(24 Mart 1879-28 Ocak 1953)
Yıl 1953. Ocak ayı. Istanbul Beşiktaş’ta bir cenaze kaldırılmaktadır. Yer Sinan Paşa Camii…Caminin avlusundan ana caddelere, kahvelere taşan, yolun karşısındaki Barbaros Bulvarı’nı dolduran kalabalık…Kimler yok ki; memuru, profesörü, kıyafetlerini düzeltmeye çalışan sokak serserileri… ve tip tip insan bu efsaneleşmiş kişiyi sonsuzluğa uğurlar. O artık hafızalarda, gönüllerdedir.
Yaşadığı hayat boyunca lafı gediğine koyan bu insan taşlama ustası Neyzen Tevfik’ten başkası değildir. Bu devre yetişseydi hakaretten yargılanır mıydı bilinmez ama hicviye sanatının üstadıdır.
Hastalıkla geçen yaşamında kimseye eyvallahı olmamıştır dense yeridir.
Şiirlerini Fransızların satirik dediği yergi türünde-üslubunda yazmış ve söylemiştir. Neyiyle etrafa muhabbet, neşe katmıştır.
1919 yılında ilk kitabı Hiç yayımlanır.
1949 yılında dostlarından İhsan Ada, Neyzen Tevfik’in eserlerini onun gözetiminde Azâb-ı Mukaddes adıyla kitaplaştırır.
O bir değerdir. Boş fıçı değildir ki langırdasın!
GEÇER
Iztırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer,
Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyleyemez hande-i hurrem de geçer,
Devr-i şâdî de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur, an-ı dem âdem de geçer.
Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi,
Çağlayan gözyaşı mı, yoksa ki hicran seli mi?
İnleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi?
Çevrilir dest-i kaderle bu şu’ûnun filimi,
Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer.
İbret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan,
Nefsini kurtara gör masyâd-ı ma fihâdan.
Niyyet-i hilkati bul aşk-ı cihan-ârâdan,
Önü yoktan, sonu boktan, bu kuru davadan
Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer.
Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıça bu küre
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Marifet mahkemesinde verilen hükme göre,
Cennet iflas eder, efsane-i Âdem de geçer.
Serseri Neyzen’in aşkınla kulak ver sözüne,
Girmemiştir bu avâlim, bu bedi gözüne
Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne.
Pîr olur saki-yi gül çehre bakılmaz yüzüne,
Hâk olur pîr-i mugan, sohbet-i hemdem de geçer.
Fatih, İstanbul
11 Birincikânun 1943
“Üflediği ney kadar yazı yazdığı kalem de ateşîn olan Tevfik Bey kanaatimce
bazen üstadı Eşref’i gıptaya düşürecek kudrette hicivler vücuda getirmiştir.”
Ali Canip Yöntem
Türk Edebiyatında Didaktik Nevi
Hayat mecmuası, 23 Haziran 1927, sayı:30.
Kaynakça:
Azâb-ı Mukaddes, Neyzen Tevfik. Hazırlayan: İhsan Ada. Kapı Yayınları s.117 ve 313-314. 6. basım, Ekim 2020, İstanbul.
Hazırlayan: Serkan Yaman
Sözlükçe:
Hande: Gülmek, gülüş.
Hurrem: Neşeli, ferahlı.
Gulgule: Gürültü, patırtı.
Masyâd: Av yeri.
Gufran: Günahları örtmek.
Pir-i-mugan: Meyhane sahibi,meyhaneci başı, içki verenlerin en eskisi.
Hemdem: Nefesi bir, içtikleri su ayrı gitmeyen iki arkadaş.