Sömürüde bir adım daha- Ömer Faruk Eminağaoğlu

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Sömürüde bir adım daha atılarak, “adalete hızlı erişim” sömürüsü ile bölge mahkemeleri de kuruluyor…

 

Ömer Faruk Eminağaoğlu

 

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) ve bölge mahkemeleri

 

İHAM, kendi artan işyükü karşısında kendi bölge mahkemelerinin kurulmasına, uygulama birliği yok olur diye 2001’de karşı koymuştur! Sonuçta İHAM yönünden bölge mahkemeleri kurulmamıştır.

 

İHAM’ın artan iş yükü karşısında, hak ihlallerinin daha hızlı irdelenebilmesi için, iç hukukta bireysel başvuru yolları gibi yollar etkin kılınmış, devreye sokulmuştur. Ancak, iç hukukta söz konusu olan bireysel başvuru yollarında ortaya çıkan kararlar da, yine sonuçta her yönüyle İHAM incelemesine açık tutulmuştur. Yani İHAM bile, iş yükü diyerek, incelemeden ve adaletten kaçmamış, uzak durmamıştır.

 

Genel olarak bölge mahkemeleri

 

Faaliyete geçecek olan bölge mahkemeleri, (yerel-bölge-belirli konularda da yüksek olmak üzere) temelde üç dereceli incelemeye dayanmaktadır. Adli ve idari yargı alanında getirilmektedir. Ülkemizde devreye sokulmakta olan bölge mahkemeleri yapılanmasında, birçok konuda, yüksek yargı devre dışı da bırakılmaktadır.

 

Bölge mahkemelerinin kurulması için gösterilen gerekçe

 

Bölge mahkemeleri kurulmasının gerekçesi olarak, yüksek yargıdaki artan iş yükünün gösterilmesi karşısında, sadece iş yükü gerekçesi ile, yüksek yargı etkisiz kılınabilir mi…

 

Yüksek mahkemelerdeki iş yükü, bölge mahkemelerinin kurulmasını tek başına haklı gösterebilir mi… O zaman kuruluş amacı; “yasaları yorumlayarak, ülkede, ülkenin her yerinde uygulama birliğini sağlamak” olan yüksek yargı, neden vardır!..

 

Bölge mahkemeleri-federal sistem ilişkisi

 

Bölge mahkemeleri, yönetim sistemleri içinde, federal bir sisteme daha yatkındır. Böyle bir tabloda Türkiye’de bölge mahkemelerinin getirilmesindeki gerçek amaç nedir?

 

Bu mahkemelerin kurulmasına, yüksek yargıdaki artan iş yükü gerekçe yapılmıştır ki, bu gerekçe gerçeği yansıtmakta mıdır?

 

Bakıldığında, hazırlanan ve “adli ve idari yargıyı” kapsamına alan bölge mahkemeleri modelinde, merkezi-üniter devlet/bölge mahkemesi ilişkisinin hiç irdelenmediği görülmektedir. Bu yapılanmanın merkezi-üniter devlet modeli ile uyum ve çatışma durumu da, ikna edici biçimde ortaya da konulmamış, daha doğrusu konulamamıştır!..

 

Kurulmakta olan bölge mahkemelerinin kararları, (uygulama birliğinin bozulmaması için) bir kere her yönüyle yüksek mahkeme incelemesine açık mıdır? Elbette değil!

 

Tüm bu koşullar altında yüksek mahkemeler ülke genelinde uygulama birliğini sağlayabilecek midir? Elbette hayır!

 

Merkezi-üniter devletlerde bölge mahkemeleri

 

Bölge mahkemeleri; merkezi-üniter devletlerin, ancak ve ancak bu niteliği tartışılmayan ve de temel yasaları ve bu yasalara dayalı uygulamaları da oturmuş olanlarında söz konusu olabilmektedir.

 

Ülkemizde merkezi-üniter devlet konusu, her gün daha fazla tartışmanın içine çekilmektedir ki, bu mahkemelerin kurulması yoluyla merkezi-üniter devlet ötesine bir adım da atılmış olmaktadır!

 

Uygulama birliğinin bile bulunmadığı bu ortamda bölge mahkemeleri aceleciliği neden

 

Merkezi-üniter devlet yönünden kurulma koşullarındaki aykırılık yanında, halen yürürlükteki temel yasalar da daha yenidir. Yani bu temel yasa uygulamaları da oturmamış, uygulama birliği yerleşmemiştir! Yani bu yönden bile kurulma koşulları oluşmamış durumdadır!

 

Ve üstelik bu temel yasaların yürürlüğe konuldukları içinde bulunduğumuz son on yıllık süreçte de, bu temel yasaların her birinde, en az yirmi ayrı yasa ile oldukça fazla maddelerinde değişiklik te yapılmıştır. Yani bu temel yasalar bile delik deşik olmuştur. Ve uygulama zaten arapsaçıdır!

 

Bu tabloda, her şeyden önce uygulama bile karmakarışık iken, uygulama birliği iyice ortadan kalkmış iken, uygulama birliğini sağlayan yüksek yargı ikinci planda bırakılarak, bölge mahkemeleri neden ve ne amaçla ve neden alelacele kurulmaktadır!..

 

Hukuk devriminin temel yasaları kaldırıldı, o yasaların içtihatları da artık uygulama dışı

 

Cumhuriyet döneminin hukuk devrimini oluşturan, bu bağlamda yürürlüğe konulan o dönemdeki temel yasalardan hiç biri, bugün artık yürürlükte değildir. O dönemde yürürlüğe konulan her temel yasanın yerini, bu süreçte “kuramsal yönden de tamamen farklı” yeni bir temel yasa almış durumdadır. Böyle olunca kaldırılan her temel yasa ile, yargının o konudaki 80 yıllık pratiği, emeği, uygulaması, içtihadı çöpe atılmıştır.

 

Böyle bir tabloda, yani temel yasaları yorumlayan yüksek yargı kararları, yani içtihatlar bile bu süreçte daha ortaya çıkmamış, günümüzde çıkan kararlarla da üstelik sorunlar daha da artmıştır. Uygulama ayrıca ve iyice karışmış, uygulama birliği iyice yok olmuş iken, hele bir de yüksek yargı bile yeniden yapılandırılırken, üstelik tüm bu koşullar altında bölge mahkemelerinin kurulmasını hukuksal bir neden ve gerekçe ile açıklamak olanaklı mıdır?

 

Bölge mahkemelerinin kuruluş gerekçesi, gerçeği yansıtmamaktadır

 

Kuşkusuz bu koşullarda bölge mahkemelerinin kuruluşu için gösterilen gerekçe, yüksek yargıda biriken iş yükü nedeniyle adalete, bölgeler üzerinden hızlı erişim olsa da, bu gerekçe gerçeği yansıtmamaktadır.

 

Yukarıda açıklanan bölge mahkemelerinin kurulduğu tablo, “adalete hızlı erişim” olarak sunulan gerekçedeki çarpıklığı ve sakatlığı ortaya koymaya da zaten ayrıca yetmektedir.

 

Bölge mahkemelerinin kurulması ile amaçlanan nedir

 

Bu koşullarda bölge mahkemeleri ile elbette yargıda yeni bir kadrolaşma amacı da taşınmaktadır. Ama amaç bununla sınırlı olmayıp, bunun çok çok daha ötesine yöneliktir. O amaçta, merkezi bir devlette, bu devlet sisteminin yargı kolunu -“bölgesel boyutla”- yeniden tanımlamak, ülkesel uygulama birliği yerine de, bölgelere göre uygulamaları devreye sokmaktır.

 

Yargı alanındaki sorunlar fırsat bilinip, yüksek yargıdaki biriken iş yükü gerekçe gösterilip, bölge mahkemeleri üzerinden güdülen gerçek amaç açık ve nettir. Bu amaç, yasama, yürütme, yargı erklerinin bölgesel kollarını oluşturmaya, yargı üzerinden başlayarak işe koyulmak, yani federal yapının yargı ayağını oluşturmaktır.

 

Adalet, mülkün yani ülkenin temelidir. Adalet örgütlenmesinin yapısı da, ülkedeki yapının, düzenin aynasıdır.

 

İşte adalet örgütlenmesine dâhil olan bölge mahkemeleri de, ülkenin yargı dâhil her alanda nasıl bir yapılanma modeline gittiğini açıkça göstermektedir!

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

BENZER YAZILAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ana Fikir