Search
Close this search box.

Reyhanlı’da gökyüzü çığlık ile buluştu!- İsmail Cem Özkan

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Reyhanlı’da çığlık yükseldi, bombaların yüklü olduğu araçların patlaması sonrası. Aynı zamanda bir kamera kayıttaydı,

kamerayı elinde tutan “Allahu ekber” diyerek tekbir getirmekte… Zafer çığlığı mı atıyor, şaşkınlığını mı dillendiriyor belli değil. Sanki moda olmuş gibi söylüyor, bir tekerleme gibi ağzından ister istemez çıkıyor.

Irak işgali ile birlikte “embedded media” kavramı günlük yaşamımıza girdi. Irak işgali sırasında profesyonel basın mensupları, Amerikan tanklarının içinden namludan gördüğünü yazmış, Amerikan kayıpları ile ilgili hiçbir bilgi vermemiştir. Bir anlamda propaganda amaçlı beslenen medya görevlisinin yeni görevine verilen isim olmuştur. Embedded gazeteci, profesyonellik anlayışı gereği görevini yapmıştır. Kısaca parasını verenin penceresinden olaylara bakmış, onun hoşlanacağı ve propaganda olarak kullanacağı görüntüleri ekrana taşımıştır.

Irak işgalinde günlük yaşantımıza giren bu çalışma tarzı, o günden sonra tüm silahlı güçler tarafından kullanılmaya başlanmış ve yaygınlaşmıştır. Dijital yayıncılığın gelişimine uygun olarak kameralar artık bir sigara paketi boyutuna inmiş, hatta cebimize girmiştir. Cep telefonları ile yapılan kayıtlar, dünya medyasında medyayı kontrol edenlerin çıkarına uygun şekilde kullanılmaya ve yaygınlaştırılmaya başlanmıştır. Bir anlamda her bireye denmiştir ki, sen bulunduğun yerde gazetecisin ve göndereceğin her görüntü bizim masa başında oturan redaksiyon görevlileri tarafından “uygun” bir şekle getirilecek ve yayınlanacaktır. Yayınlandığı zaman, görüntüyü çeken kaynak kişiye maddi bir gelir olarak geri dönüşüm olacaktır. Bir anlamda her bir birey potansiyel olarak cep telefonuna tesadüfen bir şeyi kayıt eden ‘amatör ruhlu profesyonel gazeteci’ konumuna getirtilmiştir.

El Kaide ve türevleri olan örgütlerin kuruluşu CIA denetiminde ve bilgisi ile Sovyet bloğuna ve onun anlayışına karşı savaşmaları için kurulmuş yerel örgütlerdir. Hamas, İsrail denetiminde Filistin Kurtuluş Örgütüne karşı kurdurulması gibidir. Amerika kendi çıkarına uygun dünyanın değişik yerlerinde örgütler kurdurmuş ve başarılı olmaları için silah ve eleman eğitimi konusunda yardımda bulunmuştur. NATO içinde yasal olarak yapılan işlem diğer ülkeler için aynı amaca yönelik ama çalışma yöntemi farklı taşeronlar kurmuş ve onların eli ile kendi insan kayıbı olmadan amacına ve ideolojisine uygun eylemler yapmasını sağlamıştır. Bir anlamda da başarılı olmuştur. Afganistan’da Taliban ile büyük başarı elde etmiş, İran İslam devrimi ile Sovyet rejimin güneye inmesi önüne kalın duvar örmüştür. O ülkelerde gelişen İslam iktidarları bir anlamda Amerika’nın “yeşil kuşak” politikasına uygundur.

İran devrimi sanıldığı gibi Amerikan rejimine karşı yapılmış bir eylem değildir, uzun vadeli bakıldığında İran devrimin güçlenmesi için Amerika görünmeyen eli ile yardım etmiş, İran içinde gelişecek olan komünist hareketin kökünü kazımıştır. Saddam Hüseyin eğer İran’a Amerikan ve batı desteği ile saldırmamış olsaydı, bugün ki İran belki olmayacaktı. Amerika kendi eli ile güçlendirildiği Saddam Hüseyin’i zamanı geldiğinde indirecek ve petrol kaynaklarını tek elden yönetecektir. Yeşil Kuşak Projesi, Büyük Ortadoğu Projesine (BOP) dönüşmüş. Büyük Ortadoğu Projesine uygun Arap baharı ile sonuçlanacak politikalar değişik ülkeleri içinde hayata geçmiş ve büyük oranda başarılı olmuştur.

Bir zamanlar Amerika’nın taşeronluğunu yapanlar iktidardan uzaklaşmış, yeni İslami hükümetler kurulmuştur. Amerika yeni bir Ortadoğu coğrafyasını oluştururken şimdilik iktidarları değiştirmek ile kalmıştır, henüz sınırlar değişmemiştir. İran korkusunu kullanarak kendi kontrolündeki İslam ülkelerini kontrol etmeye devam etmektedir. İsrail’in silahlanması bu sayede meşrulaşmakta ve Filistinlilere karşı yapılan zulüm göz ardı edilebilmektedir. FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü) bugün güçlü olmuş olsaydı, İsrail ile başlayan görüşmenin sonucu çok başka olabilirdi, onu yok eden ve göstermelik bir hükümet konumuna getiren Filistinliler içinde yaşanan çatışma ve Hamas’ın önlenemeyen yükselişidir. Hamas görevini başarılı bir şekilde yerine getirmiş, zamanı gelince doğal olarak kuranlar tarafından tasfiye edilecektir. Mübarek’in sonu hepsine örnektir.

Reyhanlı’da patlayan bomba yüklü araçlar bu sürecin bir parçasıdır. Orada da cinayet işleyenler parmak izlerini kameralara kayıt etmiş ve tekbir sesleri ile batı dünyasına seslerini duyurmuştur.

Bu görüntüler batı dünyasında İslam düşmanlığını besleyen ve büyüten birer propaganda aracı konumundadır. Gün be gün batıda Nazi örgütlenmesi kabuk değiştirmekte ve Yahudi düşmanlığının önünde İslam düşmanlığı almaktadır. Naziler artık tek ari ırk yerine Avrupa ve beyaz (Avrupa kökenli) ırk üzerine kendilerini konumlandırmakta ve örgütlemektedir. Nazi örgütlenmesi bir anlamda ‘international’’dir. Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, Amerika, Rusya ve tüm Avrupa’yı kapsayan boyutta örgüt olmuştur.

BOP denen kavram bugün neyi beslemektedir ve kimin çıkarına hizmet etmektedir?

Yukarıda kısaca belirttiğim nedenlere bakarak söyleyebiliriz ki, BOP Arap ve İslam dünyasının yararına değildir. O bölgelerde çatışmalar körüklenmekte ve yeni cepheler oluşturulmaktadır. Son otuz yılda çatışmaların ve soykırımların olduğu coğrafyalar genelde bu Ortadoğu bölgesine yakın ya da yer altı zenginliği olan alanlar olması tesadüfi değildir. O alanlardan kimlerin yararlandığı yani çıkarının olduğu ile ilişkilidir. Yerel işbirlikçi iktidarlar, bu çıkarın birer kapı kulu görevlileri gibidir, çünkü biliyorlar ki, karşı geldiklerinde kendi iktidarları yok olacak ve başka işbirlikçi yapılanmalar yedekte göreve hazır olarak beklemektedir. O yüzden işbirlikçiler için reklamlarda kullanılan bir sözü söyleyelim “hizmette sınır yoktur!” anlayışı hakimdir.

İşbirlikçi iktidarlar, tarih ve günlük olaylara bakış açısını çıkarlara göre değiştirilmektedir. Parayı verenin çıkarına uygun ülke içinde özelleştirmeler yaparak devlet kavramını ulus olmaktan çıkarmakta ve başka bir şeye dönüştürmektedir. “Global dünya” ile “entegrasyon” bu dönemin kilit kelimesidir. Bu kelimeye uygun olarak her türlü zenginliğinin kaynağın kapılarını Global firmaların denetimine ve kullanımına açmakta ve bu sayede iktidarını korumaktadır. Eğer yapmazlar ise, bir ülkenin başbakan danışmanın dediği gibi; “ take advantage of this man. Because this person has so much credibility, because of his own beliefs in the Muslim world and he believes in the Western style democracy. I think instead of pushing him down, putting him to the drain, use…” (Türkçesi; “Bu adamdan yararlanın. Çünkü bu kişinin çok itibarı var, hem kendi inançları nedeniyle Müslüman dünyasında, hem de Batı tipi demokrasiye inanıyor. Bence onu devirmeye çalışmak, delikten aşağı koymak yerine, onu kullanın…”)  yoksa delikten aşağıya atarlar.

Yukarıda danışmanın sözü ne kadar tandık geliyor değil mi? Delikten aşağıya atmadan olabildiğince etinden, sütünden yararlanılacak çok insan var bu coğrafya içinde.

Reyhanlı’da çığlık gökyüzü ile buluştuğunda bir kamera kayıttaydı. Birisi tekbir getirmekteydi. Bu katliamın içinde kimlerin parmak izi olduğunu bulabildiniz mi?

Hiçbir olay tesadüfen olmaz…

Tarih, tesadüfler ile biçimlendirilecek kadar başıboş akmıyor!

Elbette her şeyi baştan planlayanlar ve kurgulayanlar her zaman başarıya ulaşacak diye bir kural yoktur. Vietnam direnişi buna örnektir.

Katliamlar, soykırımlar ancak emperyalist savaşların ortadan kalkması ile ortadan kalkabilir. Emperyalist savaşlar olduğu sürece; her yerde bomba patlayabilir, her yerde bir anda gökyüzü çığlıklar ile dolabilir.

Gökyüzünü çığlıklara teslim etmemek, bu oyunu bozmak biz sıradan insanların elindedir. Bir arada, barış içinde yaşamak bizim dünyaya bakış açımız ile ilgilidir. Cepheleşmek ve düşmanlıklar yaratmak yerine, emperyalist savaşlara dur demek ve durdurmak için omuz omuza halaya, horona durmak yeterlidir.

İsmail Cem Özkan

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir