Search
Close this search box.

Meraklısına Ergenekon Kitaplığı-Mehmet Kemal Aladağ

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Ülkemizde bir hastalık var. Okumuyoruz. Okumadığımız için gelişmeler karşısında muhakeme yeteneğimiz köreliyor. Genel olarak okumayan bir toplum olduğumuz sır değil. Bu uzun zamandır böyle. Bilhassa 12 Eylül karanlığının üzerimize örttüğü cehalet örtüsünü aralayabilmiş değiliz. Böyle olunca her duyduğumuza inanıyoruz. Enformasyon karşısında savunmasız hale geliyoruz. Bu durum toplumun büyük çoğunluğu için böyle. Ama okuyan, daha doğrusu okuduğunu düşündüğümüz kesimin hali nedir?

Öyle ya, Türkiye’de okuyan, hem de “sıkı okuyan”, ya da öyle olduğunu varsaydığımız bir kesim de var. Bunların başında aydınlar, yazarlar, akademisyenler ve özellikle sosyalistler geliyor. Ancak bu dar kesimin önemli bir bölümünün de, güncel gelişmeler karşısında (15 Temmuz ve sonrası) ne kadar şaşırdığını, güncel deyimle “kandırıldığını” görerek hayrete düşüyoruz. Oysaki yayıncılık dünyamız son derece hareketli. Birbiri ardına çeviri ve telif eserler yayımlanıyor, ülkemizde uzun bir süredir olmadığı derecede kurama ve veriye erişim imkanları gelişmiş durumda. Hal böyleyken nasıl şaşırabilirler? Bu işte bir tuhaflık yok mu?

Aydınlarımızın önemli bir bölümü, ülkemizin son derece önemli bir dönüşüm sürecinden geçtiği son on yılda oldukça sofistike tartışmalarla meşgul idiler. Ben bunu, daha önce bu sitede Onur Aydemir’in kullandığı ifadeyle “jonglörlük” olarak adlandırmayı pek seviyorum. Akla hayale gelmedik soyut tartışmalar yapıldı. Lacan’dan, Foucault’tan tutalım Badiou ve Zizek’e kadar, çağdaş düşünürlerin teorileri adapte edilerek memleket anlaşılmaya çalışıldı. Yanlış anlaşılmasın, bu çabayı değersiz bulmaya hakkımız yok. Ama buradan kalkarak esas meselenin ne olduğu unutturulduğu ölçüde teorinin kendisi de ideolojik bir işlev görmeye başlamış demektir.

Ülke, Cumhuriyet değerleri ve Atatürk ilkeleriyle sorunları olduğu yıllardır çok açık olan bir kesim tarafından hallaç pamuğu gibi atıldı. 12 Eylül referandumundan ve HSYK değişikliğinden başlayarak Egenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Amirallere Suikast vb.. pek çok dava ile devlet aygıtı dönüştürüldü. Rejim değişikliği gündeme getirildi. Binlerce yıllık devlet geleneği 10 yılda yok edilmeye çalışıldı. Ancak, tarihin yoğun aktığı, coğrafyamızda haritaların değiştirildiği bu dönemde, bu davaların mağdurları başta olmak üzere pek çok araştırmacının, tutsağın yazdıkları kitaplar, aydınlarımızca “pek okunmadı”. Bunları okuyanlara dudak büküldü, “Ergenekoncu” vb… ifadelerle yaftalandılar, pek çok “muhalif ortamda” itibarları düşürüdü. Hatta bu davaların mağdurlarını üniversitelerde panellere çağıranlar Ergenekoncu diye solculardan bir temiz dayak yediler, bu da oldu!

Bu tuhaflık bu ülkede yaşayan bir birey için dikkati çekmeyecek gibi değildi. Şahsen güncel gelişmeleri anlamak için sürecin bir yerinden tuttum. Böyle olması da lazımdı. Evet, teori meselesiyle uğraşılabilir ama gündemi de doğru biçinde takip etmek gerekir.. Bunlar işin abecesidir. Bu meseleler takip edilirken bir yandan da bu gelişmelere ışık tutan araştırma kitapları okunabilirdi, fazla zaman almazdı. Bu şekilde farklı kaynaklardan gelen bilgiler karşısında daha doğru muhakeme yapılarak sürece doğru düzgün yaklaşmak mümkün olurdu. Aslında bu yaklaşımın olmaması, ülkemizde günümüz koşullarında sol’un halkta neden bir karşılığı olmadığını da gösteriyor. ABD’nin ülkemizdeki tasfiye operasyonuna “Yiyin Birbirinizi” diyerek yaklaşılabilir mi? Emperyalizmin ülkemizde geliştirdiği politikalara karşı bir devrimcinin söyleceği söz bu mudur? Bu sözü söyleyen bir kişi günümüzde hiçbir şey olmamış gibi yazıp çizmeye nasıl devam edebilir?

Sözü fazla uzatmadan, ülkede olan bitene farklı bir biçimde yaklaşmama vesile olan, çok değil, yalnızca 11 kitabın (hepsi bir-iki ayda okunur) adını aşağıda vereceğim. Güncel sosyal medya paylaşımlarından bu kitapların hiçbir biçimde okunmadığını anlayarak şaşırıyorum. Tamam, bu kitapların yazarlarıyla pek çok meselede aynı görüşleri paylaşmıyoruz ama yalnızca aynı görüşleri paylaştığımız insanları okuyarak mı dünyayı öğreniyoruz? Solcuların böyle düşündüğüne ihtimal vermek istemem. Solcu her görüşten kitabı okur, muhakeme eder ve yalnızca kendi aklına güvenir.

KİTAPLAR
1.    TÜRK ORDUSUNA BALYOZ, E. Org. Ergun Saygun, Kaynak Yayınları
2.    KUŞATILAN TÜRKİYE, Merdan Yanardağ, Destek Yayınları.
3.    HALİÇTE YAŞAYAN SİMONLAR, Hanefi Avcı, Angora Yayınları.
4.    SAMİZDAT, Soner Yalçın, Kırmızıkedi Yayınları
5.    BİR İHANETİN ÖYKÜSÜ, E. A. Semih Çetin, Kayna Yayınları.
6.    HEDEFTEKİ DONANMA, E. A. Cem Gürdeniz, Kırmızıkedi Yayınları
7.    BİR ABD PROJESİ OLARAK AKP, Merdan Yanardağ, Destek Yayınları
8.    BİRİNCİ CUMHURİYETİN SONBAHARI, Merdan Yanardağ, Destek Yayınları
9.    KAŞİF KOZİNOĞLU’NUN MEZARA GÖTÜRMEDİĞİ SIRLAR, Kaynak Y.
10.    SIZINTI, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, Kırmızıkedi Yayınları.
11.    MAHREM, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, Kırmızıkedi Yayınları.

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir