Yurtseverlere Düşen Görev-Aykut Başçıl

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

14.06.2020 günü http://www.anafikir.gen.tr/ ‘de yayınlanan “YAZIYA DÖKÜLMÜŞ DÜŞÜNCELER” başlıklı yazımda; İktidarın uyguladığı politikalar ile ülkenin nasıl bir tehlikede olduğunu, iktidarın seçimleri kaybettiğinde bile yönetimden gitmemek için çeşitli yollara başvurabileceğini dile getirerek;

 “…. Muhalefet partilerinin tümüne büyük bir görev düştüğünü, hiçbir ayrışmaya gitmeden tüm muhalefetin cumhuriyet ve özgürlük şemsiyesi adı altında tek bir çatıda toplanması gerektiğini, bunun kolayca yapılabilecek bir şey olmadığını, ama mevcut durumun 1919’daki koşullardan daha kötü de olmadığını, her ne kadar Ulusal Kurtuluş mücadelesi verilirken bu ulus tüm olumsuzluklara karşın Mustafa Kemal’in önderliğinde başarıya ulaşmışsa, bizim bugün için yeni bir Mustafa Kemal’in ortaya çıkarak halka önderlik etmesini bekleyecek zamanımızın olmadığını…..” 

“Bugünden tezi yok kötülük saçan bu örgütlü güce karşı, tüm Yurtsevenlerin hiçbir ayırım gözetmeksizin cumhuriyetin kuruluş felsefesi çerçevesinde örgütlenmesi gerektiğini…. “

“ Bu örgütlenme biçiminin siyasi partilerin herhangi birinin çatısı altında olmasının doğru bir yaklaşım olmayacağını, zira oluşturulmak istenen yeni sistemin, siyasi literatürde tanımlandığı anlamda klasik bir faşist yapı olmadığını, bu yapı ile mücadele için örgütlenme biçiminin de farklı olması gerektiğini, bu örgütlenmenin ve mücadelenin ne şekilde olması gerektiğinin de konuşulup ortaya konulması gerektiğini, bu örgütlenmenin şahıs bazında tek bir liderinin de olmasının sağlıklı olmayacağını, Milli kurtuluş Mücadelesinde oluşturulmuş olan yapının bize bir fikir verebileceğini…” ifade etmiştim.

İktidar ve onun Büyük Ortağı(!) MHP tarafından; çoklu Baro kurulması için Kanun çıkarılması[1], HDP‘ye 6 yıl önceki olaylar nedeniyle açılmış dava varken, operasyon yapılarak aynı olaylar nedeniyle aralarında Kars Belediye Başkanı Ayhan BİLGEN ve 17 kişinin tutuklanması, Kars Belediyesine kayyum atanması, Halk TV’nin 5 günlük kapatma kararının devreye sokulması, Baro Genel Kurul Toplantılarının kanunsuz olarak ertelenerek yapılmasının engellenmesi, TTB’nin kapatılması için MHP tarafından yapılan çığırtkanlığın Cumhurbaşkanınca uygun bulunması, CHP milletvekilinin[2] vekilliğinin düşürülmesinin hak ihlali olduğunu yolunda Anayasa Mahkemesi’nce verilen karara uymak yerine, Anayasaya aykırı davranmaktan çekinmeksizin, bu karara uymanın reddi yönünde karar veren Ağır Ceza Mahkemesi hâkimleri hakkında hiçbir işlem yapılmaması, Anayasa Mahkemesinin bu konuda sessiz kalması gibi gelişmeler göz önüne alındığında, mevcut yönetimin iktidarda kalmak için her türlü kanunsuzluğa başvurmaktan çekinmeyeceği anlaşılmaktadır.   

Tüm bu olumsuz ve hukuksuz gelişmeler insanlarımızı karamsarlığa ve ümitsizliğe sevk etmektedir.

 Muhalefet partileri (Millet İttifakı Bileşenleri) ülkenin geleceği için neler yapılmasına dair somut önerilerini ciddi bir şekilde halkın önüne koyamamış ya da yeterince dillendirememişlerdir.  

Bu ittifak içinde yer almış partilerden, İyi Parti ve CHP’de parti içi yönetim mücadelesi, iktidar mücadelesinin önünde seyretmektedir. (Muharrem İnce’nin tek başına bir şeyler yapmaya çalışması, İstanbul İl Başkanı’nın bir konuşmasında Atatürk’ü telaffuz etmediği, sadece Mustafa Kemal dediği için parti içinde tartışmalar yaşanması, yeni partilerin kurulması, İYİ Parti içinde yaşanan çekişmeler ve diğer birtakım olumsuzlar.)

Tüm bu ve bunun gibi yaşanan olumsuz gelişmeler, geleceğe ilişkin halkın moral motivasyonunu zayıflatmaktadır. Hâlbuki ülkemizin geleceği için halkın moralinin kuvvetli, bilincinin açık olmasına ihtiyaç vardır. Bunun için halkın mücadelenin içinde aktif olarak yer alması gerekmektedir.

Kanun gereği (Erken seçim olmazsa) Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimleri 2023 yılında yapılacaktır. Şimdiden her ay yapılan tüm anketlerden çıkan sonuç, Cumhur İttifakının seçimleri kaybedeceğini göstermektedir.

Ama aynı anket sonuçlarına göre, yüksek oranda kararsız seçmen olduğunu, muhalefet Partilerinin oy oranlarında ciddi bir yükseliş olmadığı da ortaya çıkmıştır.

Toplumun çoğunluğunun bir taraftan iktidar koalisyonunun uygulamalarından ve “Türk Tipi Başkanlık Sistemi”nden memnun olmadığı anketlerle ortaya çıkmışken, muhalefetin açık ve net bir dille topluma, yaklaşık 20 yıldır uğranılan kayıpların ne şekilde telafi edileceği, ülkenin geleceğinin yeniden nasıl kurulması gerektiği hakkında somut öneriler de sunulamamıştır.

 Muhalefet partilerinin (Millet İttifakının) iktidarı eleştirmekten öte yaptıkları herhangi bir ciddi(!) siyasi faaliyetleri bulunmamaktadır.

İktidar artık ülkeyi yönetemez hale gelmiş ve en güncel konu olan pandemi hakkında topluma yalan söylendiği apaçık ortaya çıkmışken, sadece Sağlık Bakanının istifasını istemek hangi sorunun çözümünü sağlayacaktır?

İşte hal böyle iken bu ülkenin geleceğini düşünenler, “Ne Yapmalı?”  sorusunun cevabını bulmak zorundadır. Yaşananlara seyirci kalarak olayları kendi akışına bırakıp tevekkül içinde bir kenara çekilmek, emperyalizme karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı vererek düşmanı vatan toprağından kovarak yepyeni bir devlet kuran bu Ulus’a yakışacak bir tavır değildir.

Öncelikle toplumun üstüne serpilmiş ölü toprağı kaldırılmalı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu millete gösterdiği direnme ve mücadele azmi insanlarımıza tekrar hatırlatılmalıdır.

Herşeyden önce muhalefet partilerinin (Millet İttifakı), topluma bu ülkenin geleceği için yapacaklarını cılız bir sesle söyleme yerine, somut önerilerini kararlı ve yüksek bir tonda dile getirmeleri gerekmektedir.[3]

Ancak ülkenin geleceğini düşünen yurttaşların, toplumun beklentilerini karşılayacak somut önerilerin gerçekleştirilmesi amacıyla muhalefet partilerinden iktidara geldiklerinde yerine getirmeleri için şimdiden istekte bulunmalı ve bu isteklerin kamuoyuna duyurulması sağlanmalıdır.

Bunun için mesela Baro temsilcileri, DİSK yetkilileri ve TMMOB yöneticileri gibi kuruluşların bir araya gelerek öncelikli olarak bir Sekretarya oluşturması, oluşturulacak bu sekretaryanın Demokratik Kitle Örgütlerine, Meslek Örgütlerine[4], Sendikalara, STK’lara ve tüm örgütlü halk güçlerinin temsilcilerine yönelik ortak toplantı çağırısı yapması, Toplantılar sonucu belirlenecek komisyon tarafından hazırlanacak bir metnin kamuoyuna açıklanması, hazırlanan bu metnin Muhalefet partileri yetkililerine verilmesi ve bu partilerin kendilerine verilmiş olan metindeki önerileri öncelikli olarak seçim taahhütleri arasına almalarını ve seçim sonrasında iktidar olmaları durumunda da bu taahhütleri belirlenmiş bir takvim süresinde yerine getireceklerini topluma açıklamalıdırlar.

Oluşturulacak Komisyon tarafından hazırlanacak böyle bir metinde;  

  • Demokratik Bir Anayasa hazırlanarak Halk oyuna sunulması,
  • Eğitimin bilimsel bir çerçevede ele alınarak baştan aşağı yeniden düzenlenmesi,
  • Kürt sorununun çözümünün Parlamentoda ele alınması,
  • Devlet kadrolarının Tarikatlardan temizlenmesi,
  • Basın Özgürlüğünün sağlanması,
  • Sağlık sisteminin gözden geçirilmesi,
  • Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Anayasal sınırlara çekilmesi,
  • Komşularımızla ilişkilerin düzeltilmesi,
  • 12 Eylül Yasalarının yürürlükten kaldırılması ve tüm anti demokratik Yasaların değiştirilmesi,
  • Seçim Kanunun yeniden düzenlenerek, özellikle milletvekili adaylarının belirlenmesi için ön seçimin esas olmasının sağlanması ve seçim barajının kaldırılması,
  • Siyasi Partiler Kanunundaki anti demokratik düzenlemelerin kaldırılması,
  • Tüm yolsuzlukların ve rüşvet olaylarının araştırılması,
  • Ordunun yeniden yapılandırılması, Yurt dışındaki kuvvetlerimizin çekilmesi,
  • Tüm özelleştirme işlemlerinin gözden geçirilmesi,
  • Yap-İşlet-Devret Projelerinin gözden geçirilerek, hazinenin ve halkın sırtına yüklenen mali yükümlülüklerin kaldırılması,

gibi önerilerin[5] seçimleri[6] muhalefet partileri (Millet İttifakı) kazandığı taktirde, sıralanan ve bunlara eklenebilecek diğer taleplerin, belli bir takvim süresi içinde yerine getirileceğini ve bu öneriler yerine getirildikten sonra yeni bir parlamento seçimine gidileceğinin partilerin seçim bildirgelerinde yer alması sağlanmalıdır.

Muhalefet partileri, en baştan beri AKP’nin ve MHP birlikte getirdiği bu mevcut sistemin bir ucube olduğunu ve iktidara geldiklerinde güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçileceğini ifade etmektedirler. Toplumun büyük bir kesimi de bu görüşü desteklemektedir

Muhalefet Partileri arasında böyle bir birliktelik sağlandıktan sonra artık muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı hususunun hiçbir önemi kalmayacaktır. Aksi halde böyle bir birliktelik sağlanmadan, muhalefetin cumhurbaşkanı adayının kim olacağı üzerinden yaşanacak bir tartışma, bu ucube sistemin muhalefetçe de istendiği anlamına gelecektir.

 Muhalefet partilerinin seçim bildirgelerinde yer alacak bu önerilerin bir kısmı kanun değişikliği ile gerçekleştirilecek, bir kısmı da Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile yerine getirilecektir. Artık Cumhurbaşkanın en önemli görevi, partiler arasında koordinasyonu sağlayarak kanunlarda yapılacak değişikliklerin yapılmasını koordine etmek, tüm atamaları gözden geçirmek, liyakate bağlı atamaları yapmak ve bu ucube sisteme son verecek diğer değişikliklerin bir an önce yapılmasını sağlayacak tedbirleri alarak, ülkenin güçlendirilmiş Parlamenter sisteme geçişini sağlayacak olanağı sağlamak olacaktır.

Ülkemizin 20 yıla yakın bir süredir yaşadığı bu kâbusu sona erdirmek için, tüm Yurtsevenlerin bir araya gelmekten başka çaresi bulunmamaktadır. Farklılıkları öne çıkarmadan, ortak değerlerimizi temel alarak geleceğimizi yeniden inşa etmek elimizdedir. Geleceğimizi yeniden inşa etme işi sadece partilere bırakılmamalıdır.           

“İyiyi Kötüden Elde Edeceksin, Çünkü İyiyi Yapmak İçin Elinde Başka Bir Şey Yok.”[7]


[1] Anayasa Mahkemesi bu kanunun iptali için CHP’nin yaptığı başvuruda yürürlüğün durdurulmasını oy çokluğu ile reddetmiştir. Bu ret kararının, Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin dile getirmesinin ardından Cumhurbaşkanı RTE’nin de buna icazet vermesinin hemen sonrasında çıkması hoş(!) bir tesadüf olmalı.

[2] Enis BERBEROĞLU

[3]CHP Milletvekili Selin Sayek Böke’nin Yap-İşlet-Devret projeleri ile yapılmış tüm işletmelerin Devletleştirileceğini ifade etmesi gibi.

[4] TÜSİAD dahil

[5] Sayılan bu öneriler benim ilk anda aklıma gelen önerilerdir. Bunları çoğaltmak ya da azaltmak elbette mümkündür.

[6] Burada hem Cumhurbaşkanlığı hem de Parlamento seçimleri kastedilmektedir.

[7] Amerikalı Ozan Robert Penn Warren

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir