Cumhurbaşkanı Adayı Kim Olur? -Av. Mehdi Bektaş

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Cumhur İttifakı kendi adayını açıklamadan, Millet İttifakının adayını açıklaması isteniyor. Kemal Kılıçdaroğlu, ittifak uygun görürse adayım diyor, medyada İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın adı dillendiriliyor.

Cumhur İttifakının adayı mevcut cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan olacağı söylense de seçimin zamanında (Haziran 2023) yapılması durumunda üçüncü kez aday olmasına Anayasal engel var (Anayasa md…..) deniliyor. Çok yıprandığı, seçimi kazanma şansı olmadığını söyleyenler, başka bir kişiyi aday olarak gösterebilecekleri de konuşuluyor.

Recep Tayip Erdoğan’ın eğitim durumunu gösterir diplomasının aslının ortaya çıkmamış olması nedeniyle adaylık koşullarını taşımadığı ciddi bir tartışma konusu. Millet İttifakını oluşturan Muhalefet, yıpranmış R. T. Erdoğan’ın aday olmasını istediği için bu konuyu pek girmiyor. Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) bu işin peşini bırakmıyor, dava açıyor, takip ediyor, adaylığını açıklaması durumunda kuşkusuz bu konu gündeme gelecek.

MHP, Cumhur İttifakın adayının R. T. Erdoğan olduğunu düşünerek, Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla desteğini sürdüreceğini yineliyor.

Millet İttifakının aday belirlemede zorlandığı dile getiriliyor. İttifak bileşenleri kendi anlayışlarına göre değişik tanımlamalar yapıyor. Bir aday üzerinde henüz bir uzlaşma olmadığı izlenimi yayılıyor.

İyi Parti lideri Meral Akşener, “Ben başbakan olacağım” dedikten sonra cumhurbaşkanı adaylığını düşünmediği açık. Kemal Kılıçdaroğlu dışındaki parti liderlerinin aday olmaları gibi bir olasılık şimdilik görünmüyor.

Adaylıkları dillendirilen Ankara ve İstanbul belediye başkanlarının “görevlerini sürdürecekleri” Kılıçdaroğlu tarafından birçok kez ifade edildiğine göre, CHP’nin önerisiyle aday olmaları pek olası görünmüyor.  Süreç ne getirir ne götürür bilinmez. “Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar” dense de bu işler isteklilerin gönlünce olmuyor, ittifak bileşenlerinin, tabanlarının ve halkın gönülden onayı gerekiyor.

Örneğin Mansur Yavaş aday gösterilse, geçmiş siyasi konumu ve söylemleri nedeniyle devrimcilerden, sosyalistlerden, Alevilerden, Kürtlerden oy alması zor deniyor.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in önerdiği söylenen Ekrem İmamoğlu’nun aday olma isteği Karadeniz gezisiyle açığa çıkmış ise de Atatürk ve Laiklik karşıtı, iktidar ve Fetullah yandaşı Nagehan Alçı gibi gazetecilerle görselinin ortaya çıkması, tepki gösterenlere “Vız gelir,  tırıs giderler” demesi, Fenerbahçe Spor Kulübü Divan üyeliğine seçilen Uğur Dündar’ı ziyarette Trabzon Spor Kulübünün renkleri olan bordo-mavili kravat takması, Fenerbahçe’yi kötüleyen sözlerin bulunduğu bir kitabı hediye etmesi, kulüp başkanı Ali Koç’un İstanbul belediye başkanı olduğunu hatırlatıp ağır biçimde eleştirmesi karşısında albenisi dökülmüştür.

Ekrem İmamoğlu, iktidar karşıtlığı üzerinden aldığı oyları,  kendi kişiliği, düşüncesi ve eylemleriyle almış gibi bir büyüklük ve kibir sarmalına girmiş görünüyor, Recep Tayip Erdoğan’ın geçmişte İstanbul Belediye başkanı olarak Güney Anadolu illerinde gösteri yaparak “minareler süngümüz” şiirini okumasına öykünür gibi Rize, Artvin, Trabzon illerinde tur atarak gövde gösteri yapıyor, bir çeşit solun Erdoğan’ı olma izlenimini yansıtıyor.

Solun Erdoğan’ı olmaya özen gösteren tiplere ihtiyacı yoktur. Solun ihtiyacı, emperyalizme, kapitalizme ve feodalizme karşı olan, bağımsızlığı savunan, laik demokratik cumhuriyetten yana olan, halkçılığı, kamuculuğu ve sosyal devleti, bilimi esas alan, emeğe, eşitliğe, özgürlüğe, çağdaşlığa inanmış yurtseverlerdir. Cumhuriyet,  laiklik, Atatürk ilke ve devrimlerine düşmanlıkla öne çıkmış, kötülükte başı çekmiş gazeteci kılıklı kişileri otobüse doldurarak tur atmak, ortak görüntü vermek iyi olmamıştır. Aday olması durumunda Atatürkçülerden, Laiklerden, sosyalistlerden, Alevilerden ve Kürtlerden oy alır diyenler şimdi kara kara düşünüyor. HDP’li Ahmet Türk’ün açıklamasına göre Kürt seçmenlerin CHP’li belediye başkanlarının adaylığına pek de sıcak bakmadığı görülüyor.

Ekrem İmamoğlu’nun içine düştüğü bu kötü durumun, aday olmayı düşünen Kemal Kılıçdaroğlu’na yarayacağını söyleyenler de var. Kılıçdaroğlu’nun, Ekmelettin İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığına tepki gösteren CHP’lilere “Tıpış tıpış sandığa gidecekler oy verecekler” demesine, “Türkiye’de laiklik sorunu yok”, “Türban sorununu biz çözdük”, “Bizimde hatalarımız oldu helalleşelim” açıklamalarına karşın, iktidara karşı kararlı duruşu,  ödünsüz ve uyarıcı tutumu, muhalefetin birlikte davranmasındaki uzlaştırıcı yapısı, toplumun derlenip toparlanmasındaki katkısı, bürokrasiden gelmesi, devleti bilmesi, “parlamenter sisteme geçiş süreci” için en uygun aday olduğu düşüncesi ağırlık kazanıyor.  Millet İttifakı tarafından aday gösterilmesinin doğru olacağı izlenimi doğuyor.

Ülkenin emekten yana olan sol partileri, hareketler,  HDP ve toplumsal muhalefetin genel yaklaşımı, millet ittifakının cumhurbaşkanı adayını destekleme olarak şekilleniyor.  Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması durumunda bu konuda bir sıkıntı olmayacağı anlaşılıyor.

İktidarın ve liderinin Kılıçdaroğlu’nun “Kürt ve Kızılbaş” olduğu iddiaları hem lehine hem de aleyhine işleyen bir durumdur.  Bu durum, din, mezhep ve ırk temelli siyaset yapanların yüz karasıdır. İnsan kendinin neden olmadığı bir sıfatla yerilemez ve övülemez. Hiçbir insan kendi ana babasını seçemediği gibi ırkını, dinini, mezhebini de seçemez. İnsanı doğallığı ile kabul ederek ürettiği, yarattığı, seçtiği düşünce ve eylemlerle değerlendirilmesi doğru olanıdır.

Ulus devletleri inançsal, etniksel ve kültürel değerlerle birbirine düşürerek parçalayıp bölmek, kaynaklarını işbirlikçileriyle birlikte sömürmek emperyalizmin plan ve projesidir. Yugoslavya’da, Irak’ta bunu başardılar, Suriye’de deniyorlar, Türkiye, İran, Rusya, Çin, Pakistan, Hindistan, Mısır ve Latin Amerika ülkeleri hedefte tutuluyor. Bu plan ve projeye, Rusya’da Lenin, Çin’de Mao, Hindistan’da Gandi, Pakistan’da Cinnah, Mısır’da Nasır, İran’da Musaddık, Arjantin’de Peron, Şili’de Allende, Brezilya’da Lula da Silva, Küba’da Castro, Türkiye’de Atatürk ulusal, sosyalist ve toplumsal mücadelelerle karşı koymuş, saldırıyı akamete uğratmıştır. Sovyetlerin dağılması, Çin’in, Hindistan’ın liberalleşme çabaları, İran, Pakistan, Mısır, Şili, Arjantin ve Türkiye’deki faşist darbeler ve dinci gerici liberal iktidarlar, antiemperyalist, bağımsızlık çabalarını zaafa uğratmış, ancak engelleyememiştir; özgürlük, eşitlik, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi hız kesmeden sürmektedir.

Önümüzdeki seçim ülkemizin kader seçimidir. Dinci, gerici, emperyalizmin işbirlikçisi, özel girişimci iktidarı sandığa gömmek, parlamenter demokrasiye geçerek laik cumhuriyetin yolunu açmak, demokratik sosyal hukuk devletini yeniden kurmak, aramızdaki düşünsel, inançsal, etniksel ayrımları geçici bir süreyle de olsa ertelemek, birlikte davranmak gerek.

“Zulme karşı özgürlük için” Yurtseverler görev başına!

 

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir