Bir şiirin etrafında: SABAH OLURSA
Tevfik FİKRET
Bu topraklar da bir gün ışıyacaksa, oğlum,
eğer bu toprakların da sislenen şu alın yazısı
sağlam ve güçlü bir elle silinir de,
bir parça gülerse donuk ve paslı yüzü halkın,
-o gün ben ölmemiş bile olsam
bir ölü gibi yaşayacağım-
sen kes o gün benden umudu,
kötürüm, boş çevremde unut beni acılarımla,
hasta bakışlarım seni çekmek ister sonra geriye doğru.
Oysa sen “yarın”sın tepeden tırnağa,
kulaklarımda sesin durmadan şakıyor.
Işıyacak bir gün ortalık, ışıyacak,
sürmez bu karanlık, sürmez kıyamete dek,
bu mavi gökyüzü bir gün acır size.
Öyle boynunu bükme, oğlum,
hayatın güneşidir sevinçli olmak,
boynu bükük insan çürür bizim gibi.
Siz ey, gelecek günlerin küçük güneşleri,
birer birer uyanmanın vakti geldi işte,
ufuklar aydınlığa öyle susadı, öyle susadı ki!
Aydınlık tek özlediğimiz şey çağımızda,
haydi silin bulutları, uğursuz gölgeleri atın,
Işıklar içinde koşun mutlu özgürlüğe doğru.
Biz gözümüz açık gitmeyeceğiz bu dünyadan:
Vatan sizinle yaşayacak, biliyorum, sizinle yaşayacak,
şu zindan karanlığından uzak, sizinle!
(Aslı 1905’te yazılmıştır.)
Yenileştiren: A.Kadir
KENDİNİ GENÇLİĞİN EĞİTİMİNE ADAYIŞ
Fikret bir yüzü geleceğe, diğer yüzü gençliğe dönük çok iyi derecede eğitimciydi aynı zamanda. Gençliği ilmin taşıyıcısı, irfan sahibi ve daha ilerisinde eylemci insan olarak görmek isterdi. Son döneminde de genç neslin eğitimine ne de olsa uzun bir çaba diye önem vermezlik etmezdi. Gençler de Fikret’in şiirlerini elden ele gizlice dolaştırıyorlardı… Yukarıda okuduğunuz şiirinde “Sürmez bu karanlık, sürmez kıyamete dek” derken bu karanlığı sona erdirecek olanın sağlam ve güçlü bir el olacağını söyler yani burada sabahı müjdeleyecek olan halk kavramı yer almaz. O bir kahramana ihtiyaç duyduğunu belirtir.
***
Size bir anekdot aktaracağım… Gençlerle sohbetine dair…
Fikret’in son zamanlarıdır… Gençlere şöyle seslenir Tevfik Fikret:
“Öyle bir dergi ki, rehbersiz kalmış, zorba kuvvetlere boyun eğmiş gençlere yol göstersin. Burası Aşiyan, benim değil, gerçek yolda savaşacak temiz, cesur, yiğit gençlerindir. Gelsinler, burada çalışsınlar. Ben onların sobalarını yakayım, çaylarını getireyim. Onlara baktıkça sevineyim. Belki o vakit kuvvet bulur, tazelenirim. Çünkü artık tükendim. Ama acaba efendilerimiz böyle bir dergiyi yaşatırlar mı? Yaşatmak ne demek… Onlar yaptıkları hataları yüzünden o kadar çürümüşlerdir ki bugün ancak sizin, benim bir araya gelip de sesimizi çıkarmayışımızdan kuvvet buluyorlar. Onları bizim korkumuz yaşatıyor. Biz biraz kendimizi gösterelim, bakın nasıl sinerler ve düşerler.”
***
70’li 80’li yılların Cumhuriyet gazetesinde usta karikatürist rahmetli Ali Ulvi çizgileriyle adeta her gün bir öykü yazardı.… Fikret de ortaya koyduğu örnek hayatı ve toplum tasviri yaptığı benzersiz şiirleriyle efsanevi bir şairimizdir.
Özellikle gençliğe hitap eden belli başlı şiirlerini sayacak olursak; Halûk’un Defteri’nde yer alan Ferdâ, Promete, Halûk’un Amentüsü, Sabah Olursa, Mâzi-Âti bu eksendeki şiirleridir. Diğer bilinen önemli şiirleri ise, Balıkçılar, Yağmur, Sis, Tarih-i Kadim, Rücu, Millet Şarkısı, Doksan Beşe Doğru, Rübabın Cevabı, Han-ı Yağma’dır.
Hayatı:
24 Aralık 1867-19 Ağustos 1915
İstanbul’da doğdu. Ortaöğreniminin bir bölümünü Galatasaray Sultanisi’nde tamamladı. Çeşitli memurluklarda bulundu. Galatasaray’ın ilk bölümünde ve Robert Kolej’de Türkçe öğretmenliği yaptı. Servet-i Fünun dergisini yönetti. Meşrutiyet ilan edildikten sonra Tanin gazetesini çıkaranlardan biri oldu. Bir süre Galatasaray Lisesi müdürlüğünde yer aldı. Daha sonra Robert Kolej’deki öğretmenliğine dönerek yaşamının sonuna kadar bu görevi yerine getirdi. Şiir Kitapları: Halûk’un Defteri (1911), Şermin (Çocuk Şiirleri, 1914), Tarih-i Kadim, Rübab-ı Şikeste (Kırık Saz, 1896).
Kaynakça:
1) Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi, Ataol Behramoğlu, Sosyal Yayınlar, 2.cilt, 6. basım, Kasım 2001, İstanbul. s.783.
2) Bugünün diliyle Tevfik Fikret Yenileştiren/A.Kadir, Gözlem Yayınları 3.basım, Mayıs 1980, İstanbul. s.15-16-121-123.
Hazırlayan: Serkan Yaman