Emperyalizme karşı mısınız? O halde siz de, kesinlikle bir yabancı düşmanı, “öteki”ne tahammül edemeyen bir psikopat, gizli bir faşist, iflah olmaz kriminal bir tip, hatta belki de geleceğin seri katilisiniz!
İşte bu yalanlarla beynimizi yıkadılar yıllarca. İnsanları afişe ettiler, önüne gelene kulp takıp “şovenist” ilan ettiler, en basit yurtseverce duyguları ırkçılıkla, faşistlikle damgaladılar. 12 Eylül sonrası Türkiye solu’nun yılları, tarihe utanç yılları olarak geçecektir. Devrimci hareketimizin tasfiyesinden sonra bir daha kendimize gelemedik. Tarihle bağımız koptu. Aydınlanma, cumhuriyet, laiklik, kısacası zaten “elde bir” kabul edilen değerlerle köprüler atıldı. Başından beri emperyalizmle “reel politik” ittifaklara girmek konusunda hiç de temkinli davranmayan (temkin ne demek, bu ittifaklara göz kapalı dalan!) Kürt hareketinin kuyruğuna takılarak, komşuda pişer bize de düşer mantığıyla, Türkiye devrimci hareketine kan veren ilerici miras reddedildi.
Birileri çıkar da özeleştiri yapar mı diye bekliyorum günlerdir. Boşa bekliyorum. Haziran’da halk hareketinin kuyruğuna takılmaktan başka bir işe yaramamış politikacı eskileri, şimdi de sanki Haziran’ı kendileri yapmış gibi, yeni yeni atraksiyonlar peşinde koşuyorlar. Geçelim özeleştiriyi, adamlar daha parçası oldukları başarısız pratiğin farkında değiller ki, buna yenilerini eklemeye çalışıyorlar. Siz fark edemediyseniz ben açıkça yazıyorum işte: Cumhuriyet teyzesi diye dalga geçtiğiniz kadın kendini Toma’nın önüne attı, şovenist diye dışladığınız yurtsever çocuk elinde bayrakla günlerce faşist güçlere kafa tuttu, kısacası örgütlemediğiniz, sırt çevirdiğiniz ne kadar adam varsa el ele verdi ve Haziran’ı yaptı. Yanlışlardan ders almak diye bir şey vardır. Görünen o ki, Selahattin Demirtaş açılımı yapıp, zat-ı muhterem iki gün sonra RTE’yi ayakta alkışlayınca kem küm eden arkadaşlar seri halde saçmalamaya devam ediyorlar.
Tekrar yazıyorum. Devrimciler başka ülkelerin dış siyasetinin parçası olmazlar. Bu en büyük ihanettir. Dünya devrimler tarihinde, devrimci literatürde böyle bir alçaklık yoktur. Bağımsız politika izleyerek, ülkeniz eğer emperyalist bir yapma ve talan savaşına katılıyorsa, bunu durdurmak için elinizden geleni yaparsınız, ki bu bambaşka bir şeydir. Kendisi zaten emperyalist sömürü altında inleyen yeni sömürge bir ülkede emperyalizmin politikalarına eklemlenmek bambaşka bir şeydir. Bunun açıklaması, tevili, mazereti olmaz. Dünya devrimci literatürü, devrimler tarihinde böyle bir alçaklığa rastlayamazsınız. İsrail Bekaa vadisini işgal edip oradaki kampların denetimi Filistinlilerin elinden çıkınca, “at pazarlığına” dâhil olmamak için birçok devrimci orayı terketti. Acaba bugün bunu kaç kişi hatırlıyor? Orayı kim, neden terk etti, kim kaldı? Kalanların hali ne oldu, kimler tarafından nasıl kullanıldılar?
Bu toprakların yetiştirdiği en büyük devrimcilerden Mahir Çayan, “stratejik hedefimiz anti-emperyalist, anti-oligarşik devrimdir” derken işte bu günleri kastediyordu. Ortadoğu’daki tek direniş kalesi olan, emperyalist planları yırtarak kurulan ülkemizde göz göre göre rejim dincileştirildi, değiştirildi. Emperyalist destekli siyasal gericiliğin önünde ciddi bir direniş mevzisi kalmadı ve bütün bunlar olurken kendilerine solcuyum diyen arkadaşlar, liberallerin elindeki medya gücünün etkisinde “demokrasi” ve “şovenist olmamak” adına resmen işbirlikçi durumuna düştü. Tebrik ederim, şovenist olmadınız.
Emperyalizme ve gericiliğe karşı, ülkemiz insanlarını doğru bir politik hedef etrafında, doğru strateji ve ittifaklar manzumesi içinde bir araya getirmek bugün en büyük hedeftir. Herkesi bu hedefe sahip çıkmaya, bu ideolojik körlüğü artık aşmaya, açık olmaya davet ederim.
Mehmet Kemal Aladağ
Bir Yanıt
Sevgili Kemal Arkadas,
eline yüregine saglik yorum ve görüslerin icin,yalniz belirtmek istedigim bir sey var sen müsterih ol yüregin rahat olsun,Devrimci Yolumuzdaki mücadelemizde sol haneye utanilacak bir sey yapmadik o utanacaklar zaten biz Devrimcilerle yollarini coktan ayrildilar ve köprüleri attilar.
Bu yüzden bence bu herifleri soldan görmek veya sol haneye kaydedilecek bir seyleri yok onlarin hanesi belli onlar utansinlar solculuk adina ne haltlar yediklerine dair.
Biz Devrimci Yolumuzda kararli bir bicimde dimdik yürümeye devem edelim,önemli olan bizlerin saflarini daha SIK örmesi gerek..
Devrimci Sevgi ve Selamlarla.
Ali Safo Kübali