Sosyalizm, emek ve sermaye arasındaki çelişkiyi, emek lehine çözmeyi amaçlayan,
bu çerçevede emeğin çıkarlarını savunmayı kendine şiar edinen bir düşünce sistemi ve bir siyasal harekettir. Düşünce sistemi olarak, sosyalizm, karmaşık iktisadi, toplumsal sorunları, bu sorunların içerdiği ya da doğrudan onların kaynağı olan temel çelişkilerle açıklamaya çalışan; gündelik yaşam içinde bize karmaşık gözüken pek çok olguyu birbiriyle ilişkilendirerek anlamlandıran ve bu sayede akıp giden sürece müdahale etmemizin olanaklarını yaratan bir içeriğe sahiptir. Bu özelliğiyle, 19. yüzyıldan başlayarak, gerek geçmişin ve güncel olanın anlaşılmasında gerekse içinde yaşadığımız gerçekliği değiştirme çabasında hiçbir düşünce ya da toplumsal hareket ile kıyaslanamayacak bir etki yaratmıştır.
Ve tarih boyunca, yine hiçbir düşüncenin karşılaşmadığı kadar önüne engeller dikilmiş, içeriği sulandırılmaya çalışılmış, emekten yana boyutundan koparılıp liberal özgürlüklerle sentezlenerek sözde özgürlükçü (ya da demokratik) bir “sosyalizm” geliştirilmek istenmiş ve de istenmektedir. Aslında sınıf çelişkisinden tümüyle bağımsız olmayan, bu çelişkiyle tarihin pek çok döneminde kesişen kadın-erkek eşitsizliği, etnik kimliklerin bastırılması, düşünce özgürlüğünün sınırlandırılması vs. adeta tek toplumsal ve siyasi sorunlar gibi kavranıp sosyalizm deneyimi de bunlar etrafında gelişen taleplere indirgenir hale getirilerek post modern bir süreç yaratılmıştır.
Bugün, en temel insanlık değerlerinin ayaklar altına alındığı; gözü dönmüş bir kazanma hırsının zihinlere kazındığı; kölelikle yarışır çalışma koşullarının emekçilere reva görüldüğü; insan onuru için vazgeçilmez olan eşitlik ve özgürlük yolundaki kazanımların silinip atıldığı; yurttaşlık bilinci ve sorumluluğu yerine himaye edilmeye muhtaç itaatkâr uyruk kimliğinin yerleştiği; sosyalizm başta olmak üzere bu kazanımlara ilişkin tüm deneyimlerin, bütün sözcüklerin ve hatta imgelerin akıllardan kovulduğu; dinsel düşüncenin yeniden diriltildiği bir dönemden geçiyoruz.
İşte şimdi, devrimciler olarak, bütün bu olumsuzluklara karşın umudumuzu kaybetmeden, dünyanın farklı coğrafyalarında ve ülkemizde gelişen tepkilerin izlenmesine ve toparlanmasına, emperyalist-kapitalizme karşı gelişen muhalefetin daha güçlü bir biçimde ayakları üzerine yükselmesine, diğer bütün devrimci çabalarla bir ırmak oluşturulmasına katkıda bulunmak için buradayız.
“Ana fikir” bu mütevazı katkı ve çaba için burada…
*Emperyalizme, onu doğuran kapitalizme, bunları besleyen dinci gericiliğe ve bunlardan türeyen faşizme karşı koyabilmenin ideolojik alt yapısını oluşturmak,
*Liberalizme karşı sosyalizmi, idealizme ve göreceliğe karşı bilimselliği, revizyonizm ile reformizme karşı devrimci yaklaşımı savunmak,
*Devrimcilerin ve onlarla bütünleşen emekçilerin 60’lı yıllardan itibaren toplumsal mücadele içinde yarattıkları onurlu değerlerle mayaladıkları ilerici – demokrat ve devrimci çizgiyi bu günün koşullarıyla bütünleştirmek,
*Dünyanın neresinde olursa olsun, her yenilgiden sonra yenilginin yükünü taşıyamayanların oluşturdukları teslimiyet ile besledikleri sağcı girişimlere karşı; yenilgiyi yeniden varolmanın bir aracı olarak özümsemek,
*Marksizmin, gelişimin ve çağın kavranmasının kılavuzu olduğu bilinciyle 21. yüzyıl devrimciliğinin ne ve nasıl olacağının açığa çıkartılmasına katkıda bulunmak,
*ABD’nin Ortadoğu’daki taşeronu AKP iktidarının totaliter yönetiminden kurtulmanın gerekliliğini emperyalizmin iç yüzünü deşifre ederek, açığa çıkararak ortaya koymak; onun bölgemizde kışkırttığı dinciliğe, etnik ve mezhep ayrımcılığına ayrıca diğer çağdışı gerici akımlara karşı devrimciliği öne çıkararak halkın demokrat, yurtsever, haksever bilincinin uyanmasının gerekliliğini vurgulamak,
İçin buradayız.
Hepimize kolay gelsin.