatın dışında göstermekle de yine sadece ve sadece kendi siyasi yararını öne çekti. Din sömürüsü yetmedi, her durumda terör sömürüsü yapıp yoluna devam etti. Yoluna devam ettikçe de, sorunlar daha da içinden çıkılmaz bir boyut kazandı…
AKP, yargı üzerinden örgüt soruşturmaları adı altında, hiç kimseyi dışarda bırakmaksızın herkese, her istediğini yaptı. Onları yaparken söylemi, toplumun her kesimindeki her türlü terörle, örgütle mücadele etmekti. Bu yolla tüm farklı sesleri baskı altına aldı. Bedel ödetmediği kendisi dışında kimse kalmadı. Bir TBMM kaldı. İşte şimdi sıra terör sömürüsü ile TBMM’yi baskı altına almak. Tek sesli bir TBMM yaratmak!
Elbette terörle mücadele edilmeli. Ancak Anayasa içinde, hukuk ve demokrasi içinde bu yapılmalı.
CHP Genel Başkanı bile, anayasaya aykırı olsa da evet diyeceğiz demekle, anayasayı bir kez delsek ne çıkar anlayışını ifade ediyor. Aynen geçmişte Özal’ın söylediği gibi, aynen çözüm mevzuatı çıkartılırken yapıldığı gibi. İşte atılan o anayasa dışı adımların sonucu, amaçlanın da ötesinde, daha büyük sorunlar ortaya çıkmadı mı! Şimdi iktidarı denetlemek durumundaki ana muhalefet, anayasaya aykırı gördüğünü açıkça ifade ettiği bir konuda iktidar yörüngesinde! Rejim ve sistem ne durumda! Aslında dokunulmazlıkları kaldırmaya gerek kalmamış! İktidar, kendi dışında ses duymama amacına daha şimdiden ulaşmış mı demeli!
Dokunulmazlıklar elbette, yeni bir düzenleme konusu yapılabilir. Tüm partiler anlaşarak, Anayasadaki bu madde yeni baştan düzenlenebilir. Ancak, dokunulmazlıkların kaldırılması demek, gerektiğinde yargı üzerinden, hele de yargının bağımlılığı hatırlanırsa, TBMM’de istenilen her türlü farklı sesin susturulması demek. Buna cemaat veya örgüt soruşturması adı altında MHP muhalifleri de dahil… İktidar kimin sesini kısmak istiyorsa, neyi sömürmek, istiyorsa, siyasal yararı neyi gerektiriyorsa, bir anda o kapsamdaki soruşturmaların ortaya çıkması kaçınılmaz.
Anayasa uyarınca, Anayasa’nın 14 üncü maddesi kapsamındaki konularda, 1 Kasım öncesi soruşturmalar için zaten dokunulmazlıkların kaldırılması işlemine gerek bulunmuyor.
Burada, iktidarın amaçladığı, terörle mücadele değil, bunun sömürüsü ile, iktidarın destek bulamadığı %50’nin iradesi ve bu iradenin soruşturulabilir kılınması.
Daha önce TBMM’yi kullanıp, yargıyı baskılayan AKP; şimdi de yargıyı kullanıp TBMM’yi baskılama amacında. Amaç, sadece ve sadece kendi siyasal yararı.
Terörün ortadan kalkması için, ülkenin geldiği durum, ödediği bedeller, eksilmeyen şehit haberleri karşısında her şeye evet diyen halk, bu durum kendisine terörün çözümü, terörle hesaplaşma, terörün soruşturulması diye sunulsa da, yapılanın yine terör sömürüsü olduğu bilinmelidir. İktidarın siyasal çıkarları için atılan bir adım olduğu bilinmelidir. Hukuk ve demokrasi dışına çıkarak hareket etmek olduğu bilinmelidir.
Ülkede kimse terörle mücadele edilmesin demiyor. Ama neden, hukuk, demokrasi, anayasa içinde bir mücadeleden uzak duruluyor. İktidar bu dorunun yanıtından neden kaçıyor!
Yapılacak işlem, TBMM’yi, TBMM’ye yansıyan iktidara destek olmayan iradeyi baskılamak, gerekirse askıya almaktan başka bir şey değil.
Yapılan, TBMM kimliğine, yargı üzerinden terör sömürüsü ile saldırıdır.
TBMM’yi, çoğunluk gücüne bağlı, adeta 12 Eylülün vesayet altındaki bir DANIŞMA MECLİSİNE çevirme adımı ve girişimidir.
Yeni bir Anayasa öncesi, TBMM’ye biçim verme operasyonudur.
Teröre ve terör sömürüsüne her durumda hayır!
İktidar bu adımı neden yeni bir anayasayı dillendirdiği ve bu anayasayı dayatma adımı öncesi attı.
TBMM’de baskıyla kendine bu ortamı yaratmak, halkta bu sömürüye karşılık bulmak!
Kuşkusuz TBMM, anayasa içinde görev yaptığı, bu şekilde yetki kullandığı, anayasaya bağlı olduğu, kurucu meclisi niteliğinde olmadığı için, ancak anayasayı değiştirme yetkisine sahip.
Anayasaya bağlı olan, kurucu meclis niteliği olmayan bir meclis te kuşkusuz yeni bir anayasa yapamaz.
Anayasayı kim ortadan kaldırmaya yeltenirse, bu bir anayasayı ihlal suçu.
Anayasa yapma yetkisi olmayan bir TBMM için de, TBMM üzerinden de kuşkusuz yeni bir anayasa yapmaya yeltenilirse, böyle bir suç gündeme gelecektir.
Anayasalar, dayatma ile değil, uzlaşma ile yapılırken, neden bu dayatma…
1961de kurucu meclis niteliği olan meclis anayasa yapma yetkisine sahip olduğu için, doğal olarak yeni bir anayasa ortaya çıkarmıştır.
12 Eylül dönemindeki DANIŞMA MECLİSİ, kurucu meclis niteliğinde olmadığı için, giriştiği anayasa yapma faaliyeti bu durumda, önceki anayasayı ortadan kaldırma ve suç boyutunda olduğu için, 1982 Anayasa çalışmalarının tamamını CEZAİ SORUMSUZLUK kapsamına alan bilinen GEÇİCİ 15 nci maddeyi anayasaya koymuştur. Düşünün danışma Meclisi bile, yeni bir anayasa yapmasının suç olduğunu gördüğü için, yeni bir anayasa yapma sürecinde, kendisini tam sorumsuz kılan hükümler getiriyor. Oysa 1961’de bir kurucu meclis anayasa yaptığı için, anayasa yapma sürecini kapsamına alan böyle bir madde söz konusu olmadı.
Şimdi yeni anayasa diye yerinde duramayan iktidar, bu süreci hızlandırmak, bu meclise yeni anayasayı dayatmak ya da bunun için yeni bir meclis yaratmak, adeta kendi etkisi ve vesayeti altında yeni DANIŞMA MECLİSİ ortaya çıkartmak, TBMM’yi bir Danışma Meclisi kimliğine sokmak için, terör sömürüsünü kullanıp, yoluna devam etmek istemektedir.
Anayasaya bağlı olan, Anayasayı yapma değil, sadece değiştirme yetkisi bulunan, bunu yapan TBMM’de olsa, böyle bir durumda önceki anayasayı ortadan kaldırma girişimi suç olduğu için, bu durumu cezai sorumsuzluk kapsamına sokarak, yoluna adeta bir Geçici 15 inci madde getirerek devam etmek, cebindekini uzlaşarak değil, anayasa diye dayatarak devam etmek isteyen iktidarın, sisteme karşı girişimine karşı herkesin dur demesi gerekmektedir.
TBMM halkın iradesi ile kurulmuştur. Terörü bu boyuta taşıyan iktidarın, terör sömürüsü ile yaptığı bu girişim, halkın egemenlik ve iradesine karşı bir girişimdir.