Search
Close this search box.

AKP İktidarının 2B Oyunu-Ahmet Demirtaş

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

AKP iktidarının 2B alanlarının satılması adı altındaki sermayeye peşkeş çekme girişimine karşı durmakk halkın ve kitle örgütlerinin

önünde duran ciddi bir görevdir.

 

ademirtas@anafikir.gen.tr

 

 

AKP İKTİDARININ 2B OYUNU

AKP iktidara geldikten bir yıl sonra yani 2003 yılında 2B konusunu gündeme getirdi ve kamuoyunda yoğun bir tartışma yaşandı. Dönemin Orman Bakanı Osman PEPE; 473 bin hektar 2B alanının satılarak 25 milyar lira gelir sağlayacaklarını açıkladı. Satışı gerçekleştirmek için Anayasanın 169. ve 170. maddelerinde değişiklik yapılmasını meclis gündemine taşıdı. Bu değişiklikle 2B alanlarının parası olan herkese satılabilmesi ile ormanların işletilmesinin yerli ve yabancı sermayeye devredilmesi amaçlanmıştı. Böylece “bir taşla iki kuş vurmayı” umuyorlardı. Anayasa’nın 169. Maddesi “Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir” yaptırımı getirmiştir. Bu madde “Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir, işletilir ve işlettirilir” biçiminde değiştirilmek istenmişti. Bu girişime karşı toplumun çeşitli kesimlerinin açıklamaları gündeme geldi. TÜSİAD, TOBB, ATO vb. sermaye örgütleri bu alanların satılmasının yararlı olacağına ilişkin açıklamaları gazetelerde yer aldı. TV Kanallarında ateşli tartışmalara katıldılar. Öyle ki, Süleyman DEMİREL; ben de 2B’ciyim diyerek tartışmada seçtiği tarafı belirlemiş oldu. Öte yandan Meslek odası, sendika, kooperatif ve dernek gibi 70’e yakın demokratik kitle örgütün oluşturduğu Ormanlarımıza Sahip Çıkalım (OSB) iktidarın girişimine karşı etkin bir mücadele yürüttü. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER’ in değişikliği veto etmesi ve iktidarın halkoylamasını göze alamaması nedeniyle 2B alanlarının satışı gerçekleşemedi. Belirtmek gerekir ki, doğanın korunması ve çevre konusunda duyarlı olan halk kesimlerinde ciddi muhalif bir duruş olmuştur. İktidar daha sonraki yıllarda konuya ilişkin olarak kimi yasal düzenlemeler yaparak bu yerlerin daha kolay satılabilmesinin hazırlığı içinde oldu. 2003 yılından önce çıkarılmış olan 2B alanlarının satılmasını öngören yasalar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.

2B Nedir?

Anayasa’nın 169 Maddesi ”31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler” biçiminde açıklanan yerler, 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2. Maddesi’nin B. Bendine yansıtılmıştır. 6831 Sayılı Kanun’un 2B maddesine dayanarak “orman niteliğini kaybettiği” gerekçesiyle, Orman Kadastro Komisyonları aracılığıyla orman sınırları dışına çıkarılan alanlar kısaca; 2B alanları olarak adlandırılmaktadır. Tanımdan da anlaşılacağı gibi, 1981 yılından önce devlet ormanı olan kimi alanlarda orman örtüsü kaldırılarak tarla, bağ, bahçe oluşturulmuş veya yapılaşma gerçekleştirilmiş durumdadır. 2B alanlarının büyük çoğunluğu İstanbul, Bursa, Yalova, İzmir, Muğla, Antalya gibi kıyı kentleriyle Ankara gibi büyük kentlerde bulunmaktadır.

Yeri gelmişken belirtelim. 1970’li yıllar sınıf mücadelesinin yükselmesi sonucunda egemen sınıfların arayış içine girdiği yıllardır. Anımsanır; 1961 Anayasası için, bu anayasa bize bol gelmektedir, özgürlükler fazladır vb. söylemlerle sınıf mücadelesi engellenmek istenmiştir. O dönemdeki AP iktidarının anayasa ve yasa değişikliği yapma yoluna gittiğini biliyoruz. Sendikaları ve özgürlükleri ilgilendiren yasa değişikliklerini çok kişi bilmektedir. Ama gözden kaçan ve yeterince tartışılmayan anayasa değişiklikleri de olmuştur. Bunlarda bir tanesi de 1961 Anayasası’nın ormanlara ilişkin olan 131. Maddesidir. Yapılan değişiklikle; 1961 yılından önce orman niteliğini kaybetmiş olan yerlerin orman sınırları dışına çıkarılmasına olanak sağlanmıştır. 1982 Anayasası da bu yaklaşımı benimseyerek 169. Madde düzenlenmiş, 1961 tarihi 1981’e çekilmiştir.

2B Alanları Neden Satılmak İstenmektedir?

Bu alanların satılarak ekonomiye kazandırılacağı, mülkiyet sorununun çözüleceği gibi gerekçeleri öne sürseler de işin özü böyle değildir. AKP iktidara geldiği günden itibaren sürekli olarak yerli ve yabancı sermayenin sorunlarını çözmeyi görev edinmiştir. Sosyal Devlet uygulamalarını gün be gün daraltırken enerji, tarım, turizm, maden, ormancılık vb alanlarda özelleştirmeler olanca hızıyla sürdürülmektedir. Amaç apaçık ortadadır; halkın emekçi kesimlerinin örgütlenmesini zorlaştırmak ve sömürüyü alabildiğince artırmaktır. Ülkemiz sermaye için “asgari ücret” cenneti durumuna getirilmiştir. Kapitalizm yalnızca emeği değil doğayı da sömürmeye dayanmaktadır. İktidar bir yandan özelleştirmenin önündeki engelleri kaldırılma girişimlerini sürdürmekte öte yandan da ormanları ve öteki doğal alanları sermaye için yatırım alanı olarak görmektedir.

TOBB ve ATO yetkilileri, 2B alanlarında işyerleri olan üyelerinin bulunduğunu, bunların kredi kullanmakta zorluk yaşadıklarını açıklamışlardır. Bu nedenle 2B alanlarının satılması (kendilerine) gerektiğini savunmaktadırlar. Akdeniz ve Ege kıyılarında turistik tesis gibi birçok yapının da 2B alanı olduğu bilinmektedir. Hatta nasıl olsa satılacak beklentisiyle bu alanlarının basit senetlerle varsıl kişilere satılarak el değiştirdiği söylentileri vardır. İktidar 2B alanlarını sermaye ve TOKİ için yeni arsa üretilmesi olarak görmekte, sermaye birikimine olanak sağlamak istemektedir.

Günümüze Gelince

2B alanlarının büyük bir bölümünün tarım arazisi olduğu sanılır. Yaşamını sürdürmekte zorlanan az topraklı orman köylüsünün, orman örtüsünü kaldırarak toprak kazandığı düşünülür. Evet, alan olarak büyük çoğunluğu bu durumdadır. Kırsal kesimin tümünde olduğu gibi orman köylerinde yaşayanların sayısı giderek azalmaktadır. Hem nüfus azalmakta hem de bu köylerde tarımsal etkinlikler gerilemektedir. Tarım arazilerinin giderek terk edildiği görülmektedir. Ormandan açılarak kazanılan yerlerde tarımsal etkinlikler terk edilince yeniden ormanlaşma olmaktadır. Kısaca özetlemek gerekirse; orman köylüsü ormandan açarak elde ettiği 2B’lik arazilerin kendilerine satılması beklentisi içinde değildir. Bu yerleri satın alabilecek gelir düzeyinde de değildirler. Toplam 2B alanlarının %5-6’sı yapılaşmıştır. Yani konut, fabrika, otel, ahır vb. yapıların bulunduğu alanlar yapılaşmış sayılmaktadır.

AKP iktidarı bu yerlerin satılmasını haklı gösterebilmek için çarpıtma yapmaktan bile çekinmemiştir. Eski bakan Osman PEPE zamanında çıkarılan kitapçıkta; 2B alanları  “bir daha ormanlaşması mümkün olmayan yerler” olarak gösterilmiştir. Oysa Anayasa ve yasada belirtilen durum böyle değildir. İstenirse bu alanların büyük çoğunluğu kolaylıkla yeniden ormanlaştırılabilir. AKP Milletvekili Nurettin CANİKLİ’nin açıklamasına göre günümüzde 410 bin hektar 2B alanı bulunmaktadır. Bu alanların satışının şimdi gündeme getirilişi tam bir fırsatçılık örneğidir. Van Depremi nedeniyle binlerce yurttaşın yaşadığı sefaleti çözmek için bu satışı gündeme getirdiği izlenimi yaratma çabası içindedirler. Tam bir yanıltmaca ve çarpıtma örneği. Satışı haklı göstermek için dün köylüyü öne sürdüler, bu gün ise Van Depremini. Gerçek olan ise yerli ve yabancı sermayenin ucuz arsa istemini karşılamak. Sermaye birikimi ormanlardan ve doğal alanlardan sağlanmak istenmektedir. Yabacılara mülk satışının da bu tasarıyla gündeme getirilmesi rastlantı değildir.

Bu bağlamda akla takılan bazı sorular vardır:

i)        2003 yılında bu alanların satışı için Anayasa değişikliği yapmak isteyen siyasi iktidar şimdi neden yasa çıkarmayı yeterli görmektedir?

ii)       2003 yılında 473 bin hektar olan 2B alanı şimdi neden 410 bin hektara düşürülmüştür?

AKP iktidarının 2B alanlarının satılması adı altındaki sermayeye peşkeş çekme girişimine karşı durmak, halkın ve kitle örgütlerinin önünde duran ciddi bir görevdir.

Ahmet Demirtaş

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir