Polisin attığı gaz fişeğiyle öldürülen Berkin Elvan’ın sonsuzluğa uğurlanışından sonra,
Gezi parkına karanfil bırakmak isteyen kitleye polisin gaz bombaları ve tomalarla saldırması artık bu meseleye bir çözüm bulunmasını zorunlu hale getirmiştir.
Çözümün hükümetten gelmeyeceği ortadadır. Çünkü diğer ülke hükümetleri gibi AKP de halkın alanlara çıkmasından korkuyor. Alanların bir süre sonra devrim kalelerine dönüşerek hükümetleri alaşağı ettiğini görüyor ve biliyorlar.
O halde alanları cehenneme çeviren bu gaz bombalarını ve tomaları durdurma işi bize kalıyor. Ya gaz bombalarını ve tomaları durdurup ölümlerin ve sakatlanmaların önüne geçer ve meydanları halka açarız ya da sürüp gidecek bu devlet terörü.
Peki bunu nasıl yapacağız?
Gençlerin enerjilerine hayran olmamak elde değil. Polis gaz fişeği atıp basınçlı su sıkınca, gençler haklı olarak o bölgeden çekiliyor, beş on dakika gibi kısa bir zamanda yine toplanıp başka bir yerde polis ordusunun önüne dikiliyor. Polisler savaş alanındaymış gibi tekrar hınçla saldırıya geçiyorlar. Gençler bu saldırılarda ölümcül darbeler alıyor, sakatlanıyor, topluca gözaltına alınıyor ve bazıları da tutuklanıyor.
Neredeyse her gösteride böyle oluyor. İşin içine ajan provokatörler de girince saldırıya geçmek için can atan polisin işi daha da kolaylaşıyor.
Ancak bunun artık böyle gitmeyeceği ortada. Daha doğrusu gitmemeli! Bu konuda aydınlara ve siyasetçilere büyük iş düşüyor.
Bir zamanlar İran Şahı da meydanlar da böyle terör estiriyordu. Azgın bir aygır gibi halka saldırıyor, meydanları ceset tarlasına dönüştürüyordu. Halkın tek silahı meydanlardı, oralar da -şimdiki Gezi parkındaki işgal gibi- Şah’ın asker ve polisinin işgali altındaydı.
Mollalar müttefikleri Kürt siyasetçiler ve komünistlerle birlikte birbirlerine zincirlenerek çıktılar alanlara. Saldırıya geçen asker ve polislerin önünde etten bir kaleye dönüştüler. İsteseler de kaçamazlardı. Bazıları öldürüldü, ancak arkadaşlarına zincirli olan cesetleri oracıkta kaldı. Önderleri kaçmayınca halk ordusu da kaçmadı. Daha da bilendi. İşte o tarihi an Şah’ın ölümcül bir darbe aldığı andı. O günden sonra yıkılmaz sanılan monarşi hızla baş aşağı gitmeye başladı. Şah kendisini birkaç hafta sonra avucunda bir miktar ülke toprağıyla İran’dan kaçarken buldu. Bindiği uçakta havadan Tahran’a son kez baktı, sürdüğü o akla ziyan sefahat bir rüya olarak kaldı arkasında. Mısır’a sığındı, yapayalnız bir insan olarak öldü.
İran halkı bir mantar tabancası dahi patlatmadan meydanların sihirli gücüyle diktatörü aşağı indirmişti.
Bize düşen görev!
Biz aydınlar ve siyasetçiler bu gaz bombası ve toma meselesini halka ve gençlere bırakmadan meydanlarda çözebiliriz. Hükümetin yasakladığı Gezi parkında veya Diyarbakır Valiliği önünde kendimizi gaz bombalarına ve tomalara karşı birbirimize zincirlersek, yani daha açıkçası bedenlerimizi halka siper edersek gaz bombaları susmak, tomalar da kontak kapatmak zorunda kalırlar.
Sözü fazla uzatmayacağım. Kendisini benimle zincirleyecek arkadaşlar arıyorum. Mail adresim ve telefonum aşağıdadır.
Kimseye kahramanlık taslamıyorum, lütfen böyle düşünülmesin. Bir macera peşinde de değilim. F tipinde enfeksiyon kapan akciğerlerimdeki rahatsızlığım hâlâ sürüyor. Almak istediğim riskin farkındayım, o zehirli gazdan ölümcül bir şekilde etkileneceğimi de biliyorum. Ancak gençlerin ölmemeleri ve meydanların halka açılması için başka çare yok. Bugün çocuklarımın, yarın da torunlarımın gaz bombalarına ve tomalara hedef olmasını istemiyorum. Esenlik dileklerimle
alinakmahmut@hotmail.com Tel: 0546 518 86 86
TARİHE NOT: Herhangi bir olayda tüfek veya tabancayla oluşan öldürme ve öldürmeye teşebbüs suçu neyse, öldürme potansiyeli taşıyan gaz fişeklerinin yol açtığı öldürme ve yaralamalar da hukuken odur. Gaz fişeği hedef gözetilerek atıldığı için her yaralama öldürmeye tam teşebbüstür. Nitekim bu öldürücü fişeklerden birçok genç ölmüş, yüzlercesi de yaralanmıştır. İç hukuk kilitlenmiş olsa da, bu suçların uluslar arası hukuktaki karşılığı binlerce yılık hapis cezasıdır. Bu keyfi suçların azmettiricileri başbakan ve onun külhanbeyi içişleri bakanıdır. Yani tetikçilerle aynı cezanın muhatabıdırlar.