Bu hareketin en önemli özelliği olan birleşik ve toplumun her kesiminden insanı kapsamasıdır.
Bu eylemlerle başkan olmaya hazırlanan başbakan çok şey kaybetti. Şu anda kendi yönettiği halkı ikiye ayırdı.
Tarik Ali’nin Ankara konuşmasının tam metni-Ahmet Yıldırım
(15 haziran 2013 – Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi)
Bu konuşma davetini alınca hemen kabul ettim. Çünkü daha önce de davet edilmiş ve bir çok nedenle kabul etmemiştim. İyi ki etmemişim; şimdi çok önemli bir siyasi olayın ortasında geldim. Demokratik olarak seçilmiş de olsa hükümetler bu tür olaylara izin vermez. Sadece sizin Başbakan değil, Yunanistan’da da böyle. Yunan hükümeti devlet TV’sini kapattı. Yunanistan’ın bazı kurumları ne olduğunu bile bilmiyor. Türkiye’de olanlar farklı değil. Ancak Türkiye kendi özelliklerini gösteriyor. Bütün Avrupa’yı ve Kuzey Amerika’yı etkileyen bir hareket olma özelliğini taşıyor. Hem neoliberal sistemin işlemediğini gösteriyor, hem sistemi alt üst ediyor. Türkiye’de bankalar hiç denetlenmedi. Avrupa ekonomisinin ağından kaçamazsınız; ağına düşersiniz. Avrupa’da sağ/sol kimi seçerseniz aynı ekonomik politikayı izler. Bir tek kültürel farkları var. Bunda tüm AB ülkeleri mutabık durumda. İnsanların çoğunluğu oy kullanmayı bile arzu etmiyor bu yüzden. Bu da ayaklanmaları tetikliyor. İspanya’da kamuya açık yerler tam 1 ay işgal edildi. Hükümet kısmen akıllıydı; tazyikli su sıkmadı. Seçime gidip işi kurtardılar.
Bunun için bu tür durumlarda siyasilerin ne tür yanıt verdikleri önemli.
Türkiye’de ilginç bir taleple çıktılar. Bütün politikacılardan nefret ediyoruz diye değil. Biz İstanbul’un merkezinde alışveriş merkezi istemiyoruz diye. Bu çok önemli ileri bir eylem nedeni. İtalya’da bu inat vardı bir palyaçoyu bile seçtiler. Türkiye’de bu böyle değil. Siyaset karşıtlığı değil. Mevcut hükümete karşılar. Bu çok olumludur gerçekten. Öyle ki Başbakanın Suriye’ye müdahale etmesini engelledi. Eğer siz kendi halkınıza baskı yapıyorsanız başkasına karışamazsınız. Biz artık küçük bir dünyada yaşıyoruz. Ajan filan olmamıza gerek yok. Oldukça açık bir iletişim çağında yaşıyoruz.
Ayaklanmayı başlatmak bazen çok kolaydır. Ama sonuç almak zordur. Nasıl bitireceksiniz tüm yaptıklarınızın havaya gitmesini engellemeden? 6 ay sonra yine gelirizle olmuyor. Devlet gelip ezer; orada bekliyor.
Bu hareketin en önemli özelliği olan birleşik ve toplumun her kesiminden insanı kapsamasıdır. Bu eylemlerle başkan olmaya hazırlanan başbakan çok şey kaybetti. Şu anda kendi yönettiği halkı ikiye ayırdı. İslamcı kesimde de bir bilinçlenme var. Bu eylemler onları da böldü. Biri Ankara’da biri Pensilvanya’da yaşıyor. Burada Erdoğan’ın konumu artık çok zayıfladı.
Benim tavsiyem sokağa çıkan her genç nerede duracağını bilmeli, ne zaman devam edeceğini bilmeli. Bunun için geçmişten aldığımız sayısız ders var. Güney Amerika’da Kastro ve Che diğer ülkelerde kendi yöntemlerinin aynını denemeye çalıştılar; aynı taktiklerle aynı devrimler yapmayı denediler. Sonu felaket oldu. Onlarca yıl sürecek diktatörlükler yerleşti. Çok beklemek zorunda kaldık. Brezilya yıllar sonra ancak biraz değişti. Evo Morales seçildiği zaman Bu Che Guevara’nın zaferidir demişti. Çünkü Che yıllardır izole edilmişti. Geçmişteki derslere bakmak lazım. Durumu hafife almamak lazım.
Yeni bir genç insan nesli var artık. Geçmiş olaylara ilgisi var ama tekrar etmek istemiyor. 21. yüzyıl 20. yüzyıl gibi değil. Dünya pazarı da doğuya kaydı. Bunun AB ve ABD’de etkisi var. Sosyal yaşamda kaymalar yaratıyor. Bilincini etkiliyor, yeni bir dil oluşturuyorlar.
Niçin oluşturmasınlar ki? Tamam, biz eziyet çektik. Niçin gençleri de buna tabi tutalım ki? Bizden etkilenecekler elbet. Bu geçiş dünyasında ne yapacağını bir tek ABD biliyor. Olgular ve tarih öngörülemez. Türkiye’de bir kaç hafta önce boğuluyordu millet; kimse karşı çıkmıyor; herkes ölmüş diye. Ben de öyle görüyordum. Bu hükümet bu insanları ele geçirdi diye.
Ama insanlar herhangi bir nedenle bir araya gelebiliyor. Bu binlerce yıl önce de böyleydi. Bizi heyecanlandıran şey budur. Hayvanlardan ayıran şey budur.
Türkiye’de olmaktan çok mutluyum. Türk gençleri çok cesur ve taleplerini çok iyi iletiyorlar. Uluslararası medyayı çok iyi kullanıyorlar.
Otoriter kapitalizm komünizmin çöküşünden hemen sonra inşa edildi. Otoriter yönetimlere kapı açıldı. Avrupa’da da eleştirel basına karşı binbir baskı var. Youtoube’da, facebok’da… Neoliberal sistemin yapısında var bu.
Türkiye uykusundan uyandı.
SORU YANIT:
Siyah Obama’nın etkin kimliği ne kadar önemli. Sorun insanlarda kimlik değil yaptıklarına bakmak gerekiyor. Obama bu anlamda tam bir felaket. Bütün savaşları tırmandırdı. Demek ki sloganlar gerçeği yansıtmıyor. İşte Ortadoğu karışık, Erdoğan tehdit altında, Esat yerinde sağlam!
Mısır’daki ayaklanma da şaşırtıcıydı ama kontrol atına alındı hemen. Suriye bir anayasa yapsaydı kimse belki ölmeyecekti ama ülke bölünecekti. Şimdi de savaşıyorlar: İyi ile kötü savaşıyor diyemiyoruz.
İslamın tarifi yok. İslam tek bir şey değil. Müslüman en büyük ülke Endonezya’dır. Ama çok farklı bir ülke. Afrika’dan çok farklı. Batı sosyologları İslam şudur diyemiyoruz.
İslamcı kardeşlik örgütleri hep ABD – İngiltere’de kuruldu. Haçlılara karşı kurulmuşlar: Yanlış! Bu bir hegemonya savaşı, onun bir parçasılar. Hüsnü Mübarek Gazze tünellerine gaz sıkıyordu, Nursi tünelleri kanalizasyon olarak kullanıyor; fark yok yani.
Irak’da % 51 şeriat istiyor.
Mısır’da bu % 74.
Türkiye’de ise % 14. Bu çizgiyi geçerse işte bunun için paçayı kurtaramaz Erdoğan.
Medya, bu otoriter kapitalizmde, neoliberal sistemde çok önemli rol oynuyor. Savaş yeri artık bu noktadır: Burada savaşmalıyız.
Ilımlı İslam hep ABD’yle el eledir. Eskiden radikal sol vardı. Radikal İslamcılar bu boşluğu doldurdu. Ama sürekli kalacaklar diye bir şey yok. Hiç bir şey otomatik gerçekleşmiyor. SSCB yıkıldı biliyoruz ama bu devrimi yaratan düşünceler yanlıştı diyemeyiz. Kapitalizm bin kez battı buradan bakarsak.
Kürt sorununu çözmeli Türkiye. O parkta vardılar ama birleşik olarak; birleşme duygularıyla.
Bundan bir kaç yıl önce Diyarbakır’da dolu bir salona konuşmuştum. Hepsi entelektüel aydın insanlar. Ama toplantının sonunda şaşılacak biçimde hepsinin Irak işgalini savunduklarını gördüm. İşgali destekliyorlardı. Niçin dedim. Biz başka türlü kazanamayız, dediler; Kuzey Irak özerk olacak. Ama ABD’nin bir uydusu olacak, dedim. Asla bağımsız bir ülke olmayacak. Bu Türkiye’de yaşamaktan daha mı iyi dedim. 21. yüzyılda bu tür ayrılmalar bir anlam taşımıyor, İstanbul’daki Kürdü ne yapacaksınız, dedim. Onların sorunu dediler. Keskin bir tartışma yaşadık anlayacağınız. ABD ile bağımlı da olsa yaşayabilirlermiş. Peki, ABD sizi istiyor mu gerçekten dedim. Onların daha iyi müttefiki Türkler. Etnik halkların haklarına her zaman saygılıyım. Ama böylesi olmuyor.
Tarik Ali
15 Haziran 2013-Ankara, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi)