Nasuh Mitap’ı Tanımak ve Onu Anlamak…

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

NASUH MİTAP’I TANIMAK VE ONU ANLAMAK…

Hakkı Zabcı

Nasuh kardeşi Hayrettin ve oğlu Ertan ile birlikte
Nasuh kardeşi Hayrettin ve oğlu Ertan ile birlikte

Bugünlerde Nasuh ile ilgili yazılar birbiri ardına sosyal medyaya sürülüyor. Hatta düşün anlamında, benzer olmayan kişilerin yazıları çala kalem giriyor internet sayfalarına ve basın dünyasına… Olsun. Bu da sevindirici birşey. En azından bir takım kesişme noktalarının olması olumlu. Ama öyle yakıştırmalar var ki, affedilecek gibi değil…

Ben Nasuh’un kardeş düzeyinde yakın bir dostu, bir arkadaşı, bir yoldaşıyım. Onunla çok şey paylaştım. Onu yakından tanıma fırsatını yakaladım.

Görünen o ki, onun suskunluğunu bozdurmak için gerekli çabayı yakın arkadaşları olarak göstermek zorundayız. Bu bizlerin boynunun borcu.

Burada Nasuh için Kırklareli’nde mezarlıkta yaptığım konuşmayı vermekle yetineceğim şimdilik! Tabii ki devamı gelecek!…

“Buraya Nasuh’u uğurlamak için değil, ona merhaba demek için geldim. Nasuh’u anlatmak sözcüklere sığacak gibi değil. Sözcükler yeterli gelmez anlatmaya. Ancak şunları demeden de geçemeyeceğim.

Devrimci irade olmadan devrim de olmaz, devrimci hareket de olmaz, devrimci örgütlenme de olmaz. Kurucu irade ile devrimci iradeyi birbirine karıştırmamak gerekir.

Devrimci için, devrimci irade tek başına kalınsa da köküne kadar, sonuna kadar kullanılması gereken birşeydir. Devrimci kavgada, devrimci mücadelede, özel yaşamda, hapiste, işkencede, hastalıkta ve hatta ölümde devrimci iradeyi gösterir devrimci olan. Nasuh bunların hepsini göstermiştir. Kavgada, işkencede, hapiste, hastalıkta, ölümde…

Hastane personeli, doktor ve hemşireler dahil, biz böyle hasta görmedik dediler. Bu tür hastalar bağırtıdan hastaneyi inletirler ağrılardan dolayı. Bu adamın gıkı çıkmadı. Ve o haldeyken devamlı bize moral verdi. Ben, bir seferinde ağrıların var mı dedim; dayanılmayacak kadar değil dedi. Ve son saniyesinde oğlu ile vedalaştı bir devrimciye yakışır biçimde.

Sağlığında ve hastalığında çok beraberliğimiz oldu. Kendimizden de konuştuk, siyasetten de konuştuk. Dertleştik de, sürece dahil çözüm arayışlarına da girdik.

Uzatmak istemiyorum.

Nasuh oğlu Ertan ile birlikte Ankara’da benim evime gelmişlerdi. Nasuh’un sırtında çok güzel bir palto vardı. Nasuh hayrola, bu palton da çok güzel dedim; Benden değil, Ertan aldı dedi. Ertan’a döndüm. Bakıyorum babana iyi bakıyorsun, dedim. Abi, babamı zor buldum, kaybetmek istemiyorum, dedi.

Nasuh oğlu Ertan ile birlikte
Nasuh oğlu Ertan ile birlikte

O Ertan, bu babayı öyle bir sırtladı ki, özellikle o hastalık döneminde öyle bir sırtladı ki ve bu sırtlama döneminde onu o kadar yakından tanıdı ki, onu kendi içinde ölümsüzleştirdi ve babasını yani Nasuh’u kaybetmedi.

Dün karısının yanına gittik. Fatoş’un yanına. Fatoş çok üzgün tabii. Der ki; ben on yıl da, yirmi yıl da ona bakardım, benim için hiç sorun değil. Ve şunu ifade etti, çok önemli; Ben bu hayatta Nasuh olmadan da, Nasuh ile yaşarım ve yaşayacağım. Düşünebiliyor musunuz? Nasuh karısına ve çocuğuna neleri verdiğini ve biz yakınlarına neleri bıraktığını.

Nasuh’a ben merhaba diyorum.

Diyeceğim bu kadar. Öyle bir insanı gönderiyorsunuz ki, kolay kolay bulamayacağınız, kolay kolay tartamayacağınız, kolay kolay anlayamayacağınız bir insanı. Yaşamanız gerekli onunla birlikte. Beraber yaşamadığınız, yaşayıp da tanıyamadığınız bu devrim yolcusunu bari onun yokluğunda onunla birlikte yaşayın. Onu tanımaya çalışın. Ne kadar güçlendiğinizi göreceksiniz.

Sağolun.”

Hakkı Zabcı

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

7 Responses

  1. Yorum…Ağla Türkiye… En onurlu, en devrimci-yurtsever evladını kaybettin.

  2. Hakkı ağabey bu yazıyı iyi ki yazmışsın, eline sağlık. Devrimcilerin ve halkın büyük bir bölümünün suskunluğundan faydalanıp ortalığa atlayan, güncel politik ihtiyaçları doğrultusunda olguları çarpıtmaya çalışan arsızlar var. Bu yüzden bu suskunluk onları her zaman çok sevindirdi, sevindiriyor. Oysaki devrimcilerin çıkarı her zaman gerçeklerin ortaya çıkmasındadır. Bu minvalde yazılarının devamını bekliyoruz

  3. Hakkı abi,
    Bir yoldaşı en iyi şekilde anlatmışsınız.Yüreğinize sağlık.
    Nasuh Mitap,Devrim kavgasının Kılavuzu,zor günlerin cesur direnişçisi,kitleri ayağa kaldıran usta örgütçü,İşçi sınıfının ortak aklı enternasyonalist devrimci,Bir döneme damgasını vuran “Devrimci Yol” hareketinin kurucularından alçak gönüllü proleter,
    Nasuh Mitap her şart altında sizin anlatımınla “Devrimci İrade” gösteren içimizi coşku,enerji ve güç ile dolduran bir devrimcidir.Onu tanıyan herkesin saygısını kazanmıştır.Ülkemiz devrimci mücadelesinde her zaman bir Nasuh mitap vardı var olacaktır.
    Nasuh Mitap’ın yoldaşları onun mücadelesini devam ettireceklerdir.
    Yoldaşlık insanlık değerlerinin en doğal şekilde ilmek, ilmek üretilerek hayata geçirildiği dünyanın en onurlu ve devrimci yaşam tarzıdır.Yoldaşlık ideolojiyi,örgütü direnci kavgayı paylaşmaktır.
    Bu anlamda yoldaş yazılarınızın devamını bekliyoruz.

  4. Nasuh Mitap’ın ardından yazdığımız ilk kısa mesajımız şuydu;

    “Nasuh Mitap’ı uğurlarken aklımızdan geçen sadece Nasuh Abinin yaşamı değil,bir devrimci yapının ve kendimizin tüm tarihi oldu.”

    Gerçekten de öyleydi, Nasuh, gençliğin örgütlenmesiydi, Devrimci Yolun oluşumuydu, 70’Lİ yılların mücadelesiydi,12 Eylül yenilgisi ve direnişiydi, toparlanma çabalarıydı… Nasuh bunların hepsinin merkezinde olan ve dikkatlerimizin üzerine toplandığı bir devrimciydi. Dolayısıyla bu tarihin içinde yer almış herkes Nasuh Mitap’la birlikte bu tarihi ve bu tarih içinde kendi tarihini düşünmeye başladı…
    Nasuh Mitap’ın içeriden çıktıktan sonraki tavrı konusunda değişik yorumlar yapıldı. Özelikle tartışma süreci döneminde bir çok yerde dikkatler Nasuh’a yöneldi. ÖDP’ye doğru olan gidişi olumlamayanlar , Nasuh’tan bir şeyler bekledi ve yaşadıkları “hayal kırıklığı” oldu. Dönem aynı zamanda söylenti ve spekülasyonların oldukça fazla olduğu bir dönemdi. Böyle bir dönemde Nasuh çok fazla konuşmamayı tercih etti ve bunun adı “Nasuh’un suskunluğu” oldu. Bu “suskunluğun” etrafında bir “sır” örülmeye başlandı…
    Bu gün bu “suskunluk” ve “sır” yeniden kurcalanmaya başlandı. Nasuh’un Suskunluğunun “sırı”/nedeni neydi?.. Fazlasıyla spekülasyona açık bu alanda söz söylemeye başlayanların bir kısmı kaygılarımızı haklı çıkarmaya ve itiraf edelim ki kızgınlığımızı artırmaya başladı. “Kişisel sohbetleri” politik göndermelerin bir aracı olarak kullanmaya çalışmak doğru bir tutum değil. Ve Nasuh Mitap bir siyasal hareketin tarihi ile bütünleşmiş bir kişiliktir ve aslında onun tarihi Devrimci Yolun tarihi içindedir. Bir siyasal hareketin tarihini sorgulamak ise (kesinlikle bunun yapılması gerekir) Kişisel sohbetlerin çok dışında daha ciddi ve doğru yöntemleri gerektirir. ” şu bana şurada şöyle demişti” ile olmaz. Kişisel sohbetlerde söylenenler elbete kullanılabilir ama adı üzerinde,bunlar kişisel olmaktan öteye gitmez. Sanırım bu konuda kelamı olanların buna dikkat etmesi gerekecek. Kimsenin ne Devrimci Yol tarihini ne de bu tarihin onurlu ve saygın isimlerinden olan Nasuh Mitap’ı öznel ihtiyaçlarına göre tarif etmeye gücü yetmez.

    Hakkı Zabcı’nın olumlu bulduğumuz bir girizgahla başlayan yazısının devamını sabırsızlıkla bekliyoruz.
    Dostlukla

    1. çok önemli bir değerlendirmede bulunmuşsunuz….çok teşekkürler…amacını aşabilecek ifadelerin her şeyden önce Nasuh Mitap ‘ın büyük usta ve onurlu,KARARLI,ÖNDER,direngen ve mütevazi devrimci mücadelesine saygıda kusura yol açar…Bunu bu gün için çok farklı kulvarlarda yol açmaya ,yol yürümeye çalışan hiçbir DEVRİMCİ YOL kültürü almış devrimcilere yakışmaz..Hepimizin çok fazla titizlik göstermemiz gerektiğini düşünüyorum….saygı ve dostlukla…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir