İktidar-Saffet Bilen

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

İktidar, insan tarihinin yakın döneminde ortaya çıkmış, insanlar arasında kurulan eşitsiz bir ilişkidir. Toplumun varlığının kaynağı değildir.

Bunun en açık kanıtı bu olguyu hiç tanımayan insan topluluklarının varlığıdır. Bu toplulukları sürü diye niteleyen, sözüm ona bilimsel yakıştırmaların aksine, bu insan topluluklarının akıllı insan sıfatını, biz ‘uygar’ toplum çocuklarından daha fazla hakettiklerini de teslim etmek gerekir. Karşı karşıya kalabilecekleri sorunların farkında olarak, bir kültür geliştirmişler ve çok uzun seneler bu kültürle yaşamışlardır.

İnsanlığın günümüze ulaşmasını onlara borçlu olduğumuzu söylesek de yanlış yapmayız. Arkada kalan nerdeyse ‘uygar’ toplum yaşantısı ile kıyas kabul etmez uzun bir tarihte türümüzü, günümüze taşımışlardır. Biz ise dünya ve yaşam ne zaman ortadan kalkar diye tartışır haldeyiz.

Özellikle yerleşik yaşama geçişle beraber, bu kültürel dokunun dağılmaya başladığı görülüyor. O zamandan bu yana, insan yaşantısı, toplum yaşantısı deyince, akla ilk gelen organizasyon olan devlete ve yeni tür bir insan ilişki türüne, iktidara rastlıyoruz. Öyle ki, bu organizasyon olmadan yaşamın mümkün olabileceği bile düşünülemez durumda.

Böyle midir gerçekten?

Bu geniş konu ile ilgili verilecek cevaba, neyle karşı karşıya bulunduğumuzu hatırlayarak başlamak en doğrusu. Bu sözünü edeceğim özellikler ana hatları ile sürecin en başından günümüze kadar izi sürülebilecek özelliklerdir bence.

Coğrafya ve zamanın ortaya çıkardığı olanaklarla sınırlı ve çeşitli biçimlerde, öz aynı kalmak şartıyla biçimde ve uygulama da farklılıkların oluştuğu, ama her zaman toplumun üstünde yer alan bir kesimin çıkarlarının yön verdiği, bir süreçle karşı karşıyayız.

Günümüzde ki, tarihin gördüğü en merkezi yapıların, şansa ve tesadüfe hiç yer bırakmayan toplumsal ortamın, bu sürecin sonuna geldiğimizin göstergesi olabileceğini de söylemek gerekir. Ortaya çıkış nedeni ne olursa olsun, ortaya çıkmış bir varlık gidebileceği, yükselebileceği, genişleyebileceği yere kadar gider. Sonrası dağılmadır.

İktidar dediğimiz ilişki türünün özellikleri ana hatları ile şöyle anlatılabilir;

İktidarın arkasında her zaman en azından ima edilen bir tehdit vardır. Otoriteden bu açıdan farklıdır. Sıradan insanların iktidara uymaları isteğe bağlı değil, mecburidir.

Eşitsiz ilişkiler, iktidar ağları yaratan çeşitli araçlar vasıtasıyla kurulur. Sınıflı toplumlar, birbirleri ile örtüşen ve kesişen çok sayıda toplumsal, mekânsal iktidar ağlarından oluşur. Bu ağlar, toplumsal organizasyon, ekonomi, askeri kudret, ideoloji ve enformasyon gibi çeşitli kaynaklara dayanır. Bunlar iktidarı kuran araçlardır.

İktidar kaynakları, bir toplumdan diğerine değişir, ama çok sayıda kaynak tüm toplumlarda mevcuttur. İktidar kaynakları yönetim kurumları oluşturulması, toplumsal rızanın oluşturulması amacıyla kullanılır. Bunun nasıl gerçekleştiğini anlayabilmenin yolu, iktidarın kurulmasını sağlayan araçlara erişimin nasıl sınırlandırıldığına bakmaktır.

Yönetim kurulları oluşturma faaliyetinin diğer bir adı olan politik süreç, bu kaynakların birbirleri ile etkileşimini içerir. Bu kaynaklara erişimi yapılandıran belirli tarihi koşullar, politik hiyerarşileri merkezileştirme ve kurumsallaştırma gayretlerinin uzun vadeli başarısını veya başarısızlığını belirler.

İktidarın üretildiği araçlar olan kaynaklara erişimin kısıtlanması kontrol dediğimiz mekanizma ile gerçekleşir. Bu araçlar, onları maniple etmeyi kolaylaştıran ve zorlaştıran temel özelliklere de sahiptir. İktidarın bekası, ömrünün uzunluğu veya kısalığı, huzur ve refahın sağlanması, rızanın nasıl sağlandığı ya da sağlanıp sağlanamadığına bağlıdır. Kaynaklar ve ağlar hem iktidara rıza gösterilmesine, hem de direnmek için kullanışlıdır. Örneğin zafer kazanmış bir komutanın prestijine dayalı askeri kudret, kuvvetli bir baskı gücüdür.

İktidar az sayıda insan tarafından kontrol edilmeye elverişlidir. Yaygınlaşması söz konusu değildir. Kontrolün yitirilmesi noktasında, iktidar bir dağılma ve anarşi gücü haline gelir.

İktidarın fiili olarak kurulduğu kaynakların belli başlıları ise şöyle sıralanabilir;

1.Toplumsal ilişkiler, potansiyel iktidar kaynaklarından biridir. İnsanlar birbirleri ile sürekli ilişki kuran ve bunları bozan toplumsal hayvanlardır. Çiftler, ebeveynler ile çocuklar ve kardeşler, aile ilk birimdir. İkinci halka akrabalıktır. Sonrasında kamusal alan beraberlikleri ve diğer insanlar gelir. Bu alanda kurulan ilişkiler iktidar ilişkilerinin en alt basamağı ve en yaygın olanıdır. Ve iş ayrımı temelli, belli işlerin küçümsenmesi ve rekabetin körüklenmesi üzerine kurulur.

2.Ekonomik ilişkiler, iktidar için rıza satın alma aracıdır. Maddi ödüller ve mahrumiyetler ilkelerine dayanır. İnsanların üretim ve mübadele işlemleri, geçim ve yaşam için hem gerekli, hem de arzulanan kaynaklara ve mallara erişimi belirler.

Geçim ve servetin ana kaynağı bu alandır. Bunların üzerindeki kontrol üretim ve mübadele safhasında yapılır. Ve politik iktidarın temelini oluşturur.

Ekonomik iktidar, üretim kaynaklarına veya tüketim mallarına erişimi kısıtlama yeteneğine dayanır. Geçim kaynakları ve teknolojinin üzerindeki kontrol, basit ama etkili bir iktidar kaynağıdır.

Ekonomik iktidarın gerçek önemi, politik ekonomi aracılığı ile gerçekleşen maddi dolaşımın iktidar tarafından, alternatif iktidar kaynaklarını beslemek ve sürdürmek için kanalize edilmesidir.

3.Mübadele, doğası gereği ademi merkeziyetçidir. Dolayısıyla da kontrolü zordur. Kontrol elden bırakılmadan yürütülmelidir. Ekonomik çeşitliliğin artması ile bu ağ da zorunlu olarak genişler. Kontrolünde, çeşitlenip merkezileşmesi ve artması zorunludur.

4.Askeri kudret, zor kullanarak rıza elde etmekten kaynaklanır. Zor kullanabilme yeteneği politik sürecin kilit bir parçasıdır. Kontrolün en sıkı yapılması gereken alanlardan biridir. İktidarın yaşamasında tayin edici bir rolü vardır. Çok başlılığı hiç kaldırmaz. Toplumsal hiyerarşinin kurumsallaşması olmadan, askeri liderler kabadayılardan farksızdır.

5.İdeoloji, rızanın yeniden üretilmesinin en önemli araçlarından biridir. Bir otorite zemini kurar ve yönetim pratiklerini kurumsallaştırır. İdeolojiler toplumsal düzenin var oluş koşullarını, toplumsal ve politik organizasyonlar nasıl yapılandırılırı, belirli haklar ve sorumluluklar neden vardırı açıklar ve gerekçeleri ile teoriyi kurar.

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir