Seçim ve Yaşanan Sorunlar: Av. Mehdi Bektaş

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Parlamentodaki muhalefet ile toplumsal muhalefet, dinci, gerici, laiklik karşıtı, emperyalizmin işbirlikçisi, halk ve emek düşmanı AKP iktidarından ülkeyi kurtarmak için seçim isteyip duruyordu; nihayet sorumsuz, denetimsiz, yürütmenin başı, 3’ncü kez cumhurbaşkanı adayı olacağını düşünerek, 14 Mayısı 2023’te “cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin” yenilenmesine karar verdi, karar Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Seçimlerin Anayasa ve yasalara uygun yönetiminden sorumlu YSK, 36 siyasi partinin seçimlere katılacağını, saat 08-17 arası oy kullanılacağını, seçim takviminin 18 Mart 2023’te başlayacağını ilan etti.

İki kez cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayip Erdoğan’ın 3’üncü kez aday olup olamayacağı, 6 Şubat 2023’te 11 ili etkisine alan deprem felaketinin yaşandığı illerde seçimin nasıl yapılacağı, seçmenlerin nasıl güncelleneceği, nerede oy kullanacağı YSK kararlarıyla belirlenerek partilere ve yurttaşlara duyurulacak.

AKP, MHP, BBP’den oluşan Cumhur İttifakı, cumhurbaşkanı adayının Recep Tayip Erdoğan olduğunu aylar önceden duyurdu.  CHP, İyi Parti, Deva, Gelecek, Demokrat, Saadet partilerinden oluşan Millet İttifakı, aday açıklamada uzun süre sessiz kaldı.  CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun  “bileşenler uygun bulursa ben adayım” demesi ve her ortamda söylemesine karşın,  İyi Parti’nin “kazanacak aday” söylemi ve ısrarı nedeniyle aday belirleme ve açıklaması gecikti.

2 Mart 2023’te Millet İttifakı, saadet Partisi merkezinde toplandı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ittifakın adayı olduğu, Geçiş Süreci Yol Haritasının, cumhurbaşkanı adayını belirleme süreciyle beraber nihai değerlendirme sonrası kamuoyuyla paylaşılacağı” açıklandı. Meral Akşener, durumu partisinin Genel İdare Kurulu’na götüreceğini belirtti. 3 Mart’ta İyi Parti Genel İdare Kurulu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını reddetti. Toplantı sonrası Meral Akşener, ağır sözlerle beş partiyi, “partisini kıskaca almak, ölümü gösterip sıtmaya razı etmekle” suçladı; CHP’li İstanbul ve Ankara belediye başkanlarına aday olun çağrısı yaptı.

İyi Parti ittifaktan çekildi, çekilmedi tartışmaları sürerken, halk kitlelerinde, parti tabanlarında üzüntü ve kızgınlık dalga dalga büyüdü, İyi Parti’den istifalar oldu, CHP’liler kenetlendi; beşli masa sakinliğini korudu, suçlamanın üstünde durmadı, ilişkiyi kesmedi, görüşmeler sonucu parti başkanları ile Ankara ve İstanbul belediye başkanlarının Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması koşuluyla sorun aşıldı. 6 Şubat aday ilan toplantısına İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de katıldı, oybirliği ile Kemal Kılıçtaroğlu’nun ittifakın cumhurbaşkanı adaylığı olduğu, 12 maddelik yol haritası ile birlikte açıklandı.

YSK’nın seçim takvimini açıklamasıyla partilerde hareketlilik başladı. CHP, İyi Parti, Deva, Gelecek, Demokrat, Saadet partilerinin kurduğu Millet İttifakı, AKP, MHP, BBP kurduğu Cumhur İttifakı, HDP, EHP, EMEP, SMF, TİP ve TÖP’un oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı, Sol Parti, Devrim Hareketi, Türkiye Komünist Partisi (TKP), Türkiye Komünist Hareketi (TKH)’nin oluşturduğu Sosyalist Güç Birliği İttifakı’nın yanına Zafer Partisi, Adalet Partisi, Ülkem Partisi, Türkiye İttifakı Partisi’nin oluşturduğu Ata İttifakı eklendi. Ata İttifakı cumhurbaşkanı adayının eski MHP milletvekili Dr. Sinan Oğan olduğu duyuruldu.

Vatan Partisi, Dr. Doğu Perinçek’in cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklamıştı, Memleket Partisi’nin genel başkanları Muharrem İnce’yi aday göstereceği konuşuluyor. Emek ve Özgürlük İttifakı ile Sosyalist Güç Birliği İttifakı’nın bu konuda ne yapacağı belirsizliğini koruyor. Emek ve Özgürlük İttifakı içinde Türkiye İşçi Partisi (TİP), cumhurbaşkanlığı seçiminde “Millet İttifakı adayını destekleyeceğini” duyurdu; EMEP sol parti ve ittifaklara çağrı yaparak “birlikte davranalım” dedi.

Millet İttifakını PKK’nin uzantısı olduğu savlanan HDP ile gizli ittifak kurmakla suçlayan Cumhur İttifakının mimarı AKP, Hizbullah’ın uzantısı olduğu savlanan Hür Dava Partisi (Hüda-Par) ile görüştüğü, karşılıklı mutabakat oluşturduğu basına yansıdı. HDP, Laik Kürtlerin; Hüda Par, Şeriatçı Kürtlerin ayrılıkçı partisi olarak niteleniyor.

Seçimin sonucunu Kürt yurttaşların oylarının belirleyeceği gibi bir algı, sağda ve solda pompalanıyor.

Anayasa Mahkemesi’nin, son seçime katılan, genel barajı aşan siyasi partilere hazine yardımı yapılması ve bunun seçim döneminde üç kat ödenmesi ilgili olarak HDP’nin kapatılması davasında verdiği hazine yardımının ödenmemesine ilişkin tedbir kararını kaldırması, sözlü savunma duruşmasını 10 Mart’tan 11 Nisan’a ertelemesi, bu algıyı güçlendirdi ve yoğun tartışmalara neden oldu. Kararın hukuki olmaktan öte siyasi hesaplara dayandığı savlandı,  özellikle MHP ve Vatan Partisi Anayasa Mahkemesi’ni topa tuttu.

HDP’nin şimdilik kapatılması iktidara yarasaydı, kuşkusuz dava bu kadar uzun sürmez bitirilirdi deniyor. Siyasi iktidarın, HDP’nin açık kalmasını, seçimlere katılmasını, Millet İttifakına gitmesi olası oylarının HDP’de bloke edilmesini düşündüğü söyleniyor. HDP’nin Yeşil Sol Parti listelerinden seçime katılacağı konuşuluyor, amblemleri de birbirine benziyor, Yeşil Sol Parti’nin ittifaka dâhil edilmesi bekleniyor.

CHP / HDP görüşmesinden olumlu bir sonuç çıkar mı, HDP’nin federasyonlaşmaya, ayrılmaya yol açacak, “ana dilde eğitim”, “Kürtçenin resmi dil olması”,  “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı” gibi koşulları, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş CHP benimser mi, HDP demokrasinin yerleştirilmesi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi önerileriyle yetinir mi, ödün almadan destek verir mi, bilinmiyor, Kılıçdaroğlu’nun yapacağı ziyarete bakılıyor.

Kürt sorunu çözülsün diyenler,  sorunun ne olduğunu düşünmüyor, net biçimde ortaya koymuyor, önerilerini açıkça belirtmiyor, ama bulanık suda balık avlayarak CHP, HDP üzerinden parlamentoya girmeyi, sürekli eleştirdikleri Türkiye Cumhuriyeti’nde milletvekili, bakan olmayı düşlüyorlar, yoksa bu kadar pazarlık peşinde neden koşsunlar, gel gel diye yakın durdukları partilere çağrı yapsınlar diye düşünülüp, konuşuluyor.  Bize de,  bunların bileceği iş, yalnız ham hayaller peşinde koşup yurttaşın aklıyla oynanmasınlar, “dersini almışta ediyor ezber” konumuna düşmesinler demek kalıyor.

Şimdilik Recep Tayip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu, Dr. Sinan Oğan, Dr. Doğu Perinçek cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladı, 24 Mart’ta ittifak protokolü YSK’ya sunulacak, cumhurbaşkanı kesin aday listesi 31 Mart’ta, milletvekili kesin aday listesi 19 Nisan’da Resmi Gazete ’de yayınlanacak, oy verme işlemi 14 Mayıs 2023’te saat 08’de başlayacak, 17’de bitecek.

Mecliste grubu bulunmayan partilerin ve ittifakların cumhurbaşkanı adayı göstermesi için en az 100 bin seçmenin önerisine ihtiyaç var. Yurttaşlar bulundukları yer seçim kurullarına dilekçeyle başvurarak destekledikleri kişiyi aday gösterebileceklerdir. Parti üyeleri ve yandaşları adaylarını önerebileceği gibi rakiplerini yıpratmak için karşıt partilerde bu desteği katılabilir, o nedenle imza toplamada bir sıkıntı olmayabilir…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Alevi”; Recep Tayip Erdoğan’ın laiklik ve cumhuriyet karşıtı, emperyalizmin işbirlikçisi, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eş Başkanı, dinci;  Dr. Sinan Oğan’ın “ırkçı milliyetçi”,  Dr. Doğu Perinçek’in “bukalemun/yanardöner” olduğu savları kuşkusuz seçim süresince çok konuşulacaktır.

Öncelikle şunu belirteyim ki, “Alevi-Sünni, Türk-Kürt” ikilemi üzerinden siyaset yapmak ayıptır ve siyasetin yüz karasıdır. Hiçbir kimse cinsiyetini belirleyemediği gibi, anasını, babasını, ırkını, dinini, mezhebini de belirleyemez,  bunlar doğuştan gelen özelliklerdir. İnsanları kendisinin neden olmadığı özelliklerden dolayı eleştirmek, yermek, suçlamak, ilkelliktir. İnsanları düşünceleriyle, iş ve eylemleriyle, katkılarıyla, ürettikleri değerleriyle ele almak, değerlendirmek, doğru olandır, hem çağa hem de ahlaka uygun davranmaktır.

Sünni inançlı olduğu söylenen beş siyasi parti başkanının, “Alevi” inançlı Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı adayı göstermesi,  hem Alevi-Sünni hem Türk-Kürt” kardeşliğinin kenetlenmesine katkı sunmuş hem de din, mezhep üzerinden siyaset yapan kalpazanların, bezirgânların yüzüne birer şamar gibi inmiştir.

Millet İttifakını oluşturan parti başkanları ile iki belediye başkanın cumhurbaşkanı yardımcısı olacağının açıklanması, yurttaşı heyecanlandırmış, kazanma umudunu yükseltmiş, AKP iktidarını tarihin çöplüğüne göndermeyi hızlandırmıştır deniliyor, seçim sonunda ne olduğunu hepimiz göreceğiz…

İttifak partileri, ittifakın aldığı oy geçerli oyların %7’ni bulduğu takdirde barajı aşmış kabul ediliyor, ittifakın milletvekili kazanması durumunda, ittifak içinde aldığı oy oranına göre milletvekili çıkarabilecek. O nedenle ittifak, milletvekili çıkarmaktan öte barajı geçmenin bir yolu olmuştur. İttifakın milletvekili çıkarması durumunda, ittifak içinde en çok oyu alan partinin daha çok milletvekili çıkarması seçim sisteminin gereğidir. Bu nedenle seçmen kitlesi düşük olan partiler seçmen kitlesi büyük olan parti listesinde yer almayı arzu eder. Millet İttifakı içinde CHP ve İyi Parti’nin, Cumhur İttifakı içinde AKP ve MHP’nin, Emek ve Barış ittifakı içinde HDP’nin, Ata İttifakı içinde Zafer Partisi’nin avantajlı olduğu söylenebilir. Ama bu seçimdir, ne olacağını yaşamadan görmek zordur.

Bu arda Sosyalist Güç Birliği İttifakını da unutmamak lazım,  1968’lerin devrimci geleneğinden süzülüp gelen ağırlıkla Devrimci Yol düşüncesini taşıyanların oluşturduğu Sol Parti, 1923 yılından bu yana süzülüp gelen TKP geleneğinin sürdürücüsü TKP ve TKH var. Kendi bireysel iktidarları için değil sosyalizm ve emeğin iktidarı için mücadele ediyorlar, ihmale gelmez, sosyalizm mücadelesi durursa akıl baştan gider.

İttifaklar dışındaki Muharrem İnce’nin Memleket Partisi’nin, Cem Uzan’ın Genç Partisi’nin, Doğu Perinçek’in Vatan Partisi’nin, Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın Yeniden Refah Partisi’nin, Prof. Haydar Baş’ın oğlu Hüseyin Baş’ın Bağımsız Türkiye Partisi’nin, Bülent Ecevit’in Demokratik Sol Partisi’nin, Hikmet Kıvılcımlı’yı önder kabul eden Halkın Kurtuluş Partisi’nin  (HKP), Rıfat Serdaroğlu’nun Doğru Partisi’nin ve daha birçok partin nasıl sonuç alacağı merak konusudur. Tek tek az gibi görünse de toplamı azımsanmayacak oy ve oranı demektir.

Ayrıca iktidar dini istismardan vazgeçmiyor. Recep Tayip Erdoğan’ı, mehter marşıyla yürüterek, “Tüm zalimler birleşmiş yıkıyorlar her yanı, karşısına dikilmiş bir Osmanlı evladı. Dik dur eğilme inananlar seninle, Allah’ın emrettiği yolundan geri dönme… Dinleyin Müslümanlar hep birlik olma zamanı Allah’ın lütfu ile bir Osmanlı evladı” sözleriyle klip yapıyor, sosyal medyada dolaşıyor.

Allah aşkına bunların hangi işi Allah’ın emrettiği yol. Harun gibi gelip devletin hazinesine el koyup Karun olmak, yandaşları kayırıp yurttaşı açlığa, yoksulluğa, yağmura, sele, depreme, yangına teslim etmek. Kendilerine han hamam almak, yurttaşa din, iman satmak…

Bunlar Allah’ı, kutsal değerleri istismar etmeden ayakta duramaz. Bunu engellemenin yolu laikliktir, yapacak olanda yasama, yürütme, yargıdır. İktidar buraları fethetmiş, mehter marşıyla iki ileri bir geri yürüyerek, Pir Sultanın, Dadaloğlu’nun, Köroğlu’nun diyarında karşıtlarına korku salıyor, ama yanılıyor.  Bu topraklar Anadolu, “Ne İskender takmışım, Ne şah ne sultan” der.

O nedenle her şey bitti kazandık havasına girmek gafletin en büyüğüdür.

“Gör, nasıl yenden yaratılırım,

Namuslu, genç ellerinle

Kızlarım,

Oğullarım var gelecekte,

Her biri vazgeçilmez cihan parçası,

Kaç bin yıllık hasretimin koncası,

Gözlerinden öperim,

Bir umudum sende,

Anlıyor musun?” (Ahmet Arif)  demek, hain tuzaklardan kurtulup, kan uykulardan uyanarak ayağa kalkmak, halk düşmanlarına haddini bildirmek zamanı. Durma düşersin, koş,  çalış,  kazan.

Emperyalizme, kapitalizme ve işbirlikçisi gerici yobazlığa karşı mücadele edenlere selam olsun, kolay gelsin.

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir