Kuşatılanlar: İslam ve Batı’nın Jeopolitiği

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Diğer Kitaplar

Yukarıda ele alınan 6 kitaptan belli farklılıklar gösteren diğer 6 kitaba da değinmek gerekir. Bunlardan bir tanesi, 1995 öncesinde Graham Fuller ve Ian O. Lesser’in RAND Arroyo Merkezi’ndeki Strateji ve Doktrin Programı kapsamında, tüm Müslüman ülkeleri -dolayısıyla ülkemizi de- içeren ‘İslam ve Batı’nın Jeopolitiği’ araştırması-raporudur. Yine siyasi İslam üzerine G. Fullerin, 2003’de yazdığı ‘Siyasal İslamın Geleceği’ ve 2010’da yazdığı ‘İslamsız Dünya’ dır. Diğer üç kitap ise doğrudan Türkiye’ye yönelik özel konuları içeren çalışmalardır. Bunlar, ‘Türkiye ve Atatürk’ün Mirası’, ‘Türkiye’nin Kürt Meselesi’ ve ‘Yeni Türkiye Cumhuriyeti’ dir.

kitap 9

  1. Kuşatılanlar: İslam ve Batı’nın Jeopolitiği

Bu kitaplardan ilki 1995’de ABD’de, 1996’da da ülkemizde ‘Kuşatılanlar- İslam ve Batı’nın Jeopolitiği’ adıyla yayınlanır. Graham Fuller ve Ian O. Lesser’in RAND Arroyo Merkezi’ndeki Strateji ve Doktrin Programı kapsamında yürüttükleri araştırma projesinin bir ürünüdür.

Bu araştırma projesi Türkiye üzerine özel bir çalışma değildir. Kitap, Müslüman ülkelerin tamamını kapsayan Siyasi İslam’a yönelik ideolojik-politik bir çalışmanın kitaplaştırılmış halidir.

İslam’a ilişkin aşağıdaki konu başlıkları üzerine Graham Fuller yoğunlaşır:

  • ‘’Müslümanların tarihi ve psikolojik açıdan Batı’yı algılayışları,
  • Müslümanların politik, askeri, kültürel, sosyal ve ekonomik alanda Batı’ tarafından kuşatılmışlıkları,
  • Politik İslam’ın Batı ile ilişkisi ve Müslüman ülkelerde politik hayatla bütünleşmelerinin dini boyutu,
  • Müslümanların dayanışma ülküsünün karakteri ve bunun Batı açısından anlamı, İslam dünyasındaki siyasi sistemlerde ‘gerekli olan iç değişimler’
  • Cebelitarık’tan başlayıp Kafkaslar ve Güney Rusya’dan geçerek Batı Çin’e kadar indikten sonra (Müslümanların bir azınlık nüfusu oluşturduğu) Hindistan’ı aşan, Birmanya sınırından Bangladeş’e, Tayland’ın güneyi üzerinden de Malezya’ya, Endonezya’ya ve Filipinler’in kimi kesimlerine kadar uzanan, güney sınırları da Afrika’dan da geçen (Afrika Sahili, Batı Afrika’yı ve Doğu Afrika kıyısını da kat eden bölgeye yayılmış) Müslüman ülkelerin jeopolitik konumu’’,

Ian O. Lesser ise,

  • ‘‘Batı’nın İslam’ı ve İslam’ın jeopolitik mirasını algılayışını (sömürgecilik dönemi, Soğuk Savaş dönemi ve Soğuk Savaş sonrasını)
  • Gelecekte İslami faktörün genel olarak uluslararası arenada, özel olarak da Batı’da yaratacağı güvenlik sorunlarını,
  • Batı’nın Müslüman ülkelere yapacağı askeri müdahaleler ve bunların doğuracağı sonuçları’’

üzerine eğilir.

RAND’ın Strateji ve Doktrin oluşturmaya yönelik bu çalışmanın nasıl yürütüldüğü kitaplaştırılan kısmının Önsöz’ünde kısaca belirtilir:

‘’Yazarların RAND’ın Arroyo Merkezi’ndeki Strateji ve Doktrin Programı kapsamında yürüttüğü bir araştırma projesinin ürünü olan bu kitap, Ortadoğu, Avrupa ve Orta Asya’ya ilişkin konuları kapsayan çeşitli RAND araştırma faaliyetlerinden yararlanılarak hazırlanmıştır. Elde ettiğimiz bulgular, ABD’de ve yurtdışında resmi ya da gayri resmi gözlemcilerle gerçekleştirilmiş çok kapsamlı tartışmalarda varılan sonuçlarla bütünleşmiş haldedir’’[1]

ABD’nin Yeni Dünya Düzeni’nin en büyük uygulama alanı olan coğrafyadaki Müslüman ülkelere yönelik ekonomik-politik ve askeri müdahalelerine karşı toplumsal tepkinin kendisini dini zeminde ifade edeceğini söylerler. Klasik sömürgecilik döneminde Batı’nın (Hıristiyan dünyasının Müslümanlara yönelik saldırısına)sömürgecilik saldırılarına karşı Müslüman halkın, İslami inanç temelinde karşı koyduğu vurgulanır. Günümüzde de ABD önderliğindeki Batı askeri gücünün Müslüman ülkelere yönelik askeri müdahalelerine karşı halkın göstereceği tepkilerin, sol düşüncenin toplumsal gücünü yitirdiği, millici politikaların kontrol altına alındığı bir ortamda, dini değerler üzerinde yükselebileceği, radikal dini akımların da güç kazanacağı söylenir. Bu yaklaşım kitabın Giriş bölümünde şöyle dile getirilir:

‘‘Komünizmin çöküşüyle birlikte, geniş bir coğrafi bölgeye yayılmış insanlar arasında böylesine tutarlı bir bütün oluşturan ve Batı’ya karşı radikal İslam’ınki kadar kuvvetli ve açık bir şekilde, sistemli bir eleştiri yönelten başka bir inanç sistemi yoktur. Aynı zaman zarfında, Ortadoğu, Batı’nın askeri müdahalesine en sık hedef olan bölge durumundaydı’’[2]

Politik İslam’ın sömürgeci zengin ülkelerle yoksul ülkeler arasındaki çatışmada geçmişteki Kuzey-Güney söyleminin merkezine çekilebileceği, Müslüman ülkelerin iç politikasında İslam’ın rolünün büyüyeceği tartışılır. Ortadoğu’daki eski otoriter düzenler olarak tanımlanan millici yönetimlerin neo-liberal ekonomik programa sıcak bakmayacakları dolayısıyla da önlerine konan ‘acil politik, ekonomik ve sosyal değişimlerle’ ilgili olarak İslamcıların politik sisteme başarılı bir biçimde dâhil edilmesi vb. konularını ele alırlar.

1995’de ABD’de basılan bu çalışmada ele alınan tartışma konuları, 2010’lu yıllarda ortaya çıkan ‘Arap ilkbahar’ ını ve sonrasında ortaya çıkan Müslüman Kardeşler iktidarlarının anlaşılmasına katkı sağlıyor.

  1. Türkiye ve Atatürk’ün Mirası

Bunlardan birincisi, Türkiye’de uzun süre görev yapmış ve ülkemizi yakından izleyen ve RAND Corporation’a katkı sunan Paul B. Henze’nin National Defense University için hazırladığı ‘Türkiye ve Atatürk’ün Mirası’ kitabı 1998 yılında ABD’de, AKP’nin iktidara gelmesinin ardından da 2003 Ocak ayında ülkemizde basılır. ABD’nin Özal sonrası Türk dış politikasında, Batı çıkarlarına aykırı gelişmelerin, uyumsuzlukların nedeninin ‘Atatürkçülüğe’ bağlandığı bir ortamda bu çalışma yayınlanır.

  1. Henze kitabın İngilizce Önsöz’ünde şunları yazar:

‘‘Türkler sadece hâlihazırdaki sorunlarının üstesinden gelebilecek kapasiteye sahip olmakla kalmayıp, 21. Yüzyıla dünyanın en etkin ve başarılı orta ölçekli ülkelerinden biri olarak da girebilecek güçtedirler. Burada anahtar kelime “liderlik”. Türkiye’nin Atatürk ve Özal kalitesinde yeni bir lidere ihtiyacı var. Böyle birinin ortaya çıkmasının çok uzun sürmeyeceğini umuyorum.’’[3]

  1. Henze’nin dileği aradan fazla bir zaman geçmeden gerçekleşir. ABD’nin Türkiye için istediği lider çok geçmeden zuhur eder: Recep Tayyip Erdoğan.
  2. Henze kitabında ABD-Türkiye ilişkilerini Osmanlı dönemi de dâhil olmak üzere günümüze kadar getirir. Özal’ın hem ekonomik programından hem de dış politikasından övgüyle bahseder. Özal sonrası hükümetlerin ekonomik programlarını (özelleştirmelerin istenen hızda yapmamaları, ciddi yapısal reformları savsaklamaları) ve dış politikalarını (ABD’de ile uyuşmayan politikalar izlenmesi) eleştirerek bu olumsuzlukları Atatürkçü kesimlere bağlar, onları da Atatürk’ü yanlış değerlendirmekle suçlar.

Devam edecek…

Gelecek yazı: Carnegie Corporation çalışması, ‘Türkiye’nin Kürt Meselesi’

 

[1] Kuşatılanlar İslam ve Batı’nın Jeopolitiği, Graham E. Fuller lan O. Lesser, Sabah Gazetesi Kitapları, s vıı

[2] Kuşatılanlar İslam ve Batı’nın Jeopolitiği, Graham E. Fuller lan O. Lesser, Sabah Gazetesi Kitapları, s 2

[3] Türkiye ve Atatürk’ün Mirası, Paul Henze, Kömen-SOTA Yayınları, 2003, s 6

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir