Bireylerin değer sisteminin en olumsuz şekillere girmesi bir tarafa…
ULUSLAŞMA SÜRECİ EKSİK KALAN ÜLKELERDE
HUKUK VE SOSYAL GELİŞME GÜDÜK KALIR.
Bunun birden fazla nedeni vardır. Günümüz dünyasında toplumlar ancak ulus devlet içerisinde varlığını ve gelişmesini sürdürebilir. Uluslaşma tamamlanamazsa kötülüklerin artması kaçınılmazdır. Böyle toplumlarda bireylerin çoğu ilkel dürtülerin peşinde şiddete yönelir.
(1)Sosyal ve kültürel gelişme için kullanılacak enerji farklı kesimlerin birbirleriyle boğuşmasına harcanarak heba olur. Sonuçta herkes kaybeder ama tarafların mücadele arzusu tükeninceye kadar bunu önlemenin yolu yoktur. Hiçbir ülke bunun kolay yolundan geçememiştir. Ama erken geçenler daha hızlı yol almaya başlamıştır.
(2) Uluslaşma süreci tamamlanmamışsa hukuk devleti de kurulamaz. Genellikle uluslaşma sürecinin ileri bir aşamasında hukuku oturtmak için en az bir veya birkaç büyük toplumsal çalkantı daha yaşanır. Bundan sonra toplum daha bir durulur, çok büyükleri hariç her sıkıntıda krize girmez.
(3) Uluslaşma süreci tamamlanamayan ülkelerde ortak değerler paylaşılmadığı gibi, evrensel değerler de yerleşemez. Bunlara sahip olanlar daima azınlıktadır. Fazladan acı çekerler.
(4) Ulus kavramının yerine konulmaya çalışılan başka değer ve inançlar toparlayıcı değil bölücüdür. Bu da insanların enerjilerini boş veya kötü işlerde heba etmelerine yol açar.
(5) İslam dünyasını bekleyen en büyük tehlike budur. Gelişmiş toplumlar kendi ülkelerinde şiddeti sınırlarken İslam ülkelerinde her türlüsünü destekler. Bunu önlemenin tek yolu laik hukuk devletini kurmaktır ama bunun da kültürel ön koşullarını iyi düşünmek gerekir. Bu toplumların insanlarının sahip olduğu değerler, birbirlerine karşı şiddet uygulamaya biraz daha uygundur. Hukuk devleti bu şiddeti belli sınırlar içinde tutmaya ve başka kesimler üzerine yönlendirmeye çalışır. Batı ülkeleri bunu yapar. Ancak her toplumun özel koşulları bulunur. Hollanda veya ABD veya Japonya farklıdır. Diğer yandan Endonezya ile Afganistan ve Türkiye de farklıdır. Ama iki grup arasında da ortak farklılıklar vardır. İkinci grupta son elli-altmış yılda (geleneksel veya modern) olumlu değerler yıkılırken milyonlarca insan siyasi, etnik veya dini şiddet kurbanı olmuştur. Bunun uluslaşma süreciyle ilgisi çok büyüktür. Ancak, “hadi artık uluslaşalım, bu iş bitsin” demekle olmuyor. Burada daha çok şiddet görünüyor. Şimdilik iyi haber yok. Çok dolambaçlı yollardan geçilecek.
Tanju Akad