Millet İttifakına Ne Oluyor? Kim Ne Yapmak İstiyor?-Av. Mehdi Bektaş

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlanıp geçerli oyların %52’sini aldığı belirtilen Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasaya aykırı biçimde üçüncü kez cumhurbaşkanı olması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun oy oranın %48’de kalmasıyla, cumhur ittifakında zafer, millet ittifakında hüsran yaşanmaya başlandı. Her ne kadar Kemal Kılıçdaroğlu, “Parti devletine karşı mücadele ettik, adaletsiz seçimde 25 milyonu aşkın seçmen bize oy verdi, kaybettik ama yenilmedik” dese de millet ittifakında, siyasi ve toplumsal muhalefette, büyük bir hayal kırıklığı, kızgınlık, kırgınlık, dağınıklık yarattı.

          Sosyalist partiler, egemenlere ve siyasi iktidara karşı, halkı örgütleyerek, ideolojik, politik, ekonomik, sosyal ve kültürel sınıf mücadelesi önerirken, CHP sınıfsal temeli olmayan, bağımsızlık hedefi bulunmayan sosyal demokrat politikalarla, liberal milliyetçi İyi Parti,  ayrılıkçı HDP, AKP türevi Deva, Gelecek, İslamcı Saadet Partisi ile yol yürümeye kalktı, 39 milletvekilini listesinden aday gösterdiği sağcı partilere bıraktı, mecliste çoğunluk sağlayamadı, yurtseverlerde ve toplumsal muhalefette büyük hayal kırıklığı yarattı.

          CHP’ye parti içinden ve dışından ağır suçlamalar ve eleştiriler oldu,  Genel Başkan ve Yönetim Kurulunun istifaları dillendirildi, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu öncülüğünde “değişim” talepleri gündeme getirildi, değişim diyen CHP Grup Başkanı Özgür Özel de her türlü göreve hazırım dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedince, milletvekili adayı gösterilmeyen, bakan olmayı, etkin görevlere gelmeyi düşünen pek çok siyasi, CHP’de genel başkan olmayı düşleyenlerin etrafında kümeleniyor, iç tartışmayı hızlandırıyor.

          Kemal Kılıçdaroğlu, yönetim kurulu üyelerini ve danışmanlarını görevden aldı, yeni yönetim kurulu atayarak, teşkilatı önce kendine ve sonra bir genel başkan yardımcısına bağladı, aday olmam gösterilirsem geri durmam, değişimi örgüt organları yapar, kimseye engel olmam, kaptan olarak gemiyi salimen limana yanaştırmadan başkanlığı bırakmam diyerek, olağan kurultay sürecini başlattı.

             Bir yanda CHP ideolojisini ve yolunu kaybetti diyenler var, öte yanda CHP dimdik ayakta yoluna kararlılıkla devam ediyor savında olanlar, saflaşma yoğun biçimde sürüyor. Hangi görüşün yönetime geleceğine, CHP’yi diriltip mücadeleye sokacağına CHP örgütü karar verecek, yeni seçtiği kadrolara partiyi teslim edecek. Yoğun bir ideoloji ve örgüt tartışmaları yaşanacağı öngörülüyor.

          Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, devrimcilik ilkelerini temel alan CHP, yüz yıllık tarihi içinde çok partili sürece geçtikten sonra emperyalizmin iş birlikçisi liberal ve dinci partilerin, “servet ve din düşmanı” iftiraları karşısında çok badireler atlattı, halk partilerinin desteği, parti kadrolarının özverili çalışmalarıyla küllerinden yeniden doğdu, bilimin aydınlık yolunda yürüdü, cumhuriyeti, bağımsızlığı,  halkçılığı, laikliği, eşitlik, özgürlük ve kardeşliği savunarak, ekonomik, sosyal, siyasal demokrasiyi kurmaya ve yerleştirmeye çalıştı.

Halkla bütünleşiyoruz adı altında Bülent Ecevit’in sosyal demokrat çizgisi ile dinci partiyle koalisyon kurmasıyla başlayan, Deniz Baykal’ın kara çarşafa parti rozeti takmasıyla süren, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “laiklik sorunu yok, türbanı biz çözdük, bizimim de kabahatimiz oldu, helalleşelim” sözleri ve türbana “yasal kılıf” bulma çabalarıyla zirve yapan, CHP’yi devrimci özünden kopararak sağcılaştırma sürecinin bir işe yaramadığı son seçimle iyice ortaya çıktı, bundan sonra ne olur kestirmek zor.

CHP devrimci özüne dönmeden, emperyalizme, kapitalizme, faşizme, irticaya karşı kesin tavır almadan, bağımsızlığı, bilimi, laikliği, eşitliği, özgürlüğü ve halkçılığı ödünsüz savunmadan ayağa kalkması ve topluma umut olması beklenmemelidir. CHP’nin kimlik sorunu önceliklidir, sorunların çözümü kimlik sorununun çözümüne bağlıdır. Partinin Kemalist devrimci özü ve rotası izlenmeden, Kemal Kılıçdaroğlu’nun gitmesi, İmamoğlu veya Özel’in gelmesi hiçbir şey değiştirmez, “Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişir, yumruk yine o yumruk bir varsa el değişir.” (Neyzen), sorun çözülmez.

CHP’nin Kemalist devrimci özüne dönmesi, yalnızca CHP’nin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve halkın temel ihtiyacıdır. Kurultay’dan sağlıklı bir sonuç çıkması halkın ve yurtseverlerin umududur.

Seçim ve sonuçlarından yalnızca Kemal Kılıçdaroğlu ve parti kadrolarını sorumlu tutmak haksızlıktır. Yanlışlıklarına karşın en çok çalışan Kemal Kılıçdaroğlu, parti kadroları ve CHP’li seçmen olmuştur. Bilinmeli ki bu çalışmanın içinde şimdi göklere çıkarılan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ta vardır. Bunların önü kesilmemiş, tersine Meral Akşener’in dayatmasıyla yol verilmiştir. O gün sağcı kafayla eşiği aşamayanlar, bundan sonra hiç aşamaz. Sorun kişisel değil ideolojik ve örgütseldir. Kurultay yaraya derman olacak mı,  sorunu kökten çözecek mi, bekleyip göreceğiz.

Millet ittifakının ikinci güçlü partisi İyi Parti görünüyordu, anketlerde %15 civarında oy alacağı dillendiriliyordu. 6 partili Millet İttifakı masası, kapsamlı ve güçlü bir biçimde, hukukun üstünlüğüne, kuvvetler ayrılığına, liyakate dayalı parlamenter demokrasiye geçiş programı açıkladığında büyük umut vermişti. Ne zaman ki Meral Akşener, “seçilecek aday” önerisinde bulunarak Aleviliğini ima ederek Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını önlemeye kalkması, masayı terk etmesi, toplumsal tepki üzerine geri dönmesi, iki belediye başkanının cumhurbaşkanı vekili olmasını önermesi ve buna parti başkanlarının dâhil olması, tüm olumlu havayı dağıttı, masayı pazarlık masasına dönüştürdü, halkta oluşan umudu yer ile yeksan etti.  “CHP’den 15 milletvekili aldık, bir türlü bedelini ödeyemedik” dese de ittifaka zarar verdi, umduğunu bulamadı. Partiyi kongreye taşıdı, bazı sıkıntılar olsa da yeniden Genel Başkan oldu, ittifakın bittiğini, 2024 yılı Mart ayında yapılacak yerel seçimlere tek başlarına katılacaklarını söyledi. Ne filim çevirecek bilinmiyor, yolu açık olsun deniyor!

AKP kökenli DEVA ve GELECEK partilerin, AP kökenli Demokrat Parti’nin oy tabanın ne olduğu bilinmiyordu,  İslamcı Saadet Partisi’nin %2 oranında oy tabanı var deniyordu, AKP tabanından epey oy alırlar kanısı vardı,  beklenen oy kopuşunun olmadığı,  CHP listelerinden DEVA’nın 15, GELECEK ve SAADET’in 10’ar, DP’nin 3 milletvekili çıkardığı, kârlı oldukları söyleniyor. Bunların birleşerek Mecliste grup kurmaları tartışılıp, görüşülürken, DEVA ben yokum dedi, diğerleri görüşmeyi sürdürüyor. İçlerinde yine en samimi SAADET görünüyor, yerel seçimler için ilişki bitmemiştir diyor.

CHP’nin gizliği ortağı olduğu savlanan HDP’de de işler karıştı. Yeşil Sol Parti adıyla seçimlere katıldılar, 100 milletvekili hedeflerken 61’de kaldılar. Tutuklu Selahattin Demirtaş tarafından etkin çalışmadıkları gerekçesiyle eleştirildiler, yönetim istifa etti, seçim değerlendirmesine başladılar. HDP hakkındaki kapatma davası sürüyor, muhtemelen kapatılacaklar. Kimlerin yasaklı olacağı, yerel seçimde nasıl tavır alacakları belirsiz, bekleyip göreceğiz.

Son seçimde Millet ve Cumhur ittifakı partileri olarak iki gruba ayrıldı, bunlar içinde CHP sosyal demokrat, diğer partiler ırkçı, dinci ve liberaldir. Seçmen kitleleri ağırlıkla ırkçı, dinci, liberal sağ görüşlü partilere bağlanmıştır. Buralardan kopmaları, ancak sınıfsal temelde, eşitlik, özgürlük, laiklik, demokrasi mücadelesi ve aydınlanmayla mümkündür. Bunu yapacak olanda Sosyalist, Kemalist devrimci partiler, hareketler, guruplar, dernekler, sendikalar,  vakıflar, meslek kuruluşları, basın ve tabi ki yazan, çizen, konuşan aydınlardır. Toplumun dönüşümünü yalnızca bir partiye ve liderine bağlamak, ciddi işi hafife almaktır.

AKP ve siyasi iktidar zıvanadan çıkmıştır, liderini, partiyi eleştirenleri, iktidara oy vermeyenleri, özgür basını hedef tahtasına oturtmuş, yargı ve zaptiye yoluyla hesap sormaya başlamış, “binmiş alamete gidiyor kıyamete”, toplumu yıldıramaz, boşa kürek çekiyor.  Bu toplumun yurtseverleri, devrimcileri korkmaz, yılmaz, cumhuriyetin aydınlık yolundan yürür, kuşkusuz yürüyecektir. 02.07.2023

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir